Hepimizi peşinden koşturan ve bir süre daha koşturacağı anlaşılan Wikileaks belgelerinin Türkiye dosyası bazı tezleri çöpe gönderdi. En başta da AK Parti ile ABD ilişkileri üzerinde yıllardır söylenenlerin palavra olduğu ortaya çıktı. Özellikle 2006’ya kadar yazılanlar olmak üzere belgelerin 2010’a kadar tamamı ABD’nin hükümeti desteklemek veya hükümetle özel bir yakınlık kurmak bir yana son derece mesafeli olduğu anlaşılıyor. Bırakın işbirliğini bazı diplomatlar AK Parti hakkında dedikodu ve iftiraları raporlayacak kadar ileri de gitmişler.
ABD ile ilişkiler, Türkiye’nin gücü arttıkça eşitleniyor; Ortadoğu’dan Balkanlar’a, Kafkasya’dan Avrupa’ya kadar politik nüfuzu geliştikçe Washington’un saygısı da artıyor.
Zaten mantıksız ve tamamen iç politika amaçlı olan bu kampanya sahipleri aslında Amerika karşıtı da değildirler. Aksine, Washington’un desteğini alarak burada iktidar olmanın yollarını aramaktadırlar. Ergenekon belgelerine bakan, bu ikiyüzlü arayışın izlerini orada görecektir. Düşmanlıkları sadece AK Parti’ye ve Tayyip Erdoğan’adır.
Şimdi bu kampanyayı yürütenler için büyük bir fırsat doğmuştur... Başbakan Erdoğan bütün bu Ergenekoncu, darbeci, ulusalcı kesime büyük bir imkan sunmuştur.
Bu ittifak, Başbakan’ın raporda yazan “Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 hesabı var” iddiasına karşı çektiği resti kaçırmamalıdır.
Ne diyor Erdoğan?
“Eğer benim İsviçre bankalarında hesabım olduğunu ispatlarsanız ben bu makamda durmam, milletvekilliği makamında durmam. Siz aksi durumda o makamlarda duracak mısınız?”
Yıllardır Erdoğan’dan kurtulmak için hükümete karşı darbe planlayan, mitingler organize eden, suikastler tertip eden, seçim ittifakları kuran, Ergenekon’u devreye sokan; hasılı akla gelen her yolu deneyen malum çevreler için bu büyük bir fırsattır.
Madem, “Amerikan Ergenekoncuları” raporlar yoluyla böyle bir pas attılar ve madem Erdoğan da “hodri meydan” diyerek resti çekti, o zaman “Yerli Ergenekoncular” bir dakika durmamalılar.
Kurtulmak için bundan daha kolay, daha elverişli bir fırsat bulamazlar...
Çıkarsınlar, hesapları, bulsunlar belgeleri koysunlar Başbakan’ın önüne. Bir taşla üç kuş... Hem başbakanlığı, hem vekilliği, hem de siyaseti bırakıyor.
İşte, sadece Erdoğan’ı muhalefete düşürmek için Danıştay suikastinden medet umacak kadar gözünü karartanlar için bir altın vuruş imkanı...
Ne darbe planlamak gerekiyor, ne miting ne de CHP’de lider değiştirmek.
Mesela, yolsuzluklar konusunda uzman bir politikacı olan Kılıçdaroğlu bu pası değerlendirmelidir. Belki Edelman’ı arayıp daha fazla bilgi isteyebilir ve mesela eski büyükelçinin bu bilgiyi kimlerden aldığını öğrenebilir. Sonra da kalkıp İsviçre’ye giderek bankaların kapısını çalar.
Önüne böyle bir fırsat gelmişken belgelere ulaşmak için biraz mesai harcamaya değmez mi?
Sadece Kemal Bey değil, ondan daha ateşli hükümet muhalifi olan Ergenekoncu unsurlara da sorumluluk düşüyor. Darbe için büyükelçileri motive etmek yetmez; her şeyi Amerikalılar’dan beklemek doğru değil, biraz da kolları sıvayıp araştırma yapsınlar.
Bir şey bulamazlarsa da oturup sahte hesap belgelere falan hazırlasınlar en azından.
İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. HZ. MUHAMMED (S.A.V.)