|
DOLAR 1.510 - EURO 1.978 - ALTIN 65.73 - IMKB 64072 |
|
|
|
|
|
|
Pazartesi 29 KASIM 2010
|
|
|
|
|
|
|
|
Lizbon Zirvesi
Doğu ERGİL
[email protected] |
|
Geçen hafta sonu Portekiz'in başkenti Lizbon'da NATO ülkelerinin devlet başkanları toplandı ve şu hayati sorulara yanıt aradılar:
1- NATO, Sovyet sistemi ile ölümcül rekabetten doğan ve nükleer dehşet dengesine dayanan bir Soğuk Savaş dönemi örgütüdür. Artık Soğuk Savaş yok. Varşova Paktı da dağılmış bulunuyor. Bu durumda NATO devam etmeli midir?
2- Bugün artık NATO ülkelerinin güvenliği, sadece ittifakın nükleer kapasitesi ile sağlanamıyor. Tehditler ve kaynakları çoğaldı ve çeşitlendi. Yeni tehdit tanımlamaları ve bunlara karşı koymak için hangi araçlara ihtiyaç vardır?
Bu sorulara verilecek yanıtlar, sadece NATO'nun devamını değil, 21 yy'da şeklini ve misyonunu da belirleyecekti. Nitekim öyle oldu. Şaşırtıcı olan, kısa bir süre öncesine kadar baş düşman olarak görülen Rusya da toplantıdaydı ve sadece ittifakın devamını desteklediği gibi yeni tehdit tanımlamalarını da onayladı. Üstelik tehditlerin savuşturulmasında işbirliği yapmak istediğini belirtti. Bu durum NATO'nun kilit ülkesi olan ABD'yi o kadar memnun etti ki Başkan Obama, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'i, "dostum ve ortağım" diye bağrına bastı.
NATO zirvesinin sloganı ABD eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright tarafından sunuldu: "İttifak yeni bir kapı kilidi ve alarm sistemine ihtiyaç duyan sağlam bir evdir." Bu anlayıştan hareket eden örgüt, genel sekreteri Anders Fogh Rasmussen'in ağzından neleri gerçekleştireceğini ilan etti: "NATO, bundan böyle daha etkili, daha dayanışmacı ve daha verimli olacak."
"Daha etkili olacak çünkü NATO füze savunma sistemi, siber savunma sistemi ve uzak erimli ulaşım kapasiteleriyle donanacak." Daha fazla dayanışmacı olacak çünkü "NATO küresel düzeyde çeşitli ülkeler ve örgütlerle ittifak kuracak." Daha verimli olacak çünkü "fazla yağları eritip kas yapmaya" çalışacak. Komuta hiyerarşisi içinde 4.000 kişilik bir kesinti yapılacak. Bu anlayış gelecek 10 yılın yol haritasını belirleyecek.
Tehdit algılarının hepsi küresel ve düşman çoğu kez belirsiz, her zaman da devlet düzeyinde değil. Böyle olduğu için de ortak hareket etmek ihtiyacı her zamandan daha fazla. 21. yüzyılın tehdit kaynakları şöyle: Balistik füzelerin yayılması. İşte "füze (kalkanı) savunma sistemi" bu nedenle gerekli.
Siber güvenlik tehditleri bir başka hedef. Devletler, devlet altı örgütler veya çok zeki ve donanımlı ama suça eğilimli bireyler, bilgisayar ağlarına girerek haberleşme sistemlerine, bilgi bankalarına, arşivlere veya mali sistemlere onulmaz zararlar verebiliyor. Bunun için yeterli delil de var.
Terörizm, korsanlık, zayıf veya zafiyete düşecek ülkelerde (Somali ve Afganistan) yerleşen suç veya terör örgütleri küresel bir tehdit arz ediyor. NATO'nun yeni hedefi üyelerini bu tehditlere ve tehlikelere karşı korumaktır. Rusya bu konularda NATO ile işbirliği yapmak istediğini belirtmekle kalmamış, Afganistan konusunda da aktif yardım sözü vermiştir. Bu davranışıyla da Soğuk Savaş'ın bittiğini ilan etmiştir.
Duygusallıktan uzak ve "bastırdık aldık" veya "hiçbir şey elde edemedik" sığlığından uzak olarak Türkiye "yeni NATO'nun neresinde duruyor" sorusunun cevabı şu: Türkiye NATO'nun tam da göbeğinde, kenarında köşesinde değil. Tarihin en başarılı savunma örgütü kendini yenilerken ve 21. yy'a hazırlarken Türkiye bu gidişin ne önünü kesebilir ne de dışında kalabilirdi.
Ama ittifakın dışında geliştirdiği ekonomik ve diplomatik ilişkiler örselenmesin düşüncesiyle, kendi topraklarında da konuşlandırılacak olan füze sistemi için komşularının açık hedef gösterilmesini istemiyordu. İsteği kabul edildi. Sistemin karar mercii içinde olmak istedi. Bu talep, daha sonra yapılacak NATO bakanlar kurulunda değerlendirilecek. Türkiye bir de ihtiyaç duyduğu füze savunma sisteminden NATO şemsiyesi altında yararlanırken tüm topraklarının korunmasını talep etti. Bu isteği de kabul edildi.
Ülkemizin ne bir nükleer güç ne de balistik füzeleri var. Konvansiyonel bir güç olan ordumuz, açıktır ki yeni küresel tehditlere karşı ülke güvenliğini sağlamakta sınırlı kalacaktır. Gayrinizamî bir silahlı güçle bile 30 yıldır sürdürülen mücadele hâlâ bitirilememiştir. Bu nedenle Türkiye'nin, tüm üyelerinin güvenliğini korumakla yükümlü NATO'nun dışında kalması veya onun 21 yy'daki savunma planlamasına kökten itiraz etmesi ne mümkün ne de akıl kârıdır.
|
|
28 Kasım 2010 - 10:14:38 |
|
|
Dolar |
|
|
1.500
|
1.510
|
|
Euro |
|
|
1.963 |
1.978 |
|
Sterlin |
|
|
2.314 |
2.355 |
|
Altın |
|
|
65.35 |
65.73 |
|
IMKB |
|
|
64072 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|