DOLAR 1.580 - EURO 1.930 - ALTIN 61.84 - IMKB 55234
Salı 15 HAZİRAN 2010
Çin'de nükleer sızıntı Güney Kore'yle nükleer enerji mutabakatı Gizli tanığa tehdit, kameralara takıldı Thy uçağı Kırgızistan'a gitti Japonya:1 - Kamerun:0 Çok sayıda Türk tahliye edildi Kırgız-Özbek sınırında büyük dram Vederson Bursaspor'da İKT, Kırgızistan'a heyet gönderiyor Isparta'da okula yıldırım düştü habertaraf.com
 
 
 
Kırgızistan yanıyor, on binler yollarda perişan
 
 
 
 
Sinan KARAKAŞ
Allah sonumuzu hayreyleye!
 
 
 
Okur Temsilcisi
Fethullah Gülen haberlerine tepkiler
 
 
 
 
Cemil Meriç'i rahmetle anıyoruz
 
 
 
 
 
Vakit
Abdurrahim KARAKOÇ
Aslanım Devlet sen böyle devam et
 
 
Hürriyet
Ahmet HAKAN
Bir köşe yazarının ıvır zıvır notları
 
 
Tercüman
Ayşem KALYONCU
Arabistanlı Lawrence
 
 
Milliyet
Can DÜNDAR
Peki Irak işgalini isteyen kimdi?
 
 
Star
Ergun BABAHAN
Yanlış CHP’linin kaseti çıkmış!
 
 
Yeni Şafak
Hakan ALBAYRAK
Kendimizi öldürtmek için binmedik o gemiye
 
 
Akşam
Hüsnü MAHALLİ
'Bilgisizlik ve kötü niyet'
 
 
Yeni Şafak
İbrahim KARAGÜL
Katliam: Fergana ateşi Orta Asya'yı yakacak!
 
 
Zaman
İhsan DAĞI
Eksen tartışması neden gündemde?
 
 
Milli Gazete
Kazım ARSLAN
Asıl yanlış hangisidir
 
 
Star
Mehmet ALTAN
Ölümün Doğu’su, ölümün Batı’sı
 
 
Zaman
Mümtaz'er TÜRKÖNE
Anayasa Mahkemesi'nin kararı terörü nasıl etkiler?
 
 
Sabah
Nazlı ILICAK
Baykal: Harekete geçin
 
 
Radikal
Nuray MERT
Eksen kayması
 
 
 
 
Ayşe Büşra ERKEÇ
 
Adem Yavuz IRGATOĞLU
 
Aydın MENDERES
 
Kevser TOPKAR
 
Necmettin EVCİ
 
 
 
"Ahir Zaman İlmihalleri" bunlar...
 
 
 
Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu “İlmihal” yazdı, “şimdi sıra bayanlarda” diyor!
 
Bu günlerde bir ilmihal çok konuşuluyor, çok tartışılıyor ve de çok satıyor. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Hayri Kırbaşoğlu’nun uzun yıllar emek vererek hazırladığı “Ahir Zaman İlmihali” gerek içeriği, gerekse çarpıcı adıyla gündemde…

“Yayınevi”nce yayınlanıp dağıtılan ve iki ay içinde 6 baskı yapan “Ahir Zaman İlmihali”nin yazarı Prof. Kırbaşoğlu ile içinde bulunduğumuz zor zamanları, zor zamanlarda ilmihal yazmanın zorluklarını ve kitabını, HaBertaraf’ı ziyareti sırasında konuştuk;

İlmihali yazmaya ne zaman başladınız? Kaç yıl sürdü?

Kitabı yazmaya seneler önce karar vermiştim. Yazımı 6-7 sene sürdü. Yazmaya başladığımda kitabı tamamlayıp, çocuklarımın yetişme çağında okumalarını arzuluyordum. Ancak Irak’ın işgali üzerine Doğu Konferansı bünyesindekiler başta olmak üzere yoğun çalışmalar, iç-dış geziler, toplantılar ve konferanslar yüzünden kitabın tamamlanıp yayımlanması gecikince bu fırsat kaçtı. Üç çocuğumdan ikisinin ancak çeyizlerine yetiştirebildim.

Piyasada bol miktarda ilmihal varken niye ilmihal yazdınız? Bu ilmihali diğerlerinden ayıran en temel özellikler neler?

