|
|
|
Star |
Ahmet KEKEÇ
|
27 Mayıs kokuları geliyor
|
|
|
Bugün |
Ali Atıf BİR
|
Yumurtalar süngümüz, şemsiyeler miğferimiz...
|
|
|
Zaman |
Ali BULAÇ
|
Yumurta fikir değildir
|
|
|
Yeni Akit |
Ali İhsan KARAHASANOĞLU
|
Baro Başkanı, “Kanunu görmezden gelin” derse!
|
|
|
Milliyet |
Aslı AYDINTAŞBAŞ
|
PKK cemaatten ne istiyor?
|
|
|
Vatan |
Can ATAKLI
|
Yumurta “darbeci” taş “demokrat” olamaz
|
|
|
Sabah |
Engin ARDIÇ
|
"Kemalist olmayan" sol nasıl üretilir?
|
|
|
Bugün |
Gülay GÖKTÜRK
|
Tarih tekerrür eder mi?
|
|
|
Yeni Şafak |
Hakan ALBAYRAK
|
"Hicaba Azadlıq"
|
|
|
Akşam |
İsmail KÜÇÜKKAYA
|
İstanbul polisi nerede hata yaptı?
|
|
|
Milliyet |
Mehveş EVİN
|
Gülen okulları Hollanda Meclisinde
|
|
|
Sabah |
Nazlı ILICAK
|
CHP kurultayına doğru
|
|
|
Star |
Şamil TAYYAR
|
“Tayyip bey haddini aştı”
|
|
|
Akşam |
Serdar AKİNAN
|
Piç kuruları
|
|
|
Millî Gazete |
Sinan BURHAN
|
Sünniler Kerbela'nın neresinde?
|
|
|
Radikal |
Tarhan ERDEM
|
Çarşaf liste, nereden nereye?
|
|
|
|
|
|
Yeni bir sosyosfer
Rabia ÇEK
|
|
Her birey verili bir toplum ortamına doğar. Birey büyüdükçe içine doğduğu toplumsal yapıyı dönüştürür. Dönüşen toplum yapısına göre de ihtiyaçlar, insanlar ve kurulu düzen doğa da değişiyor. Her dönüşüm ardından değişimi de zorunlu kılıyor. Birimizin yapabileceği tek bir hata tüm yapıyı etkileyebiliyor. İnsanın kendini yetiştirirken sorgulayıcılığını yapmak zorunda olduğu hayat böylesine farklı kılıyor kişiliklerimizi işte. Her yeni kuşağın bir önceki kuşak tarafından anlaşılamamasının temelinde de bu yatar. Yapı değişiyor, dünya artık karmaşıklıkları beraberinde getiriyor. Bu değişimin ana oyuncuları bizden başkası değil.
Doğayı üzende, dünyamızı kaybedende biziz. Hem aktör olup dünyayı değiştiren hem de bundan kötü etkilen bizler oluyoruz. Şu yaşadığımız an dilimine kadar dünyada olan her şey yarın için daha kötü sonuç doğuruyor. Her geçen gün bir sonraki güne göre daha mutluyuz. Yarın için ne var elimizde dersek eğer, mutsuz kişiliklerin olduğunu görürüz. Kişiliklerimizin değişime uğramasını tıpkı dünyadaki fiziksel değişimler gibi algılamamız gerekir. Yani bu zorunluluktan öte bir durumdur.
Değişiyoruz evet ama nasıl? sorun burada barınıyor aslında. Bizi neler yıpratıyor? Neden her bir sonraki gün bir önceki günü aratıyor? Dünya değişiyor ama neden bizi içine kapanık bir kutu gibi saklıyor? Kim ellerimize kelepçeleri takan? İçimizde daha uyanık olanların amacı neydi dünyamıza? Tüm bu soruların ana kaynağı yine bizde yatıyor. İnsanoğlu hala tüm iradenin kendinde olduğu fark edemiyor. Doğayı öldüren biziz, savaşlara göz yuman biziz, dünyada dengesiz ülkeler yaratan biziz, dengesiz ilişkiler mevcutken demokrasi uçurtmalarını uçurtmaya çalışan biziz.
