DOLAR 1.583 - EURO 2.186 - ALTIN 68.25 - IMKB 65307
TV REHBERİ-SIK KULLANILANLARA EKLE-SİTENE EKLE-RSS
Çarşamba 2 ŞUBAT 2011
Mısır'daki gösteriler: 1 ölü, 403 yaralı "10 yıldır paşaları operasyonda görmedim" Davutoğlu, Mısır için Katar'a gidecek "Mübarek'in sonu Şah'ınki gibi olacak" OTOBÜS DEREYE UÇTU: 7 KİŞİ ÖLDÜ Erdoğan, Türkiye-Kırgızistan İş Forumunda Adana Demirspor- Elazığspor: 3-0 Gül: Reformu lider yapmazsa halk yapar A Milli Basketbol'un başantrenörü Ene oldu Çelik, CHP'nin uygunsuz harcamasını açıkladı habertaraf.com
 
 
 
TESEV Ortadoğu raporunu yayınladı
 
 
 
 
Mehmet ALKIŞ
Bediüzzaman'ı doğru anlamak
 
 
 
Okur Temsilcisi
İlginç videolar
 
 
 
 
Barış Manço'nun vefat yıl dönümü
 
 
 
 
 
Yeni Şafak
Abdülkadir SELVİ
Tanka çıkacağına İnce'yi sustur
 
 
Star
Ahmet KEKEÇ
Pespaye olma... Çalış!
 
 
Bugün
Ahmet TAŞGETİREN
Türkiye'nin örnekliği
 
 
Zaman
Ahmet Turan ALKAN
Kar mı yağmış yüce dağlar başına?
 
 
Radikal
Akif BEKİ
İsyan ahlakı ve CHP
 
 
Bugün
Ali Atıf BİR
El Cezire'den CHP'ye dersler
 
 
Milliyet
Aslı AYDINTAŞBAŞ
Erdoğan açıkça “Git artık” dedi
 
 
Radikal
Cengiz ÇANDAR
Tebrikler: Mısır'ın halkına ve Türkiye Başbakanı'na
 
 
Akşam
Çiğdem TOKER
Susarak konuşmak
 
 
Akşam
Deniz Ülke ARIBOĞAN
Mısır üzerinden İsrail'e bakış
 
 
Star
Ergun BABAHAN
Seçime sadece 4 ay var lavuklar
 
 
Posta
Mehmet Ali BİRAND
Bu bölgede soft power yetmez...
 
 
Millî Gazete
Mehmet Şevket EYGİ
Diktatör İslam'a karşı idi
 
 
Sabah
Nazlı ILICAK
Yüksek Yargı'nın ve AK Parti'nin çelişkileri
 
 
Yeni Akit
Nusret ÇİÇEK.
Barolar Birliği Başkanı ne diyor?
 
 
Vatan
Ruşen ÇAKIR
Türkiye Mısır’a benzer mi?
 
 
Yeni Şafak
Salih TUNA
AKP'ye oy veren herkes aptal öyle mi?
 
 
 
 
Lütfi BERGEN
 
Ergun BABAHAN
 
Mehmet Ali BİRAND
 
Deniz Ülke ARIBOĞAN
 
Cengiz ÇANDAR
 
 
 
“Kaht-ı rical” den kurtulduk mu?

Fethi ERDOĞAN
[email protected]
 
 
Şu insan var ya insan…  Adem, adam veya insan.  Kendisine  akıl verilen insan… Konuşan, düşünen, anlayan, kavrayan, yeni şeyler keşif ve icat eden insan…. Gökyüzü ve yeryüzü  kendisine boyun eğdirilen  insan…  Makine ve aletler yapan, teknolojiyi üretip kullanan tek yaratık olan  insan…. Dünyayı imar ve inşa eden insan…Allah(cc)’ın kendilerine “toplu olarak bile saymakla bitiremeyeceği kadar sayısız nimetler verdiği”(1), “belki şükrederler diye kulaklar, gözler, gönüller verdiği” insan (2)…. Küçük bir kainat olan insan…. “Yeryüzünün halifesi olarak yaratılan insan” (3)...  “Kendisine  devamlı bir şekilde ve şiddetle kötülüğü emreden bir nefis sahibi” (3) olan insan…    Cenab-ı Hakkın: “eğer biz bu Kur’an-ı  bir dağa indirmiş olsaydık onun  Allah korkusuyla baş eğerek parça parça yarılıp eridiğini görürdün” (5)  buyurduğu Kur’an-ın muhatabı olan insan… “Göklerin, yerin ve dağların taşıyamadığı Emaneti taşıyan, Mukaddes yüke hamal olan insan” (6) … “Ahsen-i takvim” olarak yani: “en güzel bir şekilde yaratılmış olan insan”(7)…   Kendisini bildiği, kulluğunu idrak ettiği zaman, Meleklerden daha üstün olan insan… Kendisini  ve Rabbini bilmediği, kendisine gönderilen vahyi anlamaya çalışmadığı,  kendisine verilen beş duyuyu, muazzam aklı  kullanamadığı zaman hayvandan da aşağı olan; “aşağıların en aşağısını”;“esfele sefilin”i (8)  boylayan insan…

