| |
İşte WikiLeaks'ta "Türkiye" ile ilgili bölüm! |
|
|
Wikileaks'in ABD Dışişleri Bakanlığı'na ait olduğunu söylediği belgeler
yayımlanmaya başladı. Belgelerin Türkiye ile ilgili bölümlerinde "Amerika'nın
Türkiye'ye baskısı, buna karşılık Türkiye'nin direnç gösterdiği" görülüyor.
Türkiye ile ilgili 7 bin 918 belge bulunuyor. İşte Türkiye'yle ilgili bazı
bölümler... |
|
ABD ne istedi Türkiye ne verdi?
Az önce Guardian'ın internet sitesine koyduğu belgelerde Türkiye ile ilgili çok sayıda önemli bilgi bulunuyor.
2004 - 2010 arasında yapılan 250 bin adet gizli diplomatik yazışmayı içeren belgelerde İsrail'in Türkiye'nin uyguladığı politikalardan duyduğu rahatsızlığı ABD’ye ilettiği de görülüyor.
GİZLİ BELGE: ANKARA GÖRÜŞMELERİ
Wikileaks'in yayımladığı belgelere göre üst düzey Amerikan elçisi Nicolas Burns, 18 Şubat 2010 tarihinde Türkiye Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile yoğun bir görüşme gerçekleştiriyor. Görüşmenin özeti GİZLİ belge olarak Ankara Görüşmeleri başlığıyla saklanıyor.
Burns Türk yetkililere İran Hükümeti'ne karşı Amerika liderliğinde yürütülen yaptırımlara destek olması ve İran'ı yanlış yolda olduğuna ikna etmeleri için baskı yapıyor. Türkler izledikleri yolun ilerleme açısından en iyi yol olduğunda ısrar etseler de bölgedeki ülkelerin İran'ı tehdit olarak gördüğünü kabul etmeye zorlanıyorlar. Özet belgelerin ilk bölümünde Ankara'da 18 Şubat'ta gerçekleştirilen ziyaret "Ortak Görüş ve Yapısal Görüşmeler" başlığıyla anılıyor.
KIBRIS İÇİN BASKI
Türkiye ile ilgili belgelerdeki diğer başlıklar şöyle:
Ermenistan protokollerinin onaylanması ve Minsk sürecinin eşzamanlı yürümesi görüşüldü;
Türkiye Hükümeti'nin Irak Başbakanı Maliki ile ilgili artan tatminsizliği kayıt altına alındı;
Irak'taki Amerikan Kuvvetleri Komutanı General Odierno'nun meseleye dahil olmasının terörist PKK'ya karşı Kürdistan Özerk Yönetimi'nin somut işbirliğinin sağlanması için etkili olacağı ifade edildi;
Kıbrıs'ın yeniden birleştirilmesi görüşmelerine Amerikan Hükümeti'nin üst düzeyde müdahil olması için baskı yapıldı;
Türkiye Hükümeti'nin füze kalkanıyla ilgili daha fazla diyaloğa açık olduğu tespit edildi.
İRAN İÇİN TÜRKİYE'YE AĞIR BASKI
Burns, Sinirlioğlu’na İran Hükümeti’ni yanlış yolda olduğuna ikna etmek için devam eden eylemi desteklemesi konusunda ciddi baskı yaptı. Sinirlioğlu, Türkiye Hükümeti’nin nükleer bir İran’a muhalefetini yeniden ifade ettiyse de askeri bir harekatın Türkiye üzerine yan etkileri olabileceğine dair korkusunu kaydetti ve yaptırımların İranlılar’ı rejime destek olmaya iteceğini ve muhalefete zarar vereceğini düşündüğünü de ekledi. Burns, yaptırımların Türkiye’ye ekonomik etkisinin farkında olduklarını ifade etti ancak Sinirlioğlu’na İsrail’in İran’ın nükleer silahlar elde etmesini durdurmak üzere askeri harekata geçmesi ya da Mısır ve Suudi Arabistan’ın da kendi nükleer alanlarını gözetmeye kalkmaları halinde de Türkiye’nin çıkarlarının olumsuz etkileneceğini hatırlattı... Açık biçimde tehdit edilen Sinirlioğlu ortak bir mesajın önemine ikna olduğunu ifade etmek durumunda kaldı ve bölge ülkelerinin de İran’ı giderek büyüyen bir tehdit olarak gördüğünü kabul etti: “Şam’da bile tehlike zilleri çalıyor.”
AK PARTİ'NİN YÜKSELİŞİNDEN KAYGI DUYULUYOR, TSK'NIN NEDEN HAREKETE GEÇMEDİĞİ SORGULANIYOR
Belgelerde dikkat çeken bölümlerden biri, 17 Ağustos 2007’de İsrail gizli servisi MOSSAD Başkanı Meir Dagan ile Burns arasında yapılan toplantının tutanağı. İkili, Ortadoğu’daki son durumu konuştuktan sonra İran üzerinde duruyor. Tutanağa göre, Dagan, Burns’e “Türkiye’ye baktığımda ülkedeki İslamcıların giderek ivme kazandıklarını görüyorum” diyor. Belgede şöyle deniyor: “Dagan, burada sorulması gereken esas sorunun kendisini Türkiye'nin laik kimliğinin savunucusu olan ordunun bu duruma daha ne kadar sessiz kalacağı olduğunu ifade etti.” Aynı belgeye göre, İran’la ilgili olarak Dagan, güç kullanarak rejim değişikliğine gidilmesi için daha fazlasının yapılması gerektiği yönündeki görüşünü dile getirdi.
"AKP'nin gizli bir İslamcı ajandası"
3 Mart 2007 tarihinde Ankara Büyükelçiliği tarafından hazırlanarak Washington'a gönderilen belgede, "AKP'nin gizli bir İslamcı ajandası" olup olmadığı konusundaki değerlendirme yer alıyor. Değerlendirmede, Türkiye'de bazı çevrelerin Erdoğan ve hükümetine kuşkulu baktığı ancak hükümetin gerçekleştirdiği reformlarla demokrasiyi güçlendirdiğine dikkat çekildi. Belgede, 2007 yılında Türkiye'de var olan kaygılar ve Erdoğan hükümetinin bu iddialara yaklaşımlarına yer veriliyor. Bununla birlikte herhangi somut bir değerlendirmeye ise yer almadı. Belgede, "Süreç içerisinde yapılan değişikliklerin bazıları kaçınılmaz olarak geleneksel güç dengesini değiştireceği gibi sivil liderleri de güçlendirecek. Kamuoyunun güvenini korumak ve Türk toplumunda baş gösteren gerilimi azaltmak için AKP'nin ve özellikle Erdoğan'ın daha kapsamlı, ılımlı ve dengeli bir üslup benimsemesi gerekiyor" denildi.
ERDOĞAN MÜKEMMELLİYETÇİ VE HERKESİ ŞAŞIRTIYOR 26 Temmuz 2007 tarihli bir belgede de Ankara'daki ABD
Büyükelçiliği'nin Başbakan Tayyip Erdoğan ile ilgili Washington'a
geçtiği bilgi görülüyor. Bu belgenin Erdoğan'ın ismi verilmeyen bir çalışma arkadaşıyla yapılan görüşme üzerine hazırlandığı belirtiliyor. Belgede, söz konusu kişinin Erdoğan'ı "demokratik" olarak nitelendirdiği
ancak yaptığı genel tanımlamanın "çevresini katı otokratik kurallara
göre yöneten cömert bir lidere" daha çok benzediği ifade edildi. Belgede
ayrıca söz konusu kişinin Erdoğan'la çok yakın çalıştığı ve bu nedenle
de söylediklerine güvenilebileceği vurgulandı.