Uyanma vakti geldi. Yeterince uyuduk sanırım. Doğayı mı öldürüyor birileri o halde önlerine geçecek yine biziz. Dünyayı mı çöle mi çeviriyorlar o halde inadına su vereceğiz yüreğimizle gülümseyerek, hiç umutları yitirmeden. Umutların anlamını bilmeyenlere umut olup umutlarımızı anlatacağız o zaman. Savaşlara mı sessizleştiriliyoruz, cesurlar kalkıp ağzımızdaki bantları yere indirecek. Bizden kötü olanlar mı yapıyor tüm bunları o halde iyiler cömertliğiyle kapatacak açılan yaraları. İyiliğimizi yapacaklarımızla göstericeğiz o zaman.
Bizi kendimize getirecek olan yine kişiliğimiz olacak. Yapılanların tümü kişiliğimizi törpülüyor, duyarsızlaşıyoruz her geçen gün. Tıpkı elimiz uyuştuğunda sinirlerimizi bir müddet hissedemediğimiz gibi.
Savaşlar o kadar çok olmaya başladı ki artık insanlara savaşlar normal gelmeye başladı. Sadece savaş değil aklımıza gelebilecek her konu için durum bunu gösteriyor. Dengelerin olmadığı bir dünya bizi duyarsızlaştırıyorsa, kurtarılması gereken bir de kişiliklerimiz varsa, bunun doktorunun kendimiz olduğunu her seferde hatırlatmamız gerekiyor beynimize. İşte bu yüzden“Kişilik çözümlemeleri gerekiyor” diyoruz. Sorunumuz kimseyle değil kendimizden başka. Herkesin kendi psikologu olması gibi bir şey bahsettiğimiz şey aslında. Birilerinin ağzındaki devrimler ya da darbeler değil söz ettiğimiz. Dünyadaki tüm insanların değişen sosyosferde ki tek sorunları kişilik bunalımları.
Dünya değişiyor, her yeni günde farklı sosyosfere uyanıyoruz. Değişimlerin kök saldığı yerde kendimizi korumamız oldukça güç. İşte bu yüzden değişen dünyada değişen kişiliklerin çözümlemeleri gerekli. Tüm sosyal bilimlerin atacağı ortak bir adımla yapılabilecek umutlar istiyoruz. Biz insanın kendi kişiliğini bulmasının bir yolu olduğuna inanıyoruz. Sizin yapacağınız tek şey şuna karar vermek: dünya insanının sorunu var mı? Evet diyebiliyorsak dünya bir çiçektir diyebiliriz rahatlıkla. Hayır diyorsak asıl sorunun kişiliklerimizde saklı olduğunu kabul etmek gerekir.
Uzak yer yok bizim için. Atılabilecek adımlarımız var. Ne doğaya ne de dünyaya bencillik etme zamanı değil artık. Zaman, farkındalığımızı ve her birimizin önemli kişiliklere sahip olduğunu kabul etme zamanı.
Yüreklerinizi hareketlendirin haydi, biz önemliyiz çünkü.
Rabia Çek
STDM Aktivisti
YAYINLANMASINI İSTEDİĞİNİZ GÜNDEME İLİŞKİN YA DA GÜNDEM DIŞI YAZILARINIZI [email protected] ADRESİNE GÖNDEREBİLİRSİNİZ...
|
|
12 Aralık 2010 - 00:00:51 |
|
|
Dolar |
|
|
1.497
|
1.507
|
|
Euro |
|
|
2.000 |
2.015 |
|
Sterlin |
|
|
2.352 |
2.400 |
|
Altın |
|
|
66.88 |
67.54 |
|
IMKB |
|
|
66380 |
|
|