|
|
Ahmet ASLAN
Garipliğin normalleşmesi
|
|
|
|
|
Alper GÜRKAN
|
|
Necmettin EVCİ
|
|
Aliya RAHTE
|
|
Mustafa YILDIZ
|
|
|
|
|
|
“Simav’da bir Güzel İnsan”
Ahmet ÖZCAN
[email protected] |
|
Kütahya’nın eski ama güzel İlçesi Simav’ı ilk kez görme fırsatım oldu.
Bursa’dan dağ yolunu izleyerek gittik bir arkadaşımla birlikte.
Yol üzerindeki köyleri de görmüş olduk böylece.
Köylerden birçoğu, Orta ve Doğu Anadolu’nun köylerini anımsatıyor, yaşam koşulları bakımından, cevabı da zaten aşağıda.
Neyse.. Konumumuz başka.
Şirin bir İlçe olan Simav’da tanıma şerefine erdiğim saygıdeğer bir insanı sizlerle tanıştırmak istiyorum, dilimin döndüğü, kalemimin elverdiğince.
Hatırı sayılır bir serveti yöneten ve kereste ticaretiyle iştigal eden 78’lik bir delikanlı bu.
Sabah üzerine gün doğdurmamış, akşama kadar işinin başında, şöyle emekli olup da “on dönüm bostan, yan gel Osman” pozisyonuna hiç geçmemiş ve niyeti de yok.
Kilosuna yük mahiyetinde yağ yığmamış, ölçülü yemiş-içmiş. Sağlığını doymadan kalkmayı becerebilmeye endekslemiş.
Üzerindeki elbise muhtemelen 3-5 yıllık, ayakkabıları da öyle, gösterişsiz ama tertemiz.
Muhatabından gözbebeklerini hiç kaçırmıyor. Hatta gözün içine içine bakıyor ve yüzünden tebessümü esirgemiyor.
Ofisindeki masa, koltuk ve diğer demirbaşlar en az otuz yıllık ve gösterişten uzak.
Çalışanları elpençe değil karşısında ve onlara da saygılı davranıyor.
Yüksek öğretimli değil ama boş konuşmuyor, neyi, nasıl ve hangi tonda konuşacağını çok iyi biliyor.
Otomobilini yaşı gereğince şoförü kullanıyor, orta sınıf bir hizmet aracı. İsteseydi özel helikopter alabilir ve işlerinin takibinde kullanabilirdi.
Peki diyeceksiniz! Bu adam yemiyor-içmiyor da trilyonluk serveti ne yapıyor.
Kamu yararlansın diye çevresine Cami ve Sağlık Ocağı başta olmak üzere İlçenin ihtiyaç duyduğu sayıda altı adet okul yaptırmış ve donatmış.
Şimdiki projesi ilçeye (200) yataklı ve tam donanımlı bir hastane yapımı, finansmanını hazırlamış ve uygulamaya devam ediliyor.
Servetin kaynağını soruyorum.
“Babasının sağlığında küçükbaş hayvan besiciliği ve mandıracılık yaptıklarını; verimi arttırmak için fazla süt veren ve ikiz doğuran keçi getirtip çoğalttıklarını; bilahare civar köylerdeki muhtaç insanlara 10’ar adet keçiyi %50 ortaklık şartıyla dağıtıp işi geliştirdiklerini; bazı açgözlü köylülerin çoğalttıkları keçileri dışarıya satıp işi bozduklarını, devlet memurlarının sudan sebeplerle üzerlerine çökmesini engellemek için usullerine riayet etmek zorunda kaldıklarını; değişen şatlara göre de kereste ticaretine başlamak durumunda kaldıklarını ve düşe kalka bu seviyeye ulaştıklarını; Yasal mevzuata harfiyen uya geldiklerini” anlatıyor.
Politikayla ilişkisini soruyorum.
“Politikacıyla işinin olmadığını buna gerek de bulunmadığını” söylüyor.
Servetin kendisi için ne ifade ettiğini soruyorum.
“Servet benim sırtımdaki yüktür, sorumluluğumdur, oynamak zorunda olduğum roldür. Bu hayattaki rolümün yarın ahretteki hesabını yüz akıyla verebilme umuduyla çalışıyorum.” Diyor.
İşte son zamanlarda İslâm’ı, Sosyalizm veya Kapitalizm penceresinden görmeye/göstermeye çalışan özürlülere gösteriyor, Müslim’in servete nasıl bakması gerektiğini.
Kapitalistlere göre bu adam ahmaktır. Sosyalistlere göre ise bu sıra dışı bir durum ve imalat hatasıdır, genellenemez.
Onlar yine servete tapınıp firavunlaşacaklar ya da mülkiyet hakkı(Müslüman göre, sorumluluk, görev ve rol gereğince geçici kullanım/tasarruf hakkı) hırsızlıktır, ‘onu kamu adına kendileri yönetirse meşrudur’ masalına devam edecekler.
“Pekâlâ, Ülkemiz ve Dünyadaki Müslüman’ım diyenlerin bu adam’a niçin benzemediğini nasıl açıklıyorsunuz” sorusuna gelelim.
Cevap sorunun içerisinde. Müslüman’ım demekle hemen Müslüman olunmuyor. Biraz Kur’an okumak ve de hayatı anlamak gerekiyor.
Peki, bu adamın adı sanı yok mu? Diyeceksiniz.
Adamın böyle bir derdi yok ki! Size ne oluyor.
|
|
24 Kasım 2010 - 10:02:52 |
|
|
Dolar |
|
|
1.482
|
1.492
|
|
Euro |
|
|
1.962 |
1.977 |
|
Sterlin |
|
|
2.300 |
2.345 |
|
Altın |
|
|
64.47 |
65.13 |
|
IMKB |
|
|
66147 |
|
|