|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Star |
Aziz ÜSTEL
|
Yeni anayasayı da Genelkurmay yapmalı
|
|
|
Vatan |
Can ATAKLI
|
Neşeli pazar fıkraları
|
|
|
BUGÜN |
Doğu ERGİL
|
İnsan olmanın gereği
|
|
|
Sabah |
Emre AKÖZ
|
Kumkapı'da rengârenk bir gün
|
|
|
Sabah |
Engin ARDIÇ
|
Faşist hükümet kuralım
|
|
|
Bugün |
Erhan AFYONCU
|
İlk modern darbemizin fitilini medrese öğrencilerinin gösterileri ateşlemişti
|
|
|
Yeni Şafak |
Fehmi KORU
|
Oyuna oyun gerek...
|
|
|
Milliyet |
Hasan CEMAL
|
Mülkiye’deki genç kardeşlerime açık mektup!
|
|
|
Yeni Akit |
Hasan KARAKAYA
|
1973’ten günümüze petrol cinayetleri!
|
|
|
Yeni Şafak |
Hayrettin KARAMAN
|
Almanya'da din özgürlüğü
|
|
|
Radikal |
Koray ÇALIŞKAN
|
Cipli Müslüman'a karşı Müslüman sol
|
|
|
Star |
Mahir KAYNAK
|
Öğrenci eylemleri
|
|
|
Star |
Mehmet ALTAN
|
Herkes Gutenberg, herkes medya
|
|
|
Sabah |
Mehmet BARLAS
|
Tayyip Erdoğan'ın eleştiri ile imtihanı...
|
|
|
Millî Gazete |
Mehmet Şevket EYGİ
|
Samimî Vehhabîlere bir şartla haklarımı helâl ediyorum
|
|
|
Zaman |
Mümtaz'er TÜRKÖNE
|
Şu 68'liler
|
|
|
Zaman |
Mustafa ÜNAL
|
Türkiye'nin ihtiyacı olduğu fotoğraf
|
|
|
Sabah |
Nazlı ILICAK
|
Piliç olayı
|
|
|
Akşam |
Özlem ÇELİK
|
YÖK Başkanı'na sofistike* eylem önerileri
|
|
|
Yeni Şafak |
Rasim ÖZDENÖREN
|
Karanlık odağın gerilimi
|
|
|
|
|
İşadamı olmanın birinci kuralı: Ağlamak |
|
|
İş dünyasını çok iyi bilen gazeteci Funda Özkan: Bazen kendimi çiftlikteki tavuklar gibi hissediyorum |
|
Röportaj: İPEK ÖZBEY
Funda Özkan, iş dünyasının nabzını iyi tutan, kulislerden en yeni bilgileri her zaman köşesine taşıyan bir gazeteci. AKŞAM ailesine katılan Özkan'la iş dünyasını, kulis almanın püf noktalarını konuştuk. Özkan'a göre yol almamızın önündeki en büyük engel, çiftlikteki tavuk gibi davranıp, sorgulamamamız.
Ekonomi yazarı-gazeteci Funda Özkan, 22 yıldır gazetecilik yapıyor, 14 yıldır köşe yazıyor. İş dünyası kulislerinden her zaman farklı haberleri köşesine taşıyor, okuyucusuyla paylaşıyor. Siyasete ilgisi büyük, öyle ki bir dönem AB Parlamenteri olma hayalleri kurduğunu anlatıyor. AKŞAM okuyucusuyla buluşan Funda Özkan ile siyasetten iş dünyasının ünlülerine ve Türkiye'nin ekonomisine baktık.
- 3 ay ara verdiniz, neler yaptınız?
Kaz Dağları'nda kendime taş ev yaptırdım. Taş evde yaşıyordum. Çok iyi ustabaşı, çok iyi mimar oldum. Fayansların yerini, tüpün çıkışını tespit ettim. İş aleminden tanıdığım birkaç kişi bana hayretler içerisinde baktı, 'Nasıl vazgeçersin?' diye. 'Bu bir vazgeçme değil, bu bir beyin dinlendirme' dedim. Bir süre daha sürdürebilirdim ama AKŞAM Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya'dan çok hoş bir telefon aldım ve geldim.
- 3 ay boyunca bir muhasebe yaptınız mı?
Yaptım. Ben bugüne kadar nerede durdum, neyi başarıp, neyi başaramadım. Şu zamana kadar kendi dinginliğimi, akıl sağlımı korumayı başarmışım gibi sonuçlar çıkardım.
