|
|
 |
“Kemal Türkler Cinayeti” yerde kaldı
Aliya RAHTE
[email protected] |
|
Adım gibi biliyorum, fanatikler “sana ne oluyor?” Diyecekler.
Derler...
Bana çok şeyler oluyor.
Suçlular cezalandırılmayınca iliklerime kadar titriyorum, üşüyorum, krizler geçiriyorum.
Nasıl bir ülkeyiz biz?
Nasıl bir vicdan ki başkaları kan ağlarken kendisi yatar uyur, kılı kımıldamaz, vicdanı rahatsız olmaz? Adı sanı ne olursa olsun, işte o pencereden bakıyorum ben bu olaya...
Eski bir hakim ve savcı gözü ile...
Bir dava bu ülkede 30 yıl sürebiliyor ve sonunda zamanaşımı ile güme gidiyorsa vahim desem az kalır da fecaat dersem belki biraz daha yaklaşmış olurum.
Bu dava senin de benim de davam olabilirdi.
Hatta 22 Temmuz 1980 tarihinde Kemal Türkler’e sıkılan kurşunlar birimizin en yakınına, veya anlımıza sıkılabilirdi. O zaman yine “sana ne oluyor?” der miydik?
Demeyiz, çünkü bu bir kalın çividir battı mı acıtır.
12 Eylül darbesinde savcı olarak siyasi partilerle derneklerde arama tarama yapıyorduk.
DİSK’te Kemal Türkler’in duvarlarda asılı olan resimlerini gören subaylar, müdahale etmeseydim komünistliğe “delil” olarak topluyorlardı.
Ben ki komünizme karşı birisiyim...
Adam çocuklarının gözü önünde öldürülmüş, duvardaki resimleri suç!
Şimdi de görüyorum ki bu kişinin cinayet davası gitti geldi, çözüldü, bozuldu güme gitti.
Mazeret mi?
İhmal mi?
Kasıt mı?
İhanet mı?...
Cinayet davası, nasıl oluyor da zamanaşımına uğruyor?
Yargılama aşamaları oldukça ilginç.
Ağır Ceza mahkemesi sanıklara beraat diyor.
Yargıtay bu beraatı bozuyor.
Yine Ağır Ceza beraat vererek direniyor, bu sefer Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı bozup mahkemeye iade ediyor, ama aradan 30 yıl geçiyor...
Miadı dolmuş adalete stop!
Şu kadarını söyleyebilirim, bu ilk değildir, bunun gibi yüzlercesi aynı akıbete uğradığından katiller ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyor.
Katilleri aklayan, saklayan bir ülkeyiz biz...
O katiller belki de yanlış sollama tartışması yüzünden bir başkasını çekip vurmuşlardır.
Belki de işbaşındalar; ellerinde silah, parmakları tetikte.
Asıl düşündürücü nokta yargının bu hallere düşmesidir.
1980 darbesi sonrası yapılan anayasa... O anayasada yargı bağımsız, hakimler teminatlı ama 30 yıl bir davayı kovala sonunda caniyi aklandır demiyor.
Bazı davalar böyle bazıları da anında görüntü!
Hükümetin başörtüsü konusunda aldığı bir kararı düşünün.
Onca iş yükü arasında hemen öne alınarak sonuçlanır, ama kamu oyunu yakından ilgilendiren bir cinayet öne alınacağı yerde 30 yıl sonrasında gereği görüşülür.
Bu saatten sonra ne desek?
Katledilenin ailesine, yakınlarına ne söylesek?
Dinlerler mi?
Duyarlar mı bizi?
Hanı adalet mülkün temeli idi?
Hanı Türkiye’de hakimler vardı?
İşte burasına bir soru işareti koyun.
Titremeyen vicdan, hesap korkusu çekmeyen ruh her şeyi yapar.
Hakkı da yer, bo.... da yer, hukuku da...
|
|
3 Aralık 2010 - 00:01:12 |
|
|

Dolar |
|
|
1.470
|
1.480
|
|
Euro |
|
|
1.970 |
1.985 |
|
Sterlin |
|
|
2.305 |
2.350 |
|
Altın |
|
|
66.61 |
67.10 |
|
IMKB |
|
|
66860 |
|
|