Referandum siyasal hayatta olağanüstü hallerde müracaat edilen bir metod. Bugün o istisnai hallerden biriyle karşı karşıyayız. İki tercihten birini seçmek durumundayız. Evet mi, hayır mı. Tabii çekimser de kalabiliriz.
Öyle ya da böyle, halka bir soru sormak zorunluluğu hasıl oldu. Soru “yapılan anayasa değişikliklerini kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Ya evet yada hayır.
Fakat bu soru halkın nezdinde nasıl algılattırılmaya çalışılıyor? “AKP’nin taraftarı mısınız değil misiniz?”
Hayırcıların gözlemlediğim en geçerli mazeretleri “bunlar başımıza padişah kesildi. Gitsinler.”
Referandum bunu mu soruyor peki. Hayır. Şu anda evet diyenler de hayır diyenler de aynı pisikoloji içinde. Bir seçim havası esiyor memlekette. Üstelik çok partili bir seçim de sayılmaz. İki cevaplı bir soru olduğu için evetin yani AKP’nin karşısındakiler farklı sesler çıkaramıyor. Hep birlikte hayır. BDP çekimser kalarak pretosto ediyor, diğerleri iki cephe. Çünkü üçüncü bir seçenek yok. Ya evet deyip hükümeti onaylayacak. yada hayır deyip rededecek. Redcilerin başka bir şeyi seçme olanakları olmadığından tek gerekçeleri mevcut hükümete karşı olmak. Bu gerçek, anyasa değişikliğinin neleri ne şekilde değiştirdiğini anlamsızlaştırıyor. AKP’nin yeni anayasa düzenlemeleriyle ilgili halkı aydınlatma çabalarını önemsiz kılıyor.
Aynı düzenlemeleriCHP yapsaydı Partinin seçmenleri acaba evet mi derlerdi hayır mı?
81 anayasasının halk oyuna sunulduğu zamanki toplumsal pisikolojiyi hatırlayalım. Kocaman bir anayasa hazırlanmış halka sorulmuş; evet mi hayır mı? Türk halkı büyük bir çoğunlukla evet dedi. Neye evet dedi acaba? sağcı-solcu kavgasında akıtılan kanın durdurulmasına, öğrencilerin okullarda rahatca okuyabilmelerine evet dediler. Toplumsal barış ve huzura(!) evet dediler. Gerisi önemli değildi. Peki bunu mu soruyordu referandum? Tabii ki hayır. Soru başka cevap başka. Yani referandum dediğimiz hadise evet-hayırdan farklı bir vakıa. En büyük belirleyicisi “bu soruyu kim soruyor?” Soruyu soranın kimliğine göre vereceğimiz cevap farklılaşabiliyor. AKP sorarsa evet, CHP sorarsa hayır. Yada tam tersi. AKP sorarsa hayır, CHP sorarsa evet.
Biz kendi hayatımızı düzenlerken de aynı ruh haliyle hareket ederiz.Küçük çocuk bağnazlığıyla anne babalarımızın yaptıkları hep doğrudur. Sevdiklerimizin hataları için daima mazeretlerimiz vardır. Bizleri çok da rahatsız etmez. Ama daha hafifini sevmediğimiz biri yaparsa pireyi deve yapabiliriz. Kendi yaptığımız yanlışlar çoğu zaman gözümüze görünmez. Karşımızdakinin en küçük bir hatası affedilmez olabilir. Kendi çocuklarımıza gösterdiğimiz hoşgörünün diğer çocuklar söz konusu olunca buhar gibi dağıldığını farketmeyiz bile. Sonsuz bir romantizm içindeyiz. Bizim sevdiğimiz Leyladır. Leyla kara gözlü bir ceylandır. Aşığının gözünde sevdiği bütün kusurlarından arınmış, mükemmellik ve birlik tahtına oturmuştur. İndirebilmek ne mümkün.
Bunların farkına vardığımda “insan düşünebilen bir hayvandır” çirkin benzetmesini külliyen reddediyorum. İnsanın düşünüp de aklını kullanmasına çok az şahit oluruz. İnsan duygularıyla hareket eder. Akıllı olduğumuz doğru, ama bu aklı kullanabilirliğimiz son derece şüpheli. “Hiç akletmiyor musunuz?” diye başlayan ayetlerin muhatabı olarak bizler Yaratıcının ikaz ettiği gibi aklı kullanmak noktasında çoğu zaman yanılgı içindeyiz. Her ne hikmettense mevcut olduğu halde kullanamadığımız bir özelliğimiz akıl. Hoşa gidenlere evet, gitmeyenlere hayır. Muhakeme eğer birgün lazım olursa kullanılmak üzere üst raflara kaldırılmış.
Temennimiz odur ki, bu referandum milletimizin birbirini anlayıp sevebilmesine vesile olsun. Aklederek cevap verirsek herşey daha güzel olacaktır.
Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. (Montaigne)
Dolar
1.496
1.506
Euro
1.925
1.940
Sterlin
2.285
2.330
Altın
60.19
60.63
IMKB
61030
'Sörfün ustasıyım, Alaçatı'nın hastasıyım'...
Son birkaç yıldır, gitmezsem, görmezsem, orayı yaşamazsam olmaz, dediğim yerde
zamanının çoğunu geçiren biriyle röportaj yapmanın keyfini yaşıyorum. Belli ki,
O da tutkun. Benimki Alaçatı tutkusu, O’nunki Alaçatı’da rüzgar sörfü tutkusu.
Çağla Kubat’tan söz ediyorum. Alaçatı Yelken Kulübü’nün lisanslı rüzgar sörfçüsü
olan ve bu kadarla da kalmayıp, rüzgar sörfünde birçok kez şampiyonluklar
kazanmış manken, oyuncu ve sunucu Çağla Kubat’tan...
İstanbul’un ünlü sanatçı ve yazarları Kültür A.Ş.’nin iftarında buluştu.
İftardan sonra diş kirası olark ne dağıtıldı?
Starbucks Coffee Türkiye, Yeni Şafak'ta yayınlanan İsrail mallarına boykot
haberinde, adının listedeki markalarda geçmesi üzerine bir açıklama yaptı.
Kategoriler
HaBerTaraf
HaBertaraf Yayın Hizmetleri
Sahibi ve Genel Müdürü Rıfat YÖRÜK
Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt PEKER (Kurucu)
www.habertaraf.com'da yayınlanan tüm materyalin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.