ANKARA- HSYK Üyesi Ertosun: Türkiye'de maalesef yerleşmiş 'araya girme durumu' var.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Üyesi Ali Suat Ertosun, Türkiye'de maalesef yerleşmiş bir durum olduğunu bununda 'Araya girme durumu' olduğunu söyledi. Ertosun, eleştiri amacı taşımayıp sadece hakaret etme küçük düşürme ve karalama düşüncesiyle yapılan yayınlar hakkında gerekli yasal yollara başvuracağını belirtti.
Adalet Bakanlığı Ek Binası'nda basın toplantısı düzenleyen Ertosun, hakkındaki iddialara cevap verdi. Sözlerine Pakistan'da yaşanan sel felaketinde hayatını kaybedenlere başsağlığı dilekleriyle başlayan Ertosun, Muhammed İkbal'in Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye için söylediği sözleri hatırlattı.
Kurul üyelerinin zaman zaman adliyeleri, bölge idare ve idare mahkemelerini ziyaret ettiğini ve meslektaşlarının sorunlarını dinlediğini dile getiren Ertosun, bu ziyaretlerin Anayasa değişikliğine ilişkin referandumla ilişkilendirmenin, haber ve yorum konusu yapılmasının iyi niyetli sayılamayacağını, hiçbir insaf ölçüsü ile de bağdaşmayacağını savundu. HSYK üyelerinin Anayasa ve kanunlar çerçevesinde görüşlerini toplantılarda serbestçe ifade etmelerinin 'korsan' olarak nitelendirilemeyeceğini ifade eden Ertosun, şahsı üzerinden HSYK'nın Anayasa ve hukuk kuralları çerçevesinde ifa ettiği görevi ideolojik olarak nitelendirmenin haksız bir saldırı olduğunu ileri sürdü.
Emekli binlerce hakim ve savcı ile görevde bulunan 12 bin hakim ve savcı arasından meslekte aradıklarını bulamamış birkaçının demeçlerinin devamlı olarak manşetlerden yayınlanmasının müfterilerin giriştikleri karalama kampanyasında ne kadar aciz kaldıklarının en önemli kanıtı olduğunu iddia eden Ertosun, görüşme ve konuşmalarının yasalara aykırı şekilde teknik araçlarla elde edildiğini savundu.
Hazırladıkları kitapçıkta yapılan değişiklikleri değerlendirdiklerini anlatan Ertosun, görüş ve fikirlerin çarpıtılarak kamuoyunun yanıltılmaya çalışıldığını ileri sürdü. Bu kitapçığı tarihe not düşmek amacıyla hazırladıklarını ifade eden Ertosun, HSYK'nın yargı teşkilatının daha iyi çalışması, sorunların giderilmesi ve adaletin gerçekleştirilmesinden birinci derecede sorumlu olduğunu belirtti.
Bakanlığın toplantıyı terk etmesinin asıl nedenini ise "Referandumda 'evet' çıkması halinde hakim ve savcıların kaderi Adalet Bakanının iki dudağı arasından çıkacak talimatlar ile şekillenecek; ağır ceza mahkemesi başkanları, Cumhuriyet Başsavcıları ve CMK 250'nci maddesine göre yapacak özel yetkili hakim ve Cumhuriyet savcıları da bu şekilde belirlenecektir. Dolayısıyla Adalet Bakanı, referandum sonucuna göre belirleme olasılığını bulunan göreceli olarak daha nitelikli atamaları HSYK'da görüşmek istememiş ve toplantıları engellemiştir." şeklinde açıklayan Ertosun, kurulda görüşülmeye başlanmış kararnamenin geri çekilmesinin mümkün olmadığını savundu.
TÜRKİYE'DE YERLEŞMİŞ BİR DURUM VAR
Kurul üyelerinin her bir kadro ve görev için öneri ve teklif getirme hakkı bulunduğunu dile getiren Ertosun, oylama sonunda oy çokluğuyla kabul gören hakim ve savcının atamasının yapıldığını ifade etti. Adalet Bakanlığının toplantıları terk etmeyi kasıt ve kararlılıkla sürdürdüğünü ve kriz çıkararak kurulu yıpratmak ve çalışamaz hale getirmek istediğini iddia eden Ertosun, gazetecilerin sorularını da cevapladı.
Bastırdığı kitapların maliyetinin sorulması üzerine Ertosun, dağıtımın PTT tarafından yapıldığını belirterek 7-8 bin TL harcandığını söyledi. Adalet Bakanlığının bastırdığı kitapçığın maliyetini bilmediğini dile getiren Ertosun, özel kurye ile hakim ve savcılara gönderildiğini savundu. Ertosun, kendilerinin ise kitapçıkları Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderdiğini ve ilgili hakim ve savcılara dağıtılmasını istediklerini belirtti.
Hanefi Avcı'nın yazdığı kitaptaki iddialar konusunda ise Ertosun, kitabı okumadığını ama haberleri basından takip ettiğini söyledi. Kendisini tanımadığını ancak kamuoyundan takip ettiği kadarıyla dürüst bir imaj bıraktığını savunan Ertosun, yazılanların üzerinde durulması gerektiğini, eskiden beri kendilerinin söyledikleri bazı konularında teyit edildiğini ileri sürdü. Ertosun, Avcı ile aralarında bir çelişki olmadığını iddia etti.