İnsan anlatmakla biter mi ? Onun için kısa keselim ve şu soruya cevap bulalım:  -makine  mi, teknoloji mi, insan mı ? Mesela: Bilgisayar mı insan mı? Uçak mı insan mı ? Bunları istediğiniz kadar uzatabilirsiniz.  Hangisi öncelikli ?...  Makineyi, teknolojiyi yapan insan  değil mi ?...  Yine insan o teknolojiyi de kullanarak dünyayı değiştirmiyor mu ? … Her olayın, her değişimin,  her gelişmenin  birinci unsuru insan değil midir ? Arkasına bir çok şeyi ekleyebilirsiniz: ama ilk sıraya mutlaka insanı;  yani Ademoğlunu koymalısınız.  Bütün medeniyetlerin, başarıların veya başarısızlıkların birincil unsuru  insan. Böyle olunca en önemli mesele insan yetiştirmek değil midir?

Osmanlı İmparatorluğunun duraklama döneminde çağ/zaman iyi okunamamış; zamanın karşı koymalarına gerekli projeler üretilememiş, buna karşılık daha önceki yani zamanın iyi okunabildiği asırlarda İslam’ın dinamik, her çağa hitabeden çağlar ötesi vahyinden, Rasulullahın siyeri ve sahih hadisleri ile alimlerin olaylara çözüm sunan içtihatları/görüşleri çerçevesinde geliştirilen  medeniyetimizden esinlenerek Batı bir çok erdemi bizden almış ve rönesansı gerçekleştirmişti. Yani batı yeni bir hamle ile dünyaya hâkim olmaya çalışıyordu. Ama karşısında koskoca bir imparatorluk olan Osmanlı vardı.

Üç kıta yedi denize hakim olan Osmanlıları yıkmanın tek şartının, onları ilimden, dirayetli devlet adamlarından mahrum bırakmak olduğuna inanan İngilizler iki asır boyunca bu iş için uğraştılar, fen ve din ilimlerinin okutulduğu medreselerin yozlaşması için var güçleriyle çalışarak, 19. asrın sonu ve 20. asrın başında arzularına tamamen ulaştılar. Artık Osmanlıda, devlet ve ilim adamı sayılabilecek çok az kimse yetişti. Tam bir “kaht-ı rical”  dönemi yaşandı.

Tabi Osmanlı batıyı/ batıdaki teknolojiyi öğrenmeleri ve ülkemize getirmeleri için Avrupa’ya  gençleri göndermişti. Onlar ne yaptılar ?  1865’te  Hayalperest Jön Türkleri kurdular. Jön Türkler daha sonra İttihat Terakkiye dönüştürüldü. İlk kurucularının hemen hemen  hepsinin ecnebi olması  manidar değil midir ?  Türklerden bir çok kişi İttihat Terakki Teşkilatında rol aldılar, Osmanlıya düşman devletlerle işbirliği yaptılar, cuntacılığın temellerini attılar, nasıl ihtilal yapacaklarının; Osmanlıyı nasıl yıkacaklarının rüyalarıyla yatıp kalktılar. Padişahları tahtlarından indirip istediklerini tahta çıkardılar. Devlet büyüklerini,  Padişah Sultan Abdülaziz’i katlettiler.

O zamanlarda KAHT-ı RİCAL tabiri günlük lisanda çok kullanılır oldu. 

***

Nedir bu  “Kaht-ı Ricâl” ? - Bir ülkede, büyük devlet ve siyaset adamları ile âlimlerin bulunmaması, yetişmemesidir.

Osmanlı Devleti'nde bilhassa Tanzimat'tan sonra “kaht-ı rical” tabiri çok kullanılmıştır. Devlet adamlarının yetişmemesi, âlimlerin çok azalması, devletin yıkılış sebeplerinden birisidir.

