|
|
|
Almanya’da entelektüel kültür ırkçılığı
|
|
|
|
Mustafa YOLCU
13 Eylül sonrası politikacılardan beklentilerimiz
|
|
|
|
|
Yılmaz Güney'ın ölüm yıl dönümü
|
|
|
|
|
Hürriyet |
Ahmet HAKAN
|
Kısa bir ara
|
|
|
Star |
Ahmet KEKEÇ
|
Bayram olmasaydı sorardım!
|
|
|
Bugün |
Ahmet TAŞGETİREN
|
Üç bilinç isyanı
|
|
|
Radikal |
Akif BEKİ
|
Demokrasi, münafık ve bölücüdür
|
|
|
Yeni Şafak |
Ali BAYRAMOĞLU
|
Kürtler ayrı bir kutup, ayrı bir toplum mu?
|
|
|
Milliyet |
Aslı AYDINTAŞBAŞ
|
Neden herkes bir bir ‘Hayır’a dönüyor?
|
|
|
Bugün |
Bilal ÖZCAN
|
Kıskananlar çatlasın!
|
|
|
Radikal |
Cengiz ÇANDAR
|
Kim 'evet'çi, kim 'hayır'cı?
|
|
|
Sabah |
Emre AKÖZ
|
Zülfü Livaneli: U2 konserinde ne işi vardı?
|
|
|
Zaman |
Hüseyin GÜLERCE
|
'Hayır' diyenlerle bir hasbıhal denemesi...
|
|
|
Star |
İbrahim KİRAS
|
Gandi bunu da yaptı
|
|
|
Milli Gazete |
Kazım ARSLAN
|
Referandum, Saadet ve şimdilik evet
|
|
|
Posta |
Mehmet Ali BİRAND
|
Erdoğan'dan Ahmedinejad'a: Bana takiye yapmayın...
|
|
|
Star |
Mehmet ALTAN
|
CHP, 2. Grup ve Yılmaz Güney
|
|
|
Sabah |
Mehmet BARLAS
|
İktidarı 'Evet' mi yoksa 'Hayır' mı güçlendirir?
|
|
|
Radikal |
Murat YETKİN
|
Erdoğan, 'darbeci', Çandar 'deli' diyor
|
|
|
Akşam |
Oray EĞİN
|
'Bizim çocukların' darbesinin hesabını 'bizim çocuklar' sorabilir mi?
|
|
|
Vakit |
Yavuz BAHADIROĞLU
|
“Nerede o eski bayramlar!”
|
|
|
Hürriyet |
Yılmaz ÖZDİL
|
Obama eskiden Çayeli’nin AKP ilçe başkanıymış
|
|
|
|
|
|
Bir yoğurt teorisi
Ahmet Turan ALKAN
[email protected] |
|
Aklımdan geçenleri Mümtaz'er Türköne yazmış zaten; ben de MHP adına birilerinin günaşırı çıkıp, "Kimse Ülkücüler adına konuşmasın!" diye caka satmasına sinir oluyorum, çünkü bu mantık, çünkü bu edâ, Ülkücülerin ancak MHP çatısı altında bulunabileceklerini, Ülkücülüğün MHP ile iç içe geçmiş bulunduğu varsayımından kaynaklanıyor. Oysaki ne münâsebet?
Kendi namıma, "Haydiniz oradan" diyorum ve ilave ediyorum,
-Ne haddinize?
Olabilir, kendini MHP çatısı altında rahat hisseden Ülkücüler de vardır, saygıyla karşılanır ve herkesin kendi bileceği iştir. Ne var ki, "Bazı eski Ülkücüler..." diye başlayıp sonu azarla, teşkilat fırçasıyla, hatta yer yer densiz tehditlerle biten cümleler kurmak çokça ayıp ama daha ziyade gülünç oluyor.
Kapınıza gelip sizden bir şey istemişse bir eski Ülkücü, "Haydi oradan, Allah versin; başka kapıya!" diye terslenme hakkınız var ama eyvallah etmemişse size, durduğunuz yerden bu adamları, ekşimiş, nefretten dökülen bir suratla azarlama hakkınız yok. Adam ömrü boyunca partisinden, teşkilatından kahır, çile, acı haricinde nimet, şefkat, muhabbet görmemiş; yine de kan kusup kızılcık şerbeti içtim diye açık etmemiş. Adamın elindeki ve zihnindeki tek canlı ve tatlı hâtıra, sararmış bir fotoğraf gibi kalbinde gezdirdiği "Eski Ülkücü" sıfatı. Çoğu yerde geçersiz, hatta baş ağrıtıcı bir kimlik ve siz bu kimliği, buruşup sararmış o hâtırayı hâlâ kalbinde aziz tutuyor diye zamanın savurduğu bu gazel yapraklarına uzaktan mürebbîlik etmeye, canınızı sıkanları buruşuk bir suratla tahkir etmeye kalkışıyorsunuz.