Erdoğan'ı mükemmeliyetçi bir işkolik olarak tanımlayan belgede,
Başbakan'ın yüzde 47 oy aldığı 2007 seçimlerinin ardından partisinin
Merkez Karar Yürütme Kurulu'nda yaptığı konuşmada, bu sonucun
yetmeyeceğini, İzmir ve Tunceli gibi yerlerden de oy alınması için
çalışmalar yapılması gerektiğini söyleyerek herkesi şaşırttığı ifade
edildi.
ERDOĞAN, ATATÜRK İLE AYIN İDEALLERİ PAYLAŞIYOR ABD'li diplomatlara göre Erdoğan; Atatürk ile aynı idealleri paylaşan
bir harekete liderlik ediyor. O işkolik, inatçı, mükemmeliyetçi biri
fakat despotik değil. Yine ABD'li diplomatların belgelerde yer alan Filistin konusunda,
"Araplar sessizken Erdoğan'ın Hamas'a desteğinin faydası yok" sözleri de
dikkat çekici. Ayrıca Erdoğan'ın sağlığıyla ilgili olarak bilgi veren kişinin "mükemmel" tanımlamasını yaptığı da belirtildi.
AZERBAYCAN
25 Şubat 2010 tarihli Azerbaycan ile ilgili bir başka belgede de Türkiye'nin bahsi geçiyor. Belgede, Azerbaycan Devlet Başkan İlham Aliyev'in ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Bill Burns ile yaptığı görüşmenin detayları yer alıyor. Belgede, Aliyev'in Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev ile Başbakan Vladimir Putin arasındaki ilişkiyi tanımlarken "kaba bir sokak ağzını" kullandığı belirtildi. Aliyev'in Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma süreci ve Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili görüşlerini dile getirirken de aynı üsluba başvurduğu ifade edildi. Belgede, "Aliyev, Burns'e 24 Nisan'ın Dağlık Karabağ sürecinin yanı sıra Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinin üzerinde 'Demokles'in Kılıcı' gibi sallandığını söyledi" denildi. Aliyev'in ayrıca Türk-Ermeni normalleşme sürecinin Dağlık Karabağ konusunda ilerleme kaydedilmesi için Nisan ayından sonra ele alınması önerisi yaptığı da vurgulandı. Aliyev, ayrıca Karabağ konusunda daha da esneklik göstereceklerini söyledi ancak ABD'den Ermenistan üzerindeki baskıyı artırmasını istedi.
PUTİN İLE MEDVEDEV ARASINDA SOKAK AĞZI VAR
Belgede Aliyev'in Putin ile Medvedev arasında bir çekişme olduğunu hissettiğini söylediği de yer alırken, "Aliyev, (kaba bir sokak ağzı kullanarak) Azericede bir deyim vardır: İki kelle bir tencerede pişmez" denildi. Görüşmede Burns, ABD'nin Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinin Erivan'ın Dağlık Karabağ konusunda daha esnek hareket etmesini sağlayacak siyasi bir zemin yaratacağını düşündüğünü söyledi. Aliyev, İran'la ilişkilerini "gergin ve istikrarsız" olarak tanımladı. Azeri lider ayrıca, İran'ın Azerbaycan'a yönelik siyasi provokasyonlarının sürdüğünü de ifade etti.
"NABUCCO'YA İHTİYACINIZ VAR MI?"
Toplantıda enerji konusu da ele alındı. Aliyev Türkiye'nin "yapıcı bir tutum" sergilemesi durumunda gaz geçiş anlaşmasının yapılabileceğini de ifade etti. Aliyev'in bahsettiği anlaşma Haziran ayında imzalandı. Belgede, "Aliyev, Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın kısa bir süre önce Azerbaycan devlet petrol şirketinin başkanına 'Neden Rusya ile ilişkilerinizi bozuyorsunuz ki? Nabucco'ya gerçekten ihtiyacınız var mı?' dediğini de söyledi" denildi. ALİYEV: TÜRKİYE'NİN ENERJİ MERKEZİ OLMASINI İSTEMEDİK
Aynı belgede dikkat çeken bir diğer nokta da Aliyev'in ABD'li yetkiliye Rusya'ya gaz satma anlaşmasının detaylarını aktarması oldu. Belgeye göre Aliyev, bu anlaşmanın "Türk dostlarımıza" doğalgaz dağıtım merkezi yaratmasına izin verilmeyeceğini göstermek için yapıldığını ifade etti.
ALİYEV, ERDOĞAN HÜKÜMETİNDEN HAZZETMİYOR Belgede, Aliyev, Erdoğan hükümetinden "haz etmediğini" de söyledi.
ABD'Lİ DİPLOMATLAR: DAVUTOĞLU MÜTHİŞ TEHLİKELİ VE DELİ
Yine yayımlanan bir başka belgede ABD'li diplomatların ağzından çıkan bazı şok sözlere yer veriliyor. Buna göre ABD'li diplomatlar Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu için "Tehlikeli ve deli" ifadelerini kullanıyor. Ayrıca ABD'li diplomatlar son dönemde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak da "Türkiye'nin ekseni doğuya kayıyor. AB'ye üye olması zor" diyor. İRAN'IN NÜKLEER ÇALIŞMALARI
17 Kasım 2009 tarihinde Ankara'da yapılan ve dönemin ABD Büyükelçisi James Jeffrey tarafından gizli belge statüsünde gönderilen tutanakta, Philip Gordon ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu arasında yapılan ve İran'ın nükleer programını konu edinen bir görüşmenin detayları yer alıyor. 12 Kasım'da yapılan ve 40 dakika süren görüşmede Gordon, Davutoğlu'nu Ankara'nın arabuluculuk çabalarının faydalı ya da mantıklı olmadığına ve İranlılara ciddi müzakerelere başlamadan zamanla oynama şansı verdiğine ikna etmeye çalıştı. Davutoğlu İran hükümetinin kamu önündeki tavrını bir kez daha dile getirirken, "İranlıların P5+1in önerilerine prensipte evet dediğini ancak kamuoyunun algısını düzeltmek zorunda olduğunu" aktardı. İran'ın nükleer silah sahibi olması durumunda yaşanabileceklerle ilgili olarak Davutoğlu Türkiye'nin "elbette" bu riskin farkında olduğunu, tam da bu sebepten İranlılarla bu kadar yakından çalıştıklarını söyledi.
Gordon, Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarının Türkiye'nin meseleyi nasıl gördüğüyle ilgili soru işaretleri yarattığını söyleyince Davutoğlu bunun farkında olduğunu ancak Guardian'ın son röpotajında Erdoğan'ın söylediklerini doğrudan aktarmadığını belirtti. Davutoğlu, "Sadece Tükiye İran'la açık ve eleştirel bir dille konuşabilir, çünkü Ankara kamuoyu önünde dostluk mesajları vermektedir" dedi.