Bu “kaht-ı rical”  meselesini  aşmak için  Sultan Abdülhamit Han üniversiteler kurdu. Bu üniversitelerde binlerce mühendis, hekim ve sair bir çok dalda gençler yetiştirilirken Çanakkale savaşları patlak verdi. Bu güzide gençlik Çanakkale’de tamamen şehit oldu. Geride sabatayist, ittihat terakkici; bu Milletle ayrı dünyalarda yaşayan, ayrı duygular taşıyan  insanlar  bürokraside hakim oldular. Bu durum Cumhuriyet kurulduktan sonra da yarım asırdan fazla devam etti.

Osmanlı kendilerine: “Halaskaran-ı Zabitan” (Kurtarıcı Subaylar) deyip ülkeyi batıranlarla tanıştı ve sonraki dönemlerde bunların devamı geldi. Her 10-20 yılda bir darbelerle kurtarıcı subaylar(!) memleketin anasını ağlatmakla kalmayıp, her bir darbeyle ülkemizi onlarca yıl geri götürdüler. Bu süreç  27 Nisan bildirisi karşısında; 28 Nisan günü ve sonrasında kararlı ve dik duruş sergilenmesiyle tam tersine döndü. Demokrasi kazandı. Millet kazandı.  Darbeci/zorba damarın kökü kesildi mi ?   Kuru tuldu mu ? Hayır. Ama en azından Millet uyandı. Yapılan  planları, kurulan tuzakları, oynanan oyunları ibretle ve dehşetle görmeye başladı. Demokrasiye, kendi haklarına sahip çıktı. Sahip çıkmaya devam ediyor ve edecektir de.

Ancak; kökü İttihat Terakkiye  dayanan ordu, yargı, medya ve bürokrasi içerisindeki darbeci, cuntacı damarın sultası tamamen bitirilebilmiş değil. Darbeci zorbalar her geçen gün eriyecekler ve yeni başlayan her gün onların zevallerine bir adım daha yaklaşmalarını sağlamaktan başka bir işe yaramayacaktır. Zorbalık ve despotluk artık çağımızın istenmeyenleri. Barış, demokrası, insanların bireysel hak ve hürriyetleri de çağımızın yükselen değerleri.

Biz ne yaptık ? Ne yapacağız?  Her şeyin başı; birinci unsuru “insan” olduğuna göre en büyük yatırımın da insana yapılması gerekmez mi ?

İnsan yetiştirme  işinin sürekli devam etmesi,  hiçbir zaman kesintiye uğratılmaması, sadece bu günkü zamanımızı değil;  sonraki asırları  da kapsayacak şekilde berdevam olması Milletin ve Devletin bekası için elzem değil midir ?

Ama en zor iş insan ile uğraşmak ve insan yetiştirmektir. Bu zorluğu, bu işle uğraşanlar çok iyi bilirler. İnsan yetiştirmeyi gaye edinen, bu hususta emeği geçen, ışık olup etrafını aydınlatanları minnet ve şükranla anmak insani ve vicdani bir borç olsa gerektir.

Sahabe-i Kiramdan Malik’üd Dar (r.a) anlatıyor : Bir gün Halife  Hz. Ömer (r.a)  ve bir grup sahabeyi  kiram ile oturuyorduk. Hz. Ömer (r.a): “herkes bir temennide bulunsun” dedi. İçlerinden biri : “Ben bu ev dolusu gümüşüm olmasını ve bunu Allah yolunda infak etmeyi isterim” dedi. Hz. Ömer (r.a) yine: “bir şey temenni edin” dedi. İçlerinden başka birisi de: “Ben bu ev dolusu altınım olmasını ve onu Allah yolunda infak etmeyi isterim” dedi. Hz. Ömer (r.a)  yine: “temenni de bulunun” deyince ; bir diğeri : “Bu ev dolusu mücevherim olsa da Allah yolunda infak etsem” dedi. Hz. Ömer (r.a) yine: “ne isterseniz söyleyiniz” dedi. Orada bulunanlar: “bundan sonra söyleyecek bir şeyimiz kalmadı” dediler.

