|
|
|
Sisler aralanacak mı?
Taha KIVANÇ
[email protected] |
|
Hanefi Avcı'nın yazdıklarının kitaplaşma sürecine de değinen son Kulis'in çıktığı sabah, Ankaralı bir meslektaş, "Dostunun bilgisi yanlış" dedi telefonda. Kitabı çıkaran Agora Yayıncılık Ankara merkezli Arkadaş Yayınevi'nin bir yan markasıymış ve çocuklara dönük kitaplar yayımlarmış...
Aslında dostum, "Kitabı çıkaran yayınevinin bu tür ilk kitabı" demişti bana, dediğini "Daha önce yayımladığı tek kitap yok; bu kitabı yayımlamak için kurulmuş o yayınevi" biçimine çevirerek yanlış yapan benim.
Medyada kendisi gibi düşünmeyenler üzerinde baskı uygulamak için kurulan karakter suikastı ustası bir internet sitesinde, aynı gün, benim burada yalan yazdığıma dair bir haber çıktı. Kafamdan ne düşünceler geçti, bilemezsiniz:
Kulis'te şimdilerde Hürriyet'te yazan birinin aracılığıyla eski kaptan ile kitabın yazarı arasında temas kurulduğunu yazmıştım; acaba bu mu yalandı?
Eski kaptanın "Dünün mazlumları bugün zalim oldu" diye sloganlaştırdığı düşüncenin telif hakkının kitabın yazarında olduğu duyumunu aktarmıştım. Acaba o muydu?
Bunlar değilmiş... 'Yalan' dediği, Ankaralı meslektaşın "Yayınevinin başka kitap yayınları da var" uyarısıyla ilettiği bilgi yanlışı... Dostumun doğru bildirdiği halde benim yanlış naklettiğim bilgi yani...
Dostum, "Kitabın 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' adının fikir babası kaptanla teması sağlayan kişi" de demişti, ben yazmamıştım. Keşke o ayrıntıyı da yazsaymışım; bu sayede yalanlayanın ağzından doğruları öğrenirken o ayrıntının sağlamasını da yapmış olurdum.
İşin aslına bakarsanız, Hanefi Avcı arkasına sığınanlarla mukayese edildiğinde çok akıllı bir insan olarak karşımıza çıkıyor. Akıllı adamı, ben, 'adımlarını hesaplı atan' ve 'ne yaptığını bilen' anlamlarına kullanıyorum. Hanefi Bey'in ciddi bir hedefi var: Yakınlarının canını acıtan ve kendisini büyük hayal kırıklığına uğratan birilerinin canını acıtmak, bir de arkadaşlarını bulundukları yerlerden edenleri bulundukları yerlerden etmek...
Hesabını görmek için kitap yazma zahmetine katlanması bu hedefe erişmek için... Tezini benim burada özetlediğim açıklıkta kaleme almış olsaydı, okuyanlar, "Polis şeflerinin birbirleriyle savaşı" diyecek ve aldırmayacaktı. O durumda kitaba kimler ilgi gösterirdi, kimler satın alıp üzerinde tartışırdı, bundan emin değilim... Fakat bir şeyden eminim: Öyle bir kitapla belirlediği hedefe asla varamazdı Hanefi Bey...
Akıl bu noktada devreye giriyor: Birkaç polisi karşına almak yerine bir dini cemaati suçlamak ve bunu yaparken Ergenekon, Balyoz darbe girişimi, Hrant Dink suikastı, Danıştay gibi vukuatlarda 'kuşku' ifade edenlerle saf tutmak...
'Dini cemaat' kavramı yeterince kışkırtıcı, ama 'F-Tipi' gibi özel bir isimle anılan belli bir cemaati kast ettiğini daha baştan duyurdu Hanefi Avcı ki, bu daha da kışkırtıcı... Kulaklar o noktada dikleşti doğal olarak. Ardından günümüzün davalarına kuşkuyla yaklaşan bölümleri dercetti kitabına; daha önce Susurluk ve 28 Şubat dönemeçlerinde söyledikleriyle ters düşme pahasına...
İşte o zaman ağızlar açılmaya başladı.
Yine de anlamadığım bir nokta var, onu da sizlerle paylaşmalıyım: Medyada yolu Hanefi Avcı'yla kesişmiş, onunla sık sık görüşen, resmen ağzına bakan 'gazeteciler' bulunuyor; onların kim oldukları da camiada neredeyse herkes tarafından biliniyor. Aralarında yazdığı kitaplar için malzeme sağladıkları, piyasaya çıkmadan önce kitabını okuyup fikir beyan ettikleri de az değil... Ancak medyadan iyi tanıdığı o kişilerden hiçbirine "Bir kitap yazıyorum, Cemaat ile ilgili" diye söz açmamış olmalı Hanefi Bey.
Söz açmadığı, medyadaki tanıdıklarının kitap piyasaya çıktıktan sonra uyanmalarından belli.
Kendisini de ağır bir yükün altına yerleştirmiş oldu Hanefi Avcı. Kitabının neredeyse tek bir malzemesi var tezine destek veren ve o malzeme de isimsiz birine ait. Kendisini dinlediğini iddia ederek şikâyette bulunduğu polislerin yapıp-ettiklerini görüp yanlışlığa isyanla gözlemlerini Fethullah Gülen'e iletmek isteyen birinin yazdığı uzun mektup (s. 557-563)...
Bakanlıklar tarafından soruşturmalar açıldığına göre, teftişi yapanlar herhalde en fazla o mektup üzerinde yoğunlaşacaklardır. Çünkü iddialarına kendisi dışında 'tanık' gösterebileceği tek kişi o mektubu yazan Emniyetçi... Acaba mektubun sahibinin ismini müfettişlere verecek mi?
Tuğla kalınlığındaki kitabı okuyan dostlarla biraraya geldiğimizde, sohbetimiz hep bu konuya gelip dayanıyor. Herkesin kanaati, mektup sahibinin ortaya çıkmasıyla ortamın şenleneceği yönünde. Yalnız bir tek dost bambaşka bir kuşkuyu bizlerle paylaştı: Ya o mektubu kendisi yazdıysa?
Ihhh... Hiç sanmıyorum.
|
|
30 Ağustos 2010 - 07:56:08 |
|
|
Dolar |
|
|
1.516
|
1.526
|
|
Euro |
|
|
1.921 |
1.937 |
|
Sterlin |
|
|
2.337 |
2.380 |
|
Altın |
|
|
60.25 |
60.63 |
|
IMKB |
|
|
59443 |
|
|