ARTIK DAHA AZ ÖFKELENİYORUM
- Bundan sonra 'Asla yapmayacağım' dediğiniz bir şey oldu mu?
Oldu. Öfkemi dizginlemeyi epeydir beceriyorum. Mümkün olduğu kadar az öfkelenmeyi becermeye çalışıyorum.
- Peki, hoş geldiniz diyelim ve sizin usta olduğunuz konuya gelelim. İş dünyasından nasıl kulis alınır? Püf noktaları nelerdir?
22 yıl önce gazeteciliğe başladığımda bir büyüğümden duymuştum, çok hoşuma gitti ve 22 yıl boyunca hatırladım. Önemli olan ekonomide, iş dünyasında, siyasette karar alma süreçlerinde politika üreten, temsil kabiliyeti olan 1000 kişinin içinde kaç tanesinin cep telefonuna sahipsiniz, kaçını aradığınızda bilgiye ulaşabiliyorsunuz; bu önemlidir.
- Türkiye'de sermaye yapısı değişti. Yani 22 yılın belki de 7 yılında yeni yeni işadamlarıyla tanıştınız diyebilir miyiz?
Her hükümet kendi sermayedarını yaratır. Bütün dünyada böyledir. Burada önemli olan sermaye yaratırken usulsüzlük, yolsuzluk sistemine gidilmemesidir. Ben Özal'dan AKP dönemine kadar uzun bir süreci izledim gazeteci olarak. Burada önemli olan o iktidar ve çevresinde olan insanlara, muhaliflere, etki-tepki kabiliyeti yüksek, düşünen, sorgulayan insanlardan kaçına ulaşıyorsunuz. Özal döneminden 2002 dönemine kadar aşağı yukarı aynı insanlardı. AKP'yle birlikte bir değişim oldu tabii ki. İş alemine baktığınızda o değişimin içinde yeni sermaye türedi. Ama eski sermayenin aktörlerinden epey insan devam ediyor.
-Sermaye el değiştirmedi yani, yeni sermaye türedi, öyle mi?
Ben bu demecin üzerinde çok durdum. Çok iddialı bir laf, 'Sermaye el değiştirdi!'... Var olan mevcut aktörlerin büyük bölümünün devre dışı kalıp, yenilerinin gelmesi demek bu. Yenilerinin geldiği doğru ama mevcut aktörler değişmedi. Yeni bir sermaye türemesi gerekiyor mu, evet gerekiyor. Sermaye yapısının büyümesi Türkiye'nin kalkınmasını beraberinde getirir.
- Siz günde aşağı yukarı kaç telefon görüşmesi yapıyorsunuz?
Size telefon defterimi göstereyim. Hala defter kullanıyorum. Ben bir gazetecinin en mühim birikimlerinden birinin telefon defteri olduğuna inananlardanım. Telefonla konuşmaktan kulak bölgemin ağrıdığı oluyor elbet.
YAPACAĞIM DİYORSAM YAPARIM
- İş dünyasıyla yakınsınız ama mesafeyi nasıl koruyorsunuz?
Gazeteciliğimle ilgili şununla övünebilirim. İyiyimdir, kötüyümdür, sivri dilliyimdir, sert derler... Ne denirse densin ama şu ortak noktayı yakaladığım için mutluyum. Funda sözünün eridir, dürüst ve güvenilirdir. Bugüne kadar eleştiri bombardımanına tuttuğum işadamı tanıdıklarım çok oldu. Ama önemli olan ben 'Bir şey yapacağım' diyorsam yaparım. Karşımdaki insanlar da yüzümden, gözümden, sözümden anlarlar ne düşündüğümü.
-Yakın ilişkiler kurmak kulis almak anlamında işi kolaylaştıran bir şey ama kimse size 'Şunu yazma' demedi mi?
Bizim meslektaşlarımız arasında kendisini iş dünyasıyla özdeşleştiren kimseler olabiliyor. Ben fabrikatör değilim, işadamı da değilim. Ben gazeteciyim. İş, aş, ekonominin insan hayatındaki önemi açısından yaklaşıyorum meseleye. En zengin iş adamı için de geçerli, en fakir ev kadını için de... Ben insanla ekonomiye aynı pencereden bakmaya çalışıyorum.
- Size kızan işadamlarından bir daha kulis alamadığınız oluyor mu?
Hayır olmadı. Dürüstlük ve sözünün eri olmak inanın kapıları kapatmıyor yüzünüze.
- Soru sormak da zorlaştı, sorgulamak da...
