DOLAR 1.574 - EURO 1.940 - ALTIN 62.33 - IMKB 55234
Salı 15 HAZİRAN 2010
Ahmedinejad'ın sözleri yanlış tercüme edilmiş THY Kırgızistan'a bir uçak daha gönderdi Borsa yüzde 1,32 değer kazandı Döviz günü yükselişle kapattı New york borsası yükselişle açıldı Silivri'de yangın: Çok sayıda patlama var Toplu mezarda baba-oğul iskeleti Yeni Zelanda: 1 - Slovakya: 1 CHP yine AYM'ye gidiyor Kızılhaç'a göre ölü sayısı ''birkaç yüz kişi'' www.habertaraf.com
 
 
 
Kırgızistan yanıyor, on binler yollarda perişan
 
 
 
 
Sinan KARAKAŞ
Allah sonumuzu hayreyleye!
 
 
 
Okur Temsilcisi
Fethullah Gülen haberlerine tepkiler
 
 
 
 
Cemil Meriç'i rahmetle anıyoruz
 
 
 
 
 
Vakit
Abdurrahim KARAKOÇ
Aslanım Devlet sen böyle devam et
 
 
Hürriyet
Ahmet HAKAN
Bir köşe yazarının ıvır zıvır notları
 
 
Tercüman
Ayşem KALYONCU
Arabistanlı Lawrence
 
 
Milliyet
Can DÜNDAR
Peki Irak işgalini isteyen kimdi?
 
 
Star
Ergun BABAHAN
Yanlış CHP’linin kaseti çıkmış!
 
 
Yeni Şafak
Hakan ALBAYRAK
Kendimizi öldürtmek için binmedik o gemiye
 
 
Akşam
Hüsnü MAHALLİ
'Bilgisizlik ve kötü niyet'
 
 
Yeni Şafak
İbrahim KARAGÜL
Katliam: Fergana ateşi Orta Asya'yı yakacak!
 
 
Zaman
İhsan DAĞI
Eksen tartışması neden gündemde?
 
 
Milli Gazete
Kazım ARSLAN
Asıl yanlış hangisidir
 
 
Star
Mehmet ALTAN
Ölümün Doğu’su, ölümün Batı’sı
 
 
Zaman
Mümtaz'er TÜRKÖNE
Anayasa Mahkemesi'nin kararı terörü nasıl etkiler?
 
 
Sabah
Nazlı ILICAK
Baykal: Harekete geçin
 
 
Radikal
Nuray MERT
Eksen kayması
 
 
 
 
Ayşe Büşra ERKEÇ
 
Adem Yavuz IRGATOĞLU
 
Aydın MENDERES
 
Ahmet HAKAN
 
Hakan ALBAYRAK
 
 
 
Davutoğlu: ‘Bir gün Mescid-i Aksa’da namaz kılacağız’

Aslı AYDINTAŞBAŞ
[email protected]
 
 
Davutoğlu, “Yakında Mescid el-Aksa’da namaz kılacağız” demiş. Araplar bunu yıllaryılı çok duydular. Ancak, ilk kez bir Türk yetkilisinden “Kudüs’te randevu” sözü alıyorlar

Gazetecilik böyledir; bazen pek önemsiz görünen bir olay, konjonktür değişince “cuk” oturduğu için büyük ilgi toplar. Bu hafta da dünya basını, İstanbul’da toplanan Türk-Arap İş Forumu’nu dikkatle izledi. 

Normalde alelade bir haber gibi geçiştirilecek bu forum, İsrail’le Mavi Marmara gerilimi ve hem Batı hem de Ortadoğu basınında bir biri ardına çıkan “Türkiye yüzünü Doğu’ya dönüyor” yazılarına denk geldiği için yabancı ajansların haberlerinin üst sıralarındaydı.

Zirveden gazetelere yansıyan en önemli haber, Türkiye’nin Suriye, Ürdün ve Lübnan’la birlikte bir serbest ticaret ve dolaşım bölgesi kurmak için düğmeye basması oldu. Merak ettim, zirvedeki atmosferi araştırdım.

Anladığım kadarıyla, Arap ülkeleri, ticaretin artması ve Türkiye’den gördükleri bu yeni ilgiden memnun. Mısır, Ürdün gibi Arap dünyasında geleneksel olarak “Batı’yla köprü” rolünü üstlenen eski tarz rejimler, biraz liderlik rolünü Türkiye’ye kaptırmış olmanın kıskançlığı içinde. Ancak herkesin bildiği, Tayyip Erdoğan’ın Arap sokağında son derece popüler olduğu...