Evet piyasada gerçekten bol miktarda ilmihal var. Ne var ki bunların büyük çoğunluğu gerçek anlamda “ilm-i hal=hal,mevcut durum bilgisi” olmaktan ziyade “ilm-i mâzî= geçmişe ait, geçmişin bilgileri” denmeye daha layık eserler. Ele aldıkları konuların çoğu güncel değil, ölçüler bile metrik sisteme göre uyarlanamamış, dili yeni nesiller için anlaşılması zor, ayrıca yeterince kapsamlı değil, genellikle namaz, oruç, hac ve zekat ile sınırlı. Üstelik bu konularda eksik veya sağlıklı olmayan bilgiler ve yorumlar egemen; hele geleceğimizi ilgilendiren toplumsal, bölgesel ve küresel meseleler ise neredeyse hiç yok.

Öte yandan şunu da ifade etmem gerekir ki, aslında bu ilmihali kendi insanımız kadar Arap Dünyasını, İran’ı, Balkanları, Kuzey Afrika’yı, kısaca bütün Müslümanları, hatta Müslüman olmayanları da düşünerek yazdım. Bu amaçla son yüzyıldaki Çağdaş İslam Düşüncesi’nin önde gelen bütün ilim ve fikir adamlarının eserlerinden, düşüncelerinden yararlandım, ilham aldım. Şii-Sünni demeden bütün geleneklerden,  Aliya’dan da, Şeriati’den de, Malik b. Nebi’den de, Roger Garaudy’den de, Âkif’ten de,  İkbal’den de, Fârukî’den de, Sezai Karakoç’tan da yararlandım. Sonuçta yeryüzündeki her türlü şer gelişmeye karşı İslami ve insani bir diriliş, direniş ve cihadı merkeze alan, anti emperyalist, anti kapitalist, hem geleneği, hem modernizmi, hem de Batıyı  eleştiren, negatif “küreselleşme”ye karşı müspet yönde bir küreselleşmeyi amaçlayan bir eser oldu. Kısacası beni “modernist” zanneden veya öyle sunmak isteyenleri hayal kırıklığına uğratacak, onların çok şaşıracağı bir eser çıktı ortaya. Zira ben gelenek(sel)ci geçinip gırtlağına kadar moderniteye batmış, modernitenin bütün imkanlarını sonuna kadar tüketen kesimlerin aksine, moderniteye eleştirel yaklaşan, onun İslam’a aykırı sonuçlarına sonuna kadar karşı bir insanım. Çünkü modernizmin temeli vahyi dışlayan seküler bir bakış açısına dayanır. Dolayısıyla seküler düşünceyle de İslam bu açıdan bağdaştırılamaz.

Irak işgal edilmeseydi belki bu ilmihal bölgesel ve küresel meselelerle o kadar ilgilenen bir ilmihal olmazdı. Doğu Konferansı grubuyla yaptığımız çalışmalar esnasında Ortadoğu ülkelerinde karşılaştığımız acı gerçeklerin de bu ilmihalin şekillenmesinde  büyük rolü oldu. Yani fikirle eylem, teoriyle pratik bu ilmihalde belli ölçüde de olsa buluşmuş oldu. Doğruyu söylemek gerekirse sadece ilmihal yazmak için değil, bütün ilmi ve fikri çalışmalarda, bütün ilim ve fikir adamları çekildikleri fildişi kulelerinden çıkıp alana inmeliler.

Doğu Konferansı çalışmalarının ilmihalin geniş kapsamlı olmasında büyük rolü vardı. Ancak geciktirmesi dolayısıyla da dezavantajı oldu.

