Bakın, Mavi Marmara’nın öncülüğünde Akdeniz’in uluslararası sularında gerçekleştirilen bir “insani direniş”, yüzyılın en büyük hırsızlığını nasıl ortaya çıkardı: İsrail, Gazze’de yaşayan 1.5 milyon masum sivili, bir açık hava hapishanesinde, yine onlara ait doğalgazı çalmak için yaşatıyor!..
Lafı uzatmadan anlatalım: Filistin Devleti’nin doğalgazı
Bölgede herşey, İngiliz doğalgaz şirketi British Gas’ın, 1999 yılında, Akdeniz sularında, Gazze Şeridi’nin yakınında çok büyük bir doğalgaz yatağı bulmasıyla başladı.
Yapılan çalışmalardan elde edilen ilk sonuçlar, bölgede yaklaşık 6 milyar dolar değerinde 2 trilyon metreküp doğalgaz olduğunu ortaya koydu.
British Gas, yanına, merkezi Atina’da, Lübnan’ın iki güçlü ailesi Sabbagh ve Koury aileleri ortaklığında Consolidated Contractors International’ı alarak, dönemin Filistin lideri Yaser Arafat ile bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya göre Birleşmiş Milletler tarafından da “Filistin’e ait olduğu” tescillenen doğalgazın işletmesinden doğacak karın yüzde 60’ını British Gas, yüzde 30’unu Lübnanlılar, yüzde 10’unu da Filistin’in kalkınması için kurulmuş özel Filistin Fonu alacaktı.
Kuyular açıldı
British Gas, aldığı bu onay sonucunda Gazze açıklarında iki kuyu açtı: Gaza Marine-1 ve Gaza Marine-2. Planlama, çıkarılan gazın öncelikle İsrail’e satılmasıydı. Fakat 2001 yılında yapılan seçimler, iktidara Ariel Şaron’ • getirdi. Şaron’un yaptığı ilk açıklama ise “İsrail’in asla Filistin’den gaz almayacağı” yönündeydi. Nitekim, 2003 yılında bu yöndeki bir planlamayı tartışmadan veto etti.
2006 yılında yapılan seçimlerde Gazze’de zaferi Hamas’ın kazanması, zaten bütün herşeyin başlangıcı oldu.
Asıl hedef: İşgal
MOSSAD Başkanı Meir Dagan’ın (ki kendisi, Ariel Şaron’un 1982 yılında Beyrut’ta tezgahladığı, binlerce Filistinli’nin ölümüyle sonuçlanan Sabra ve Şatila mülteci kampları katliamlarının ünlü albayıdır) “Gazze’den alınacak gaz, bölgedeki terörist faaliyetleri güçlendirir” yönündeki raporu İsrail’in hedefinin başka olduğunu gösteriyordu.
Nitekim, British Gas ile yapılan anlaşma asla işlemedi!.. Şirket, bunun üzerine, Ocak 2008’de İsrail’deki temsilcilik ofisini kapattı...
Aynı günlerde İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, İsrail ordusuna altı ay içinde devreye sokulacak bir “Gazze işgal planı” yapması talimatı veriyordu.
Ne oluyor, ne olabilir?
Filistin şu anda, “anasının ak sütü gibi helal” doğalgazını çıkarıp, özgürce satıp paraya çeviremiyor. Özellikle abluka altında yokluk içinde kıvranan Gazze halkı şu anda büyük bir servetin üzerinde oturuyor!..
Bölgeden doğalgaz çıkartan tek devlet, İsrail. Teksas merkezli Amerikan şirketi Noble Energy’ nin, Filistin’e ait yataklara yakın bir noktada açmış olduğu Mari-B kuyusundan doğalgaz Ashkelon limanına pompalanıyor. Aynı şirket Ocak 2009’da Hayfa’ya 50 mil mesafede açtığı Tamar-1 kuyusunun da büyük bir doğalgaz kaynağına ulaştığını açıkladı.
Şimdi sıkı durun: Noble Energy, zengin petrol ve doğalgaz yataklarının yakınına kuyu açıp “yatay delme” yöntemiyle “komşunun yataklarına ulaşıp” bu kaynaklardan “hırsızlama yapma” konusunda uzman olarak tanınan bir şirket... İsrail firmaları İsramco Negev 2, Delek Drilling, Avner Oil Exploration ve Dor Gas Exploration ile birlikte çalışan Noble Energy, bölgede yeni kuyuları da açmayı sürdürüyor.
Tel Aviv’in yakında, “Gazze’de abluka kalkar ama, bölgenin askeri sınırları yeniden çizilir” demesi de bekleniyor...
Bu tür bir teklif, kağıt üstünde İsrail’in terörizme karşı mücadele zemini gibi görünse de esas olarak bölgedeki doğalgaz ve petrol yatakları üzerindeki askeri hakimiyetinin sınırlarını oluşturacak.
Şimdiden uyarıyorum...
---------
LÜBNAN GAZINA EL KOYDU
Mavi Marmara baskınından sadece üç gün sonra gelen bir haber, İsrail’in Doğu Akdeniz’i neden “askerileştirdiğinin” ve bölgedeki çatışmaların neden sonlanamadığının açık nedenini de ortaya koydu: İsrail, Lübnan açıklarında ve Akdeniz’in Kıbrıs ile Lübnan arasındaki açık sularında tam 16 trilyon metreküplük bir doğalgaz rezervine ulaştığını ve bu rezerv ile birlikte doğalgaz ihraç eden ülkeler listesine gireceğini açıkladı. Noble Energy, Leviathan ve Tamar bölgelerinden çıkarılacak doğalgazın Avrupa’ya da satılabileceğini belirtti. Aslında, haritaya bakıldığında söz konusu bölgenin Lübnan ve Kıbrıs (özellikle KKTC) açısından son derece önemli bir bölge olduğu anlaşılıyor. Nitekim, Londra’da Arapça yayınlanan as-Safir gazetesinin bölge uzmanı Hilmi Musa araştırmasında, İsrail’in, “İngiliz hükümetinin desteğiyle üzerine tescillendirmeye çalıştığı” bölgenin esas olarak Lübnan’a ait olduğunu vurguladı. “İsrail Lübnan’ın doğalgazını çalıyor” başlığıyla verilen haberde, İsrail’e ait olduğu ileri sürülen ‘Rut’, ‘Tamar’, ‘Leviathan’ ve ‘Alon’ doğalgaz alanlarının İsrail kıyılarından çok uzak, Lübnan’a ise çok yakın olduğu vurgulandı. İsrail’in, doğalgaz kaynaklarına el koyduğu Gazze ile Lübnan’a sürekli askeri müdahalede bulunması bir tesadüf olarak nitelenebilir mi?
|