Hakim ve savcıların atanmasıyla ilgili 'adamcılık' iddiaları konusunda da Ertosun, bu tür iddiaların eskiden beri olduğunu söyledi. Gelip kendilerini tanıtan bazı arkadaşları olduğunu anlatan Ertosun, kurulun kapısından içeri girmeyen bazı kişilerin de Yargıtay'a üye seçildiğini belirtti. Bunların isimlerini de verebileceğini dile getiren Ertosun, "Yani olaya sadece tek bir cepheden bakmamak lazım. Türkiye'de maalesef yerleşmiş bir durum var. 'Araya girme durumu' oluyor. Ama bunların ne kadarı gerçekleştiriliyor, ne kadarı gerçekleştirilmiyor? Biz objektif kaldığımıza, objektif davrandığımıza inanıyoruz." dedi. Ertosun, iddia sahiplerini de iddialarını ispatlamaya çağırdı.
HSYK'NIN DEĞİŞMESİNİ İSTİYORUZ
HSYK'nın Anayasadaki 159. maddede yer alan yetkilerini kullanmak istemesiyle hedef haline geldiğini iddia eden Ertosun, basında çıkan bütün haberlerin dikkate alındığını kaydetti. HSYK'nın hakim ve savcıları koruma gibi bir görevi bulunmadığını dile getiren Ertosun, Türk yargısının daha iyi işlemesi, adaletin sağlanması için çalıştıklarını söyledi.
Adalet Bakanlığı Müsteşarı hakkında daha önce suç duyurusunda bulunduklarını hatırlatan Ertosun, bunların Yargıtay'a iletildiğini ancak kendilerine herhangi bir dönüş olmadığını söyledi. Başvurunun bakanlıkta olduğunu fakat herhangi bir işlem yapılmadığını dile getiren Ertosun, müsteşar hakkında izin verilmezse, Yargıtay da soruşturma açmazsa konunun HSYK'daki üyelerle tekrar ele alınacağını ve kendisinin tek başına karar vermesinin mümkün olmadığını kaydetti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına atama konusunu gündeme getirdiklerini ancak görüşülmediğini ifade eden Ertosun, şimdi de bunalım çıktığını söyledi. Ertosun, atama yapılmamasının nedeninin Danıştay ve Yargıtay'dan seçilen üyeler olmadığını belirtti. Kurul tarihinde ilk defa adli tatilde çalışma kararı aldığını savunan Ertosun, aslında bunların olacağını tahmin ettiklerini belirtti. Başbakanın HSYK'ya yönelik "Dedeler artık hakim atayamayacak" sözlerinin sorulması üzerine Ertosun, sözlerin seçim atmosferinde söylendiğini belirterek 12 Eylül'den sonra bu sözlerin söylenmemesini istedi.
Anayasa Mahkemesi'nin değişikliğin yargı bağımsızlığını güçlendirdiği yönündeki görüşünün sorulması üzerine ise Ertosun, "Anayasa Mahkemesi mevcut anayasa çerçevesinde başlangıç ilkeleri ve değiştirilemez 1, 2 ve 3. maddeleri çerçevesinde karar verdi. Halbuki Anayasa değişikliği toplumun geleceğine ışık tutan perspektiflerdir. Biz burada olması gerekeni de anlatıyoruz. Taşradan gelenlere karşı değiliz. Tüm disiplin kararlarının yargı yoluna açılmasını istiyoruz. HSYK üyeleri de HSYK'nın değiştirilmesinden yana. Biz bu şekilde değişsin istemiyoruz. Türk halkının gerçek beklentilerine uygun bir Kurul haline getirelim istiyoruz. İleriki yıllarda Kurul seçimleri siyasi bir arenaya dönecektir. Bundan Türk halkı çok büyük sıkıntı çekecektir ve kısa bir süre sonra bunun tekrar değiştirilmesi gündeme gelecektir." diye konuştu.
Yargı mensuplarına ait ses kayıtlarının sorulması üzerine Ertosun, şöyle konuştu: "Bunları eğer devlet yapıyorsa ortada çok vahim bir durum vardır ve bunların devletten ayıklanması gerekir. Devlet değil, başka güçler izliyorsa da bunların devlet tarafından araştırılması, ortaya çıkartılması gerekir."
Birbiri ile ilgisi olmayan maddelerin bir arada oylanmasının torba kanunu olduğunu savunan Ertosun, Romalıların buna siyasi rüşvet veya muaza dediklerini ve Milattan Önce 98 yılında bunu yasakladıklarını belirtti. "Bugün ise 2108 yıl sonra Türk halkının önüne torba bir kanun getiriliyor, evet veya hayır denilmesi isteniyor." diyen Ertosun, "Biz bunun doğru olmadığını, kriterlere aykırı olduğunu söyledik ve Romalıların 2108 yıl önce yasakladıkları bir uygulamanın doğru olmadığını belirttik. Bugün fakültelerimizde Roma Hukuku kaldırılıyor." şeklinde konuştu.