|
|
|
Defne Joy Foster hayatını kaybetti
|
|
|
|
|
Erdoğan açıkça “Git artık” dedi
Aslı AYDINTAŞBAŞ
[email protected] |
|
Mısır lideri Hüsnü Mübarek, öğle saatlerinde Başkanlık Sarayı’nda televizyonu açıp Başbakan Tayyip Erdoğan’ın El-Cezire sayesinde tüm Arap dünyasında canlı yayınlanan konuşmasını duyunca çıldırmıştır.
Çıldırmıştır çünkü Erdoğan, aynı saatlerde milyonlarca insanın Tahrir Meydanı’nda “Git, git, git” diye seslendiği Mısırlı diktatöre doğrudan “Çok samimi bir tavsiyede, içten bir uyarıda” bulunarak dedi ki: “Bizler faniyiz. Her birimiz ölecek ve geride bıraktıklarımızdan dolayı sorgulanacağız. Müslüman olarak hepimizin gideceği yer iki metreküp çukurdur. Hem vicdanımızın sesine hem de halkımızın sesine kulak verelim. Onun için diyorum ki, halkın haykırışına, insani taleplerine kulak ver.”
Kısaca Erdoğan, zaten de hiç hazzetmediği Mısır diktatörüne, kibar bir dille “Çekil git artık” dedi. Geç de olsa, Başbakan’ı bu çağrıdan dolayı kutluyorum.
Bendeniz bu sütunda defalarca hükümeti Orta Doğu’daki demokrasi mücadelesine kayıtsız kalmakla, statükoyu savunmakla, bölgede etkinliğini arttırırken, Suriye’de, İran’da, Sudan’da sıkı fıkı olduğu dikta rejimlerine, demokrasi yerine Türk dizisi ve Türk bisküvisi satmakla eleştirmiştim. Hükümetin Tunus olayları başlayalı beri tavrını yetersiz, Mısır’da “dengeli” olmak adına yapılan açıklamaları “çekingen” buldum, bunun AK Parti gibi “milli iradenin sesi” ve “bölgesel lider” olma iddiasında olan bir hükümete yakışmadığını söyledim.
O yüzden şimdi de haksızlık yapmadan, lafı eveleyip gevelemeden Başbakan’ın sonunda bu çağrıyı yapmış olmasından, hatta son derece güçlü bir sesle yapmış olmasından duyduğum memnuniyeti dile getirmem lazım.
Türkiye çok bekledi, en son konuştu, ama ağır konuştu. Bu, Orta Doğu’da büyümesine, halklar nezdinde değer kazanmasına neden olacaktır. İşte Ak Parti’nin bir numaralı bölgesel misyonu da sadece Türk dizi ve müteahhitlerini pazarlamak değil, seküler bir demokraside kendi yararlandığı demokratik hak ve özgürlüklerden çevresindeki halkların da yararlanmasını sağlamak, Müslüman coğrafyasında değişim rüzgarlarını tetiklemek olacaktır.
Bu anlamda Tayyip Erdoğan’ın şu cümlelerine de yürekten katılıyorum: “Biz demokrasiden kaos çıkacağına hiçbir zaman inanmadık. Demokrasiden radikalizmin çıkacağına hiç inanmadık. Ilımlılık, hoşgörü, uzlaşı ancak ileri demokrasiyle güçlenebilir.”
(Tabii burada kocaman bir parantez açarak demokrasinin dar anlamda bile sadece halk, sadece çoğunluklar anlamına gelmediği, gerçek demokrasilerin inşa edilmesi için “milli irade” denilen çoğunluğun yanında “kurumlar”, “kuvvetler ayrılığı” ve “hukukun üstünlüğü” prensiplerinin el ele gitmesi gerektiğini vurgulayalım.)
Ama tabii her şey olup bittikten sonra “halklara özgürlük” demek yetmez; bana sorarsanız Türkiye’ye asıl görev şimdi düşüyor. Tunus, Mısır kolaydı. İnsanlar zaten orada ayaklanıp diktatörleri yıktılar. Bundan sonrasında bu ülkelerin elinden tutmak, yeni düzene geçişi kolaylaştırmak, sivil toplumu desteklerken demokrasinin de altyapısına yardımcı olmak gerekiyor.
Ankara’nın hem ElBaradey gibi yeni liderlerin elinden tutması, hem de Tunus’ta Gannuşi, Mısır’da Müslüman Kardeşler gibi İslami akımları iyice merkeze çekmek için devreye girmesi gerekir.
Bir de tabii diğer dostlarımız var. Şu çok yakın görüştüğümüz Beşar Esad, 11 yılıdır demokrasi namına kılını kıpırdatmadı; şu bize çok güvenen İran, insanları sapır sapır asmaya, kesmeye devam ediyor, şu sürekli yatırım için gidip geldiğimiz Kuveyt, Dubai gibi Körfez ülkeleri, hala Orta Çağ’dan kalma monarşik sistemlerle yönetiliyor.
Sayın Başbakan madem konu açıldı, oralara da biraz eliniz değse; en azından kıyısından köşesinden konuyu bir çıtlatsanız Emir’e, Şeyh’e, Kral’a...
|
|
2 Şubat 2011 - 11:23:28 |
|
|
Dolar |
|
|
1.588
|
1.600
|
|
Euro |
|
|
2.158 |
2.180 |
|
Sterlin |
|
|
2.545 |
2.610 |
|
Altın |
|
|
68.80 |
69.40 |
|
IMKB |
|
|
64301 |
|
|
|
|
Son röportajıyla Defne Joy Foster... |
|
Arkadaşının evinde ölü bulunan Defne Joy Foster'ın son röportajı...
|
|
|
|
|
|
|
Eski başbakanlardan Tansu Çiller’in oğlu Berk Çiller ile eşi Eda Çiller, 1.5 yıllık evliliklerini sonlandırıyor. Ancak Eda Çiller’den, kayınvalidesi ile boşanmak üzere olduğu eşine şok suçlamalar geldi. Genç kadın, “Hayatımdan endişe ediyorum” diyerek savcılıktan yardım istedi. |
|
|
|
|
|
|