|
|
|
Televizyon terörün oksijeni midir?
|
|
|
|
Bülent SÖNMEZ
“Yoksulluğumuz tek sermayemizdir!”
|
|
|
|
|
Anlayamadıklarımızla anladıklarımız
Necmettin EVCİ
[email protected] |
|
Referandumda oyunuzun rengi ne olacak? O sizin bileceğiniz bir iş. İster evet ister hayır yönünde oy kullanırsınız. Bu tercihinizden dolayı kimse sizi kınayamaz, kınamamalı. Hiç olmazsa iradenize, iradenizi beyana saygı duyulmalı. Dahası da var. Hatta tercihiniz yönünde çalışmalar yapmalısınız. Bir partiye veya sivil toplum örgütlerinden birine üyeyseniz, bu konuda ciddi manada faaliyet göstermelisiniz. Siyasi partiler ve tüm sivil toplum örgütleri, toplumsal talepleri siyasal iradeye dönüştüren araçlardır. Toplumsal irade bu araçlar üzerinden yönetimle bütünleşir. Kararınız hangi yönde olursa olsun bu demokratik düzlemi, tartışma ve hoşgörü kültürünü genişletecektir.
Sanıyorum kimi önemsiz ölçekte tatsız olaylar dışında sürecin işleyişinde bir sıkıntı olmadı. İnsanların kanaatlerine, istedikleri gibi oy kullanmalarına saygılı olmak lâzım. Ben bu konuda en çok BDP’nin halkı şiddetle tehdit etmesine üzülüyorum. Ne kadar ahlaksız ve çirkin bir tutum. Parti olarak boykot kararı almanızı, bunu anlatmanızı da anlıyorum. Ne ki, “Eğer sandığa gittiğinizi tespit edersek” diye başlayan kapı önlerine bırakılmış tehdit bildirileri, onların ne kadar çaresiz ve çıkmaz içinde olduklarını gösteriyor. Bu nedir Allah aşkına? Bunun ne siyasetle, ne insanlıkla, ne barışla, ne demokrasiyle ilgisi var. Bunların Barış, Demokrasi ve Parti anlayışları böyle ve bu kadar işte. Bunları anlayamıyor, daha doğrusu anladığımı sandığıma inanmak istemiyorum. Ne demek istediğimi başka bir zaman konu edebilirim.
MHP başta olmak üzere CHP’nin hayır istikametinde oy vermeyecekleri partide barındırmamalarını, onları hain, satılmış, uşak gibi iğrenç, yakışık almayan tabirlerle yaftalamaları da ayrı bir facia. Daha dün Meral Akşener, Kayseri’deki bir programda hayır demeyenlerin ülkücü, milliyetçi olamayacaklarını, gerekirse onlarla bütün bağlarını koparacaklarını ifade etti. Bu da ayrı bir dava. Yani bugün MHP’nin başında bir elleri yağda bir elleri balda olanların çoğunun zerresini bile tatmamışken 12 Eylül zindanlarında işkenceden inim inim inleyen, hayatlarının en verimli dönemlerinde tutuklu kalan, dermansız dertlerle , darağaçlarıyla tanışan, canlarından olan o insanlar milliyetçi değil de, onlara zulmün bin çeşidini göz kırpmadan reva gören beyefendiler milliyetçi öyle mi? Böyle çarpık bir mantık var MHP üst kadrolarında. Hayatı pahasına davada sebat edenler hain oluyor. Düşman bildikleri komünistlerle, PKK ile, derin devletle bağlantılı olanlar dava adamı oluyor. Yeniler millet iradesini, özgürlükleri satmanın adına dava diyorlar. Ve yeniler eskilere ders vermeye kalkıyorlar. Bu dersin anlamı, olsa olsa “ülkücülük adına davaya nasıl ihanet edilir?” olmalıdır. Benzer çelişkiyi solcu ve sosyalist kesimin bir kısmında da görüyoruz. Mesela düne kadar 12 Eylülle hesaplaşmalı diyen DİSK’çilerin perişan hallerine bakınız. Bütün bunları anlayamıyorum.
Her şeye rağmen değerlendirme biçimimizi zorlayarak bütün bu olanları da hadi anlaşılır kabul edelim. Beşerdir şaşar diyelim. Hadi olayı, siyasi taktik hesaplar içinde anlaşılır sayalım. Ama kimi kurumlar vardır ki, halka giden bir konuda taraf olamazlar. Toplumu belli bir kanaate zorlayamazlar. İşte bu noktanın tartışılır bir yanı olamaz. Çünkü o kurumların bu gibi hususlarda tarafsız olmaları gerekir. Meselâ ordu bu konuda görüş beyan edemez. Etmemelidir. Yargı kurumları da öyle. Ancak öyle olmuyor. Mesela HSYK referandumda ‘Hayır’ yönünde açıktan açığa, üstelik militanca görüş beyan ediyor. Olanlar ihsas-ı rey’in de ötesinde cereyan etmektedir. HSYK doğrudan doğruya ‘Hayır’ için çalışmalar yapmaktadır. Bir siyasi parti gibi hareket etmekteler.
Geçenlerde kimi HSYK üyelerinin, bazı şehirleri dolaşarak, hakim ve savcıları bu yönde ikna etmeye çalıştıklarını, hatta bu maksatla kitapçık bastırıp dağıtıklarını biliyoruz. Her şey bir yana ama bu davranışın anlaşılır, izah edilir bir yanı yoktur. Var mıdır? O üyeler şahsi reyleri olarak darbelerden yana ve özgürlüklere karşı oy kullanabilirler. Bu onların en demokratik haklarıdır. Ancak tarafsız olmaları gereken konumları gereği bu tür bir çaba içinde olamazlar. Bir siyasi parti üyesi gibi davranamazlar. Davranırlarsa, yanlış yaparlar.
HSYK ve üyeleri yanlış yapmıştır, yapmaktadır. Taraflı olmaları sebebi ile inandırıcılıklarını, saygınlıklarını bir kez daha yitirmişlerdir. İdeolojik konumlarını açığa çıkarmaları, yapılan değişikliğin ne kadar haklı ve önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Değişime engel olmak istemelerinin baş sebebi yargıda kurdukları kapalı devre örgütsel ideolojik yapının dağılacağı korkusudur. Anlayamadıklarımızla hiç olmazsa bu gerçeği bir kez daha anlamış olduk.
|
|
31 Ağustos 2010 - 01:00:42 |
|
|
Dolar |
|
|
1.517
|
1.527
|
|
Euro |
|
|
1.940 |
1.955 |
|
Sterlin |
|
|
2.323 |
2.365 |
|
Altın |
|
|
60.96 |
61.51 |
|
IMKB |
|
|
59443 |
|
|