ABD'DEN TÜRKİYE'YE "İRAN'A MESAJ" VER TALEBİ
Gordon, Ankara'dan yaptırımların dikkate alınmaması durumunda olabileceklerle ilgili güçlü bir mesaj vermesini istedi. Davutoğlu ise Erdoğan'ın Tahran ziyaretinde bu mesajı zaten verdiğini belirtti. Türkiye'nin dış politikasının bölgeye bir "adalet duygusu" ve "vizyon duygusu" verdiğini, İran'a ve Suudilere bir alternatif olduğunu ve "bölgede İran etkisini sınırlandırdığını" söyledi. William Burns'le Feridun Sinirlioğlu görüşmeleri 25 Şubat 2010 tarihli bir başka tutanak ise 18 Şubat tarihinde William Burns'le Feridun Sinirlioğlu arasında yine Ankara'da yapılan bir görüşmenin içeriğiyle ilgili. Toplantıda İran'dan Ermenistan protokollerine, PKK'dan Kıbrıs görüşmelerine ve füze savunma sistemine kadar birçok konuda değerlendirmeler var. İran: Sinirlioğlu Ankara'nın resmi tavrını yinelerken askeri operasyonun Türkiye'ye zarar vereceğini, yaptırımların ise İran halkının kenetlenmesine yol açarak muhalefete zarar vereceğini söyledi. Sinirlioğlu bölge ülkelerinin İran'ı bir tehdit olarak gördüğünü belirterek, "Şam'da bile alarm zilleri çalıyor" dedi.
Burns, Sinirlioğlu’na İran Hükümeti’ni yanlış yolda olduğuna ikna etmek için devam eden eylemi desteklemesi konusunda ciddi baskı yaptı. Sinirlioğlu, Türkiye Hükümeti’nin nükleer bir İran’a muhalefetini yeniden ifade ettiyse de askeri bir harekatın Türkiye üzerine yan etkileri olabileceğine dair korkusunu kaydetti ve yaptırımların İranlılar’ı rejime destek olmaya iteceğini ve muhalefete zarar vereceğini düşündüğünü de ekledi. Burns, yaptırımların Türkiye’ye ekonomik etkisinin farkında olduklarını ifade etti ancak Sinirlioğlu’na İsrail’in İran’ın nükleer silahlar elde etmesini durdurmak üzere askeri harekata geçmesi ya da Mısır ve Suudi Arabistan’ın da kendi nükleer alanlarını gözetmeye kalkmaları halinde de Türkiye’nin çıkarlarının olumsuz etkileneceğini hatırlattı... Açık biçimde tehdit edilen Sinirlioğlu ortak bir mesajın önemine ikna olduğunu ifade etmek durumunda kaldı ve bölge ülkelerinin de İran’ı giderek büyüyen bir tehdit olarak gördüğünü kabul etti: “Şam’da bile tehlike zilleri çalıyor.”
Belgelerde dikkat çeken bölümlerden biri, 17 Ağustos 2007’de İsrail gizli servisi MOSSAD Başkanı Meir Dagan ile Burns arasında yapılan toplantının tutanağı. İkili, Ortadoğu’daki son durumu konuştuktan sonra İran üzerinde duruyor. Tutanağa göre, Dagan, Burns’e “Türkiye’ye baktığımda ülkedeki İslamcıların giderek ivme kazandıklarını görüyorum” diyor. Belgede şöyle deniyor: “Dagan, burada sorulması gereken esas sorunun kendisini Türkiye'nin laik kimliğinin savunucusu olan ordunun bu duruma daha ne kadar sessiz kalacağı olduğunu ifade etti.” Aynı belgeye göre, İran’la ilgili olarak Dagan, güç kullanarak rejim değişikliğine gidilmesi için daha fazlasının yapılması gerektiği yönündeki görüşünü dile getirdi. Ermenistan: Sinirlioğlu'yla Burns'ün görüşmelerinin Ermenistan'la ilgili bölümleri şunlar:
"Sinirlioğlu, Ermeni soykırımı ile ilgili yasa tasarısının kongreden geçmesinin kendi hükümetinin içerdeki politik hesaplarını 'karmaşıklaştıracağı' konusunda uyarıda bulundu. Azerbaycan Başkanı Aliyev için kabul edilebilir bir şey bulunabilirse protokollerde 'ilerleyebileceklerini' de söyledi. Sinirlioğlu, Azerbaycan ve Ermenistan’ın Minsk Grubu'nun gelişimi için ortak bir çerçeve açıklamalarının Türkiye Hükümeti için gerekli politik kılıfı sağlayacağını söyledi. Burns Türkiye ve Azerbaycan arasındaki bir doğalgaz anlaşmasının ilerleyişi ile ilgili bir gelişme olup olmadığını sorguladı. Sinirlioğlu ise Aliyev’in Türkiye'nin protokolleri ele alış yöntemlerine karşı bu anlaşmayı esir tuttuğunu ima etti: 'Bize güvenmiyor.' Irak: 18 Şubat tarihli belgelere göre Sinirlioğlu, Türkiye Hükümeti’nin, Irak Başbakanı Maliki ile ilgili giderek artan tatminsizliğini ve ‘kontrolden çıkmaya’ eğilimli olduğuna dair korkularını ifade etti. "Kendi politik var oluşu ile meşgul" dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Maliki’nin danışmanları olan Sadık El Rikabi ve Tarık El Necmi'yi 10 gün önce bir dizi toplantı için konuk etti. Sinirlioğlu İran'ın seçimleri etkileme çabalarından şikayet etti. Aynı zamanda Suudi Arabistan da oradaki Şii baskınlığının kaçınılmazlığını kabul etmekte isteksiz olduğu için Irak'taki politik partiler için "ortalıkta para saçıyor" dedi.
7 Mart seçimlerinin ardından Sinirlioğlu Irak gaz sahalarını Türk dağıtım ağlarına 500 milyon dolara mal olacak 300 kilometrelik boru hattı ile bağlamak üzere bir girişim başlatacaklarını söyledi. 2 yıl içerisinde boru hattına gaz pompalanabileceğini de ekledi. İran'ın boru hattına Irak'ın gaz sahalarının pek çok Kürt ve Sünni bölgelerinde olduğu için muhalif olduğunu da iddia etti.
Sinirlioğlu, Irak'taki Amerikan Kuvvetleri Komutanı General Odierno'nun yakın geçmişteki ziyaretini takdir ettiklerini kaydetti. Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Irak'ın kuzeyinde kamplaşan terörist Kürdistan İşçi Partisi PKK'ya karşı daha çok işbirliği yapmasını sağlayacak bir eylem planının hızlıca tasarlanmasını umduğunu ifade etti: "Kürdistan Özerk Yönetimi’nin bizimle çalışmanın önemli olduğunu anlamasını istiyoruz." İsrail: Burns'un gerginliğe temas etmesi üzerine Sinirlioğlu sorunun "iki taraflı değil genel" olduğunu söyledi ve bölgenin rahatsızlığını barış sürecindeki tıkanmaya bağladı. Askeri işbirliği, ticaret gibi alanlarda ilişkilerin sürdüğünü turizmde ciddi gerirleme yaşandığını belirtti. Burns Türkiye'nin aracılığıyla yapılabilecek yakınlaşma görüşmelerinin barış sürecine önemli katkı yapacağını söyledi. Suriye: Sinirlioğlu Türkiye'nin diplomatik çabalarının Suriye'yi İran'ın yörüngesinden çıkarmaya başladığını söyledi. "Çıkarları ayrılıyor" dedi. İsrail'in Türkiye'yi görüşmelerde arabulucu kabul etmesi durumunda, Sinirlioğlu, İran'ın daha da yalnızlaşacağını belirtti. AB, Kıbrıs, Yunanistan: Sinirlioğlu, Sarkozy'nin Türkiye'nin üyeliğine muhalefetinin Hıristiyan Avrupa'yla Müslüman dünyası arasındaki kültürel ayrımı derinleştirdiğini söyledi. Sinirlioğlu Papandreu'nun Erdoğan'a yazdığı mektubun üzerine Türkiye ile Yunanistan arasında yeni görüşmelerin başlayacağını söyledi.
