Wikileaks'e göre, James Jeffrey 23 Şubat 2010 tarihinde gönderdiği "confidential" (hizmete özel) nitelikli bilgi notuyla, "Balyoz Operasyonu" hakkında görüşlerini aktardı.
Jeffrey imzalı olduğu kaydedilen belgede, 22 Şubat tarihinde polisin 47 emekli ve muvazzaf askerin "darbe planlamak suçlamasıyla" gözaltına belirtilerek, "konunun, basında geniş şekilde yer almasına rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ya da hükümetin açıklama yapmadığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da 'polisin yasalar doğrultusunda hareket ettiğini söyleyerek' geride durmayı tercih ettiği" kaydedildi. James Jeffrey, "taarruz vazifesini üstlenen" Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın ise "daha polemikçi" olduğu yorumunu yaptı.
TSK'dan resmi bir açıklama gelmediğini vurgulayan ancak dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un gelişmeler üzerine, "beklenmedik bir adım atarak" Mısır seyahatini ertelediğini ve üst düzey komutanlarla acil bir toplantı yaptığını bildiren Jeffrey, tutuklanan askerlerin kimlikleri ve görevleriyle ilgili bilgi verdi.
Operasyonların "çok iyi planlandığını" ve birçok ilde eş zamanlı yapıldığını aktaran Jeffrey, operasyonların sebebiyle ilgili resmi açıklama olmamasına rağmen, basına göre tutuklamaların "2003 Balyoz planı" ile ilgili olduğunu belirtti. Jeffrey, muhalefetten gelen "bir iki eleştiriye" rağmen, basının tepkisinin ertesi gün "başka haberlerle örtüldüğünü, işyerlerinin açıldığını ve işlerin her zamanki gibi devam ettiğini" aktarmış.
-"TSK İÇİN KÖTÜ MÜ? AKP İÇİN İYİ Mİ?"
James Jeffrey'nin "TSK için kötü mü? AKP için iyi mi?" ara başlığıyla yazdığı bölümde, "Ordunun, AK Parti'nin yönetiminden derin bir şekilde rahatsız olduğunu ve Silahlı Kuvvetlerin Türk toplumundaki yerini aşındırmak için yürüttüğü kampanya nedeniyle çileden çıktığını" belirtiyor.
Jeffrey, o günlerde İspanya'da olan Erdoğan ile ilgili şu ifadeleri kaleme aldı:
"Başbakan Erdoğan, muhtemelen geçmiş deneyimlerinden öğrendiği kadarıyla, laikler tarafından dile getirilecek eleştirilerden, ülkeyi terk ederek korunuyor. Böylece, geçmişte olduğu gibi (İlker) Başbuğ ile kamunun da duyacağı bir 'acil' toplantı da engellenmiş oluyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açıklamaları, kamuoyunu bu yönde etkilemek üzere planlanmış gibi görünüyor. Bu da Türkiye'de 'zamanın nasıl değiştiğinin' örneği ve ülkenin nasıl 'normalleşme' dönemine doğru ilerlediğini gösteriyor"
"Gelecek günlerin çok önemli ve ilginç" olacağını kaydeden Jeffrey, "eğer resmi suçlamalar yapılırsa, TSK'nın buna yanıt vermek zorunda kalacağını, aynı şekilde geçerli kanıtların bulunmamasının ise hükümete karşı geri tepeceğini" belirtiyor.
Jeffrey, bu durumda "uzun zamandır süren Ergenekon soruşturmasının, AK Parti'ye karşı laik muhalefetin altını oymaya yönelik derin ve sinsi bir plan olduğu" suçlamalarının destek kazanacağını kaydediyor. Jeffrey, "bazı deneyimli büyükelçilik memurlarının, bu son gelişmelerin, 'beklenmedik bir askeri tepki' yaratabileceği" yorumunu da bilgi notuna ekledi.
-"ŞÜPHELİLER KÜÇÜK DÜŞÜRÜLÜYOR"
Belgeye göre James Jeffrey, "bütün bu Ergenekon meselesiyle" ilgili bazı konu başlıklarını da "yeniden özetlemeyi faydalı buldu."
"Dumanın arkasında bir miktar ateş olduğunu" belirten Jeffrey, "silahlı kuvvetlerin, gerekli olduğunda siyasete müdahale etmek için planları olduğunu" belirtiyor. Jeffrey, "AB ve bir kısım (orduyu siyasetin dışında görmek isteyen) anti-Erdoğancı Türkler tarafından da desteklenen" Başbakan Erdoğan'ın, ordunun bu vesayetçi (droit de regard) statüsünü dizginlemek istediğini kaydetti.