Bütün bu söylenenler üzerine  Hz. Ömer (r.a) de : “Bense Rabbim’den bu ev dolusu Ebu Ubeyde b.Cerrah, Muaz b.Cebel ve Huzeyfet’ül-Yeman gibi adamlar olmasını ve Allah yolunda onları vazifelendirmeyi isterdim” (9). Der. İşte ilim, siyaset ve devlet adamlarının kıymetini en çarpıcı bir şekilde bize anlatıp, yolumuzu aydınlatan ve rehberlik yapan adalet timsali Halife Hz. Ömer (r.a)in  bilgeliği.

Kamil iman, ilim, irfan, hikmet, erdem ve salih amel sahibi; adalet, hak ve hakikatten şaşmayan, Allah rızasını kazanmaktan başka  gayesi olmayan, bu uğurda kınayanın kınamasına,  övenin  övgüsüne aldırmayıp, her türlü fedakarlığı yapan, gözünü budaktan esirgemeyen  yetişmiş ilim,  siyaset ve devlet adamları  baş tacı edilmez mi ?

Çok şükür ki; yokuş bitti. Tekerlek tümseğe çıktı. Bu milletin içerisinden adam gibi adamlar çıkmaya başladı.  Bu süreç elbet gelişerek devam edecektir.  “.…/  Sanma bu tekerlek kalır tümsekte / Yarın elbet bizim, elbet bizimdir / Gün doğmuş, gün batmış; ebed bizimdir” (10).

(1)İbrahimSsuresi:34. Ayet.
(2)Nahl Suresi     :78. Ayet.
(3)Bakara Surasi: 30.Ayet
(4)Yusuf Suresi   : 53 Ayet.
(5)Ahzap Suresi  :72.Ayet.
(6)Haşr Süresi     : 21.Ayet.
(7)Tin suresi         :  4. Ayet.
(8)Tin suresi         :  5. Ayet.
(9)Buhari,Tarih’üs Sagir,Taberani,El-Kebir,Tergib: 2/177,Mecma’üz-Zevaid: 3/125,El-İsabe: 3/484,Hılye: 1/237,İbn-i Sa’d: 3/300
(10)N.F.Kısakürek : Çile

 
31 Ocak 2011 - 10:36:52
 
 
Havadurumu
 

 
 Dolar
 
1.573
1.583
 
 Euro
2.171 2.186
 
 Sterlin
2.534 2.580
 
 Altın
67.81 68.25
 
 IMKB
65307  
 
 
Son röportajıyla Defne Joy Foster...
 
Arkadaşının evinde ölü bulunan Defne Joy Foster'ın son röportajı...
 
 
 
 
  Eski başbakanlardan Tansu Çiller’in oğlu Berk Çiller ile eşi Eda Çiller, 1.5 yıllık evliliklerini sonlandırıyor. Ancak Eda Çiller’den, kayınvalidesi ile boşanmak üzere olduğu eşine şok suçlamalar geldi. Genç kadın, “Hayatımdan endişe ediyorum” diyerek savcılıktan yardım istedi.  
 
 
 
  İnternet kullanıcıları tehdit altında! Bilgisayar devi Microsoft’un yetkilileri, Internet Explorer kullanıcılarına acil güvenlik uyarısında bulundu.    
 
 
 
 
CHP lideri Kılıçdaroğlu kurultaydaki konuşmasında birçok vaadde bulundu. Siz bu vaadleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Hoşuma gitti. Destekliyor, iktidara gelirse yapacağına inanıyorum.
 
Bu kadar vaade ülkenin bütçesi yetmez. Hayalci buluyorum.
 
"YÖK'ün ve harçların kaldırılması" gibi güzel vaadlerde bulundu. Yapamasa da söylenmesi bile güzel.
 
Boş vaadlere karnımız tok. Kılıçdaroğlu iktidara gelemeyeceğini bildiği için bol keseden atıyor.
 
Anket Sonuçları
 
 
 
 
 
 
 

slottyway

binomo

 
 
       
Kategoriler   HaBerTaraf HaBertaraf Yayın Hizmetleri
Sahibi ve Genel Müdürü Rıfat YÖRÜK
Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt PEKER (Kurucu)

habertaraf.com'da yayınlanan tüm materyalin her hakkı saklıdır. Kaynak Betwinner gösterilmeden kullanılamaz.


  mostbet
 
 
Gündem Sağlık-Çevre Hakkımızda
Yazarlar Eğitim Künye
Güncel Bilim-Teknik İletişim
Siyaset Kültür-Sanat Yayın İlkeleri
Dünya Mizah Yorum Kriterleri
Yurt Yaşam
Ekonomi-İş Medya  
Spor Magazin