KIBRIS İLE İLGİLİ BÖLÜMLER
Türkiye ile ilgili belgelerdeki diğer başlıklar şöyle:
Ermenistan protokollerinin onaylanması ve Minsk sürecinin eşzamanlı yürümesi görüşüldü;
Türkiye Hükümeti'nin Irak Başbakanı Maliki ile ilgili artan tatminsizliği kayıt altına alındı;
Irak'taki Amerikan Kuvvetleri Komutanı General Odierno'nun meseleye dahil olmasının terörist PKK'ya karşı Kürdistan Özerk Yönetimi'nin somut işbirliğinin sağlanması için etkili olacağı ifade edildi;
Kıbrıs'ın yeniden birleştirilmesi görüşmelerine Amerikan Hükümeti'nin üst düzeyde müdahil olması için baskı yapıldı;
Türkiye Hükümeti'nin füze kalkanıyla ilgili daha fazla diyaloğa açık olduğu tespit edildi...
Sinirlioğlu'yla Burns'ün görüşmelerinin detayları ise konu başlıklarına göre şöyle... Görüşmede ayrıca Afganistan, Pakistan, Hindistan, Bosna konuları konuşuldu.
TÜRKİYE, SARKOZY'DEN MEMNUN DEĞİL, BELÇİKA VE DANİMARKA'DAN DA...
İkili Avrupa ilişkileri ve NATO: Türkiye'nin Sarkozy'den memnuniyetsizliğini yineleyen Sinirlioğlu Belçika ve Danimarka'nın PKK'ya yakın örgütleri baskı altına almaktaki gönülsüzlüğünden şikayet etti. Türkiye'den bir ismin NATO Genel Sekreter Yardımcısı olması yönünde ABD Başkanı'nın sözünü hatırlatan Sinirlioğlu, onun yerine çok hak etmeyen bir Alman'ın seçildiğini söyledi ve "Rasmussen'le Merkel arasında bir anlaşmadan şüpheleniyoruz" dedi. Sinirlioğlu," Size güvendik de Rasmussen'in seçilmesine izin verdik" dedi. Savunma kalkanı: Sinirlioğlu projeyle ilgili Rusya'nın tepkisini sordu, Burns Rusların çok daha rahat olduğunu ve önce ikili sonra Rusya-NATO arasında görüşmeler yapmayı beklediklerini söyledi. Sinirlioğlu Erdoğan'ın Gates'le yaptığı görüşmede dile getirdiği İran tehdidinin öne çıkarılmaması talebini yineledi.
TÜRKİYE'NİN AB'YE ÜYE OLMASI ZOR
16 Eylül 2009 tarihli bir başka belge de de ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Gordon'un Fransa'daki temasları yer alıyor. Gordon, Fransa Cumhurbaşkanlığı'nın Dış Politika Danışmanı Jean-David Levitte ile de biraraya geldi. Belgeye göre, yapılan görüşmenin ana gündem maddelerinden birisini Türkiye'nin AB üyeliği oluşturdu. Levitte görüşmede, Fransa'nın Türkiye ile AB arasında bir "imtiyazlı ortaklık" kurulması yönündeki tutumunu değiştirmediğini söyledi. Gordon da Türkiye'nin bir ikilemde kaldığını, bir yandan reformları gerçekleştirmek isterken diğer yandan halkın AB'ye olan inancının azaldığını belirtti. Belgede, "Levitte, Türkiye'nin üyeliği konusundaki yaşanabilecek en kötü senaryonun Türkiye'nin müzakere başlıklarını tamamlaması ama düzenlenecek referandumda Fransız halkının Türkiye'yi reddetmesi olacağını ifade etti" denildi. Levitte ayrıca bütün sorunlara rağmen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin "Türkiye'nin bir dostu" olduğunu ifade ettiği vurgulandı.
İTALYA DIŞİŞLERİ BAKANI'NIN TÜRKİYE ÖFKESİ
8 Şubat 2010 tarihli bir belgede, İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini'nin ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Gates ile yaptığı görüşmenin tutanağı yer alıyor. Görüşmede, Frattini'nin Ankara'nın hem Avrupa hem de İran'a yüzünü çevirdiği "çifte oyunundan" dolayı duyduğu öfkeyi dile getirdiği belirtildi.
Guardian: ABD, Türkiye'yi vazgeçirmekte başarısız oldu LONDRA- İngiliz Guardian gazetesi, Wikileaks'in açıkladığı son gizli
belgelerde ''ABD'nin, Türkiye'yi İran konusuna karışmaktan vazgeçirme
çabalarının başarısızlıkla sonuçlandığının ortaya çıktığını'' bildirdi. Dünyadaki birkaç gazeteyle birlikte Guardian gazetesi de, Wikileaks'in
açıkladığı ABD Büyükelçiliklerinden gönderilen gizli belgelere yer
verdi.
Gazetenin internet sitesinde, 17 Kasım 2009 tarihli
belgede, ABD Dışişleri Bakanlığının Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu
Bakan Yardımcısı Philip Gordon ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu
arasında yapılan görüşmenin gizli belgesi de yer aldı. 12 Kasım 2009'da
40 dakika süren görüşmeyle ilgili ABD'nin Ankara Büyükelçisi James
Jeffrey'nin ismiyle yer alan belgede, Davutoğlu'nun ''İranlıların
Türkiye'ye güveninin tam olduğunu ve Türkiye'nin İran Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinejad'ı İran hükümetindeki diğer kişilerden daha esnek
gördüğünü söylediği'' belirtildi.
TÜRKİYE, İRAN KONUSUNDA YARDIMCI OLMUYOR
Belgede ayrıca şu ifadeler yer aldı:
''Davutoğlu,
İran'a yönelik yaptırımların ya da askeri güç kullanımının olumsuz
sonuçları olacağını söyledi. Gordon ise İran'ın nükleer silah edinme
ihtimalinin sonuçları konusunda ısrarcı oldu. Davutoğlu, bu sonuçları
bildiklerini ve pek tabii riskin farkında olduklarını söyledi. Bu
nedenle Türkiye, İranlılarla çok fazla çalışıyor.''
Guardian
konuya ilişkin gizli belgeye, ''Bu görüşmede Gordon, Davutoğlu'nu,
İran'ın nükleer programı konusunda Türkiye'nin arabuluculuğunun yardımcı
olmayabileceği konusunda ikna etmeye çalışıyor, ancak bunda başarılı
olmuyor'' yorumuyla yer verdi.
ERDOĞAN'IN ÖNÜNDEKİ ALTI ENGEL
“Erdoğan’ın önündeki daha derin engeller” başlığı altında ise Erdoğan’ın karakteri, rakip güç odakları, teknokratik derinlik yoksunluğu gibi noktalara değiniliyor.