Jeffrey, "bütün olanların, eşkıyaca ve otoriter davranan polisin ve yargının davranışlarını kötüleştirdiğini" belirterek, ABD'de yasal sürecin uygulanması sırasında, "geçerli kanıtlar bulunmadan ve dava açılmasına gerek olduğuna hükmedilmeden" kimsenin gözaltına alınmadığına, tutuklanmadığına dikkat çekiyor.
"Şüpheli ya da tanıkların, 'otomatik silahlı' polislerin yanında sürüklendiklerini ve basın önünde küçük düşürüldüklerini" aktaran Jeffrey, "Bu her zaman bu şekilde gerçekleşiyor, şimdi yüksek rütbeli askerler ve onların arkadaşları için de aynı şey geçerli" diye ekledi.
Jeffrey, "kamuoyu önünde küçük düşürülen bu kişilerin çoğunun, delil yetersizliği ya da davaların reddedilmesi nedeniyle serbest bırakıldıklarına" da dikkat çekti.
Belgelerin çoğu ABD'nin Ankara Büyükelçiliğinden gönderilmiş
Hükümetlerin ve diğer kuruluşların etiğe aykırı, yasal olmayan görev ihlallerine ilişkin sızan belgeleri kamuoyuna duyuran ve son yıllarda yayımladığı ABD'nin Irak ve Afganistan savaşıyla ilgili gizli belgelerle ses getiren Wikileaks internet sitesinin dün yayımladığı ABD büyükelçilerinin gizli bilgi notlarının tarihleri, 1966'dan bu yılın şubat ayına kadar uzanıyor.
Wikileaks'in internet sitesinde yer alan bilgiye göre, dün akşam yayımlanmaya başlanan ABD diplomatik temsilciliklerinin sızan yazışmalarıyla ilgili 251 bin 287 adet belgeyi kamuoyuna aşamalı olarak birkaç ayda duyuracak.
Söz konusu ABD büyükelçilerinin gizli bilgi notlarının, şimdiye kadar kamuoyuna duyurulan en büyük kapsamlı gizli belgeler olacağını belirten Wikileaks, yayımlamaya başladığı dünya çapındaki 274 ABD büyükelçiliğinin gizli iletişimleri ile ABD Dışişleri Bakanlığına ait belgelerin 15 bin 652'sinin "secret" yani "gizli", 101 bin 748'inin "confidential" (hizmete özel), 133 bin 887'sinin "unclassified" (açık bilgi) olarak sınıflandırıldığını belirtti.
Wikileaks, sızdırılmış belgeleri yayımlarken, bu belgelerin dünya çapında herkese ABD hükümetinin dış faaliyetlerini anlamak için eşsiz bir olanak sağlayacağını ifade etti.
Belgelerin tamamını birkaç aya yayarak yayımlamalarıyla ilgili olarak da Wikileaks internet sitesinde, "Belgelerdeki konular öyle önemli ve coğrafi alanı öyle genişti ki, başka türlü yapmak bu malzemelere haksızlık olacaktı" ifadesine yer verildi.
-"BELGELER CASUSLUK FAALİYETLERİNİN BOYUTUNU GÖSTERİYOR"
Wikileaks internet sitesi, yayımlamaya başladığı belgelerin ABD'nin müttefikleri ve BM'de dahil casusluk faaliyetlerinin boyutunu ortaya koyduğunu ifade ederek, sızan belgelerin ABD'nin kendisine bağımlı ülkelerdeki yolsuzluk ve insan hakları ihlallerine karşı "köre dönüştüğünü", "güya tarafsız olan ülkelerle gizli anlaşmalar yaptığını" da gösterdiğini yazdı.
ABD'nin, bir devletin temsilcisine söyledikleriyle kapalı kapılar ardında söyledikleri arasındaki çelişkileri de ortaya çıkardığını kaydeden Wikileaks, yayımlamaya başladığı sızan belgelerin tamamının 28 Aralık 1966'tan, 28 Şubat 2010'a kadar 274 ABD büyükelçiliği, konsolosluğu ve diplomatik temsilciliklerinin bilgi notlarını kapsadığını belirtti.
Wikileaks'in duyurduğuna göre, bu belgelerde en çok adı geçen ülke Irak olurken, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği en fazla bilgi notunun geçildiği ülke oldu.
Ankara'dan gönderilen bilgi notlarıyla ilgili belgelerin sayısı 7 bin 918, Irak'tan gönderilenlerin sayısı ise 6 bin 667'yi buldu.
AA
Anahtar Kelimeler:
WikiLeaks Balyoz
|