|
|
İbrahim BAYKAN Milletvekilleri alınacaktır |
|
|
|
|
|
|
|
Star |
Ahmet KEKEÇ |
Amerika’ya dedikodu taşıyan Türkler |
|
|
Bugün |
Ali Atıf BİR |
Bu kafayla CHP 2111'e kadar zor |
|
|
Zaman |
Bejan MATUR |
Kemalist yargının intikamı mı? |
|
|
Radikal |
Cüneyt ÖZDEMİR |
WikiLeaks daha çook adamı yakacak |
|
|
Akşam |
Deniz Ülke ARIBOĞAN |
WikiLeaks'ten sızanlar |
|
|
Milli Gazete |
Ekrem KIZILTAŞ |
Yalakalık yerine |
|
|
Zaman |
Etyen Mahçupyan |
Yumuşak Kemalizm |
|
|
Bugün |
Gülay GÖKTÜRK |
Devletlerin kirli çamaşırları |
|
|
Yeni Şafak |
Hakan ALBAYRAK |
Biz bu "tehlike"yi çok seviyoruz Sayın Elekdağ! |
|
|
Akşam |
İsmail KÜÇÜKKAYA |
WikiLeaks'ten sonra Ankara-Washington hattı |
|
|
Posta |
Mehmet Ali BİRAND |
Başkasının sizin için ne dediğini merak etmez misiniz? |
|
|
Radikal |
Murat YETKİN |
Gül'ün WikiLeaks kuşkusu |
|
|
Yeni Akit |
Nusret ÇİÇEK. |
Generallerin ‘Soğuk Duşu’ sonrasında ‘Yeniden Yapılanma’ |
|
|
Vatan |
Ruşen ÇAKIR |
Sadık Albayrak’ın çiğnenen onuru |
|
|
Yeni Şafak |
Salih TUNA |
Wikileaks'e göre ABD Türk köşe yazarlarını nasıl görüyor? |
|
|
Star |
Şamil TAYYAR |
Derin Wikileaks operasyonu |
|
|
Sabah |
Şeref OĞUZ |
Wikileaks: Bildiğim kadarıyla sızanlar |
|
|
Sabah |
Sevilay YÜKSELİR |
CHP bir başı örtülüyü Meclis'e taşır mı?
|
|
|
Milliyet |
Taha AKYOL |
Wikileaks üzerine |
|
|
| |
|
ABD kendi komplosuna kurban gidiyor
Necmettin EVCİ [email protected] |
|
Roger Garaudy, ‘Çöküşün Öncüsü Amerika’ adlı eserinde kapitalist batı uygarlığının çöküş sürecine girdiğini önceden haber veriyor, ekonomiyi merkeze alan bir değerlendirme ile analizlerde bulunuyordu. Bu uygarlığın başını ABD çektiği için çöküşün de öncüsü olacaktı zorunlu olarak. Her yere yetişmeye, her şeye egemen olmaya çalışmanın mukadder sonuydu başlayan.
Artık ABD dünyanın en ‘güçlü’, en ‘sağlam’ ülkesi değil. Güçlü ve sağlam ifadelerini birlikte kullanmamız, egemenliği tek boyutlu ele almadığımız içindir. Askeri kuvvetleriniz sizi güçlü kılabilir ama sağlam bir toplumsal yapıyı sürdürmeniz için bu yetmez. Asla yetmez. Hayatın her alanında adaleti gözetmeniz, bilgi üretmeniz vs. gerekir. Geldiğimiz noktada ABD kaba kuvvetten başka bir varlık gösteremenekte, politik etkisini, yalanla, hile ve şantajla sürdürmek istemektedir. Dün de böyleydi, bugün de böyle. Güç insanı şımartıyor, azdırıyor. Onu sözünü ettiğimiz diğer unsurla dengelemediğiniz zaman devlet eli ve imkânları ile zulüm mekanizması kurmuş oluyorsunuz. Devlet bir zulüm mekanizmasına dönüşüyor. Zorba şımarıklıkla yayıldığınız alanlarda dağılmaya başlıyorsunuz. ABD böyle bir çözülme ve dağınıklık yaşıyor. Anlaşılan yakın gelecekte Romanın yıkılışını, Sovyetlerin çözülüşünü anlatan tarihçiler benzer şeyleri ABD için de söyleyecekler.
ABD ve onun temsil ettiği diğer güçlerin ayakları kaydı. Büyü bozuldu. İmajları yerle bir oldu. Kimse onları sevmiyor. İtibarları, inandırıcılıkları yerlerde sürünüyor. Hatta dünya halkları ezici çoğunlukla ABD ve Siyonistlerden nefret ediyorlar. Biz elbette topyekün bir nefretin veya topyekün bir hayranlığın sağlıklı tepkiler olmadığını biliyoruz. Böyle inanmaya da devam edeceğiz. Hiç bir şartta adaleti, ölçüyü elden bırakmayacağız. Oysa ABD şu an sağlıklı değerlendirme yeteneğini de yitirmiş gözüküyor. Dağılmayı toparlamaya, imajını düzeltmeye çalışıyor. Belki geçici kısmi bir düzelme de sağlayabilir. Ama düzeltme kurtuluşları için geçici bir soluklanma olur o kadar. Amerikan rüyasını anıştıran soluk bir nostalji!