“Erdoğan’ın karakteri” başlığı altında Başbakan’ın aşırı gururu, Allah’ın kendisine Türkiye’yi yönetme görevi vermiş olduğun inanması, otoriter tavrı dolayısıyla etrafında güçlü ve yetenekli danışmanlar olmaması, iktidarda kalma isteğinin kendisini önemli kararlarda korkak davranmaya yöneltmesi ve kadınlara güvensiz olduğu yorumları yapılıyor.
“Rakip güç odakları”nda dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın adı geçiyor.
“Teknokratik derinlik yoksunluğu” alt başlığında Ak Parti’nin bazı atamalarının işi öğrenmeye uygun olduğu, ancak büyük bir kısmının yetkin olmadığı veya cemaat çıkarlarının peşinde koştuğu söyleniyor.
“Halkla ilişkilerin zayıflığı ve gizli ajandaları olduğu imajı” başlığında Erdoğan’ın kendisine haber verme ya da olabilecekleri önleme konusunda danışman yokluğu yaşadığından bahsediliyor. Ak Parti’nin bu imajının elitler tarafından sömürüldüğü ifade ediliyor.
“Yolsuzluklar” başlığında Erdoğan’ın servetini belediye başkanlığı döneminde rüşvetle elde ettiği iddialarının kanıtlanamadığı ancak Başbakan’ın Hikmet Bulduk, Cüneyd Zapsu ve Mücahit Arslan gibi danışmanlarının son zamanlarda ihaleleri etkilemesiye ilgili daha fazla şey duydukları belirtiliyor.
Son olarak “İslamcı kompleksler ve önyargılar” başlığında bazı atamaların elitleri, orduyu, cumhurbaşkanlığını ve yargıyı rahatsız ettiği, Erdoğan’ın siyasi anlayışında cemaatçilikten izler olduğu da raporda söyleniyor.
ŞERİAT RİSKİ DÜŞÜK İspanyol El Pais gazetesinin “ABD, Erdoğan’ın İslamcı gündemini yakından
izliyor” başlıklı haberine göre, Amerikalı diplomatlar, Erdoğan’ın
“İslami reformcu” olduğunu düşünüyor ancak Türkiye’de Şeriat uygulama
riskinin düşük olduğuna inanıyor. Amerikan elçiliğine ait bir belgede,
rakiplerinin, Erdoğan’ın İslamcı gündemi olduğu yönünde yalnızca
“ikincil kanıtlar” gösterebildiği belirtiliyor. GÜLEN ÇOK KUVVETLİ 2009 sonlarında yazılan bir belgede de bir diplomat, “kaynaklarının”,
Türkiye’nin bir İslam cumhuriyetine dönüşme riski altında olduğu
tezlerini yalanladığını söylüyor. Belgede, sistemin, tarikatlar gibi
dini kesimlerin siyasi aktivizmini barındıracak kadar esnek olduğunu
kanıtladığı belirtiliyor. Fethullah Gülen cemaati İspanya’da Franco
rejiminin sonundaki Opus Dei’ye benzetiliyor. SUBAYLARIN ÇÖPLERİ ARANIYOR Ordunun Gülen cemaatinin subaylar arasında sızmasından endişe ettiğine
de değiniliyor ve bir Türk gazetecinin Amerikalı diplomatlara aktardığı
bilgilere yer veriliyor. İsmi açıklanmayan Türk gazeteci Amerikalı
diplomatlara, ordunun İslamcıları belirlemek için uyguladığı taktikleri
şöyle anlatmış: Subayların çöplerini kontrol eden askeri müfettişler
var. İçinde içki şişesi olmayan çöpleri tespit ediyorlar. Bazen da
askeri liderler eşleriyle birlikte, ordu tesislerinde havuz başında
düzenlenen partilere davet ediliyor. Bu partilere katılanların mayo
giymesi bekleniyor. Dindar oldukları için gitmeyi reddeden kadınlar,
kocalarının kariyerini tehlikeye atıyor.
Erdoğan İsrail'den nefret ediyor ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, 27 Ekim 2009 tarihli bir
belgede, İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy ile bir görüşmesine
değinerek, Türkiye-İsrail ilişkileri hakkında yorumlarda bulunuyor. Büyükelçi Levy'nin ülkesinin Türkiye ile ikili ilişkilerindeki
kötüleşmeyi Başbakan Erdoğan'a bağladığını belirten Jeffrey, Levy'nin
ayrıca "Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ise kendisine ilişkilerin
daha iyi olacağı mesajı ilettiğini" kaydettiğini belirtiyor. Söz
konusu belgede, Başbakan Erdoğan'ın Gazze'deki insanlık durumuna ait
öfkeli sözlerinin "iç politik tüketime" yönelik olduğu yönündeki
yorumlar da bulunuyor. İsrail Büyükelçisi Levy, Erdoğan'ın İsrail'e
yönelik sözleri ve tutumunu "köktenci olmasına ve dini açıdan İsrail'den
nefret etmesine" bağlayarak, Türk dış politikasında İsrail karşıtı bir
yönelim olduğuna dikkat çekiyor. ABD Büyükelçisi Jeffrey, Türk
hükümetinin içindeki ve dışındaki kaynaklarıyla görüşmelerinden elde
ettiği sonuçların İsrail büyükelçisinin "Erdoğan'ın İsrail'den nefret
ettiği" teorisini doğrular yönde olduğunu da belirtiyor. -ABD VATANDAŞININ İRAN'A İADESİ ENGELLENMİŞ ''Hizmete
özel'' koduyla sınıflandırılan 11 Şubat 2009 tarihli belgede,
Türkiye'nin, 9 Ocakta ABD Büyükelçiliğine sığınan Hüseyin Ghanbarzadeh
Vahedi adlı 75 yaşındaki ABD vatandaşının Türkiye'ye yasadışı giriş
yaptığı gerekçesiyle sınırdışı etmek istediği, ancak ABD
Büyükelçiliğinin girişimiyle buna engel olunduğu savunuluyor. Vahedi'nin
İran'a akrabalarını ziyaret etmek üzere gittiği ve isteği dışında 7 ay
bu ülkede tutulduğu belirtilen belgede, Vahedi'nin 3 gün süren çok zorlu
şartlar altında İran'dan kaçarak Türkiye'ye geldiğine işaret edildi. Belgede,
Vahedi'nin İran'dan kaçışının Amerikalı yetkililerce bilindiği
gerekçesiyle İran'a iade edilmek istendiğinin ABD'li yetkililere
iletildiği belirtiliyor. ABD Büyükelçiliğinin temasa geçtiği Türk
Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin İçişleri Bakanlığına yaptığı "baskı
sonucu" Vahedi'nin ABD'ye gönderilmesinin sağlandığı öne sürülen
belgede, Türkiye'den ABD'ye iadesiyle ilgili hukuki işlemler, ülkeden
çıkış hazırlıkları ve havaalanına götürülüşü sırasında Vahedi'nin
güvenliğinin konsolosluk yetkililerince sağlandığı kaydediliyor. Belgenin
yorum kısmında Türk yetkililerin, "özellikle İran veya Irak'tan kaçak
yollarla Türkiye'ye giren kişilerin, İran veya Irak pasaportunun yanı
sıra ABD pasaportuna sahip olsalar bile geldikleri ülkeye iade
ettikleri" belirtiliyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK)
raporlarına göre Türk yetkililerin, Türkiye'ye kaçan kişileri son
derece acımasız şartlarda geldikleri ülkelere iade ettikleri iddialarına
yer verilen belgede, "kaçak giriş yapanların gece yarısı otobüsle
Türkiye'nin güney sınırına getirildikleri ve sonra da bu kişilere
yeterli su ve yiyecek verilmeden havaya ateş açılmak suretiyle İran veya
Irak sınırını geçmeye zorlandıkları" öne sürülüyor.