Bu arada her şey çok hızlı olup bittiği için kimse henüz Türkiye’nin üstlendiği liderliğin boyutunu, sonuçlarını veya ciddiyetini tam kavrayabilmiş değil. Türkiye’nin Mavi Marmara’dan bu yana İsrail karşısındaki tutumunu keskinleştirmesi, adeta Netanyahu hükümetine karşı global bir cephenin liderliğini üstlenmiş olması da henüz tam çözemedikleri bir durum.

Bir Arap diplomat, toplantının kapalı bölümünde, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Arap coğrafyası ve İsraille ilgili ateşli bir konuşma yaptığını anlatıyor. Davutoğlu heyecansız üslubuna karşın sıkı hatip. Konuşmasını noktalarken 17 Arap dışişleri bakanına “Yakında Kudüs başkent olacak ve hep birlikte gidip Mescid el-Aksa’da namaz kılacağız” demiş.

Aslında isteyen Türk vatandaşları İslam’ın en kutsal mekânlarından olan el-Aksa’da namaz kılabilir. Ancak İsrail vizesi alıp İsrail’den geçmek kaydıyla.

Dışişleri’ne, Davutoğlu’nun ne demek istediğini soruyorum. Bakanın “bir gün Filistin devleti kurulduğunda, Arap liderlerinin özgürce Filistin devletinin başkenti olarak Kudüs’e giderek el-Aksa’ya gidebileceği”ni kast ettiği cevabını alıyorum. Yani bir cins temenni.

Aslında Araplar bu söylemi yıllar yılı kendi aralarında çok duydular. Hatta gün geldi artık umutlarını yitirdiler. Ancak ilk kez bir Türk yetkilinin ağzından “Kudüs’te randevu” sözü alıyorlar.

Peki bu Türkiye için ne demek? Davutoğlu’nun sözünün şöyle bir anlamı var: Ankara, bir süredir Gazze’deki ablukanın kalkmasını, uzak bir mesele değil, “öncelikli bir dış politika hedefi” haline getirmişti. Anlaşılıyor ki ablukanın kalkması yeterli değil. Ankara’nın İsraille ilişkilerinde nihai kıstas, sadece ablukanın kalkması değil aynı zamanda Filsitin devletinin de kurulması olacak. Hayırlısı...

VELEV Kİ EKSEN KAYDI...

Hükümet “eksen kayması” lafından hoşnut değil. Günlerdir ağzını açan her bakan, “Eksen kaymadı/ Batı’dan kopmadık” demek zorunda hissediyor.

Amacımız polemik yapmak değil. O zaman o lafı kullanmayalım. Adına ister “aktif dış politika”, ister “neo-Osmanlıcılık” deyin,

* Ankara’nın kendi coğrafyasında bir güç haline geldiği

* Bu gücü “yepyeni Ortadoğu yapılanmasına önayak olmak için” kullandığı ve

* Bu durumun “Tükiye’nin Batı’yla olan bağlarına farklı bir boyut getirdiği” ortada.

Bu yüzdendir ki New York Times’dan Economist’e, Milliyet’ten Star gazetesine, hükümet yandaşlarından muhalefete kadar herkes bir noktada “Türkiye yüzünü Doğu’ya dönüyor” diyebiliyor. İlle de Batı’dan kopmak anlamında değil, ancak karşımızda yepyeni bir Türkiye ve Batı’yla yeni bir ilişki biçimi var.

İşte bu yüzdendir ki, bu hafta Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde “Hayır” kararı vermesinin hemen ardından konuştuğum önemli diplomat ve hükümet yetkililerinden benzer şeyler duydum. “Hayır” oyuna katılsın, katılmasınlar, devletin tepesindeki isimler bu kararın “Cumhuriyet tarihinin en önemli kararlarından biri” olduğunu, kolay verilmediğini ve Başbakan’ın uzun uzadıya düşündüğünü söyledi.

Peki bu yeni Türkiye tablosu, ille de kötü mü?

DOĞU’YA YÖNELMEK İYİ ÇÜNKÜ

1- Ortada gücün Batı’dan Doğu’ya ve Asya’ya kaydığı, Avrupa’nın ise ekonomik kriz nedeniyle ciddi anlamda sarsıldığı düşüncesi var. Bu yüzden Türkiye’nin kendini sadece Batı’ya çapalamaması, kendi nüfuz alanını genişletmesi mantıklı.

2- Arap dünyasıyla 2004’te 13 milyar dolar olan ticaret neredeyse 30 milyara vardı. Eksen kaymasının ekonomik faydaları var.

3- Yıllarca Avrupa kapılarında aşağılanan Türkiye’nin “özgüveni” bir anda yükseldi. Davutoğlu’nun “Sinop’tan Ekvator’a, İstanbul Boğazı’ndan Aden Körfezi’ne” yeni bir ekonomi ve güvenlik bölgesini işaret etmesi, Türkiye’nin bölgesel süper güç olması demek.

