Pensilvanya kaynaklı haber toplumun üzerinde farklı etkiler bıraktı. Bir bomba gibi düştü, insanların kafalarını allak bullak eyledi.
Bir, insani yardım konvoyu vasıtasıyla Gazze’deki insanlık dramının kaldırılması için çaba gösteren duyarlı vatandaşlar üzerinde soğuk duş etkisi yaptı.
İki, Gazze ve insani yardım konusunu sorun etmeyen kalemşorlar açısından da ellerine bir koz geçirmenin sevincini yarattı.
Üç, Pensilvanya odaklı medya da başta sendeledi, sonra Pensilvanya doğrultusunda savunma pozisyonu almaya başladı. Tabi onlar da beklemiyorlardı, ancak madem böyle bir şey söylenmişse söyleyen doğru söylemiştir yaklaşımına girdiler.
Asıl büyük şok yaşayanlar, elbetteki birinci kategoride etkilenen insanlardı. Şehitler verilmişti, olay dünya gündemini etkilemişti, İsrail köşeye sıkışmıştı, Türkiye kamuoyu İsrail’in yaptıklarının vahşeti karşısında kenetlenmiş ve tek yürek olmuştu. Böyle bir şey beklenmiyordu, beklenmediği gibi sanki haksız konumuna düşürülmüş hissine kapıldılar. Tabi ki Gerek İHH Başkanı Bülent Yıldırım ve gerekse diğer katılımcılar asla ve kat’a yaptıklarının yanlış olmadığına ve bunu tekrar yapmaktan çekinmeyeceklerine inanmışlardır, ama burukluk da yaşanmadı değil. Bütünleşmenin tek ses olmanın en çok ihtiyaç duyulduğu bir zamanda böylesi çıkışlar insanları düşmanın saldırısından daha fazla yaralar.
Cumhurbaşkanı, Başbakan bunun İsrail’in yanına kar kalmayacağını söylüyorlardı. Samimi olduklarına yürekten inanıyorum.
Sayın Başbakan Güney Amerika gezisinden dönmeden önce Başbakan Vekili Sayın Bülent Arınç "kimse bizden İsrail’le savaşmayı beklemesin" sözüyle zaten İsrail’in elini kuvvetlendirmişti. İsrail sizden niye korksun ki, niye kendine çeki düzen versin ki, niye pişmanlık duysun ki, dolayısıyla elinden geleni ardına koymuyor. Büyükelçimizi de aşağılamak ister, insanlarımıza da saldırır, sivil insiyatif de olsa gemiler bizim gemimiz, içindekiler bizim insanız ve gemilerimize el koyar, korsanlık yapar ateşli silahlarla saldırır, insanlarımızı öldürür. Ardından Sayın Başbakanı temsilen olaya el koymuş Başbakan vekili "kimse bizden savaşmayı beklemesin" diyor, Bundan sonraki tehditlerinin artık etkisi kalır mı? Söz konusu Pensilvanyanın görüşü de Türkçe Olimpiyatlarında Sayın Arınç’a soruluyor, "Hoca efendi ne derse doğru der" anlamında cevap veriyor.
Beri tarafta bu görüşü kendilerine dayanak yapıp abalıya vurmak isteyenlere de gün doğdu, işte Pensilvanyanın görüşü de budur, yapılan yardım konvoyu aslında İslama da aykırıdır. Şehit ailelerinin içine düştüğü duruma bakar mısınız? Şehit oldular diye teselli edilecekleri yerde, niçin gittiler, yanlış yaptılar şeklinde bir azarlanmadıkları kaldı. Pensilvanyada bulunmak, orada ikamet etmek, onların çıkarları doğrultusunda fetva vermeyi mi gerektiriyor, böyle bir baskı mı söz konusu, onu da bilemiyoruz. Çünkü Amerika kolay kolay İsrail’e yaptırıma izin vermediği gibi, azarlanmasına kınanmasına da razı olmaz.
Allah sonumuzu hayreyleye! Şehit kardeşlerime Allah’tan rahmet ve ailelerine de vefatlarından dolayı sabr-ı cemil diliyor, şehadetlerinden dolayı da tebriklerimi sunuyorum.
YAYINLANMASINI İSTEDİĞİNİZ GÜNDEME İLİŞKİN YA DA GÜNDEM DIŞI YAZILARINIZI [email protected] ADRESİNE GÖNDEREBİLİRSİNİZ...
İsrail’in kanlı saldırılarına maruz kalan Mavi Marmara gemisinin genç kaptanı
Mahmut Tural konuştu. Tural, İsrail’in saldırmadan önce kendilerini
uyarmadığını söyledi. Yol boyunca İsrail’in belirlediği kara sularına
girmediklerini ifade eden Tural, “Ancak İsrail bizi suçlu göstermek için kendi
sularına girmeye zorladı. Ancak ben rotayı değiştirerek buna izin vermedim”
dedi.