SIRA BAYAN  AKADEMİSYENLERDE…

Derdim biraz olsun ezberleri bozmak, söylenmeyenleri söylemek, söylenmiş olup da görmezlikten gelinenleri görünür hale getirmekti. Gerçek ilim adamlarının hiçbir eseri ilim ve hakikat arayışı dışında bir amaca yönelik değilse de, bu Ahir Zaman İlmihali  akademik endişelerden öte, bir idealin ve misyonun bir sonucudur. Aynı zamanda kendi evlatlarım şahsında hepimizin evlatlarına ve gelecek nesillere karşı, onlara sağlıklı bir İslam tasavvuru miras bırakma görevinin yerine getirilmesine de yöneliktir. Bu eser İlmihal geleneğinde bir kırılmaya ya da yeni bir çığır açılmasına vesile olabilirse, asıl o zaman tam olarak amacına ulaşmış olacağına inanıyorum. Diğer yandan bu eser, artık bu alanda çıtanın yükseltilmesi gerektiği mesajını vermek gibi bir amaca da yöneliktir. Zira ülkemizde iyi kötü üniversite düzeyinde eğitim almış, İslam konusunda kendisini oldukça tatminkar bir düzeyde bilgilendirmiş ama İlahiyat tahsili almamış geniş kesimler var ve bu kesimlere artık avam gibi muamele edilmesi çok da isabetli bir yaklaşım olmasa gerektir. Artık çıta epey yükseldi. Ayrıca bu ilmihal bir erkek tarafından kaleme alınmış olsa da, bayan akademisyenlerin de kontrolünden geçirilerek, onların da görüşleri alınmış bir çalışmadır. Ama erkek egemen İslami ilimler geleneğindeki bu dengesizliği düzeltmek için bayan ilahiyatçıların, akademisyenlerin ve entelektüellerin de en kısa zamanda bu alanda harekete geçmesi şart. Dolayısıyla şimdi sıra bayan akademisyenlerde. Artık erkek egemen din anlayışına karşı onlar bayan gözüyle bir ilmihal yazmalılar. Gerçi benim eserim de mümkün olduğunca bayanlar da düşünülerek yazıldı ise de, sonuçta ben de bir erkeğim. Farkında olmadan zihinsel kirlenme sonucu erkek egemen zihniyet lehine ayrımcılık yapmış olabiliriz.

Diğer yandan eserin akıcı olması için bilimsel eserlerde uygulanan dipnot geleneğine de bilerek uymadım. Zannedersem  eser bir roman okur gibi okunabilecek bir ilmihal olma çabasıyla da bir ilk olacağa benziyor. Nitekim  bir okuyucumuzun “elime aldığımda farkında olmadan 200. sayfaya vardığımı gördüm. Neredeyse namazı kaçırıyordum” dediği bilgisi bize ulaşınca, bu açıdan da eserin memnuniyet verici bir düzeyde olduğunu görmek bizleri sevindirdi. Çünkü  amaçlarımdan birisi de buydu, yani rahat okunur, kolay anlaşılır ve akıcı bir üslupla kaleme alınmış bir eser olmasıydı. Allaha hamdolsun gelen tepkiler, her yönden müspet; bu da benim için büyük bir mutluluk kaynağı. İnşallah hep böyle gider, Allah yüzümüzü kara çıkarmaz.

İLMİHAL GELENEĞİNDE AÇILIM

İlmihali yazarken temel kıstaslarınız neler oldu?

Bu ilmihali yazarken Kuran’ın, nazil olduğu toplumsal şartlar karşısında sergilediği “red-kabul-değiştirme” şeklindeki tavrı takınmaya, yani yaşadığımız çağın şartları karşısında da “red, onaylama ve değiştirme” ölçülerine uymaya çalıştım.

Mesela Kuran, şirk ve zulüm düzenini nasıl Mekke döneminde kesin olarak reddediyorsa,biz de bu çağın şartlarına bu bakış açısına göre yaklaşmaya çalıştık. Keza şirk toplumunun bir parçası olan, ancak buna rağmen Kur’an ve Sünnet’in kabul edip onayladığı “Hılful Fudul, cömertlik, şecaat” gibi müspet yaklaşımların çağımızdaki karşılıklarını biz de onayladık. Namaz, Hac gibi Mekkeli müşriklerin de yaptığı ancak farklı uyguladıkları ibadetleri de Kuran nasıl değiştirerek onayladıysa, biz de bazı konularda bu “değiştirerek onaylama” tavrına uymaya çalıştık.

Bu eserde önemsediğim bir diğer hedefim ve amacım ise mezhep taassubunu ortadan kaldırarak, bütün mezhep ve meşrep mensuplarını “Müslüman” üst kimliği altında buluşturup birleştirmeye çalışmak, birleştirici olmak. İlerideki hedefimse şu: Bu ilmihal gerçekten faydalıysa ve İslam Dünyasında daha iyisi yoksa tercüme edilip oralarda da basılmalı. Yok bundan daha iyileri varsa o takdirde biz tercüme edip onları basalım.