Bazen kendimi çiftlikteki tavuklar gibi hissediyorum. Birileri bize yem atıyor, bütün tavuklar oraya üşüşüyoruz, o yemleri yiyoruz. Sonra diğer tarafa atıyorlar pıt pıt oraya gidiyoruz. Hiçbirimiz tavuk olarak, 'Bu çiftlikte ne oluyor, çiftliğin binası nasıl, suyu nasıl, havası güzel mi, yukarıda yıldızlar var mı, bu çiftliğin sahibi bizi doğru yönetiyor mu' diye bakmıyoruz. Başbakan imam hatip konusunu açıyor. Hiçbirimiz sormuyoruz. Neden elma ağacı örneğini verdi? Burada bir metafor var mıydı? Kutsal kitaptaki yasak elmayı mı kast ediyordu. İmam hatipli belediye başkanlarından hangisi hakkında yolsuzluk soruşturması açıldı, sormuyoruz.
- Korkuyor olabilir miyiz sizce?
Tüm anneler evlatlarının ne kadar zeki olduğunu söyler. Doğrudur bütün çocuklar hayata çok zeki başlar. Ama maalesef ki, toplumsal baskılar, ananeler, 'ayrık olma, icat çıkarma, soru sorma başına bir şey gelir' kültürü ve bunu desteklemiş olan siyasi atmosferlerle sormayan, sorgulamayan bir hale geldik.
İş adamlığının birinci kuralı her zaman ağlamaktır
- Krizi iyi yönettik mi?
Global krizi hasarsız atlatmadık elbet ama bizim gemi denizde gayet iyi yüzüyor ve üstüne bir de okyanusa çıkabiliyor. Üstelik şimdi birçok ülkenin gemisi, bir dönem gıpta ettiklerimiz de dahil, limanda batma tehlikesi yaşarken biz bu durumdayız.
- En büyük sorunumuz ne?
Yapısal dönüşümü sağlayamamış, özellikle gençlere iş, aş yaratamamış olmamız. Nüfusumuzun gençliğiyle övünüyoruz. İş piyasasına girdikleri zaman görüyoruz ki niteliksiz bir iş gücü bu... 'Her işi yaparız ağabeycim'den dolayı gençlere gelecek veremiyoruz.
- İş dünyasının endişeleri var mı?
İşadamlığının birinci kuralı her zaman ağlamaktır. Ağlanacak yerde ağlayacaklar, gülünecek yerde yine ağlayacaklar.
- Bu neden kaynaklanıyor?
Bu sadece iş dünyasına yönelik bir şey değil. Biz Türk milleti olarak nazara ve kadere çok inanan bir toplumuz. Aslında biz ailemiz ve çok yakın çevremiz dışında 'Çok güzel para kazanıyorum, çok güzel yaşıyorum' demeyiz. Nazar kültürüyle büyüdüğümüz için olsa gerek hepimiz, sokaktaki simitçi de aynıdır, Türkiye'nin en zengin holdinginin sahibi de aynıdır, herkes biraz da bu kültürden kaynaklanan bir yakınma halindedir. Konjonktür de uygunsa o ağlamalar feryada döner. Şu anda iş dünyasınınki feryat figan değil, sadece ağlıyorlar.
- Türkiye'de işadamı olmak kolay mı?
Türkiye'de işadamı olmak kolay ama girişimci ruhu yok. Bunu destekleyecek politikalar da yok. Hamaset edebiyatı yapıyoruz, 'Bir Türk dünyaya bedeldir' diyoruz. Siz hiç 'Bir Etiyopyalı dünyaya bedel' diye bir şey duydunuz mu ya da 'Bir Alman dünyaya bedel' diye? Bizim bu hamasetten çıkıp, kendi kendimizi pohpohlamaktan vazgeçmemiz gerekiyor dünya oyuncusu olmak için.
- Eskiden TÜSİAD konuştuğunda hükümet düşerdi. Şimdi bir şey olmuyor.
Bu ülkede kavram karmaşaları var. TÜSİAD bir sivil toplum örgütü değildir. Bir çıkar grubudur. Çıkar da bir grup cream de la cream işadamlarının sesini duyurmak, lobi yapmaktır. Yıllar öncesinden bir cümle size... Bir ülkede iş alemi sosyal politikanın önemini fark ederse o ülkede adil kalkınma olur. Piyasalar dalgalandığında ilk önlem olarak işçisini çıkaran işadamı mağazasında durgunluğu da hak ediyordur. Çünkü işçisi onun aynı zamanda müşterisi. Bu sosyal normla hareket etmek önemlidir ki TÜSİAD bunu yapıyor. Ama artık tek ses değil. Ses çıkaran sermayenin sayısı arttı. Zaten tek başına güç olmamalı. Bu ülke 72 milyon. Her kesim senini duyurmalıdır.
