İzne çıkmadan önce bir tartışma vardı. “Bir tek tartışma mı?” diyeceksiniz, haklısınız, o kadar, incir çekirdeğini doldurmaz tartışma var ki! Hani Fatih’in orduları İstanbul surlarına dayanırken Bizanslılar meleklerin cinsiyetini tartışıyorlarmış ya! Hele tartışmanın gösteri meydanı televizyon programları olunca, mikrofonu hıyar sanan, bir avuç tuz kapıp koşuyor... Ne saçmalıklar, ne saçmalıklar!.. Öyle cihan alimleri var ki, bilmedikleri yok! * * *
Evet, biz izine çıkarken bir tartışma başlamak üzereydi. Başörtüsüne “Modern mahrem” diyerek bilimsel destek veren Prof. Nilüfer Göle, bu defa da Afganlı kadınlara zorla giydirilen “burka”ya takmış: “Güzel ve karanlık burka!” Avrupa’da böyle bir tartışma var ya, eksik kalmamak gerek... * * *
Biz izine çıkarken tartışmaya iki kadın yazar katılmıştı, Ruhat Mengi ve Mehveş Evin... İkisi de, uzun yıllar Fransa’da yaşayan Prof. Göle’yi eleştirmişler, Ruhat Mengi gereğini söylemiş ve yazmış: “Burka’nın bir özel yaşam gizliliği mahremiyeti değil, tam aksine kadının tüm insan haklarını elinden alan erkeğin kölesi yapan rejimin simgesi olduğunu bir sosyolog hele hele adı Nilüfer Göle ise bilmez mi? Çok şaşırtıcı doğrusu, ne yalan söyleyelim.” Mehveş Evin, “güzel hocası”na daha yumuşak, daha hoşgörülü: “Bence Avrupa tipi moderniteye burkayla başkaldırı o kadar şeker ve sevilesi değil!” Burka’nın “şeker ve sevilesi” olduğunu kim söylemiş? Herhalde Mehveş Evin’in hocası? Mehveş Evin tek tanımla kaldırıp atmış burkayı: “Kadına baskının gücü.” Nilüfer Göle, bunları bilmez mi? Hiç bilmez olur mu? * * *
“Burka”nın zorla giydirildiği Afganistanlı kadınların erkek doktora gitmelerinin bile yasak olduğunu bilmez mi? Kadınların tedavi edilmeden öldüklerini bilmez mi? Kadınların müzik dinlemesinin, resim yapmasının, sokağa yalnız çıkmasının yasak olduğunu bilmez mi? Bilmez olur mu, elbette bilir? Sırası gelince bunları da savunur, “Burka”yı savunduğu gibi... * * *
Kadınlar başlarına gelenlerden hep erkekleri sorumlu tutar “Başımıza ne geldiyse bu erkekler yüzünden geldi!” derler. Buyurun, bu da erkek marifeti. Nilüfer Göle erkek değil ya! Bir de “Burka” giyip aleme gösterse ya! Herhalde yakışır! Hikâyeyi bilirsiniz, oduncu ormanda ağaç keserken, ağaç başlamış ağlamaya. Baltacı “Çok mu canını acıtıyorum ” deyince, gözyaşlarını tutamamış: “Elindeki baltanın sapı benden de ondan ağlıyorum.” Kadınlara burka giydirmeye özenenler de kadın ya! * * * Haaa az kaldı unutuyorduk, Nilüfer Göle’nin bu görüşüne Ruhat Mengi ve Mehveş Evin’den başka tepki veren oldu mu? Atlamışsak, özür dileriz. Reha Muhtar’ın televizyon haberlerinde bir sloganı vardı: “Devlet nerede?” Ey kadınlar siz de neredesiniz?