TEK KİŞİLİK ORDU: AHMET HAMDİ AKSEKİLİ

Yazmaya başlamadan kaç ilmihali inceleyip yararlandınız?

Genelde hemen bütün ilmihalleri ama özellikle Ömer Nasuhi Bilmen, Ahmet Hamdi Aksekili ve Hacı Zihni Efendi’nin eserlerini iyice inceledim. Aslında gençliğimde zaten bunları neredeyse hıfzetmiştim. Ama bunları İslamiyat dergisinin “Türkiye Dindarlığı” sayısına yazdığım “İlmihal Dindarlığının İmkanı üzerine” başlıklı makale için tekrar didik didik edip incelemiştim. Bunlar Tek Parti Döneminde yani dine sıcak bakılmayan, dindarlara baskı ve zulüm yapılan bir dönemde yazıldıkları için mecburen belli kalıpları kıramamışlardır. Buna rağmen bunlar içerisinde özellikle Aksekili merhumun “Müslümana Büyük İlmihal” ismindeki çok tanınmayan eserini beğenirim. Benim ilmihalime en yakın eser olarak bunu görüyorum. Eserlerinden çok istifade ettiğim Aksekili merhum, adeta tek kişilik ordu gibiydi. Kadri bilinmeyen, entelektüel yönü de olan bir âlim idi. O dönemin zor şartlarında Müslümanların ihtiyaç duyduğu hemen her konuda eserler yazdı. “İslam Tabii, Umumi ve Fıtrî Bir Dindir”, “Çocuklara Din Dersi”, “Askere Din Kitabı” ,”İslam Dini” gibi eserler verdi.   Ayrıca Süleyman Ateş hocamızın ilmihalini, Mızraklı İlmihal’i ve Namaz Hocalarını da gözden geçirdim.

Bunların ekserisinde gördüğüm temel ortak özellik yapı itibarıyla birbirlerine çok benzemeleri ve “İslamın şartı beştir” anlayışıyla yazılmaları idi.

ZOR ZAMANDA İLMİHAL YAZMAK…

Kitabın oldukça ilginç bir ismi var. “Ahir Zaman İlmihali” yahut arka kapakta yazıldığı üzere “Zor Zamanların İlmihali”. Bu çarpıcı ismi siz mi buldunuz?

Hayır! Ancak benim, ailemin, arkadaşlarımın ve yayıncılarımızın isim önerilerini bir havuzda topladık. Aralarında “Alternatif İlmihal” ya da “Mızraksız İlmihal” gibi isimlerin de bulunduğu 20-25 isimlik bir liste oluştu. Sonunda ayıklaya ayıklaya geriye bu ve “Zor zamanların İlmihali” kaldı. Birini asıl isim olarak ön kapakta, diğerini de arka kapakta kullanmaya karar verdik. İçinde bulunduğumuz krizleri de düşünerek birbirini tamamlayıcı iki isim olarak bunları kullandık. Malum, halk arasında kriz, sıkıntı ve felaket dönemleri için de “Ahir Zaman” tabiri kullanılır. Bu ise aynı zamanda da “Zor Zamanlar” demektir. Kısacası amacım zor zamanlarda nasıl müslümanca yaşanabileceğini ortaya koymaktı. Bir de “Ahir Zaman İlmihali”  demek bu zamanların yani çağımızın ilmihali demektir.  “Evvel zaman ilmihali” geçmiş zamanların ilmihali olmadığı anlamına da geliyor.

Medyanın kitaba ilgisi nasıl?

Yurtiçinden ve yurtdışından gelen talepler üzerine bolca röportaj, TV kanallarında canlı yayınlar yapıldı; hala da  bu süreç devam ediyor. Ayrıca  konferans teklifleri de geliyor. Çok güzel haberler ve köşe yazıları yayınlandı. En son Hollandalı bir yazar da bu eserle ilgili bir  röportaj gerçekleştirdi. Dolayısıyla bu güzel ve sevindirici gelişmeler karşısında Allaha ne kadar şükretsek azdır.