AK PARTİ'Yİ KAPATMA "ADLİ DARBE"
ANKARA- Wikileaks'ın açıkladığı ABD'ye ait gizli belgelerde, Ak Parti'nin kapatılması davasının da ABD belgelerine yansıdığı görülüyor.
''AKP'nin Kapatılmasının Sonuçları ve Bizim Duruşumuz'' başlığı ve 'Hizmete özel'' koduyla yazılan 04 Kasım 2008 tarihli belgenin giriş cümlesinde, ''AK Parti'nin kapatılması davası bu ülkenin geleceğine bir darbedir'' ifadelerine yer verildiği dikkat çekiyor.
Büyükelçi Ross Wilson tarafından kaleme alınan belgede, davanın ''Türkiye'nin, devletin, ülke demokrasisinin büyümesi ve dinin toplumdaki rolü gibi konuların doğasına ilişkin çözümlenmemiş ihtilafları yansıttığı'' görüşüne yer verilen belgede, mevcut durumun bir nedeninin de, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Temmuz 2007'de yeniden iktidar geldikten sonra geçen 9 aylık dönemde sergilediği başarısız liderlik'' olduğu ileri sürülüyor.
Erdoğan'a, baş örtüsü konusunu Türkiye'de yapılacak reformlar listesinin başına getirerek, ''ülkenin İslamlaştırılmasından ve gücü dizginlenmemiş bir çoğunluk iktidarından duyulan korkuları yatıştıracak en önemli vasıtalar olan AB reformlarını sürdürmediği'' eleştirisinin yönetildiği görülüyor.
ABD'nin öncelikleri, ''Türkiye ile ortak çıkarlar çerçevesinde çalışma yeteneğinin muhafaza edilmesi ve ülkedeki demokratik sürecin geniş anlamda desteklenmesi'' olarak sıralanıyor ve ''Türkler arasında yapılan bu gürültülü, tarihi tartışma ve siyaset yürütmenin'', Türkiye'deki demokrasinin olgunlaşmaya devam etmesi açısından hayati önem taşıdığına işaret edilerek, ABD'nin buna saygı göstermesi ve Türk siyasetine ilişkin görüş belirtmekten kaçınması yaklaşımını benimsemesi tavsiye ediliyor.
Açılan dava hakkında ''Bu, bir adli darbe girişimi ve siyasetin, kanuni yöntemlerle Clausewitz benzeri bir şekilde genişlemesidir. Bu iddianame siyasi bir belge olarak yorumlanıyor. Parti ile partideki önde gelen 70 kişinin siyasetten yasaklanmasını haklı çıkarmak için gazetelerden yapılan alıntılara yer veriliyor'' ifadeleri kullanıldı.
Belgede, ABD'nin kamuya yapacakları açıklamalarda olumlu ifadelere yer verilmesi tavsiye edilirken, ''ABD'nin ülkedeki demokratik kurumlara, Türkiye'nin demokratik değerler ve laik prensiplere olan bağlılığına'' olan desteğini vurgulaması, ''Türkiye'nin AB'ye giriş hedefine ve ABD'nin, gelecekte Türkiye'nin özgürlüğe ve refaha ulaşmasını sağlayacak kapsamlı siyasi ve ekonomik reformlara verdiği desteğin altının çizilmesi'' ABD'nin kamuya yapacağı açıklamalarda dile getirilmesi, tavsiye edilen konular arasında yer alıyor.
ABD tarafından yapılan kamu açıklamalarında ABD yönetiminin, Irak, Afganistan, Kafkasya, Balkanlar, terörizm, enerji güvenliği, Kıbrıs ile bölgedeki ve dünyanın değişik yerlerindeki sorunlar gibi konularda ortak çıkarları bulunan Türkiye ile birlikte çalışmayı sürdürmeyi çok arzu ettiğinin de özellikle belirtilmesi öneriliyor.
Belgede adli sahanın siyasi mücadele alanına dahil edildiği iddiasında işaret edilen düşünür, 1780-1831 arasında yaşamış Prusyalı general Carl Philipp Gottlieb von Clausewitz. "Vom Kriege" (Savaş üzerine) adlı çok ünlü bir eserin yazarı olan Clausewitz'e göre "Savaş bir siyasi araç olduğu kadar aynı zaman da bizatihi bir siyasi eylem, siyasi faaliyetin devamıdır."
Erdoğan'ın dünürüne ihale kıyağı
ANTALYA- Eski Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Menderes Türel, WikiLeaks internet sitesinde Antalya tramvay hattı inşaatı ihalesi ile ilgili iddiaların ''yalan, deli saçması ve komedi'' olduğunu belirtti.
Türel, yaptığı açıklamada, WikiLeaks internet sitesinde yayımlanan belgelerde, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Antalya Belediye Başkanı'ndan ricası üzerine tramvay hattı inşaatı ihalesinin Sadık Albayrak'a verildiğini söylüyor. (Sadık Albayrak burada yazdığına göre Erdoğan'ın oğlunun kayınpederi)'' iddialarının da yer aldığını kaydederek, şunları kaydetti:
''Külliyen yalan, deli saçması, tam bir komedi. İhale yaklaşık dört sene önce tamamlanmış, inşaat da neredeyse iki sene önce bitmiş. İhaleyi kazanan firmalar belli. Her ikisi de ülkesi ve dünyada çok iyi bilinen firmalar.
İhaleye katılan üç firmadan en düşük teklifi veren Alarko CAF ortaklığı bu ihaleyi kazanmış ve inşaatı tamamlamıştı.
Albayrak soy isimli birisinin bu firmalarla bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca bu ihaleyle ilgili hiç kimse bana en ufak bir telkinde bulunmadı. Bugün herkesin çok iyi tanıdığı bir firmanın yaptığı inşaatla ilgili ortaya konulan iddialar, iddia sahibini gülünç duruma sokmuştur. Kısacası Wikileaks, balonu Antalya'da sönmüştür.''
"Türkler Rolls Royce'un hırsına, Rover'ın olanaklarına sahip" Wikileaks'in yayımladığı belgelere göre ABD eski Büyükelçisi James
Jeffrey, "bir Rolls Royce'un hırsına ancak bir Rover'ın olanaklarına
sahip olan Türkler, davalarının savunucuları arasına Türkleri çekince
çok mutlu olacak bir mazlum (Sladziç, Meşal, Ahmedinejad) buluyor ve 'bu
adam'ın çıkarı için 'Batılı' duruşa toslamaya kalkışıyor." yorumunda
bulundu. Wikileaks'in yayımladığı, 20 Ocak 2010 tarihli "hizmete özel" belgeye
göre James Jeffrey, Türkiye'nin dış politikasında o dönemde basında yer
alan "eksen kayması" iddialarına ve haberlerine değinerek, Türk dış
politikası hakkında şu yorumda bulundu:
"Bütün bunlar, ülkenin
İslami dünyaya ve Müslüman geleneklerine daha fazla odaklandığı anlamına
mı geliyor? Kesinlikle evet. Peki bu, ülkenin geleneksel Batı'ya
yönelimini ve bizimli işbirliği yapma isteğini engelliyor mu? Kesinlikle
hayır."
