Yıllardır iç savaş ve çatışmalardan bunalan Lübnan halkı hükümet
krizinin Türkiye'nin geçmişinden gelen tecrübeleri ile çözüleceğine
inanıyor. Yapılan sayısız girişime rağmen istikrarın sağlanmadığı ülkede
halk, çözüm konusunda Türkiye'nin rolünün hayati bir önem taşıdığının
altını çiziyor. Kimi araştırmacılar da Arapların Osmanlı'dan
ayrılmalarını sorgulamaya başladığına dikkat çekiyor.
Son
hükümet krizinin yaşandığı Lübnan'da halk mevcut gerginliğin bir iç
çatışmaya dönüşmesinden endişe ediyor. Bir türlü istikrarın sağlanmadığı
ülkede yapılan sayısız girişimin sonuçsuz kalması halk içinde değişik
sorgulamalara neden oluyor.
Cihan Haber Ajansı'na açıklama
yapan gazeteci, araştırmacı ve esnaf gibi birçok kişi sorunun çözümünde
Türkiye'nin çok daha etkin olması gereğine işaret ediyor. Yıllardır
çatışma ve istikrarsızlıktan bunalan halk, tüm taraflarla rahat iletişim
kuran Türkiye'nin tarihinden gelen birikimle çabalarını yoğunlaştırarak
Lübnan sorunun çözümünde belirleyici bir rol oynayacağını düşünüyor.
Katar
Başbakan ve Dışişleri Bakanı Hamad Bin Casim Al Thani ve Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun hükümet krizini çözme çalışmalarının sonuçsuz
kalmasının ardından endişeye kapılan halk çabaların sürdürülmesini
istiyor. Kimi aydınlar ise Lübnan sorununun "Yeni Osmanlıcılık" fikri
ile çözüme kavuşacağının altını çiziyor.
Beyrut Carnegie
Ortadoğu Merkezi'nde Saad Mehio, Türkiye'yi bölgenin yıldızı olarak
değerlendirerek Arapların Osmanlı'dan kopuşu sorgulamaya başladığına
dikkat çekiyor. Mehio,"Araplar şu an Osmanlıdan kopuş sürecini doğru
olmadığını düşünmeye başladı. Yeni Osmanlı korkusundan ziyade sevgisi
yükseliyor. Sokaktaki insanlara bunu sorarsanız görürsünüz. Osmanlıya
karşı büyük sevgi besleniyor." diyerek halkın süreci sorulamaya
başladığına dikkat çekiyor.
Al Mustakbal Gazetesi Yazı İşleri
Müdürü Michel Nawfal ise bölgenin yıllardır sorunların yumağında
yaşadığına dikkat çekerek, Yeni Osmanlıcılık kavramının bölgede
tartışılmaya başlandığına dikkat çekiyor. Nawfal, Yeni Osmanlıcılık
fikrinin bölgedeki sorunların çözümünde etkili olabileceğine inanıyor.
Türkiye'nin
yeni dış politikası ile ilgili kitap yazdığını ifade eden Newfal,
Türkiye'nin son dönem dış politikasını bir başarı hikayesi olarak
adlandırıyor.
Yeni Osmanlıcılık fikrinin ABD ve İsrail'in
bölgede başlattıkları ayrışmaları engelleyici veya bu ayrışmalara karşı
koyma gibi bir işlevi olduğunu ifade eden Gazeteci Nawfal, "Bölgedeki
ayrışma İsrail'in işine geliyor. Çünkü İsrail bölgedeki etkinliğini her
hangi bir engel ile karşılaşmadan yaymak istiyor. Ancak Yeni Osmanlı
fikri bölgede dengeler üzerinde hareket eder. Bölgesel sorunların yanı
sıra, çatışmaları barışçıl yollarla çözme yoluna gider. Bu işi de
yumuşak bir güç ile yapar." diyerek yeni Osmanlı fikrinin bölge
sorunlarının çözüm merkezinde oturtuyor.
Osmanlının içinde
birçok dini ve etnik azınlıkların bulunduğuna dikkat çeken Michel
Nawfal, "Osmanlı döneminde ne Yunanlılardan ne Ermenilerden ne de
Kürtlerden daha önce bir tavır görülmedi. Çünkü onlar Osmanlı'nın
evlatları olarak sayılıyorlardı. Onlar İmparatorluğun idaresinde de yer
aldılar. Ortak Osmanlı kültürünün birer parçalarıydılar. Bu çok değişik
ve gelişmiş bir kültürdü. Ben bunu büyük Osmanlı kültürü olarak
adlandırıyorum." değerlendirmesinde bulunuyor.
Yeni Osmanlı
kavramının yavaş yavaş bölgede de dillendirilmeye başladığını kaydeden
Nawfal, önümüzdeki dönemlerde bu konunun çok daha fazla gündeme
geleceğini düşünüyor.
Esnaf olan Maher Farfur ise, son olarak
ortaya çıkan hükümet krizi ile halkın büyük endişe yaşadığına dikkat
çekiyor. Türkiye ile Katar'ın girişimlerini hatırlatan Farfur, Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Katar Başbakan ve Dışişleri Bakanı Hamad Bin
Casim Al Thani ile iki gün boyunca yaptıkları girişimlerin sonuçsuz
kalması ile birlikte halkta yarın ne olacağı konusunda bir korku
yaşandığını dile getiriyor.
Mısır Dışişleri Bakanı Ebul
Geyt'in Türkiye'yi kastederek "Lübnan krizi Arapların iç meselesi
yabancılar karışmamalı" yönündeki açıklamalarına sert çıkan Farfur,
Türkiye'nin bu konuda en fazla karışmaya hakkı olan ülke olduğunun
altını çiziyor.
Türkiye'nin çabalarının devam etmesi
gerektiğinin altını çizen Farfur, "Mısır neden karışıyor. Türkiye soruna
çözüm bulmaya çalışmakla mı yabancı oluyor. Türkiye bu ülkede 400 yıl
hüküm sürdü. Keşke Türkiye tekrar dönse. Keşke Türkiye bizi tekrar
yönetse." ifadelerini kullanıyor. CİHAN