|
|
|
Elazığ-Tunceli Hattı
Mehmet ALTAN
[email protected] |
|
Üniversitenin “açılış dersini” vermem için beni ilk olarak Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç davet etmişti... İkinci davet Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İrfan Aslan’dan geldi.
O açılış töreninde benim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan rica ettiğim, kendisinin de anında muhataplarıyla sonuca bağladığı Ağrı’ya “müze ve sinema” sözünün de yerine getirilmediğini, adeta uçup gittiğini bu vesileyle herkese duyurmuş olayım...
Üçüncü daveti de yeni binalarının hizmete girmesi nedeniyle resmi açılışını hafifçe geciktiren Tunceli Üniversitesi Rektörü Durmuş Boztuğ’dan aldım...
Tunceli’ye en kısa Elazığ’dan gidiliyor...
Sabahın ilk saatlerinde uçağa binmek için yola koyulduğumda bu iki kenti hala görmememiş olmanın mahcubiyeti yanında, bu ayıptan kurtulacak olmanın da sevinci vardı...
***
Merkez nüfusu üç yüz bin olan Elazığ’ı sıcak ve gelişmiş bir kent olarak algıladım...
Elâzığ, M.Ö. 3000’li yıllarda kurulduğu sanılan Harput kentinin devamı... Zaten Elâzığ da köklerini Harput’tan aldığı bir kültür birikimine sahip...
Ne ki Harput’a bu bilinçle bakıldığını söylemek galiba çok zor, hatta geçmişin izlerini silmek isteyen bir hoyratlıktan bile söz edilebilir...
Neyse ki M.Ö. 9. yüzyıldan itibaren Doğu Anadolu’da devlet kuran ve Harput’ta uzun süre hüküm süren Urartular’a ait bir kalenin onarılmakta olduğunu gördüm...
Tarihsel geçmişi reddettikçe, geleceğimiz de maalesef çok huzurlu olmuyor...
***
Elazığ’dan Tunceli’ye demli çaylar eşliğinde feribotla geçtik...
Kente yaklaştığımızı İsviçre’yi andıran köy görüntülerinden anladım... Kaldığımız dört yıldızlı Grand Şaroğlu Hotel’in şaşırtıcı kalitesi de bu görüntüyü doğruluyordu...
Elazığ’ın onda bir nüfusuna sahip Tunceli, belki de özünde anaerkil bir kültür nedeniyle kadın hakları ve kadın erkek eşitliği açısından Türkiye ortalamasının üzerinde bir resim veriyor...
Bir de buna Munzur Nehri ve dağlarının olağanüstü güzelliği eklenmiş...
Doya doya göremediğim Tunceli’de aklım kaldı...
***
Üniversite’nin açılışına Devlet Bakanı Mehmet Aydın, beni daha önce açılış dersine çağıran rektörler ve yeni açılan diğer üniversitelerin rektörleri de katıldı... Aynı zamanda felsefe profesörü olan Mehmet Aydın etkileyici bir konuşma yaptı...
Ben de üniversitelerin “dünyanın ve insanlığın” farklı coğrafyalardaki devamı olduğundan söz ettim... Üniversiteleri, Harput’tan evrende dolaşıp duran Hubble’a çok geniş kanatlı bir zihinsel algının kaleleri olarak selamladım, mutlak ve vazgeçilmez ve inanç haline dönüşmüş pencerelerin bilimi kısıtlayacağını, insanlığı çok çeşitli hallerinin birine takılmadan bir bütün olarak bakmak gereğini anlatmaya çalıştım...
Bir de Cumhuriyet tarihinin en büyük acılarından birini yaşayan Tunceli’ye devasa bir “özür anıtı” dikilmesi gerektiğini vurguladım...
Bir ara İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı yapan Tunceli Valisi Mustafa Taşkesen’i de, açılışa konuk olarak gelen Bingöl Valisi İrfan Balkanlıoğlu’yu da bu vesileyle tanıdım...
Açılış ertesinde topluca katıldığımız Cem töreni de benim için çok etkili bir ilkti...
***
Şu sıralar Tunceli en çok kırk üç adet endemik bitki türünü de içeren Munzur’a yapılmak istenen baraj projelerinden mustarip...
Üstelik bu akarsuların Tunceli kültüründe çok daha kutsal bir yeri var...
Doğrusu yapılacak bu hidroelektrik santrallerin ihtiyacımız olan elektrik enerjisini karşılamaktan çok uzak olduğunu rakamlardan görüyorum...
Bunların yerine, korkunç katliamın acısını hiç olmaz ise bir nebze dindirebilecek olan devasa bir özür anıtı çok daha gerekli...
***
Elazığ-Tunceli hattındaki bu kısa yolculuk, belki daha önce buralara gitmemiş olmanın ayıbını bir nebze örttü ama daha çok ve derinlikle görme arzumu da arttırdı
|
|
28 Kasım 2010 - 08:45:54 |
|
|
Dolar |
|
|
1.500
|
1.510
|
|
Euro |
|
|
1.963 |
1.978 |
|
Sterlin |
|
|
2.314 |
2.355 |
|
Altın |
|
|
65.35 |
65.73 |
|
IMKB |
|
|
64072 |
|
|