4- Ankara’nın geçmişte olduğu gibi içe dönük olmak yerine bölge sorunlarıyla ilgilenmesi, arabuluculuk yapması, bölgedeki istikrar için faydalı. Batı da Türkiye’nin bu rolüne itiraz etmiyor

DOĞU’YA YÖNELMEK KÖTÜ ÇÜNKÜ

1- Türkiye, Doğu ve Batı arasında “köprü” olduğunda gücünü arttırıyor. Köprü rolü fazla Doğu’ya kayarsa, Batı ile kurumsal bağları (AB, NATO ve ABD) zayıflayacaktır.

2- Türkiye’nin özendiği değerler ve demokratik normlar, Doğu değil Batı’da var. Son 10 yılda demokratikleşme ve insan hakları konusundaki ilerlemeler, AB üyelik süreci ve Batı’dan gelen teşviklerle hızlandı. Batı’yla bağlarını zayıflatan Türkiye, demokratik standartlar konusunda daha ihmalkâr olabilir, otokratikleşme eğilimlerini dizginlemek zorlaşabilir.

3- Ankara’nın Arap coğrafyasıyla bağlarını güçlendirmesi güzel. Ancak bunu yaparken Ortadoğu’nun en tatsız, en geri unsurlarına fazla kucak açıyor. Sudan’daki El Beşir rejimi, Ahmedinecat ve Hamas’la ilişkilerde ayar kaçmış durumda. Ankara bunların avukatı gibi gözükerek hem Ortadoğu ülkeleri hem de Batı’yı şaşırtıyor.

Osman Can ikna edemedi

Bazı şeyleri tartışmanın anlamı bile yok. Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can’ın mahkemenin CHP’nin başvurusu doğrultusunda bazı maddeleri iptal etmesinin “yok hükmünde sayılır, hükümet kaale almadan referanduma gitmeli” sözü de bunlardan biri.

Uçuk bir öneri. Yine de memlekette ifade özgürlüğü var; sıradan bir vatandaş, bir yazar ya da uzman bunu diyebilir. Ancak Yüce Mahkeme’de görevli bir hukukçu, alenen mahkeme kararlarının çiğnenmesini isteyemez. Olmaz, o zaman hukuk devleti kalmaz.

Cumartesi günü Hürriyet gazetesinde Metehan Demir’in haberinden de anlıyoruz ki, mahkemede bu açıklamaya yönelik ortak bir tepki var. Anlıyoruz ki Başkan Haşim Kılıç, bu zamana kadar koruduğu Osman Can’a “Ya düzelt ya da git“ demeyi planlıyor.

Dün Hürriyet’in haberiyle ilgili “askeri bürokrasi yazdırdı“ ya da “Osman Paksüt dedi“ gibisinden olmadık yorumlar vardı. Metehan’ı aradım. “Bir Tel Aviv yazdırdı, demedikleri kaldı” diye gülüyordu. Belli ki haber sağlam. Hürriyet Ankara Temsilcisi’nin daha bir kaç ay önce Haşim Kılıç’la ses getiren bir röportaj yaptığını hatırlarsak, haberin Yüce Mahkeme’deki hissiyatı en üst seviyede yansıttığı konusunda fazla spekülasyona gerek yok.

Ben yine de hakkaniyetli davranmak istedim. Osman Can’ı aradım. Sorumu sorarken de, demecine katılmadığımı, bu tavsiyeyi tehlikeli bulduğumu söyledim. Can, genelde son derece ikna edici konuşan bir hukukçu. Böyle bir uyarı almadığını, ancak çağrılırsa bu hafta Başkan’la görüşeceğini söyledi. Neden bu açıklamayı yaptığını uzun uzadıya anlattı. Özetle Meclis’in bu noktada “yasa koyucu” değil “kurucu meclis” olduğu iddiasında. Ben yine de ikna olmadım. Talihsiz buldum sözlerini. 

Kararları eleştirebilir, sorgulayabiliriz. Ancal eğer Anayasa Mahkemesi’nin meşruiyetini de sorgularsak, o zaman tepeden tırnağa bütün hukuk sistemi çöker. Bu herkese zarar verir. Ya günün birinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, “Anayasa Mahkemesi AK Parti’yi kapatmadı. Ama ben o kararı yok hükmünde sayıyorum ve partiyi kapatıyorum” derse? Uç bir örnek veriyorum, “hukuk herkese lazım” diyebilmek için.


