Arap âlemindeki Türkiye sevgisinin somut bir faydası
Star
İbrahim KİRAS
Atatürk niye var, İsrail niye yok
Haberaktüel
Mazhar MUTAFOĞLU
Vatan'ın WikiLeaks saçmalığı
Posta
Mehmet Ali BİRAND
Wikileaks, Davutoğlu'nu çok rahatlattı...
Radikal
Murat YETKİN
İsrail'den 'hukuki' değil 'insani' özür kapıda
Milli Gazete
Mustafa ÖZCAN
Fıkradan gerçeğe
Sabah
Nazlı ILICAK
Türkiye'deki ve dünyadaki "Sızıntılar"
Radikal
Oral ÇALIŞLAR
Kürt sorunu ayrıca bir sınıfsal sorun
Vatan
Reha MUHTAR
Felaket bize insanlığımızı hatırlatır mı?..
Zaman
Şahin ALPAY
WikiLeaks ne söylüyor?
Milliyet
Taha AKYOL
PKK ve İsrail
Alper GÜRKAN
Ayşe Büşra ERKEÇ
Kürşad ATALAR
Sami NOGAY
Emre AKÖZ
Alo! Mehmet Ali Birand sesim geliyor mu?
Cüneyt ÖZDEMİR
Sızıntılardan görüyoruz ki Türkiye'de üç ABD büyükelçisinin üç ayrı üslubu var. Hangisi gerçek ABD?
Hatırlar mısınız, 2003 yılında Irak işgal edilmeden önce, Türkiye’de tezkere tartışmaları alevlenmişti. ABD’nin 4. Piyade Tümeni’nin Türkiye üzerinden geçmesi planlanıyordu. Tezkereye sonuna kadar karşı çıkan isimlerden biri de bendim. Tezkerenin çıkmasını destekleyen pek çok isim, bizlere 4. Piyade Tümeni’nin propagandasını yapmaya başlamıştı. Anlatılanlar bir şehir efsanesinin savaş versiyonu gibiydi. Bu, öyle bir orduydu ki dijital savaş aletleri kullanıyordu. Askerlerin kıyafetleri müthişti, en son teknolojinin savaşa uyarlanmış versiyonuydu. Milletçe gözlerimiz kamaşmıştı. Derken Meclis’ten tezkere çıkmadı. Irak kapısı açılmadı, ben de gazeteci içgüdüsüyle ‘embedded’ yani iliştirilmiş gazeteci olarak 4. Piyade Tümeni’ni izlemek üzere Kuveyt’e gittim. İçinde bir ay geçireceğimiz Hummer cipe bindiğimde şaşkındım, zira kapıları yoktu. Mayına karşı ayaklarımızı koyduğumuz yere bildiğiniz kum torbaları yerleştirilmişti. Arkadaki cipe geçeyim dedim, onun da ön camı yokmuş. Sipariş verilmiş, gelmemiş! Bir ay teknolojinin doğru dürüst ‘t’sine denk gelmedim; ama hakkını yemeyelim, personel taşıyıcılarında bizim taksilerdeki navigatörlerden gördüm bakın.
Kimyasal yalanı Oysa bize gazetecilerin aktardığı, anlattığı, gözümüzü korkuttuğu manzara hiç de bu değildi. Üstelik aynı gazeteciler Colin Powell’ın daha sonra pişmanım dediği BM konuşmasındaki “Irak’ta kimyasal silah var” yalanını canla başla televizyonlarda savunuyorlardı. Gelmek istediğim nokta, bir süredir dış politika duayeni ‘ağabeyimiz’ Mehmet Ali Birand ile girdiğimiz bir tartışma. Birand kıdemiyle bize ders veriyor. Benim de itirazım tam buna. Birand bir süre önce yaptığı yazı dizisinde, ABD’li diplomatların Türkiye’ye bakışını anlatırken biraz önceki örnekte olduğu gibi o abartılı dili kullandı. ABD’li yetkililer ve İsrail lobisi Türkiye’yi çok fena yapacaktı! Benim gibi 20 yıllık bir gazeteci bu söylenenleri hiçbir süzgeçten geçirmeden, biraz da Birand’ın benimle dalgasını geçtiği gibi bir ‘diplomasi cahili’ olarak gelip kamuoyuna aktarsaydı, üzerinde durmayabilirdik. Ancak Birand gibi 44 yıllık kıdemli ve kurt bir diplomasi yorumcusunun bu dili bize bir tehdit gibi sunmasını eleştirebilmeliyiz. WikiLeaks yazışmalarında görüyoruz ki Türkiye’de 3 ABD Büyükelçisi’nin üç ayrı üslubu var. Hangisi gerçek ABD? Bugün ortaya çıkan yazışmalar, kimi ABD’li yetkililerin ne kadar entelektüel, kimilerininse ne kadar çapsız adamlar olabileceğini gösterdi. İyimser düşünürsek, Birand’ı yanıltan sanırım haber kaynaklarındaki çapsızlık. Dün bunları eleştirdiğimiz için Birand, “Alo! Ne dediğinizi duyamıyorum” diye bir yazı yazıp WikiLeaks’in kendi yazı dizisini haklı çıkardığını söylüyor. Oysa ortadaki yazışmalar tam tersi Birand’ı haksız çıkarıyor. Birand yazısının sonunda “Haklıymışsın Birand dediğinizi duymak istiyorum. Yanlış mıyım?” diye sorduğu için cevap vereyim: “Yanlışsın.”
