Adaletin hareket noktası insan vicdanıdır. Onu inançlarınızın, beşeri yakınlıklarınızın, ideolojilerinizin veya zaaflarınızın baskısı altına alırsanız, hakkaniyetli davranmış olmazsınız. Ayet “Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevketmesin” diye buyruyor. Ayetin anlam şumulü çok geniştir. Bu ayette adalet ve yargı düzenimizin işleyişi adına hayati derecede muhtaç olduğumuz anlamlar, ilkeler vardır. Ayet hukukun salt insani, vicdani kaygılarla işletilmesi gerektiğini bize öğütler. Özellikle hakim ve savcıların bu ilkelere bağlı kalmaları kaçınılmazdır.
Bugün Türkiye’de hukukun adamına göre farklı işletilmesi sorunu varsa yargının adaletten çok ideolojik hesaplar yapması yüzündendir. Yargı belli düşünce ve örgütlenmelerin emrine verilmiş durumdadır. Sıkıntı büyük ölçüde buradan kaynaklanmaktadır. İdeolojik şartlanmışlıklarından sıyrılamayanlar, adalet adına zulümlere aracılık etmişlerdir.
Bu anlattıklarımızdan hukuk adamlarının belli bir inancı, düşüncesi olmayacağı anlamı çıkarılmamalıdır. Her düşünceden, her kesimden hukuk adamı olabilir. Sağcıdan da, solcudan da, aleviden de sünniden de hukuk adamı olabilir. Oluyor da. Ancak sırtına o cübbeyi geçirdikten sonra, hukuk adamı vicdanının ve yasaların sesinden başka bir sese kulak vermemelidr.
Yüksek yargıda yoğunluklu bir alevi örgütlenmesinin olduğu bilinmektedir. Özellikle Seyfi Oktay döneminden bu yana bu örgütlenme, HSYK’daki terfi ve atamalar belli hassasiyetler gözetilerek yapılmıştır, yapılmaktadır. “TSE belgeli olmayanların yargıda bir yerlere gelmeleri mümkün değildir” denilebilmiştir. Buradaki TSE’nin açılımı, Tunceli, Sivas, Erzincan şeklindeydi. Memleketin her yanı, her yeri bizim için aynıdır. Ancak bu şifreye uygun davrananlar, kendilerince bir alevi ekseninden bahsediyordular. Çok sakıncalı bir durum. Yargıda bölgecilik veya mezhepçilik yapmak son derece sakıncalıdır. Buna rağmen yine de konunun anlaşılabilir bir yanı aranılabilir. Yine burada alevi yurttaşlarımızı töhmet altında bırakmak doğru olmaz. Ama ortada bir alevi örgütlenmesinin olduğu da bir vakıa. Bunun da ötesindeki gerçek, aslında yargıda Marksist, ateist bir örgütlenmenin olduğudur. Son günlerin ilk gündemini oluşturan bir ses kasetinde yüksek yargının en önemli kişilerinden biri, bir hukukçuyu DHKP-C üyesi olduğu için övüyordu. Ayrıca aynı hukukçu PKK’ya ve Abdullah Öcalan’a çok ihtiyaçları olduğunu da söylüyordu. Sayın yargıç, hukukun ve adaletin terör örgütlerine ve bir terörist başına ihtiyaç duyduğu nerede görülmüştür? Dünyanın hangi ileri topğlumunda veya hangi geri ülkesinde bu saçmalık duyulmuştur?
Hukuk, sadece vicdana ve vicdanları kanatmayan yasalara ihtiyaç duyar. Bir hukuk adamı nasıl olur da böyle düşünür. Bir hukuk adamı nasıl olur da vicdanını işi insan öldürmek olan örgütlere yaslar, yanaştırır? Yüksek yargının başta Ergenekon olmak üzere terör örgütünü koruduğunu biliyorduk da işin bu kadar ileri götürüleceğini düşünememiştik. Saçmalığın da, densizliğin de bir sınırı vardı(r) çünkü. Bütün bunlardan sonra pakete “Evet” denmesi halinde, yüksek yargının kısmen de olsa değişecek olmasının ne kadar isabetli olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan Kamer Genç 'Artık dedeler talimatıyla değil, imamlar talimatıyla atama yapılacak..' diyerek anlattığımız gerçeği itiraf ediyor. Değişiklik paketinde imamlardan yargıç atamalarına dair bir madde yok. Ama anlaşılıyor ki, şimdiye kadar alevi olmak atamalardaTSE belgesi sahibi olmak gibidir.
Bizim görüşümüze gelince: Hiç bir yargıç ideolojik saiklerle, saplantılarla hareket edemez. Sadece aleviler için değil, sünniler için de, herkes için de bu böyledir. Hiç bir yargıç terör örgütleri ile bağlantılı davranamaz. Onlara ihtiyaç duyamaz. Olmaz böyle bir şey. Olamaz. Ama bütün bunlar olmuştur, olmaktadır.
İyi de bu insanlar böyle göz göre göre, böyle fütursuzca, sorumsuzca nasıl bu konuşmaları yaparlar ve Türk siyasetini dizayn etmeye çalışırlar? Bunları soracak, sorgulayacak bir mekanizma yok mudur? Bir insan yüksek yargı kurumunda üye olunca, memlekete ihanet sayılacak ölçüde yanlış yapma özgürlüğü mü elde ediyor? Bu yönde bir yasa var da biz mi bilmiyoruz? Sonuç: Bu kişiler hakkında Cumhurbaşkanlığı Decvlet Denetleme Kurulu tarafından derhal soruşturma açılmalı ve gereken ivedilikle yapılmalıdır.
Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. (Montaigne)
Dolar
1.496
1.506
Euro
1.925
1.940
Sterlin
2.285
2.330
Altın
60.19
60.63
IMKB
61030
'Sörfün ustasıyım, Alaçatı'nın hastasıyım'...
Son birkaç yıldır, gitmezsem, görmezsem, orayı yaşamazsam olmaz, dediğim yerde
zamanının çoğunu geçiren biriyle röportaj yapmanın keyfini yaşıyorum. Belli ki,
O da tutkun. Benimki Alaçatı tutkusu, O’nunki Alaçatı’da rüzgar sörfü tutkusu.
Çağla Kubat’tan söz ediyorum. Alaçatı Yelken Kulübü’nün lisanslı rüzgar sörfçüsü
olan ve bu kadarla da kalmayıp, rüzgar sörfünde birçok kez şampiyonluklar
kazanmış manken, oyuncu ve sunucu Çağla Kubat’tan...
İstanbul’un ünlü sanatçı ve yazarları Kültür A.Ş.’nin iftarında buluştu.
İftardan sonra diş kirası olark ne dağıtıldı?
Starbucks Coffee Türkiye, Yeni Şafak'ta yayınlanan İsrail mallarına boykot
haberinde, adının listedeki markalarda geçmesi üzerine bir açıklama yaptı.
Kategoriler
HaBerTaraf
HaBertaraf Yayın Hizmetleri
Sahibi ve Genel Müdürü Rıfat YÖRÜK
Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt PEKER (Kurucu)
www.habertaraf.com'da yayınlanan tüm materyalin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.