|
|
|
Obama'nın Irak politikası neden böyle?
|
|
|
|
Mustafa YOLCU
Ankara İncek imar planı
|
|
|
|
|
Ömer Lütfi Akad'ın doğum günü
|
|
|
|
|
Aliya RAHTE
|
|
Necmettin EVCİ
|
|
|
|
|
|
Bozkurt, Kurtkaya, Mankurt
Yusuf YERLİ
[email protected] |
|
Referandum süreci en çok MHP ve BDP açısından sancılı geçiyor.
Her iki partinin de tabanları, tavanlarının aksine davranacaklarına dair açık deklerasyonda bulunuyor.
BDP bu açık gerçek karşısında yalpaladı, şu şartlar çerçevesinde evet'e yönelebiliriz, demeye başladı.
MHP tavanı ise müthiş öfkeli. Kimi zaman oldu eskimez ülkücü olduklarını söyleyip, referandumda evet diyeceklerini açıklayanlar için, "onlar bozkurt değil, AKP'nin köpekleridir" diyecek kadar ileri gittiler.
MHP'li / Ülkücü ayrımının en kesif yaşandığı illerden biri de Kayseri.
MHP geleneksel olarak en güçlü olduğu illerin başında Kayseri'nin olmasına rağmen, Kayseri'de Meydan'a çıkma cesaretini biraz da bu bölünmüşlükten dolayı gösteremedi.
16 yıl boyunca, her Ağustos'un ilk pazarında, Kayseri'de, MHP'nin iddiasına göre en az 500 bin kişiye hitap etmeye alışmış MHP lideri, bu yıl aynı tarihte, MHP il binası önünde 500 kişiye hitap etmek durumunda kaldı.
MHP karpuz gibi ortadan yarılmış durumda:%50 evet, %50 hayır cenahında gözüküyor.
****
Hafta sonu ilimize gelen Asena Meral Akşener Hanımefendi MHP'nin Referandumdaki durumunu, Hayır tavrını ifade etme sadedinde bir hikaye ile anlatmış.
Hikaye'nin kendisinden çok anlatıldığı zaman ve anlatılış nedeni önemli.
Hikayeyi öyle bir bağlamda anlatıyor ki, bu hikayeyi dinleyen birinin şu sonucu çıkarması işten bile değil: "Tabanımız bu konuda bizi bir türlü anlamadı.
Neden Hayır dediğimizi kavrayamadı. Olsun.
Biz bir kısmımızı kurtarmak için, bir kısmımızı fedaya hazır olmalıyız.
Yoksa alayımız birden yok olacağız.
Evet demek bizim için topyekun yok oluş,
Hayır demek, yarı yarıya yok oluş, demektir."
****
Bakın, Kurtkayalar'ın daha son sözlerini söylemediğini belirten Sayın Akşener neler söylemiş: “Zamanın birinde bir savaş çıkar.
Savaşta askerler, nehirden karşıya geçmek için birer birer ince bir ipe tutunurlar.
30 tane asker el ele tutuşarak ipe sarılırlar.
Geride kalan komutan bakar ki ip kopacak.
30 asker ölecek.
15 asker ülkücü Kurtkaya'ya seslenir, 'çöz elini Kurtkaya' der.
Bunun üzerine Kurtkaya elini çözer ve 15 asker ölür, ama 15 askerde kurtulur. Kurtkaya, vatanın bekası için elini çözer.
Şimdi ülkücü Kurtkayalar, daha son sözlerini söylemedi.
O Kurtkayalar şimdi ise, yine milletin bekası ve huzuru için 'hayır' diyecek.”
Ne dersiniz, sizce de Sayın Akşener ölen ölür, kalan sağlar bizimdir, dememiş mi; Dadaloğlu'nun memleketinde, O'na nispet edercesine?
****
MANKURTLAŞMA
Mankurtlaşma üzerine, Eski ülkücülerden Prof. DR. Mümtazer Türköne peş peşe sekiz makale yazdı.
Her bir makale MHP ve Ülkücü camianın röntgenini, beyin tümografisini çeken cinsten.
Mankurtlaşma nedir?
Mankurt ve Mankurtlaşma deyimini edebiyatımıza kazandıran yirminci yüz yılın en büyük romancılarından olan Kırgız Türk’ü Cengiz Aytmatov’dur. Türkiye Türkçesine “Gün Uzar Yüzyıl Olur!” adıyla çevrilen romanında yer verdiği bir Kırgız efsanesinde geçer bu deyim.
“Nayman Ana” söylencesine göre, Kırgızların komşusu ve can düşmanı olan Juan-Juanlar son derece gaddar ve acımasızdırlar. Ne bulurlarsa yağmalarlar ve alıp götürdükleri genç tutsakları da Mankurtlaştırarak ölünceye kadar kendilerine köle yaparlar.
Genç bir tutsağın önce diri diri kafa derisini yüzerler. Sonra yaş bir manda derisinin en kalın kısmını kafasına sıkıca sarıp günlerce güneşte bırakırlar. Manda derisi kurudukça kafayı sıkar. Bu işkenceye dayanamayanlar ölür. Güçlü olanlar kalır. Kalan tutsağın beyni zedelenip en sonunda hiçbir şey hatırlayamaz hale gelir. Kimdir, nedir, necidir, nereden gelmiştir? Bu soruların hiçbirinin cevabını veremez. Bu hale gelmiş kişi artık bir Mankurt olmuştur ve serbest bırakılsa bile kaçıp gidebileceği hiçbir yer yoktur. Öyle biri ölünceye kadar Juan-Juanların gönüllü kölesi olarak kalmaya mahkûmdur.
Romanda ikinci mankurtlaşma şeklinden de bahseder yazar. İkinci tür mankurtlaşmada kafaya fiziksel bir güç uygulayıp beyni işlemez hale getirmek yoktur. Bu tür mankurtlaşmada gönüllü olarak kafayı başkalarının hizmetine vermektir. Geçmişini, değerlerini, kültürünü, babasını, annesini, akrabalarını her şeyi unutup sadece ona doğru denilenleri doğru kabul etmek olarak tanımlamaktadır. Yani gönüllü mankurtluk. Romanda ikinci tür mankurtlaşmayı Kalibeğ temsil etmektedir. Kalibeğ kendi ulusundan kopmuş tam bir gönüllü Sovyet mankurdu olmuştur.
****
MHP çetin bir ayrışmanın sancısını yaşıyor: Bozkurt olarak mı kalacak, Mankurtlaşacak mı?
Bu sorunun cevabı: Evet ya da Hayır'da.
|
|
30 Ağustos 2010 - 14:56:08 |
|
|
Dolar |
|
|
1.511
|
1.521
|
|
Euro |
|
|
1.935 |
1.950 |
|
Sterlin |
|
|
2.322 |
2.360 |
|
Altın |
|
|
60.52 |
61.07 |
|
IMKB |
|
|
59443 |
|
|
|
|
Halil Altıntop: Türkiye'ye gelmek istemiyor... |
|
İSTANBUL- Halil Altıntop: Türkiye'ye gelmemenin kariyerim açısından daha iyi olduğunu düşünüyorum.
|
|
|