Şu koca devletin içine düştüğü gülünç duruma bakınız. Wıkıleaks’e sızdırılan belgelerin oluşturacağı havadan bir yarar elde edilmek isteniyor. Durum budur. Eğer bu belgelerin yayınlanması siyasetin 11 Eylül’ü ise, bu ancak ikiyüzlü politikalar ve politikacılar içindir. Yani başta ABD için tehlike yaratacaktır. ABD, kayıtlara geçen politik dedikodular ve kendi bakışaçılarını yansıtan yorum tutanakları ile aslında kendi kendilerini ele vermişlerdir. Şecaat arz ederken sirkatin söylüyor.
Aslında diplomatların, özellikle büyükelçilerin görev yaptıkları ülkelerin siyasal manzarasını izlemeleri sıradışı bir olay değildir. Ama gözüken o ki, ABD büyükelçilikleri bulundukları ülkelerde birer casus gibi faaliyet göstermişler, ilişkilerini karşılıklı güven esasına göre sürdürmemişlerdir. ABD’nin dost gözüktüklerine bile alttan alta oyun tezgâhladığı anlaşılmıştır. ABD diplomasiyi yerle bir etmiştir. Politik manevra adına ayağına kurşun sıkmıştır. Güvenilirlikleri kalmamıştır. Şimdi dünyanın her yerinde dostsuz, kalacaklardır. Onlar güvenilmeyen diplomatlar olarak görev yapacaklardır. Biz bu düşünceleri, Mahir Kaynağın dünkü yazısında ifade ettiği gibi, medyaya sızdırılan belgelerin bizzat ABD’nin yetkili organları tarafından, belli bir hesapla servis edildiği varsayımıyla ileri sürüyoruz.
ABD niçin böyle bir yönteme başvurdu acaba? Bana kalırsa bütün bir yeryüzünde müthiş bir sıkışma yaşamaktadır. Sorunlar ağı içinde çaresiz kıvranmakta, bir çıkış bulamamaktadır. Doğuda Çin’in, burada Türkiye’nin önlenemez alternatif yükselişi işini büsbütün çıkmaza soktu. Kayıtsız koşulsuz destek verdiği İsrail’in yalnız ve yardımsız kalması çaresizliğini artırdı. Elinden fazlaca bir şey de gelmiyor. Ekonomik durum kötüye gidiyor. Sürekli para basarak geçici çözümler üretiyor. Ama bunun sonunun iyi olmayacağını da en iyi kendileri biliyor. Afganistan ve Irak’tan çekilmek zorunda kalacağı gerçeği karizmasını tamamen yok ediyor. Eskisi gibi ne derse karşısında esas duruşa geçecek stratejik ortakları(!) da yok. Varsa da güven vermiyorlar. Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal. Bu kıskaç içinde politika da üretememekteler. Çünkü panik hali yaşanmaktadır. Şaşkınlık içindeler. Hangi sivri akıllı devreye girdi bilinmez, bir Wıkıleaks oyunu oynuyorlar. Çok basit, kaba, çirkin bir mantık. Beceriksiz bir kurgu. Biz bu belgelerin on katı ağır olanına, Mossad’ın Kuzey Irak’da Barzani kuvvetlerini eğitiyor oldukları bilgisi ile vakıfız. Yine aynı Mossad PKK’lıları da şehirlerde suikast yapmak için eğitti. Zeyno Baran’ın yazdıkları ile ifşa edilenler bunlardan asla geri kalır değildi. Bunların bilgileri bizde, olduğuna göre onlarda hayda hayda vardır. Ama görüyorsunuz Mossad’ın ve CIA’nın cinayetleri, komploları ile ilgili şimdilik bir satır yok neredeyse. O belgelerde Guantamano’da yok! Hatta neredeyse siyonistleri ve CIA’yı şirin göstermeye bile çalıştıkları söylenebilir. Bu erken bir yorum mu? Bunun böyle olduğunu yakında daha iyi anlayacağız.
Akıllarınca dünyadaki bütün algıları baştan sona değiştirmek istiyorlar. Biz de istenildiği tarzda algılara sahip olacağız. Yutmazlar! Kendilerini çok akıllı sanıyorlar. İnsanın kendini çok akıllı sanması aptal olmasının yeter şartı olmalıdır. Ortaşlığı karıştırdıktan sonra ne olacaktır? Adeta şöyle düşünüyor olmalılar: “Mevcut bağlantıları, ilişki düzeni içinde bu dünyadan bize bir fayda yok artık. O zaman bizim dışımızdakilere evrensel bir husumeti ve güvensizliği yayalım. Bu arada biz de izleyeceğimiz yeni politikalarla güven tazeleyelim” Artık çok geç!
Türkiye ne yapmalı? Bu belgelerden bile Türkiye’nin dış siyasetinin olumlu bir güzergâhta ilerlediği düşmanlar tarafından da teyid edilmiştir. Türkiye’nin ABD yanlısı politika izlediğini söyleyenler belki bu iddialarına güçlü kanıtlar bulmuşlardır, o belgelerde. Acaba öyle midir? Evet, Türkiye ne yapmalıdır? Ayrıca bir şey yapmamıza gerek yok. Kendi yerimizi tahkim etmeli, kendi yolumuzda ilerlemeye devam etmeliyiz. İçi dışı bir olarak. Dostlukta ve düşmanlıkta samimi olarak. Yani kişilikli olarak? Atalarımız ne demiş: Doğruluk en büyük hazinedir. Bizim işimiz de, siyasetimiz de doğru olmak durumundadır. Biz herkese doğru olmalarını tebliğ ediyoruz. Kendi komplosuna kurban giden ABD’ye de!
|
|
|