"Üç gündür Kırgızistan'ın Oş şehrinde Özbek ahaliye karşı bir katliam yapılmaktadır. Kalaşnikoflarla silahlanan Kırgız gençleri ve askeri üniformalı meçhul gruplar savunmasız Özbek ailelerini kurşuna dizerek katletmektedir. Oş şehrindeki Özbeklere ait yüzlerce ev ve bina yakıp yok edilmiştir. Özbek tiyatrosu, Özbek Üniversitesi ve Özbek TV binası ateşe verilmiş, tamamen yanıp kül olmuştur. Öldürülen Özbeklerin sayısı resmi açıklamalara göre 800, bağımsız haberlere göre 2000'in üstündedir. On binlerce yaralı var. Kırgızistan'ın güney sınırından Özbekistan'a geçen kaçak sayısı resmi rakamlara göre 170 bini geçmiş durumdadır. Zorbalık ve katliam Oş şehrinden başka vilayetlere yayılmaya başladı. Celalabad şehrindeki askeri birlik, Kırgızlar tarafından basıldı ve şimdi bu silahlanan gruplar, Celalabad'ı da Oş gibi virane ve mezarlığa çeviriyor, bölge halkını kurşuna diziyor.
Bu facianın Şanghay İşbirliği Örgütü'nün Taşkent'teki toplantısına rastlaması asla rastlantı değildir. Fakat bu örgüt üyesi devletlerden ses çıkmamıştır. Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov tarafından bu katliama karşı "Kırgızistan'ın iç işi" diye bir açıklama dışında hiç bir tedbir alınmamıştır. Vahşet karşısında Kırgızistan'ın geçici hükümeti çaresiz bir tutum sergilemektedir. Devlete ve askere ait zırhlı araçlar çetelerin ellerine geçmiş ve katliamda rahatça kullanılmaktadır. Dünya kamuoyu sessizliğini korumaya devam ediyor. Bu katliama dur diyecek kimse yok..."
Muhammed Salih, Özbekistan muhalefet lideri, bu küçük ülkede yaşanan dehşeti böyle özetliyor. 2005 yılından beri, küresel güçlerin oyun alanına dönüştürülen Kırgızistan; Lale Devrimi'nden sonra "Görev tamamdır. Bu küçük ülkeye yönelik ABD müdahalesi Gürcistan'daki Gül Devrimi ya da Ukrayna'daki Turuncu Devrim'den çok daha önemlidir" açıklaması ile zafer ilan edenler tarafından kanlı bir iç savaşa, etnik savaşa sürüklenmiştir.
Oş kentinin yüzde kırkını, Celalabad'ın yarısını oluşturan Özbekler, yeryüzünün en karışık ve hassas bölgelerinden biri olan Fergana Vadisi'nde bütün bölgeyi sarsabilecek bir vahşetin ortasında kaldılar. Stalin tarafından Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan arasında bölünen Fergana, ABD'nin terörle mücadele hedeflerinden biri. Buradaki Özbekler, daha önce İslam Kerimov'a isyan etmiş ve bu isyan çok kanlı bir şekilde bastırılmıştı. Yine bu bölgenin insanları, Kerimov'a muhalefet edip Afganistan'da üslenmişler, orada da ABD tarafından kıyıma uğratılmıştı.
Fergana bölgesindeki huzursuzluk, bu katliamla sınırlı kalmayabilir. Bölgedeki bütün ülkeleri istikrarsızlaştırabilir hatta savaşa sürükleyebilir. ABD, Rusya ve Çin arasında yoğunlaşan güç mücadelesi, son örnekle gördüğümüz gibi bütün Orta Asya'yı tehdit eder hale gelmiştir.
Orta Asya'da sınır, kaynak ve etnik gerilimlere dayanan savaşlar henüz yaşanmadı. Er geç bölgede bu gerekçelere bağlı olarak çatışmalar bekleniyordu. Çok hassas, çok kırılgan olan etnik dengelerle böylesine acımasızca oynayanlar, bu ülkeleri birer garnizon devlete dönüştürmeye çalışıyor.