 
14 Haziran 2010 - 08:36:46
 
 
Paylaş    
 
 
 
Yorumlar
 
 
 
 
 
 
 
Adem Yavuz IRGATOĞLU
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenini hedef aldılar!
 
 
Ayhan BİLGEN
Helikopter yerine cesaret hapı alsak
 
 
Ayşe Büşra ERKEÇ
Ebu Cehil hortladı, kıtalar dolaşıyor!
 
 
Kevser TOPKAR
Gazze'deki çocuklara duyarlı olanlar Güneydoğudakilere duyarsız mı?
 
 
Necmettin EVCİ
Halkoylamasını halk adına engellemek
 
 
Reşat PETEK
Referandum sürecine müdahale gayrı meşrudur
 
 
Ermeni katliamı gün yüzüne çıkarılıyor..
 
Obama yeni bir ''11 Eylül'' icat etti..
 
Furkan'a intihar komandosu diyen yazar..
 
''Kördöğüşü''nü eleştirdi, hedef gösterildi..
 
Ahmedinejad: Obama Erdoğan’a yalvardı..
 
Malatya'da 5 yaşındaki çocuklara okul zorunlu..
 
Bu kez vatandaşı dolandıramadılar..
 
Tokat Türk Telekom'un sitesi hacklendi..
 
''Siz kardeşsiniz, evlenemezsiniz''..
 
Ata yurdunda kirli oyun..
 
Furkan'a intihar komandosu diyen yazar..
 
Kılıçdaroğlu medyaya açıktan selam verdi..
 
657'nin unutulanları: Büyükşehir müfettişleri..
 
Bülent Parlak, Sevgili Huzursuzluğum..
 
Obama yeni bir ''11 Eylül'' icat etti..
 
İsrail'de Türk mallarına boykot kararı..
 
'Efendi' tabirini küçültücü bulmuyoruz..
 
Dolar güne 1,579 TL'den başladı..
 
Ecevit'in partisi kapanıyor..
 
CHP İstanbul İl Başkanı belli oldu..
 
 
 
Ahmedinejad: Obama Erdoğan’a yalvardı
 
Kafes davası başladı
 
Kırgızistan'da ölü sayısı en az 2 bin
 
''Gazze''de en ciddi suç: Kredi kartı hırsızlığı
 
Obama yeni bir ''11 Eylül'' icat etti
 
 
 
 
Aşılmasına imkan olmayan hiçbir duvar yoktur.

Anton Çehov
 
 
 
Havadurumu
 

 
 Dolar
 
1.562
1.574
 
 Euro
1.925 1.940
 
 Sterlin
2.306 2.350
 
 Altın
61.84 62.33
 
 IMKB
55234  
 
 
Kemal Sunal'ın cesaret edemediği oyun!...
 
Bugün gazetesi yazarı Şebnem Özcan Haldun Dormen'le görüştü. Haldun Dormen, Kemal Sunal'ın cesaret edemediği oyunu anlattı.
 
 
 
 
  Çin ile birlikte YouTube sitesine erişimi yasaklayan Türkiye'de internet erişimi engellenen sayfa sayısı 6 bini geçti. Ayda ortalama 200 site de yasaklanıyor. Yasakçı zihniyet, bir-iki videoyu beğenmediği için halkın bilgiye ulaşma ve haber alma hakkını hiçe sayarak binlerce internet sitesine erişimi engelledi.  
 
 
 
  Bürokrasinin halka yaşattığı sıkıntılar tersine dönerse bürokrasinin köylüye yaptığını köylü bürokrasiye yapsa... İşte böyle olur.    
 
 
 
 
Yardım gemilerinin İsrail'in terör saldırısına uğramasıyla başlayan süreçte Türkiye'nin tavrını nasıl buldunuz?
 
Saldırı olmadan önce önlem alınmalıydı.
 
Yerinde ve etkin bir müdahale oldu.
 
Müdahale yerinde ama Türkiye-İsrail ilişkileri daha sıkı gözden geçirilmeli.
 
Anket Sonuçları
 
 
 
 
 
 
 



 
 
     
Kategoriler   HaBerTaraf
HaBertaraf Yayın Hizmetleri
Sahibi ve Genel Müdürü Rıfat YÖRÜK
Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt PEKER (Kurucu)
 
 
 
Gündem Sağlık-Çevre Hakkımızda
HaBertaraf Anadolu Ajansı ve Cihan Haber Ajansı abonesidir.
 
Yazarlar Eğitim Künye
Güncel Bilim-Teknik İletişim
Siyaset Kültür-Sanat Yayın İlkeleri
www.habertaraf.com'da yayınlanan tüm materyalin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

Dünya Mizah Yorum Kriterleri
Yurt Yaşam
Ekonomi-İş Medya  
Spor Magazin