Belgelerde üzeri çizilen XXX’ler neden önemli? Benim yaptığım iliştirilmiş gazetecilik o günlerde çok tartışılmıştı. Hiçbir itirazım yok. Nitekim ben de ‘Onlarlaydım Ama Onlardan Değildim’ kitabımda tüm bu yaşadıklarımı ayrıntılarıyla yazmıştım. Bugün WikiLeaks belgelerinden çıkan XXX ile üzeri kapatılan isimleri biraz da bu yüzden merak ediyorum. İliştirilmiş gazetecilik tartışılsa da göz önünde yapılan şeffaf bir gazetecilikti.
Tartışma vakti Hepsi için demiyorum ama ister gazeteci ister politikacı isterse başka biri, eğer bir yere bilerek ya da bilmeyerek ‘iliştirilerek’ meslek hayatını sürdürüyorsa, bunun başka ve tek bir adı var. Sanırım hepiniz ne olduğunu tahmin ediyorsunuz. Bunu da tartışmamızın zamanı gelmedi mi?
Vecdi Gönül’ün susmaya hakkı yok Gönül’ün (sağda) ağzından Davutoğlu aleyhine söylendiği öne sürülen sözler bir hayli vahim. Dün söyledim, bugün altını bir kez daha çizmek istiyorum. WikiLeaks’ten sızdırılan Türkiye belgelerinde en önemli isim Vecdi Gönül. ABD Büyükelçisi’ne Dışişleri Bakanı hakkında ‘tehlikeli’ dedikodusunu yaptığı öne sürülen bir Savunma Bakanı, ayrıntıları ile açıklamak zorunda. Kuru bir yalanlama yetmez. O koltuk bunu kaldırmaz. Bu dedikodunun nasıl çıkmış olabileceğini anlatmalı. Asıl ilginci bir gece önce açıklanan Brezilya ile ilgili WikiLeaks belgelerinde de benzer bir durum olması. Brezilya’daki ABD Büyükelçisi de Brezilya Savunma Bakanı’nın kendisiyle konuştuğunu ve Brezilya’nın Dışişleri Bakanı’nı şikâyet ettiğinden yakınıyor. Ya dünya küçük ya da ABD Büyükelçileri dünyanın her yerinde aynı taktikle kime yanaşacaklarını çok iyi biliyorlar!
Bir mahkûmun mutluluğu Geçen günlerde Başbakan’ı protesto ettiği için tutuklu bulunan iki gençten birinin annesini programa konuk aldım. Anne gözyaşlarıyla gençlerin zor tutukluluk şartlarını anlattı. İki genç Edirne F Tipi Cezaevi’nde kalıyorlardı. Dün bu cezaevinden bir mektup aldım. ‘Görüldü’ damgalı mektubu tutuklu Hüseyin Bilen yazmış. Özetle, “Buradaki şartlar çok iyi, biz de bu cezaevinden çok mutluyuz” diyor. Üç sayfa boyunca tüm infaz memurlarından, şartlardan nasıl övgüyle bahsediyor anlatamam. İnsanın gidip cezaevine yatası geliyor! Hüseyin Bey’e Allah uzun uzun yatırsın demeyeceğim ama en azından bu mutluluğun darısı diğer tüm mahkûmların başına diyeyim.
İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. HZ. MUHAMMED (S.A.V.)