Ahmet Hakan sizi çok seviyor. Kitabınızı öven bir de yazı kaleme aldı. Diyaloğunuz nasıl başladı?

Elbette Allaha şükretmek gerektiği gibi, katkısı olan kullarına da teşekkür etmek görevimiz. Gerçekten de Ahmet Hakan’ın Hürriyetteki yazısı kitabın tanıtımında çok etkili oldu. Çok farklı kesimler de eseri alıp okumaya başladı. Kendisine de ifade ettiğim gibi, onun bu katkısı karşısında ne kadar teşekkür etsek az.

İslamiyat Dergisi’nin yukarıda bahsettiğim sayısını ve benim orada yayımlanan makalemi yıllar önce okuyup beğenen Ahmet Hakan o zaman program yaptığı Kanal 7’de canlı yayınlanan “İskele Sancak” programına bu konuyu taşıdı, beni de konuk olarak çağırdı. Konu “Türkiye dindarlığı” idi. Kendisi ta o zamandan beri benim İslami konulardaki eleştirel ve yenilikçi yaklaşımlarımı desteklerdi. İşte o programda bir şekilde ağzımdan “yeni ve farklı bir ilmihal yazma” sözü çıkıverince, sözümüzün arkasında durmak için çalışmalara da başlamış olduk.

CHP’Lİ BAŞKANIN İLMİHAL SEVGİSİ

Geçtiğimiz günlerde ziyaretine gittiğim CHP’li eski bir belediye başkanının masasının üzerinde sizin ilmihalinizi gördüm. Çok beğenmiş. Her gün düzenli üç sayfa okuyormuş. Ayrıca hediye olarak da gittiği yerlere götürüyormuş. Onun da haberi Ahmet Hakan’ın yazısı sayesinde olmuş. Sizinle de tanışmak istiyor.

Çok teşekkür ederim. Bu gerçekten de güzel bir haber. İnşallah bu başkanımızla da tanışmak nasip olur.

(Gerçekten de iki taraf gönülden istemiş olacak ki bu tanışma HaBertaraf’ta gerçekleşti. Kendisini telefonla arayıp Kırbaşoğlu hocamızın burada olduğunu belirttiğim değerli başkan yarım saat içinde ziyaretimize gelerek severek okuduğu ilmihalin yazarıyla tanıştı. Bu güzelliğe vesile olduğumuz için tabii ki biz de memnun olduk)

İstifa eden CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Kutlu Doğum Haftasında yaptığı konuşma çok beğenilmişti. Bu konuşma hakkında siz neler düşünüyorsunuz?

Aslına konuşmada çok yeni ve bilinmeyen şeyler yok. Sadece Baykal tarafından söylendiği için önem kazandı. Bu yüzden hepimiz şaşırdık. Bu tür konuşma ve açılımların CHP’ye faydası mutlaka olur. Ancak bizdeki solcuların, sosyalist ve Marksistlerin temel eksiklikleri İslamı iyi bilmemeleri, daha doğrusu din karşıtı görüntüsü vermekten kendilerini bir türlü kurtaramamaları. Oysa İslam Dünyasının başka bölgelerindeki  Marksistler İslami jargonu çok ve iyi kullanırlar.

Biraz da Doğu Konferansı çalışmalarınızı anlatsanız…

Özellikle Irak’ın işgali başta olmak üzere bölgemizde yaşanan kriz ve savaş zamanlarında Irak, İran, Suriye ,Ürdün,Lübnan ve Mısır gibi ülkelere sıkça gittik. Mesela Suriye’yle aramızda vizelerin kalkmasında Doğu Konferansı’nın faaliyetlerinin önemli bir rolü ve katkısı olduğu sık sık ifade edilir oldu. Hatta, bizzat Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun  “Suriye’yle vizeler kaldırılırken önümüzü açan Doğu Konferansı oldu” dediği de söz konusu imiş.

Siz Arap dünyasında da çok popülersiniz. Hangi televizyon kanallarına program yapıyorsunuz?

