|
|
|
Halkın Sesi Saadet’in sesini kısar mı?
Ercan AKSOY
[email protected] |
|
Saadet Partisi’nden “iyi, kötü, çirkin”in kötüsü damgasını yiyerek azledilen Numan Kurtulmuş’un kurduğu yeni parti siyasi hayatına başladı. Yeni kurulan siyasal toplulukların birçoğunun tabela partisi kıvamında kaldığı ve 3 koltuklu 10 sandalyeli genel merkezlerinde hummalı hummalı çalıştıkları ülkemizde Has Parti bu gidişi düzeltebilir mi acep? Düzeltir mi düzeltemez mi zaman gösterecek ama halkın sesi olacağını söyleyen bu yeni parti mitoz olarak bölündüğü Saadet Partisi’nin siyasi arenadaki sonunu getirir mi, işte asıl soru bu.
Hâlbuki Saadet Partisi’nin Numan Kurtulmuş’la bir ivme yakaladığı ortadaydı. Necmettin Erbakan kimilerine göre büyük bir siyasi lider olsa da (aksini iddia etmiyoruz) artık miadı dolmuştur -kimileri diye bahsedilen o kişilere çok acı gelse de-. Bunu reddetmek, insanı başı ve sonu belli bir zaman dilimi için bu aleme gönderen Allah’ın kanunlarını dikkate almamak anlamına gelir. Bu yasayı düşünüp tüm bilgeliği, yeteneği ve gücü tek tek birkaç kişinin üzerine yüklemektense onlar gibi faydalı ve yetenekli başka birçok insana da imkân ve fırsat vermek daha uygun olur (bu her alanda olmaz belki ama siyasette gayet uygulanabilir bir yöntemdir).
Kurtulmuş’un tarihin tozlu sayfalarına gömülmek üzere olan Saadet Partisi’nin başına geçtikten sonra Türkiye’de gerçekleştirilen politikalara karşı tavrıyla, eleştirileriyle, açıklamalarıyla sesini duyurmaya başlaması, bir muhalefet partisinin sahip olması gereken ruhu partiye kazandırmaya çalışması gözle görülür bir gerçekti. Fakat ne yazık ki, yönetime senin adamın girdi benimki girmedi, bu onun tarafında, diğeri bizim tarafımızda türünden bencilliğin getirdiği tartışmalar büyüdü de büyüdü. İki taraf acı bir şekilde birbirine girer oldu. Bir iftar yemeği öncesi üstelik Kur’an-ı Kerim okunurken Erbakan taraftarlarının sloganlar eşliğinde Numancıları, gerektiğinde şiddet de kullanırız ama sizi sustururuz mahiyetindeki eylemleriyle bertaraf etmeye çalışmaları sonuç getirdi. Yalnızca ağızlarda kalmayıp artık fiiliyata da dönüşmeye başlayan savaş nihayete erdi ve siyasete veda ettiğini düşündüğümüz Necmettin Erbakan “partisini” yeniden aldı.
Bu ülkede siyasi partiler ne yazık ki kurucularının oluyor. Ülke için, millet için siyaset yapıyorum diyenler kurdukları partinin kendilerinden sonra kör olası hanedanlık sistemiyle yaşamını sürdürmesini arzuluyorlar. Saadet’te de böyle oldu; Erbakan Hoca 84 yaşında yeniden partisinin başına geçerken oğlu, kızı ve damadının ağabeyi Genel İdare Kurulu’na, damadı ise Yüksek Disiplin Kurulu’na girdi. Bu durum gazete manşetlerinde “tam bir aile saadeti” şeklinde yorumlanmıştı. Bu manşetlerin haklılık payı da yok değildi elbette. Ne acı ki demokrasiyle yönetilen bir toplulukta bu yönetim modelini uygulamaya namzet partiler demokrasiyi henüz içselleştirebilmiş değiller. Türkiye’deki partilerin çoğu demokratik yollarla kılıf bulunarak uygulanan ve süslenip püslenen diktatörlüklerle yönetiliyor.
Peki şimdi sorulması gereken soru şu, Necmettin Erbakan Hakk’ın rahmetine kavuştuğu zaman Numan Kurtulmuş’u Hoca için partiden gönderenler kime hoca diyecekler? Daha doğrusu parlak bir siyasi duruş sergilediği düşünülen ve sezilen bir siyaset adamının Hoca’nın engin bilgisine ulaşamayacağı ve onun gibi olamayacağı çıkarımıyla yolunu değiştirmesini sağlayanlar Erbakan’ın yokluğunda kime derin bilgisinden dolayı biat edecekler?
Amaç Saadet Partisi’ni yaşatmak olsaydı böyle bir aforoz olayı gerçekleşmezdi. Burada amaç galiba Erbakan’ı yaşatmaktı. Fakat böyle bir şey de mümkün değil, 84 yaşındaki bir insanın siyasi bir partide başkanlık yapması günümüz koşullarında çok zor değil mi? Esasında partiye Erbakan’ın tamamen ayrıldığı dönemden sonra ya hemen ya da geçici-biat eden bir başkanın yanında bir süre olgunlaştıktan sonra oğul Erbakan’ın getirilmek istendiği senaryosu pek de uydurma gibi durmuyor. Tamam bu şekilde olsun ve parti içindeki hanedanlık devam etsin ama o zaman da Hoca’nın taraftarları kendileriyle çelişkiye düşmeyecekler mi? Büyük bir siyaset adamı olarak gördükleri Necmettin Erbakan partinin başında olmayacak. Onun bilgisine, tecrübesine ve gücüne inanıyorlarsa oğul Erbakan’da ya da kendi istekleri doğrultusunda partinin başına geçirecekleri başka bir kişide bunların hepsinin bulunacağına nasıl kesin gözüyle bakabiliyorlar?
Öte yandan Erbakanların saadeti partide kaç kuşak devam edebilecek? Kaç kuşak, Erbakan Hoca’nın zekasının ve yeteneğinin aynı oranda çocuklarında da ya da Erbakan’ın izinde gitmeye yeminli başkanlarda da bulunduğu mantıksızlığını kabul edebilecek?
Gelişmeler gösteriyor ki Numan Kurtulmuş Has Parti’yle disiplinli bir şekilde çalışır, yeni şeyler söyler (bu çok önemli), adil olur ve sadece tek alanda değil ülke yönetimi için gerekli her alanda uzmanların bulunduğu bir kadroyu halka sunabilirse Saadet Partisi’nin sesini kısacak ve zaman içerisinde silinen Saadet Partisi içerisindeki grupları da kendi içerisine dahil ederek bir devri kapatacaktır. Siyaset yenileri ve yenilikleri seviyor. Bknz. Recep Tayyip Erdoğan, bknz. AKP.
|
|
26 Kasım 2010 - 00:01:05 |
|
|
Dolar |
|
|
1.500
|
1.510
|
|
Euro |
|
|
1.963 |
1.978 |
|
Sterlin |
|
|
2.314 |
2.355 |
|
Altın |
|
|
65.35 |
65.73 |
|
IMKB |
|
|
64072 |
|
|