AK Parti'nin dış politikasının, "daha bağımsız ve aktif
olma isteği ve İslami yönelimle" yönlendirildiği belirtilen belgede,
"akılcı ülke çıkarları, ticaret imkanları ve istikrar arayışının da"
Türkiye'nin yeni eğilimini yönlendirdiği belirtildi.
Belgede, ABD
ile Türkiye arasında, "gelecek aylarda önem kazanacak ana sorunların,
Türkiye-İsrail ilişkileri, Ermenistan'la imzalanan protokoller ve
Türkiye'nin İran ile yan yana duruşu" olacağı kaydedildi.
Belgede şu cümleler yer alıyor:
"Netice
olarak, halkı tarafından bu hale getirilen bir Türkiye'yle birlikte
yaşamak zorunda kalacağız. Bu, belli konular üzerinde adım adım
ilerlemeyi ve Türkiye'nin sıklıkla kendi yoluna gittiğini kabul etmeyi
gerektiriyor. Er ya da geç, bu siyasi liderlerden oluşan oyuncu
kadrosuyla ve onların yıkıcı dram ve retoriğe duydukları büyük arzuyla
uğraşmak zorunda olmayacağımız günler de gelecek. Ancak bölgede daha iyi
kimseyi görmüyoruz ve Türkiye, dünya standartlarında "Batılı"
kurumları, yetkinliği, uyumu ve Ortadoğu kültürü ve diniyle çetrefilli
bir karışım olarak var olmaya devam edecek."
-"GELENEKSEL BATI"
Türk
politikasının, "geleneksel Batı" olarak adlandırılan bir karışımdan
oluştuğu belirtilen belgede, bu karışımın "sıfır problem" ve "yeni
Osmanlıcılık"tan oluştuğu ifade edildi.
"Geleneksel unsurların"
Türk dış politikasının çekirdeği olmaya devam ettiği kaydedilen belgede,
merkezde Batı'ya uyum ve işbirliğinin yer aldığı aktarıldı. NATO, AB
gibi kurumların büyük önem taşıdığı belirtilerek, Avrupa'nın Türkiye'nin
en önemli ekonomik ortağı olduğu vurgulandı.
Ordunun "ABD
tarafından silahlandırıldığı" belirtilerek, Türkiye'nin, Afganistan ve
Irak gibi bölgelerde, ABD ve NATO'nun işbirliği olmadan istikrarın
sağlanamayacağının farkında olduğu kaydedildi.
Belgede, "AK Parti
liderlerinin, Ortadoğu ya da başka bir yerdeki cazibelerinin büyük
bölümünün, önemli Batılı klüplerdeki ayrıcalıklı konumlarından
geldiğinin farkında oldukları" yorumu yapıldı.
Türkiye'nin
kendisini "post modernize etmeye çalıştığı" yorumunun yapıldığı belgede,
AK Parti yönetiminde inisiyatif alınan konuların listesinin
"etkileyici" olduğu belirtilerek, "2004 yılında Annan Planının kabul
edildiği, Yunanistan ile 1999 ile başlatılan yeni sürecin sürdürüldüğü,
Ermenistan ile Protokollerin imzalandığı, Bağdat ve Erbil ile yapıcı ve
sıcak ilişkiler geliştirildiği, Suriye'ye yakınlaşıldığı" kaydedildi.
Belgede, son gelişmelere ilişkin şu yorum yer aldı: "Bu yeni yaklaşım alkışlanıyor ancak uygulamada çok azı başarıldı."
Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Türkiye'nin yüzünü daha fazla doğuya
dönmesiyle ilgili olarak yapılan "yeni Osmanlıcılık" yorumlarını
reddetmek yerine "kucakladığının" belirtildiği belgede, Davutoğlu'nun
kendisinin "Gazze'de savaşmış bir Osmanlı askerinin torunu olduğu"
kaydedildi.
-"ROLLS ROYCE'UN HIRSI..."
Belgede,
Türkiye'nin yeni dış politikasının ABD için "karmakarışık" bir durum
olduğu belirtilerek, bölgesel yüklerin sırtlanmasının ABD'yi
rahatlatacağı ancak "kontrol kaybını" da beraberinde getireceği ifade
edildi.
Türkiye'nin çok önemli bir müttefik olduğu kaydedilen
belgede, "İncirlik, Habur ve Türk hava sahasının Irak ve Afganistan
operasyonları için kullanılmasının vazgeçilmez" olduğu vurgulandı.
Belgede
"asıl korkulanın", Türk dış politikasındaki yeni "açılımların" sonuca
ulaşmamasının Türk politikasını ve bölgeyi olumsuz etkilemesi olduğu
belirtildi.
ABD için en büyük potansiyel tehlikenin Türkiye'nin
"Ortadoğu ve Balkanlarda yeni Osmanlıcı politikaları" olduğunun
kaydedildiği belgede, bu "geçmişe dönme" eğiliminin, Davutoğlu'nun
Saraybosna'da yaptığı konuşmasında çok açık olduğu ve "Türklerin, daha
İslami ve endişe verici bölgesel aktörlerle" işbirliği yapma eğiliminin
yeni sorunlar yaratacağı bildirildi.
Belgede şu ifadeler yer alıyor:
"Bir
Rolls Royce'un hırsına ancak bir Rover'ın olanaklarına sahip olan
Türkler, davalarının savunucuları arasına Türkleri çekince çok mutlu
olacak bir mazlum (Sladziç, Meşal, Ahmedinejad) buluyor ve 'bu adam'ın
çıkarı için 'Batılı' duruşa toslamaya kalkışıyor. Batı'nın politikaları
ve güdülerinin Türk kamuoyunun büyük kısmı ve AK Parti tarafından
sorgulanması, 'etki', 'güç' ve 'Geri döndük!' sloganları için düşük
maliyetli ve popüler bir araç sağlıyor."
DEVAMI GELİYOR
Anahtar Kelimeler:
WikiLeaks |
WİKİLEAKS'TA ATATÜRK FOTOĞRAFI
WİKİLEAKS: PKK'YA SİLAH SAĞLAYAN ÜLKE!
WİKİLEAKS: BELGE YAYINI YASADIŞI DEĞİL
AMAZON WİKİLEAKS'E EVSAHİPLİĞİNİ DURDURDU
WİKİLEAKS İÇİN ÖZEL KOMİSYON
WİKİLEAKS SİTESİ TEKRAR SALDIRIYA UĞRADI
RUM BASININDA WİKİLEAKS BELGELERİ
EKVADOR, WIKILEAKS'A KAPILARINI AÇTI
DAHA BİNDE 1’İ AÇIKLANDI
ABD'NİN KARİZMASINI ÇİZEN ASKER
KADDAFİ UKRAYNALI HEMŞİRESİZ YAPAMIYOR
AZERBAYCAN, RUSYA VE İRAN'DAN AÇIKLAMA!
MENDERES TÜREL, WİKİLEAKS'İ YALANLADI
İSRAİL, ABD OLMADAN OPERASYON DÜZENLEYEBİLİR
AK PARTİ'Yİ KAPATMA "ADLİ DARBE"
WİKİLEAKS'TE "BALYOZ" OPERASYONU
BİN 758 BELGE YUNANİSTAN İLE İLGİLİ (WİKİLEAKS)
WİKİLEAKS FİLMİ'NİN AKTÖRLERİ
WİKİLEAKS: TÜRKİYE'NİN OSMANLI DURUŞU...