Hemen hemen bütün Arapça yayın yapan TV ve Radyo kanallarında üç yıldır canlı yayınlara katılıyorum. Bu yayınlarda genellikle Doğu Konferansı Girişimi üyesi sıfatıyla katkıda bulunmaya çalışıyorum. BBC Arabic’ten Fransa’da Arapça yayın yapan Kanal 24’e, yine Arapça yayın yapan Rusya’l-Yevm’den el-Arabiyya’ya, el-Âlem’den SaudiTV’ye, Mısır’ın pek çok kanalından el-Mustakbel’e varıncaya kadar pek çok kanalda sık sık Ankara’dan canlı yayınlara katılıyorum, ülkemiz ve bölgemizle ilgili gelişmelerle ilgili olarak yorumlar yapıyorum.

Değerli hocam; teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

*   *   *

“ÂHİR ZAMAN İLMİHALİ”Nİ FARKLI KILAN YÖNLERİ

Kitabı yayınlayan “Yayınevi” yöneticileri, bu ilmihali diğerlerinden ayıran 14 temel özelliği şöyle sıralıyorlar;

“Bu eser hakkında yapılabilecek en özet değerlendirme onun ‘ilmihalden öte bir şey’ olduğudur. Bu ise onun bugüne kadar yazılmış olan ilmihalleri de kapsamakla beraber, onlarda mevcut olmayan pek çok şeyi de bünyesinde barındırdığı anlamına gelmektedir. Önceki ilmihallerde olmayan ya da onlardan farklı olan, dolayısıyla onu farklı kılan nedir?

1. ‘Ahir Zaman İlmihali’, ilmihal kavramını dar anlamda ibadetlere ya da “İslam’ın şartı beştir.” gibi yanlış, temelsiz ve sağlıksız bir din tasavvuruna indirgeme çabalarına karşı “İlmihal”i hayatın bütün alanlarını kuşatacak şekilde gerçek boyutlarına taşıma çabasıdır.

2. ‘Ahir Zaman İlmihali’, Akaid (Metafizik) -Ahlak-İbadet-Muamelat (Normatif Düzenlemeler) şeklinde olması gereken İslami değerler hiyerarşisini ters yüz ve tepetaklak eden yerleşik ilmihal anlayışını tashih etme çabasıdır.

3. Bu ilmihal, geçmiş yüzyılların ihtiyaçları göz önüne alınarak ve o zamanların şartlarında ortaya konmuş olan, üstelik günümüzün gerçekliği ile de ilgisi olmayan çözüm ve yorumların sürekli tekrarlandığı bir ilmihal geleneğine mukabil, bu tür bilgilerden arındırılmış, günümüzle ilgisi olmayan veya günümüzde uygulanma şansı bulunmayan hususları dışarıda bırakmayı amaçlamış olan, dolayısıyla sadece bu çağın ve şartlarının esas alındığı “güncel/aktüel” bir rehber olma iddiasından yola çıkmıştır.

4. ‘Ahir Zaman İlmihali’, namaz kılıp oruç tutan, ama çevresinde ve dış dünyada olup bitenleri sadece seyredip, bazen de söylenmekle yetinen ‘pasif’ Müslüman tipinin yerine, kıldığı namazdan ve tuttuğu oruçtan ilham ve kuvvet alarak çevresindeki ve dış dünyasındaki olaylara müdahil olmak için harekete geçen, tepki veren, mücadele eden ‘aktif’ bir Müslüman tipini ikame etmeyi ideal edinen bir bakış açısının ürünüdür.

5. Önceki ilmihaller, İslam’ın egemen olduğu dönemlerde kaleme alınmış eserlere dayanmaktadır. Halbuki içinde bulunduğumuz dönemde İslam hâkim değil mahkûm, özne değil nesne konumundadır. İslam dünyasının ciddi siyasi, ekonomik ve sosyal ve kültürel meydan okumalara, hatta tehditlere maruz kaldığı mevcut şartlarda, ‘Ahir Zaman İlmihali’, bu kırılma ve krizi aşmayı amaçlayan bir eser olma iddiasındadır. Bu bakımdan ‘Ahir Zaman İlmihali’ için , “Zor Zamanların İlmihali” de denilebilir.

6. Önceki ilmihaller belli bir mezhep esas alınarak kaleme alındığı halde, ‘Ahir Zaman İlmihali’ toplum(lar)da mevcut bütün uygulamalar ve yaşayan mezhepler hakkında bilgi vermeyi de amaçlayan bir eserdir.

