“ÖĞRENCİMİZ dünyaya örnek oldu. Onunla gururluyuz, mutluyuz, üzüntülüyüz. Öğrencimiz yüreğini ortaya koyarak, ölümü göze alarak bu onurlu göreve katıldı. O hepimize örnek oldu.” Lütfen bu sözleri dikkatle okuyun. Ve nasıl bir kafa ile karşı karşıyayız, ibretle görün. Çünkü bu sözler çocuklarımızı emanet ettiğimiz bir eğitimcinin sözleridir. Mavi Marmara’da ölen lise öğrencisi Furkan’ın okuduğu okulun müdürünün... Bir okul müdürü, bir eğitimci ona emanet edilen öğrencisinin ölümünü nasıl gururla karşılıyor. Dahası var. Şu sözler de İsrail askerleri tarafından öldürülen Furkan’ın dedesine ait: “Üzüntü ile mutluluğu bir arada yaşıyoruz. Zira torunum şehit oldu. Bir yandan hayatını kaybettiğine üzülüyoruz bir yandan da kutsal bir davada şehit olmasından mutluluk duyuyoruz.” Bu dede, torununun kutsal bir davada ölmesinden mutluluk duyabiliyor... Bu mantığı anlamak gerçekten zor. Ya şu sözler: “Furkan’ın ölümüne hiçbirimiz üzülmüyoruz, onunla gurur duyuyoruz.” Bu, evladı Mavi Marmara’da öldürülen babanın duyguları. Bir insan evladının ölümünden nasıl gurur duyabilir? Bunun için nasıl bir ruh haline bürünmüş olabilir? Nasıl bir insani anlayıştır bu? Nasıl bir dünya görüşüdür? Bir insan olarak bunu anlamak olanaksız. * * * İstediğiniz kadar İsrail askerlerine öfke duyun. Onların yaptığı insanlık dışı saldırıyı kınayın. Gösteriler yapın, İsrail’e lanetler okuyun. Bayraklarını yakın. Nutuklar atın, bağırıp çağırın... Bunların hiçbiri 19 yaşındaki bir çocuğun cihat mantığı ile ölüme gitmesine izin vermenin yanlışlığını, sorumluluğunu değiştirmez. Bir dedenin, bir babanın, bir eğitimcinin ölümden gurur duymasının mantığını anlatamaz. Sonuçta, Furkan’ın daha yaşamının baharındayken, dünyanın güzelliklerini tadamadan ölümünü haklı kılamaz. Cihat kültürü bu çağda Türkiye’yi felakete sürükler. Yıllardan beri dünyanın çözemediği Filistin sorununu Furkan’cıkların acı ölümü asla çözemez. Çağımızda sorunlar cihatla değil, ancak akıl ve diplomasiyle çözülebilir. Kalabalıklar tarafından “Mücahit” diye göklere çıkarılan liderler tarafından hiç çözülemez. Ülkesinin sorunlarını bir kenara iterek Arap dünyasının liderliğine oynayarak da Filistin sorunu sonlandırılamaz. Ortadoğu’nun lider ülkesi olsanız bile bu sorun çözülemez. * * * “Kudüs’ün kaderi İstanbul’dan, Gazze’nin kaderi Ankara’dan ayrı değil” politikalarının akıl ve mantıkla bağdaşır yanı yoktur. “Hamas, kendi topraklarını koruyan direnişçilerdir. Ben Hamas’ı terör örgütü kabul etmiyorum” diyerek dünyaya kafa tutmak, ne Türkiye’ye ne de insanlığa bir yarar sağlar. Hamas’ın Erdoğan’ın bu dünyadaki hiçbir liderin söylemediği bu sözlerin arkasından Ankara’nın Filistin örgütü ile arabulucu olma önerisini kabul etmemesi, bu politikaların ne kadar gerçekdışı olduğunun somut bir göstergesidir. Çünkü dış politikada tek geçerli olan çıkarlardır. Furkan’ları boş yere ölüme göndermeyelim. Onlara yazık oluyor.