|
|
|
Haksızlık yapmışsın Nuh Gönültaş!
Ali Atıf BİR
[email protected] |
|
Nuh Gönültaş dün ilginç bir yazı yazmış ve "türban özgülüğünü savunan öğrenciler olsaydı polis şiddet göstermezdi" ana fikirli yazımı eleştirmiş.
Nuh Gönültaş diyor ki: "Polis sağcı öğrencilere daha nazik davranıyor derseniz önünüze 28 Şubat sürecinde de türbanlılara yapılan şiddeti, hatta polis tekmesiyle ikiz bebeğini düşüren Nuray Bezirgan'ı koyarlar."
Nuray Bezirgan olayını duymamıştım. İnterneti araştırdım. Bu konuda birkaç internet sitesi dışında olayı doğrulayan kimse yok. Eğer bu olay polis kayıtlarına geçmiş ya da mahkeme konusu olmuş ise kaynağını Nuh Gönültaş'tan duymak ya da doktor raporlarını görmek isterim.
Düşük yapmak o kadar kolay bir şey değil. Önce hamileliğin kanıtlanması sonra da doktor raporuyla düşüğün ortaya konması gerekiyor. Şu andaki olayda da bir düşük söz konusu ama yine kimse ortaya ne bir doktor raporu koyuyor ne de bir kanıt gösteriyor!
Burnuma her iki olayda da "mağdur" edebiyatı kokuları geliyor.
(Bu arada Nuray Canan Bezirgan'ın son dönemde "Atatürk'ü sevmiyorum" tartışmasıyla gündeme gelen türban aktivisti olduğunu okurlarıma anımsatayım.)
Nuh yazısını şöyle bitirmiş: Polis kimseye merhamet etmiyor, iktidarın rengine göre davranıyor!
Sevgili Nuh...
Eleştirinin haksız ve dayanaksız olduğunu düşünüyorum.
Hele de Üniversitede Türbana Özgürlük bildirgesine imza koyan biri olarak senin yazının benim üstümden çevrilmiş bir ikna yazısı olduğunu düşündüğüm için de çok üzüldüm.
Ben farklı bir şey mi diyorum ki?
Aynı şekilde polisi "iktidarın rengine göre davranma" diye uyarıyorum. Şu anda türban yanlısı bir eylem olsa polis eylemci gençlere aynı şekilde mi davranır? Hayır.
Peki onayladığımız ve özlediğimiz demokrasi ve özgürlük düzeni bu mu? Hayır.
Hiçbir genç hiçbir dönemde şiddet içermeyen protesto davranışları için polisten şiddet görmemeli, cezalandırılmamalı.
Böyle bir toplum düzenine ulaşmak için uğraş vermiyor muyuz? Veriyoruz.
O halde hep birlikte el ele bu tür orantısız polis şiddetine, türbanlısı için de türbansızı için de, karşı çıkmalıyız.
Geçmişe gidecek olursak...
1980'lerden bu yana polisin genç hareketlere yönelik davranışlarına baktığımda seninle aynı kanıda değilim.
Polis, Türkiye'yi yıllardır daha çok milliyetçi-muhafazakâr iktidarlar yönettiği için, çoğunlukla yasanın kenarlarında dolaşan milliyetçi-muhafazakâr gösterilerde hep daha "nazik" olmuştur.
Özellikle dini göstergelere toplumun büyük kesimleri saygı gösterdiği için, polisler de aynı saygıyı paylaştığı için dini temelli gösterilerde hoşgörü sınırları daha fazla zorlanmıştır.
Daha uçuk, daha marjinal sol, aşırı sol gösterilerin göstericileri ise "Türkiye'nin en büyük düşmanı komünizmdir, görüldüğü yerde ezilmelidir" zihniyetinin bugüne uzantısıyla hep daha fazla horlanmış, itilmiş ve kakılmıştır.
Bu durum Türk polisinin muhafazakâr-milliyetçi-dindar genleri serbest bırakıldığında ortaya çıkan bir durumdur. Polis şefleri de "iktidara göre" yön tayin ettiklerinden, iktidarda da çoğunlukla muhafazakâr-milliyetçi iktidarlar olduğu için daha fazla şiddet gören taraf (bu diğer taraf hiç görmüyor demek değil) çoğunlukla uçuk, kaçık, solcular, Marksistler olur.
Daha iyi anlatmak için şöyle bir örnek vereyim...
Türkiye'de aile kutsaldır. Bu nedenle polisle başı derde giren evli çiftlere karakolda hep daha fazla hoşgörü gösterilir. Ancak aynı konudan bekâr birinin başı polisle derde girerse gösterilen şefkat ve hoşgörü seviyesi aynı değildir. Düşünün bakalım neden?
Başka sorum yok!
Çekirgelik: Eğer yürüdüğünüz yolda güçlük ve engel yoksa bilin ki o yol sizi bir yere ulaştırmaz. Bernard SHAW
|
|
10 Aralık 2010 - 10:17:58 |
|
|
Dolar |
|
|
1.496
|
1.506
|
|
Euro |
|
|
1.978 |
1.993 |
|
Sterlin |
|
|
2.340 |
2.395 |
|
Altın |
|
|
66.61 |
67.05 |
|
IMKB |
|
|
64759 |
|
|