Anketler bir gün seçimlerin yerine geçebilecek mi?
Zaman
Mümtaz'er TÜRKÖNE
Referandum'un Daltonları
Sabah
Nazlı ILICAK
CHP'nin parası yok mu?
Radikal
Oral ÇALIŞLAR
'Yüksek yargı eliti'nin hegemonyası...
Akşam
Oray EĞİN
Ey, 12 Eylül'le hesaplaşılacağını düşünenler...
Vatan
Ruhat MENGİ
Milli iradeye güvenmek!
Sabah
Yavuz DONAT
Gülen Matbaası
Ahmet HAKAN
Hakan ALBAYRAK
Ahmet KEKEÇ
Ertuğrul ÖZKÖK
Sami NOGAY
MHP’nin Hayır tutumunun (İr)rasyonalitesi
MHP, referandumda hayır bloğunda yer alarak CHP’ye yakın reflekslere sahip olan
batı seçmeninin tutumunu merkeze almıştır.
Hatem Ete'nin analizi
MHP’nin anayasa paketinin gündeme geldiği günden referandum sürecine kadar, değişikliklere karşı uzlaşmaz tutumunu sürdürmesi ve paket referanduma sunulduğunda da HAYIR cephesinde yer alarak bu yönde kararlı bir duruş sergilemesi, tabanda ve MHP’ye yakın çevrelerde ciddi bir tartışmaya yol açtı. MHP’nin seçmen kitlesinin değişim arzusu, vesayetçi güçlere karşı demokrasiden yana tavır takınma geleneği ve 12 Eylül darbesinden zülüm görmüş bir kitle olarak 12 Eylül’ü gerçekleştiren darbecilerle hesaplaşma isteği, MHP’nin HAYIR tutumunun sorgulanmasını ve eleştirilmesini beraberinde getirdi. Bu sorgulama ve eleştiriler gün geçtikçe dozunu arttırarak devam ediyor. MHP neden HAYIR cephesinde yer aldı? Bu tutum belli bir rasyonaliteye dayanıyor mu? Bu tutumun haklı gerekçeleri mevcut mu? MHP’nin Seçmen Kompozisyonu
MHP, kolaylıkla karşı karşıya gelebilecek iki farklı toplumsal bloğa dayanmaktadır. İç Anadolu’da muhafazakâr-milliyetçi seçmen kitleden destek alırken Batı’da ise seküler-ulusalcı seçmen MHP’yi desteklemektedir. İç Anadolu’da AK Parti tabanı ile geçişkenliğe sahip olan MHP, Batı’da CHP tabanı ile geçişkenliğe sahiptir. Bu çerçevede, muhafazakâr ve seküler tabanı bağlamında AK Parti ve CHP ile ortak paydaya sahip olan MHP, milliyetçilik parantezinde anlamlı bir noktada durmaktadır. Bu milliyetçiliğin beslendiği temel dinamik ise, terör ve bölünme korkusudur. Bu korkuların muhafazakârlık ve sekülerliğe galebe çaldığı durumlarda MHP, AK Parti ve CHP’den oy çalmakta, korkuların laiklik ve muhafazakârlık gündemlerine karşı gerilediği durumlardaysa her iki partiye oy kaptırmaktadır.
Nitekim Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına gelmesiyle CHP’nin oylarında yaşanan nısbi oy artışından en fazla etkilenen parti, kamuoyu anketlerine yansıdığı kadarıyla, MHP olmuştur. Bu durum, MHP’nin Batı seçmeni açısından AK Parti’ye karşı güçlü bir alternatif ihtimalinin ulusalcı kaygılara galip geldiği ve ulusalcı kaygıların AK Parti karşıtlığı formunda örgütlendiği Batı’da MHP’nin seçmen desteğini korumakta zorlanacağını göstermektedir.
MHP’nin AK Parti ile geçişkenliğe sahip muhafazakâr-milliyetçi seçmen kitlesine bakıldığında 22 Temmuz seçimlerinden bu yana mevcut tabloda bir değişim söz konusu değildi. AK Parti’nin bu seçmen açısından rahatsızlık uyandıran demokratik açılım politikasını revize ederek oy kaybını konsolide etmesi, Orta ve Doğu Anadolu’daki seçmenler nezdinde MHP-AK Parti geçişkenliğini dondurmuş durumdaydı. Ancak MHP’nin referandumda bu seçmen bloğu yerine, Batı seçmen bloğunun tercihlerini önplanda tutması, bu kitlenin de AK Parti’ye kayışını hızlandırma ihtimali doğurmuş durumdadır.
