|
|
 |
Füze gibi iktidara...
Sinan BURHAN
|
|
Portekiz'in Başkenti Lizbon'da gerçekleştirilen Nato Toplantısına 28 ülke katıldı. Bu zirvenin en önemli aktörü şüphesiz ki Türkiyeydi. Bu toplantı çok kritik bir toplantıydı. Bu toplantı soğuk savaş döneminin tekrar başlayacağının habercisi oldu. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ABD dünyayı tek başına yönetmeye başlamıştı. Türkiye'nin de SSCB'ye karşı olan ileri karakol görevi bitmişti. Lizbon'da yapılan Nota toplantısından sonra ülkemiz yine ileri karakol durumuna gelmiştir.
ABD ve silah lobisi tekrar yeni bir düşman ortaya koydular. Bu düşmanı ise İslam Dünyası olarak açıkladılar. İslam aleminden tepki almamak adına da İslam'ın adını Sözde Radikal İslam koydular. Türkiye'ye yerleştirilen füze kalkanları bir yönüyle İran'a ve Ortadoğu'ya yani İslam dünyasına karşı yerleştirilmiştir. Türkiye uzun zamandır komşularıyla sıfır sorunlu bir dış politika yürütüyordu. Peki bu füze kalkanı projesi İran ve Rusya ile olan ilişkilerimizi nasıl etkileyecek. Burada sıfır sorun teorisi yara almadı mı?
Füze kalkanı meselesini sadece İran'a bağlamak da eksiklik olur. Ortadoğu ve Ortaasya şu an dünya enerji üretiminin yüzde yetmiş beşini karşılıyor. Bu bölgede enerji güvenliği bakımından Nato, bölgede ABD adına devreye girmiştir. Çin ve Rusya her geçen gün ekonomik olarak daha da büyümektedir. Bu bölgede ortaya çıkabilecek muhtemel sorun enerji güvenliğini etkileyecektir. Yakın zamanda Gürcistan ile Rusya arasında çıkan savaş bölgeyi olumsuz etkilemişti. Yine Ukrayna ile Rusya arasındaki sorun nedeniyle Rusya doğalgaz vanasını kapatmıştı. Bu durumdan bütün Avrupa olumsuz etkilendi adeta dondu. Yani Avrupa ülkeleri bakımından bölge stratejik öneme sahiptir. O nedenle AB de meselede devreye girmiştir.
Füze kalkanı ile ilgili bir başka tartışma konusu İsrail'in güvenliğidir. İsrail Suriye ve İran'ı hedef almaktadır. Amacı büyük İsrail'i kurmaktır. O nedenle Fırat ve Dicle arasındaki topraklara da göz dikmiştir. Bölgede kendine şu an için en büyük tehdidin İran'dan geleceğini düşünmektedir. İran'ın füzelerinin kendi topraklarını hedef aldığını iddia etmektedir. Oysa İran'da Nükleer başlıklı füzelerin olup olmadığı belli değildir. Halbuki İsrail'de yüzlerce nükleer başlıklı füze olduğu bilinmektedir. Dünya neden İsrail'e ses çıkarmamaktadır.
Polonya ve Çek Cumhuriyeti Füze kalkanının nükleer serpintilerinin tehdidi nedeniyle bu kalkanların burada kurulmasını istemedi. Ama biz bu projeye evet dedik. Evet demek zorunda kaldık. Hatta hükümet bir yana Cumhurbaşkanımız bile aktif olarak devreye girdi. Bunun temel nedeni ABD ve Nato ittifakının ülkemizdeki siyasi vesayetidir. Ülkemizde siyaset vesayet altındadır. Nato, AB, ABD üçlüsü ülkemizi yönetmektedir.
Siyasi partiler bu kuruluşlardan çekinmektedir. Bunlar ülkemizin ekonomisini ve siyasetini yönlendirmektedir. MHP ve CHP'den de ses çıkmıyor. Bunun nedeni ABD'yi öfkelendirmemek. Eğer ABD kızarsa bizi barajın altında bırakır. Bize siyasi operasyon yapar diye düşünmekteler. Nerede kaldı bağımsız Türkiye?
Ülkemizde yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimlerde bu kuruluşların etkisindedir. O nedenle gerek Başbakan gerekse Cumhubaşkanımız bu konuda etkin olmak istemektedir. Bu noktada belki de siyasetin ve diplomasınin gereği bu denilebilir. Denilebilir ki Türkiye Nato ülkesi elbette Nato'nun aldığı kararlara uymalıdır. Bu da bir görüştür.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan baktı ki bu projeyi engelleme şansları yok. O nedenle orta yolu bulmak istediler. Aynı zamanda siyasi riskede girmek istemediler. Çünkü önümüzdeki yıl genel seçimler var. Ondan sonra cumhurbaşkanlığı seçimleri var. O nedenle ABD ve AB lobisi ile çatışmak istemiyorlar. Demek o ki bu füze kalkanı ülkemize ağır bedeller ödetse de başbakan ve cumhurbaşkanı siyasi istikballerini garanti alma fırsatını yakaladılar. Bunu da füze hızıyla kullandılar.
|
|
29 Kasım 2010 - 10:04:48 |
|
|

Dolar |
|
|
1.500
|
1.510
|
|
Euro |
|
|
1.950 |
1.965 |
|
Sterlin |
|
|
2.314 |
2.355 |
|
Altın |
|
|
66.33 |
67.00 |
|
IMKB |
|
|
65350 |
|
|