İş dünyasının aktörlerini nasıl bilirsiniz?
- Size Türkiye'nin bazı işadamlarını sormak istiyorum. Onların isimlerini söylediğimde tek cümleyle aklınıza geleni söyler misiniz?
Tabii...
- Rahmi Koç?
İş hayatından sıkılan, mümkün olsa sürekli dünyayı araştırsın, merak duyan bir insan.
- Mustafa Koç?
TÜSİAD'da görev aldığı ilk zamanlarda daha otokontrolü yoğundu. Onun da daha keyfince konuşabildiğini düşünüyorum.
- Güler Sabancı?
Sabancı Holding'i yönetmekten daha çok Sabancı Üniversitesi ve Sabancı Vakfı'nı yönettiği için mutlu olduğunu düşünüyorum.
- İshak Alaton?
İleri demokrasiye ilişkin söylemlerini bu ülkede çok erken söyledi.
- Çok enteresan bir tespit, neden böyle düşünüyorsunuz?
Çok erken söyledi, çok kırıldı diye düşünüyorum.
- Hamdi Akın?
Risk almayı seven, dünya vizyonu olan bir işadamı.
- Ümit Boyner?
İnsan gibi insan.
- Ali Ağaoğlu?
Bir röportajı vardı, 'Gencim, yakışıklıyım, bekarım' diye. Üçünün de doğru olmadığını biliyorum. (Gülüyor)
AB parlamenteri olma hayali kuruyordum
- Köşe yazarısınız ama köşenizde diğer köşecilerle polemiğe giren bir yazar değilsiniz, doğru hatırlıyorum değil mi?
Evet, doğru hatırlıyorsunuz, hiçbir polemiğim olmadı.
- Bu bilerek uzak durduğunuz bir şey mi?
Benim kişiliğimden kaynaklanıyor. Savaşım bugüne kadar hep kendimle, kendimi geliştirmek ve yargılamak üzerine oldu.
- Bir de uzun köşeler yazmıyorsunuz?
Uzun yazıları sevmiyorum. Derdini mümkün olduğunca kısa yazmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Ve köşemde yeni haberler vermeye, farklı bir gündem yaratmaya çalışıyorum.
- Peki, ne isterdiniz, bir düşünüz var mı?
Ben AB Parlamenteri olma hayali kuruyordum, '2016'da AB Parlamenteri olacağım' diyordum. Siyaseti severim ama asla Türkiye'de yapmak istemem. Umudum Türkiye bir gün AB ülkesi olacak, ben AB'nin gençlerinden biri olacaktım. Bu ülke benim en büyük hayalimi elimden aldı. AB Parlamentosu'na gittiğimde fotoğraf çektirir, 'Ben buraya geleceğim' diye espri yapardım.
- Ne yapardınız orada?
Sosyal politika üretmeye yönelik bir ekip oluştururdum ve orada beş yüz kişinin içerisinde herhangi biri değil, politika üreten mühim biri olmaya çalışırdım.
- Bunu neden Türkiye'de yapmıyorsunuz?
Siyasi partiler yasası nedeniyle. Hangi parti olursa olsun her şey liderin iki dudağının arasında olduğu için yapamam.
AKŞAM
|
|
11 Aralık 2010 - 09:18:13
|
Dolar |
|
|
1.496
|
1.506
|
|
Euro |
|
|
1.978 |
1.993 |
|
Sterlin |
|
|
2.340 |
2.395 |
|
Altın |
|
|
66.61 |
67.05 |
|
IMKB |
|
|
64759 |
|
|
|
|
WikiLeaks'te niye adım geçmiş anlamadım... |
|
WikiLeaks belgelerindeki iddialardan eski Enerji Bakanı Hilmi Güler de nasibini aldı. Güler'e iddiaları sorduk. Eski Bakan, bu belgelere girmekten dolayı epey şaşırdığını belirtiyor. Halefi Taner Yıldız'la birçok projede ayrı düştüklerini de 'Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır' diye dile getiriyor
|
|
|
|
|
|
|
Ocak 2011'de Show TV ekranlarında olacağı konuşulan dizi Star TV ile anlaştı. |
|
|
|
|
Bakalım yumurta'dan ne çıkacak? Bugün Ankara 'sürpriz yumurtası' gibi sürpriz bir yumurta eylemine tanıklık edecek. Kızılay meydanında gençler ne yapacak? |
|
|
|
|
|
|