WİKİLEAKS'TAN: İSTESEK TANKLARI SOKAĞA İNDİRİRDİK
WİKİLEAKS, OBAMA'YI BELGEYE BOĞDU
WİKİLEAKS'IN KURUCUSU JULİAN ASSANGE
ABD DİPLOMATLARI CASUS GİBİ ÇALIŞMIŞ!
WİKİLEAKS BELGELERİ DÜNYA BASININDA
DAVUTOĞLU MÜTHİŞ TEHLİKELİ VE DELİ!
LE MONDE DA BELGELERİ AÇIKLADI
İŞTE WİKİLEAKS'TA "TÜRKİYE" İLE İLGİLİ BÖLÜM!
ERDOĞAN GÜÇLENİYOR, TSK HAREKETE GEÇMİYOR!
NEW YORK TİMES WİKİLEAKS BELGELERİNİ AÇIKLADI
"WİKİLEAKS SİTESİ ÇÖKERTİLDİ"
'BANA BİR ŞEY OLURSA BU LİNKE TIKLAYIN'
|
28 Kasım 2010 - 21:50:59 |
|
|
|
Haberin izinsiz kullanılması durumunda yasal işlem yapılacaktır. |
|
Yorumlar |
|
Bu kategorideki diğer haberler
23:53Ertuğrul Günay'dan Wikileaks yorumu
23:42Bahçeli'den yeni milliyetçilik tanımı
23:21'Anafor' davasına devam edildi
23:02Sayıştay kanununda değişiklik
22:55Telekom arena stadı inşaatında bir işçi öldü
22:46Erdoğan, Davutoğlu ve Bağış ile görüştü
22:43Pamukova kazası yeniden görülüyor
22:37ADÜ'de öğrenci kavgası: 4 yaralı
22:23'Türkiye ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz'
22:13Göz Hastanesi hasta kabule devam ediyor
22:11Erdoğan Medvedev ile telefonda görüştü
21:47Mahkemede Kürtçe savunma yapmak istedi
21:13Kesk'te olağanüstü genel kurul kararı
21:09Wikileaks'ta Atatürk fotoğrafı
20:41AGİT Zirvesi sona erdi
20:27Murat Yalçıntaş cezaevinden ayrıldı
19:56Özel Göz Sağlığı Merkezi: Üzgünüz
19:52İstiklal Marşı'nın telif haklarını istedi
19:22Wilson: Davutoğlu güvenilir bir isim
19:13Azerbaycan: Aramızı bozmak istiyorlar
18:56Günay: Türkler davasının düşmesi yüz kızartıcı
18:42TBMM Genel Kurulu'nda Wikileaks tartışıldı
18:34Astronot'tan Emine Erdoğan'a fotoğraf
18:19KESK'in genel sekreterleri istifa etti
17:55PKK'nın gençlik kolu cephanelik gibi
17:28Kürtçe'ye izin çıktı, adliye çalışanı tercüman oldu
17:14AK Parti "Wikileaks" sürecini takip ediyor
17:02Erdoğan, Koşaner'i kabul etti
16:56Erdoğan'ın Wikileaks cevabı Arap basınında
16:54Hijyen eksikliği gözleri kör etmiş
Daha fazla haber göster16:39Kızını yemek yemediği için öldürmüş
16:20Wikileaks: PKK'ya silah sağlayan ülke!
16:00İTO Başkanı Yalçıntaş serbest bırakıldı
15:54VE BEKLENEN AÇIKLAMA İSRAİL'DEN GELDİ
15:46''Savarona'da fuhuş'' iddianamesi kabul edildi
15:45Asgari ücrette ikinci tur 13 Aralıkta
15:44"Kaçmaz görüntülerini sızdırma"ya inceleme
15:41Bakanlık "kör eden" hastaneyi kapattı
15:31Gülnar Belediye Başkanı Günel, gözaltına alındı
15:01Emniyet müdürü 'işkence' davasında
14:55Gül, Rahman ile görüştü
14:50Gül: Wikileaks tuzağına kimse düşmesin
14:49Asgari ücret maratonu başladı
14:46TİBT, Ermeni vatandaşını öldürmek istemiş
14:40"İngiliz polisi Assange'yi gözaltına almıyor"
14:23Haydarpaşa'ya güvenlik kameraları kurulacak
14:19Arslan "Pişmanlık Yasası" dedi
14:18Bakan Yılmaz Tansel Çölaşan'a dava açtı
14:15Bakanlıktan "Osman Kaçmaz" açıklaması
14:11Erdoğan, Musevilerin Bayramını kutladı
13:59Kürtçe savunma talebine bir ret daha
13:57Ergenekon'da yeni iddia
13:37Otomobilin çarptığı ilköğretim öğrencisi öldü
12:45Kör olan hastalar hastaneye getirildi
12:15Haberal'ın kaldığı hastanede inceleme
12:11Sempozyumda arbede çıktı
12:06Kaçmaz'ın odasının aranmasına inceleme
11:49Tuğamiral Ahmet Türkmen'in ifadesi alındı
11:43Wikileaks, ABD ve İsrail’e hizmet ediyor
11:38Leyla Zana'ya beraat
11:27Erdoğan'a suikasti ağzından kaçırdı
10:25"Kopyacılar neredeyse gidip bulacağım"
09:41"Şeker" operasyonunda Ergenekon izi
09:31CROWLEY: TÜRKİYE İLE İLİŞKİMİZ ETKİLENMEZ!
09:29Gül, AGİT Genel Sekreteri Brichambaut ile görüştü
09:23Gül, Macar mevkidaşı Schmitt ile görüştü
09:22GÜL, AGİT ZİRVESİ'NDE KONUŞTU
08:45AGİT zirvesi ortak bildiri ile kapanacak
08:30Türklere hakaret eden başkan pişman
07:34Özal soruşturmasında belge ve bilgi yağıyor
23:44Merkez Bankası'nın taşınmasına yasa teklifi
23:16Trafik polisinin oğlu trafik canavarı kurbanı
22:56BM'de teröre karşı Türkiye-ABD işbirliği
22:49BM'nin 2011 raporu yayımlandı
22:43Wikileaks: Belge yayını yasadışı değil
22:14Nakşibendi lideri Fırat vefat etti
21:50Wikileaks için özel komisyon
20:55Öğrenci servisi kaza yaptı: 26 yaralı
20:44'Amatör sporun önünü açmamız gerekiyor'
20:43SARKOZY'NİN TÜRKİYE KARŞITLIĞI BELGELERDE
19:23Almanya'da 250 uçak seferi iptal
19:21Bursa'nın Slovak misafirleri
19:16Haydarpaşa yangını itfaiye raporunu bekliyor
19:06MEHMET ALİ ERBİL İFADE VERDİ
18:57Kayseri'de mobilya fabrikasında yangın
18:44"Kıbrıs'ın çevresindeki petrol ipleri gerdi"
18:37Osman Can: Türkiye yeni anayasasını yapmazsa...
17:56Yıldız: Uzanlar, yeni tartışma açmak istiyor
17:48Haberal'ın raporuyla ilgili 5 doktor ifadeye çağrıldı
17:29YARSAV'dan "askerlik" talebi
Daha az haber göster |
|
|
|