Yazıyı okuduktan sonra, emin olmak için gazeteyi kapatıp ilk sayfasına tekrar baktım...
Evet, HaberTürk'tü...
Dikkatle bir kaç kez daha okudum. Sonra internetten yazarın kaçırdığım yazılarına da bir göz attım...
Bazı satırbaşlarını sizinle paylaşmak istedim.
Buyrun...
* * *
“Bu ülkede 'çıkar odaklarının kol kola girdiği' iğrenç derecede kokuşmuş 'kirli' bir tabaka var. Yıllarca bu ülkenin kanını emmişler, bu da yetmemiş 'basın' diye karşımıza çıkardıkları 'şaklabanlar' ile 'istediklerine inanmamızı' sağlamışlar, içeriden ve dışarıdan öyle 'kenetlenip, o kadar korkunç' bir 'rant mekanizması' kurmuşlar ki; kendi değirmenlerine su taşımayan herkesi 'öteki' ilan etmişler...”
“Bu ülke 'hepimizin' ama 'bizler' yıllarca itilip kakıldık, sistem dışına sürüklenerek 'her alanda ötekileştirildik'!”
“1980 sonrası ilk 10 yıllık dönemde, size Türkiye’den bir kesit: Hastane başhekimlerinin, TRT’deki üst düzey yöneticilerin, basının köşe yazarı-genel yayın yönetmenlerinin, emniyet müdürlerinin, valilerin, generallerimizin, milletvekillerimizin ne kadarı 'Hür ve Kabul Edilmiş Mason' biliyor musunuz? İnanmayacaksınız ama ben söyleyeyim; bazı meslek gruplarında yarısından fazlası! Şaka yapmıyorum; bu kesin bir veri...”
* * *
Bu ifadeler Yiğit Bulut'a ait...
Geçen hafta deyim yerindeyse, “açtı ağzını yumdu gözünü...”
Erdoğan'la yaptığı mülakat sonrası hakkında yapılan -saldırı düzeyindeki- yorumlardan sonra; “Bu ülkede 'yerleşik düzene biat etmeyen' bir Başbakan’a, 'başbakanlara davranılması gerektiği gibi' yaklaşmak ne kadar büyük suçmuş!” dedi ve gerisi geldi...
Asıl bombası, ne başbakan için “o tam bir ötekidir” demesiydi” ne de “Avrupa Birliği ile üyelik sürecimizi net bir şekilde kesmeli” önerisi...
Yiğit Bulut, herkesin aklında gezinen ama ortalarda pek dillendirilmeyen bir şeyden bahsetti: “Ertuğrul Özkök ile ilk çatışmaya başladığım dönemde, bana saldıranların “aynı çember” içinde ve bu arkadaşların Soner Yalçın‘ın çevresinde yerleşik olduğunu fark ettim... ”
Bir odaklanmadan bahsediyordu...
Soner Yalçın'ın kitaplarını, sitesini (odatv), yazılarını okuyorsanız; yıllardır “aşılamaya” çalıştığı fikirlerini de biliyorsunuz demektir.
Yiğit Bulut, bu “aşılamanın” muhtevasına değil, kaynağına işaret etme cesaretini gösteriyor: “(...) bu “toplanmanın” mensuplarının daha önce Türkiye’de “yaymaya çalıştıkları” Türkiye’de her şeyi “Museviler” kontrol eder, hepimiz aslında köken olarak “Yahudi”yiz tezlerine bakarsanız; amaçlarının farklı ve motivasyonlarının başka devletlerin gizli servislerinden dahi gelmiş olabileceğini rahatlıkla anlayabilirsiniz...” diyor.
* * *
İstihbarat, gizli servis gibi meseleler farklıdır elbette...
Ve açıkcası benim özgürlük anlayışım; onca iddia, tez, komplo teorisine rağmen; masonluk dahil her türlü örgütlenme biçimini savunmayı da kapsar. Adı “kardeşlik” olur, “cemaat” olur, “örgüt” olur, dernek olur... Yeter ki hukukun, insan haklarının, vicdanın ötesinde bir takım faaliyetler tezgahlanmasın...
Onca kanlı ve dramatik örnekle can sıkmadan söylersek; son günlerin gündem maddesi olan “Simonlar” bu tür bir tezgaha en güzel örneği teşkil ediyor. Bu tezgah; “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın sarkıtı gibi duran, “her taşın altında cemaat arama” mes'elesidir...
Objektiflik ve dürüstlük adına bir kaç “normal” çıkış yapan Yiğit Bulut'a edilmedik hakaret bırakmayanların bu konuda tam bir “kardeşlik” içinde çalışmaları tesadüf olabilir mi?
Biraz dikkat edince Yiğit Bulut'un bir konuda daha haklı olduğunu düşünmemek mümkün değil: “Haliç'te Yaşayan Simonlar-Dün Devlet Bugün Cemaat” kitabının ismine odaklanın bir kaç saniye...
Hanefi Avcı haricinde böyle bir ismi hangi yazarın bulabileceğini hiç düşündünüz mü?
Bence biraz düşünün... Bunu yaparken bu “yiğit”in sözlerini de hep hatırlayın: “uyan güzel halkım uyan! Bu ülke senin, sahip çık! Çık ki; çocuğun da bu 'yerleşik sistemin' kölesi olmasın...”
Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. (Montaigne)
Dolar
1.496
1.506
Euro
1.925
1.940
Sterlin
2.285
2.330
Altın
60.19
60.63
IMKB
61030
'Sörfün ustasıyım, Alaçatı'nın hastasıyım'...
Son birkaç yıldır, gitmezsem, görmezsem, orayı yaşamazsam olmaz, dediğim yerde
zamanının çoğunu geçiren biriyle röportaj yapmanın keyfini yaşıyorum. Belli ki,
O da tutkun. Benimki Alaçatı tutkusu, O’nunki Alaçatı’da rüzgar sörfü tutkusu.
Çağla Kubat’tan söz ediyorum. Alaçatı Yelken Kulübü’nün lisanslı rüzgar sörfçüsü
olan ve bu kadarla da kalmayıp, rüzgar sörfünde birçok kez şampiyonluklar
kazanmış manken, oyuncu ve sunucu Çağla Kubat’tan...
İstanbul’un ünlü sanatçı ve yazarları Kültür A.Ş.’nin iftarında buluştu.
İftardan sonra diş kirası olark ne dağıtıldı?
Starbucks Coffee Türkiye, Yeni Şafak'ta yayınlanan İsrail mallarına boykot
haberinde, adının listedeki markalarda geçmesi üzerine bir açıklama yaptı.
Kategoriler
HaBerTaraf
HaBertaraf Yayın Hizmetleri
Sahibi ve Genel Müdürü Rıfat YÖRÜK
Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt PEKER (Kurucu)
www.habertaraf.com'da yayınlanan tüm materyalin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.