|
|
 |
İki başlılık başa beladır
Aliya RAHTE
[email protected] |
|
Bir köye iki muhtar...
Bir ilçeye iki kaymakam.
Bir ile iki vali.
Bir devlete iki başbakan.
Olmaz da, olduğunu düşünelim.
Ülke ne hale gelir?
Yargıda öyle değil mi?
Askeri mahkemeler, sivil mahkemeler...
Askeri Yargıtay, sivil Yargıtay...
Askeri Yüksek İdare mahkemesi, sivil idare mahkemeleri ile Danıştay...
Tam bir çıkmaz sokak.
Ne askerin adaleti sivile, ne de sivilin adaleti askere uyuyor.
Uymaz.
Birisi emir komuta zincirine bağlı bir yargılama, diğeri ise içerisinde çürükleri varsa da kimselere bağlı değil. Sivil sonuçta bir mahkeme.
Asker ise: “Emret komutanım.”
Tartışma Askeri Personel yasasının 65. Maddesinin uygulanmasından çıktı.
Bu maddenin vermiş olduğu yetkiye dayanarak İçişleri Bakanı ile Milli Savunma Bakanı bazı generalleri soruşturmaları nedeniyle açığa alınca at kaçtı, torba düştü.
Her ne kadar bu açığa alma işine muhalefetle birlikte askeri kesimler “sivil darbe” adını koymuşlarsa da, bu kesimler ya kanun tanımıyor veya okusalar bile anlama kabiliyetleri zayıf. Bakarlar görmezler, okurlar anlamazlar...
İsterseniz 65. Maddeyi sokaktaki atıcıya okutun ve sorun.
O size, “burada suç işleyen subayların açığa alınacağını yazıyor” der...
Ama bir kısım omuzu kalabalıklar bildiği halde deyemiyor.
Demedikleri gibi rejim tartışması açıyorlar.
Şimdi bütün gözler Askeri Yüksek İdare mahkemesinde.
İçtihatlarını karıştırdım gördüm, taksirli suçlarla, süresi beş yıldan çok olan suçu işledikleri iddia edilerek haklarında dava açılan subayların açığa alınmasına onay veriyor.
Şimdi bakalım ne diyecek?
Belirtiler generallerin göreve iadesi kararı çıkacağı yönündedir.
Bu da bir başka garibe.
Bir mahkemenin vereceği karar önceden belli ise o mahkemeden de kuşku duyulabilir.
Nasıl mahkeme ki vereceği kararı sokaktaki adam bile bilir?
Sayın Başbakan “bizde gereğini yaparız” demekle, ülkenin önünü açacak yeni bir değişikliğin gündemde olduğunun işaretini vermiş oldu.
Anlaşılan Anayasa değişikliğinde Askeri Yüksek İdare mahkemesi tarihe karışacak.
Sade o mu?
Askeri Yargıtay da miadını doldurmuş durumdadır.
Zaman ve şartlar yargıda çok başlılığı kaldırmıyor.
Adaletse bir tanedir.
Bunun sivili askeri olmaz...
O bakımdan seçim sonrası vizyona konulması beklenen anayasa değişikliğin başında yargılamanın tek elden yürütülmesi geliyor.
Tek baş...
Tek kapı...
Tek Terazi...
Ya siyaset, ya vesayet?
Askerliği neden askerlik olarak kabul edemiyoruz?
İlle de siyaseti, yargılaması, darbesi mi olacak?
Yavuz gibi bir lider olsa ne derdi?
“Askerlik sanatına başka sanatlar karışınca atın kapı dışarı...”
Bizde ise tam tersi...
Askere namaz kılanlarla örtülüler karıştı diye atın gitsin.
Ve de attık...
Hem de öylesine attık ki emeklilik haklarını yaktık, maaşlarını kestik, bir başka işe girip akşam evlerine ekmek götürmesinler diye takibe aldık.
Onların ne 65’ı oldu, ne mahkemeleri, ne de itiraz edecekleri mercileri.
Onlar “başüstüne” dediler ve gittiler.
Bunlar sanık oldukları halde neden gitmiyor? Yoksa iki başlılık mı?..
|
|
28 Kasım 2010 - 00:01:05 |
|
|

Dolar |
|
|
1.500
|
1.510
|
|
Euro |
|
|
1.963 |
1.978 |
|
Sterlin |
|
|
2.314 |
2.355 |
|
Altın |
|
|
65.35 |
65.73 |
|
IMKB |
|
|
64042 |
|
|