Filistin’in Siyonistlerce işgalinden sonra kurulan İsrail’i tanıyan ilk Müslüman olmakla ünlenen TC bu vakadan daha birkaç sene önce Mustafa Kemal’in Mecliste irad ettiği bir nutkunda Filistin ile ilgili aşağıdaki açıklamayı yapmıştır;
(Alıntıladığım belge TC Osmanlı Arşivlerinde M.H T.C Dahiliye Vekaleti Umum Müdürlüğü başlığıyla mevcuttur.)
FİLİSTİN’E EL SÜRÜLEMEZ
Kemal Paşa Avrupa’ya ihtar ediyor
Türkler mukaddes topraklarda yabancı
hakimiyetine müsaade etmeyeceklerdir.
“Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için islamiyetin mukaddes yerlerini Musevilerin ve hrıstiyanların nüfusunun altına girmesine mâni olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve islamiyete lâkayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin’in idaresi altında, uğrunda hrıstiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nufuzunun tahtında (altında) bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün Allah’ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraate geçeceğine şüphemiz yoktur.”
Avrupalı Siyonistler İsrailin kurulmasından birkaç sene öncesine kadar bölgede Türkiye Cumhuriyetinin gözetiminde çok uluslu bir devlet kurulmasını hayal ediyorlardı. Bu yaklaşımları yine Osmanlı Arşiv belgelerinde mevcuttur. Mısır’da kendilerinin de inanamadıkları bir başarı kazanınca bölük pörçük olmuş Arap devletlerinin müdahale etmemeleri neticesinde vahşeti dahi aşan katliamlar ve sistemli işgal faaliyetlerinin neticesinde Siyonist devletini kurabilmişlerdir. 60 yılı aşan bir süredir de tek tek ev ve mahalleleri dozerlerle yok edip adeta coğrafyayı değiştirerek sinsice yayılmaktalar. Buna karşı her direnişe terör damgasını vurup kendi yalanlarına yandaşlar arama gayretindeler.
Elhamdülillah ülkem geçmişte ve bugün ve inşallah gelecekte de zulmün karşısında sessiz kalmamıştır. Sayın Başbakanın “zulmün karşısında susanlar da bu zulmü yapanlar kadar sorumlu ve suçludur” ifadesi Türk halkının ve vicdan sahibi bütün insanların hafızalarına gelecek asırlarda da silinmemek üzere kazınmıştır. İnsanlık yarın da Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı bu sözü ile hatırlayacaktır.