7. Diğer ilmihallerin dili, güncelleştirilmemiş ve teknik terimlere boğulmuş bir durumda iken, bu eserde herkesin anlayabileceği bugüne ait bir dil ve üslup kullanılmıştır.

8. Bu eser aynı zamanda son yüzyılda Çağdaş İslam Düşüncesinin ortaya koymuş olduğu birikimi de olabildiğince sayfalarına yansıtma çabasıdır.

9. Bu eserde, ele alınan bazı konularla ilgili bilimsel araştırmaların sonuçları da yansıtılmaya çalışılmıştır.

10. ‘Ahir Zaman İlmihali’nin önemli bir diğer özelliği, Kur’an merkezli, Kur’an-Sünnet bütünlüğü ve uyumu prensibini benimseyen bir metodolojik yaklaşımın ürünü olmasıdır.

11. Bu eser sadece Müslümanlar için değil, aynı zamanda Müslüman olmayanların da İslam’dan yararlanabilmeleri için kaleme alınmıştır.

12. Bu ilmihal, konular arasındaki oran açısından da farklıdır. Zira genellikle metafizik (akaid-kelam) ve ahlak alanına çok cılız bir biçimde temas eden, ağırlığı ibadetlere ve fıkhi hükümlere veren ilmihallere mukabil, ibadetler alanını asgari düzeyde tutan, gereksiz ve faydasız detaylara girmekten kaçınan, buna mukabil metafizik ve ahlak alanı ile toplumsal alana vurgu yapan bir perspektifin ürünüdür.

13. Bu eser, önceki ilmihaller gibi erkek egemen bir bakış açısından yazılmış olmamak için, kadın akademisyenlerin de değerlendirmesine tabi tutulan bir ilmihal olma özelliğine sahiptir.

14. Ve nihayet bu eser, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir Müslümanlık yorumu aracılığıyla, tarihin öznesi olmaya aday yeni nesil Müslümanların yetişmesine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.”

Rıfat Yörük/HaBertaraf.com

12 Haziran 2010 - 10:30:18

 
Havadurumu
 

 
 Dolar
 
1.570
1.580
 
 Euro
1.915 1.930
 
 Sterlin
2.298 2.345
 
 Altın
61.23 61.84
 
 IMKB
55234  
 
 
Kemal Sunal'ın cesaret edemediği oyun!...
 
Bugün gazetesi yazarı Şebnem Özcan Haldun Dormen'le görüştü. Haldun Dormen, Kemal Sunal'ın cesaret edemediği oyunu anlattı.
 
 
 
 
  Çin ile birlikte YouTube sitesine erişimi yasaklayan Türkiye'de internet erişimi engellenen sayfa sayısı 6 bini geçti. Ayda ortalama 200 site de yasaklanıyor. Yasakçı zihniyet, bir-iki videoyu beğenmediği için halkın bilgiye ulaşma ve haber alma hakkını hiçe sayarak binlerce internet sitesine erişimi engelledi.  
 
 
 
  Bürokrasinin halka yaşattığı sıkıntılar tersine dönerse bürokrasinin köylüye yaptığını köylü bürokrasiye yapsa... İşte böyle olur.    
 
 
 
 
Yardım gemilerinin İsrail'in terör saldırısına uğramasıyla başlayan süreçte Türkiye'nin tavrını nasıl buldunuz?
 
Saldırı olmadan önce önlem alınmalıydı.
 
Yerinde ve etkin bir müdahale oldu.
 
Müdahale yerinde ama Türkiye-İsrail ilişkileri daha sıkı gözden geçirilmeli.
 
 
 
 
 
 
 
 



 
 
     
Kategoriler   HaBerTaraf
HaBertaraf Yayın Hizmetleri
Sahibi ve Genel Müdürü Rıfat YÖRÜK
Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt https://www.krufarhiv.com/ (Kurucu)
 
 
 
Gündem Sağlık-Çevre Hakkımızda
HaBertaraf Anadolu Ajansı ve Cihan Haber Ajansı abonesidir.
 
Yazarlar Eğitim Künye
Güncel Bilim-Teknik Betwinner
Siyaset Kültür-Sanat Yayın İlkeleri
habertaraf.com'da yayınlanan tüm materyalin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Dünya Mizah Yorum Kriterleri
Yurt Yaşam
Ekonomi-İş Medya  
Spor Magazin