Bölgenin en sakin ülkesini kanlı bir iç savaşa ve darbelere sürükleyen şey, sadece ülkenin yoksulluğu, liderlik sorunu ya da etnik huzursuzluğu değil. Lale Devrimi'nden bu yana sürekli bir yerlere savrulan Kırgızistan, şimdi bütün Orta Asya'yı ateşe atacak bir tehlike haline dönüştürüldü. ABD ve Rus askeri üsleri arasındaki rekabet, rejimi/yönetimi de mevsimden mevsime değiştirir oldu.
Afganistan merkezli istila hareketi bir yandan Pakistan'ı iç savaşa sürüklerken diğer yanda Orta Asya'ya doğru genişliyor. Bu genişlemenin nerelere uzanacağını kestirmek çok güç. Ama öyle görünüyor ki; Fergana Vadisi, küresel kırılmanın ve güç mücadelesinin en keskin en kanlı merkezlerinden biri haline gelecek. Buradaki kriz sadece Özbekistan'ı, Kırgızistan'ı ve Tacikistan'ı değil, Orta Asya'dan Güney Asya'ya kadar bütün bölgeyi sarsıcı etkiler gösterecek.
Küçük ülkedeki büyük güç mücadelesiyle ilgili başka ayrıntılar da verelim. Kırgızistan'daki ABD üssünden ayda 25 bin ABD-NATO askeri transfer ediliyor. Karaçi'den Afganistan'a ulaşan lojistik hattı, ağır saldırılar yüzünden işlemez hale gelirken bu bölge ABD ve NATO güçleri için daha fazla öne çıktı.
Kırgızistan, Afganistan eroininin Asya pazarlarına ulaştırılmasında kritik bir güzergaha dönüştü. Özellikle Oş kenti, yani Kırgızisbtan'ın güney başkenti, büyük eroin güzergahının ana istasyonlarından biri. Kaosun en önemli sebeplerinden biri bu ticaret!
ABD'nin Afganistan'ı işgalinden sonraki beş yıl içinde, afyon üretimi olağanüstü bir artış gösterdi. Ağustos 2007'deki BM verilerine göre neredeyse bir milyon hektar alanda afyon üretimi yapılır olmuştu. İşgal sırasında 185 ton üretim varken bugün bu rakam 8 bin 200 tona çıktı. Bu, dünya genelindeki afyon üretiminin yüzde 93'üne tekabül ediyor. Rus Federal Narkotik Servisi, Afganistan'da bugünkü afyon üretiminin mali karşılığının yaklaşık 64 milyar dolar olduğunu, çok az bir miktar dışında bu paranın küresel uyuşturucu mafyasının kontrolünde olduğunu açıkladı. Jeopolitik gerekçelerin dışında işgalin nasıl bir endüstri oluşturduğu ortada değil mi? Peki bu pastayı kimler paylaşıyor acaba? "Mafya" tanımını biraz geniş yapmakta fayda var. Uyuşturucu pazarı sadece Afganistan'ı değil, Kırgızistan'ı da hem garnizon devlete hem de nekrotik devlete dönüştürdü.
Şimdi, beş milyon nüfuslu Kırgızistan'daki bir milyon Özbek tehdit altında. Adeta kitlesel kıyım yaşanıyor. On binlerce insan bölgeden kaçıyor. Özbekistan'ın Fergana bölgesindeki şehirlerde, kasabalarda mülteci kampları kuruluyor. Yarın rüzgar tersine döner ve Özbekler Kırgızları katletmeye başlarsa o zaman ne olacak?
Bölgedeki hiçbir ülke, bu tür kanlı çatışmalara sessiz kalamaz. Ortadoğu'yu ateşe verenler, Afganistan-Pakistan'ı yıllardır savaşta tutanlar, kriz haritasını genişletiliyor ve Orta Asya'ya yönlendiriyor.
Kadife devrimleriniz ve karşı devrimleriniz batsın sizin!
İsrail’in kanlı saldırılarına maruz kalan Mavi Marmara gemisinin genç kaptanı
Mahmut Tural konuştu. Tural, İsrail’in saldırmadan önce kendilerini
uyarmadığını söyledi. Yol boyunca İsrail’in belirlediği kara sularına
girmediklerini ifade eden Tural, “Ancak İsrail bizi suçlu göstermek için kendi
sularına girmeye zorladı. Ancak ben rotayı değiştirerek buna izin vermedim”
dedi.