Nasıl bir şeysiniz siz, kimden öğrendiniz bu kötü mahalle çocuğu ağızlarını, böyle bir bakışla kemik kıran tek kollu kahraman Wang Yu polümlerini?
"Ne haddinize?" nidâsı işte buraya tam oturuyor. Ne sizin ne başkasının haddine değil. Öyle kendi kendinize Alamut kartalı Hasan Sabbah gibi, fedai Haşhaşin takımına endoktriner paylamalar yağdırmanız pek komik oluyor. Ne o köprü var şimdi ne de o sular... Recâ ederim.
"Ne demek bağımsız takılan Eski Ülkücü; eski köye yeni âdet mi getiriyorsunuz" diye köpürmece yok! Evet, az da olsa böyleleri de var; bunlar, gönlü ya bir yere sığmamış ya bir yerde barınamamış yorgun adamlar. Gençliği, alçağa dökülen sular gibi kendiliğinden ülkücü hareketin içinde ve gölgeliğinde geçmiş garibanlar. Az gitmiş, uz gitmiş; bir de dönüp bakmış ki alabildiği bir arpa boyu yol. Âşık Veysel'in bu gibi haller için yaktığı bir uzun hava var, diyor ki: "Acı boyraz gibi deli esmedim/ Kaderime küstüm sana küsmedim/ Ben o yardan umudumu kesmedim/ Beni böyle yakar kor gider misin?"
Adamın derdi kendiyle, bir de vaktiyle "Ülkü" adını verdiği muhayyel, müteâl bir şeyle (Yanlış anlamayınız sizinle ilgisi yok; hâşâ!); Bir Ülkü'ye bakıyor, bir size bakıyor; yüzü turşu suyu içmiş gibi buruşuveriyor. Kendince kahırlanıyor, içerliyor ve siz bu adamlara tutup, "Kendini Eski Ülkücü adı veren falankesler" diye saydırıyorsunuz...
Hakkınız yok, bırakınız kendilerini nasıl ifade ederlerse etsinler. Zaten kaç kişiler ki; hariçten parti kurup ekmeğinizi bölüşecek de değiller. Aloo, rızkı Allah veriyor... Allah kapınıza düşürmesin, niçin gocunur, niçin celâllenirsiniz?
Yoksa, nerede yanlış yaptığınızı hatırlattığı için mi kızıyorsunuz onlara? Zannetmem; bu kadar çok boyutlu tahlil sizde tahdiş-i ezhânı mûcib olup, asabi semptomlara yol açabilir... Yoksa, siz.. sahiden çok boyutlu tahlil filan?.. Aman!
Fıkrası da vardır; bir gün anlatırım bilmeyenlere; siz dahi kendinizce nasibiniz olan yoğurdunuzu yiyiniz efendim. Mesela bu eski ülkücü takımı sizin gibilere "Hâlâ ülkücülüğü sahipleniyorlar; buna ne hakları var" diye celâlleniyor mudur? Yoo...
Bir teorim var: Yoğurt iyidir; uzak cedlerimizin onu İç Asya'dan getirdiği rivayet olunur. Sıcak havalarda pek şâfîdir; zihne fer, batna cilâ verir, iftardan sonra bir kâse...
|
|
30 Ağustos 2010 - 08:05:45 |
|
|
Dolar |
|
|
1.511
|
1.521
|
|
Euro |
|
|
1.921 |
1.936 |
|
Sterlin |
|
|
2.320 |
2.365 |
|
Altın |
|
|
61.07 |
61.67 |
|
IMKB |
|
|
61030 |
|
|
|
|
Alkış, Güneydoğu'nun nabzını tuttu... |
|
Eğitimci İnsan Hakları Aktivisti Mehmet Alkış, anayasa değişikliğine ilişkin “Evet demek için çok gerekçe var. Hayır demek için ortada ciddi bir sebep görünmüyor” dedi. Darbe anayasalarıyla yönetilen bir ülkede, toplumun iradesinin bir anayasa metnine ilk defa yansıdığını belirten Alkış, “Bunu önemli saymak gerekir” diye konuştu.
|
|
|
|
|
|
|
Boydak Holding'in Show TV ve Akşam gazetesine talip olduğu ileri sürülüyor. Peki neden Boydak Grubu? İşte cevabı... |
|
|
|
|
Bir buluşamamanın hikâyesi: Bono yazısını okuyup etkilenince tanışmak istediği Radikal yazarı Joost Lagendijk'ı Olimpiyat Stadı'ndaki konser alanında fellik fellik arattı. Bu mümkün olmayınca da bir mektup yolladı. |
|
|
|
|
|
|