Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 30 yıl önceki gençlik olaylarında kimin kazandığını, kimin de kaybettiğinin bugün artık çok daha net görüldüğünü söyledi. Erdoğan, ''1980 öncesi olaylarda kazanan kim oldu biliyor musunuz? Silah tüccarları kazandı, çeteler kazandı, Türkiye üzerine karanlık tezleri olanlar kazandı. Kaybeden ise Anadolu'nun o güzel çocukları oldu, ağlayan anne ve babalar oldu.'' dedi.
Bir dizi temas ve 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları'nın açılış törenine katılmak üzere Erzurum'a gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Gençlik Merkezi'nde gençlik temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantıda yaptığı konuşmada, kendisinin de gençlik dönemi yaşadığını belirterek, bu nedenle gençleri anladığını söyledi.
''Kanın kaynamasının ne demek olduğunu, gençlik heyecanının, gençlik anlayışının, gençlik ateşinin ne mana ifade ettiğini, delikanlı demenin ne anlama geldiğini elbette yaşayarak tecrübe ederek biz de bugünlere geldik'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti: ''Üstelik, bizim neslimiz, gençliğini çok ama çok zor şartlar altında yaşadı. Eğitim imkanlarına ulaşmanın bu kadar kolay olmadığı, eğitimin lüks sayıldığı, bilgiye, teknolojiye erişimin imkansız derecesinde olduğu dönemleri gördük. Tıpkı bugün olduğu gibi, tıpkı sizler gibi, bizler de dünyayı değiştireceğimize, kendi ideolojilerimizi, kendi fikirlerimizi tüm dünyada hakim kılacağımıza, buna gücümüzün, kuvvetimizin, birikimimizin olduğuna inanarak bugünlere geldik.
1980 öncesinde biz şunu da gördük; birilerinin, gençlerin heyecanını, enerjisini, coşkusunu, fikirlerini, ideolojilerini istismar ettiğine, kullandığına, kendi çirkin emellerine alet ettiğine maalesef şahit olduk. Sokakların kan gölüne döndüğü süreçlerden geliyoruz. Her gün sokaklarda gençlerin vurulup düştüğü süreçlerden geliyoruz. Okullara gidemediğimiz günlerden geliyoruz. Gençlerin, emin olun, bir hiç uğruna, birbirlerine kastettikleri, birbirlerinin canına kıydıkları acı manzaralara biz de şahit olduk.
Belki siz hatırlamıyorsunuz, belki anlamakta zorluk da çekiyorsunuz; ama üniversitelerin tatil edildiği, derslerin, sınavların iptal edildiği, kitlesel eylemlerle hayatın durdurulduğu dönemleri yaşadık. Kahramanmaraş'ta, Çorum'da, insanların birbirine yok yere düşman edildiğine, insanın insana kıydığına şahit olduk. Sağda ya da solda olmasa bile, bu eylemlerin içinde yer almasa bile, en sevdiğimiz kardeşlerimizin, Konya'da, İstanbul'da hain eller, karanlık eller tarafından gencecik yaşlarında soldurulduğunu gördük.''
Erdoğan, 12 Eylül 1980 sabahı, radyodan okunan bir bildiriyle, bütün bu çatışmaların, kavganın, ölümlerin adeta bıçakla kesilir gibi kesildiğini, bittiğini ve tükendiğini de gördüklerini belirterek; bu durumun çok ilginç olduğuna dikkati çekti. 12 Eylül'den sonra, gençlerin ödediği bedelin bıçak gibi kesilmediğini kaydeden Başbakan Erdoğan, daha sonra idamların, mahpusluğun, yasakların, baskının ve zulmün geldiğini ifade etti.
İnançlar üzerine, fikirler üzerine, okumak, yazmak ve konuşmak üzerine ağır bir kısıtlama geldiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle devam etti: ''Bugün, birileri çıkıp, o günlere methiye düzebilir, o günleri bir nostalji olarak görebilir, o günlerde yaşananları, bugünün gençliğine örnek gösterme insafsızlığı içine girebilir. Ama, bugün biz buradayız, hamdolsun nefes alıp veriyoruz; lakin birçok genç fidan bugün bizimle beraber değil. Bakın biz o gün nice hayat hikayeleri dinledik, nice trajedilere bizzat şahit olduk. Gençler, taşradan İstanbul'a gelmiş, tek derdi okumak, mühendis olarak, mimar olarak, doktor olarak, öğretmen olarak mezun olmak ve kendisine bir gelecek inşa etmek... Ama öyle bir tezgahın içine girdiler ki sağdan veya soldan bir tarafı tercih etmeye mecbur bırakıldılar. Biz maalesef işte bu tür mücadeleler içerisinde arkadaşlarımızı kaybettik. Bizzat tanıyor musun diye sorduklarında onları gidip morgdan seçerek aldık. Bunları yaşayarak geldik. Yaşamak için, tutunmak için, ayakta kalabilmek için birçok sıkıntıları yaşayarak geldik. Bazıları kavgalara karışmak zorunda bırakıldı. İşte bunu görmek, bunu anlamak ve niçin diye çok gür bir sesle haykırmak durumundayız.''
Bugün, geriye dönüp 30 yıl öncesine bakıldığında, kimin kazandığını, kimin de kaybettiğinin artık çok daha net görüldüğünü dile getiren Erdoğan, ''Kazanan kim oldu biliyor musunuz? Silah tüccarları kazandı, çeteler kazandı, Türkiye üzerine karanlık tezleri olanlar kazandı. Kaybeden ise Anadolu'nun o güzel çocukları oldu, ağlayan anne ve babalar oldu.'' dedi.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle devam etti: ''Biz genç olduk, üstelik biz 1980 öncesinde genç olduk. Çok şükür, gençlik kolu başkanı olduğum zaman İstanbul'da silahlı mücadele içerisine teşkilatımı hiçbir zaman sokmadım. Ama buna rağmen kaybedilen gençlerimiz oldu. Gençliğimizi çok yoğun bir fikir mücadelesi içerisine soktuk. Onun için de hiç kimseye, hiçbir genç arkadaşımıza, 'konuşma', 'yazma', 'eleştirme', 'protesto etme' diyemeyiz. Çünkü onu yaşayarak geldik. Biz, 1980 sonrasının baskılarını, yasaklarını, kısıtlamalarını yaşadık. İşte onun için, baskı, yasaklama, kısıtlama bizim bir yöntemimiz olamaz. Fikirlerin nasıl dışlandığını, inançların nasıl aşağılandığını, yaşam tarzlarına nasıl müdahale edildiğini, şiir okumanın nasıl mahpusluk gerekçesi yapıldığını gördük, yaşadık. İşte onun için biz hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyiz, edemeyiz ve edilmesine de izin vermeyiz. Biz gençlerin nasıl istismar edildiğini, nasıl kullanıldığını, gençlerin arasına nasıl nifak sokulduğunu da gördük, yaşadık. İşte onun için bugünün gençliğine siz bu hatalara düşmeyin diyoruz.'' CİHAN
|