MHP’nin HAYIR tutumunun gerekçeleri
MHP, Cumhurbaşkanlığı seçim krizinde, başörtüsüne yönelik yasal düzenlemede ve AK Parti’ye yönelik kapatma davasında, CHP ve bürokrasi ittifakına karşı AK Parti’den yana tavır alarak düğümleri çözen bir işlev görmüştü. Ancak, AK Parti’nin açılım siyaseti, MHP’nin siyasal misyonunu ve AK Parti ile CHP arasındaki gerilimde AK Parti lehine gördüğü kolaylaştırıcı işlevi sona erdiren bir etkiye yol açtı. MHP, demokratik açılım sürecinden itibaren, siyasal duruşunun merkezine AK Parti karşıtlığını almaya başladı. AK Parti karşıtlığı, zamanla demokratik açılım sürecini aşıp, MHP’nin diğer konulardaki siyasetini de belirleyen bir unsur haline dönüştü. Dolayısıyla MHP’nin anayasa değişiklik paketine yönelik siyasetini bu çerçevede anlamlandırmak gerekmektedir.
MHP, başlangıçta, paketin içeriğine yönelik herhangi bir görüş ileri sürmeden, sürecin işleyişine, zamanlamasına, yöntemine ve en önemlisi de pakete öncülük eden AK Parti’ye yönelik itirazlarla sürece yönelik tutumunu belirlemiştir. Paket, TBMM gündemine ve daha sonra da referanduma sunulmak üzere toplumun önüne geldiğindeyse, paketin içeriğine yönelik, metafizik kanaatlerle, paketi açılım süreci ile ilişkilendirerek yıkım projesinin son halkası olarak damgalamış ve mahkûm etmiştir.
Referanduma yönelik hazırlattığı “Neden Hayır?” başlıklı kitapçıkta MHP, referandumda HAYIR tutumunu, hem usule hem de esasa yönelik argümanlarla gerekçelendirmektedir. MHP, paketin, ‘uzlaşmadan yoksun’, ‘milletin ihtiyaçlarından öte ABD ve AB’nin istekleri doğrultusunda AKP’nin dayatmasıyla’ hazırlandığını, AKP’nin ‘özel ihtiyaçlarına’ ve ‘gizli gündemine’ hizmet ettiğini, ‘açılım projesinin son halkası olarak ayrıştırma ve bölme amaçlı’ olduğunu ve bu düzenlemelerle ‘PKK’nın siyasallaşmasına anayasal zemin hazırlandığı’nı iddia etmektedir.
Bu argümanlarla, MHP, anayasa değişiklik paketini ve referandum sürecini, demokratik açılım süreciyle ilişkilendirerek ele almakta ve HAYIR şeklindeki tutumunu paketin içeriğiyle gerekçelendirmekten öte, AK Parti’nin ‘gizli gündemi’, ‘yıkım projesindeki taşeronluğu’, vb. metafizik ve ağır ithamlarla ilişkilendirerek açıklamaktadır. MHP, AK Parti’ye güvenmemektedir, AK Parti’nin ihanet içinde olduğunu düşünmektedir. Bu nedenle de, referandumda HAYIR diyecektir. Kısacası, MHP paketin içeriğini tasvip etmediği için değil, AK Parti’ye karşı olduğu için referandumda HAYIR diyecektir. Nitekim MHP’nin hazırlattığı kitapçık şu sözlerle son bulmaktadır: (Türk milleti) “Anayasa değişikliğine “HAYIR!” diyerek, AKP’ye “HAYIR!” diyecektir.”
MHP’nin Tutumunun MHP’ye Maliyeti
MHP, referandumda HAYIR bloğunda yer alarak, iki farklı karaktere sahip seçmen bloğu arasında bir tercih yapmış ve CHP’ye yakın reflekslere sahip olan batı seçmeninin tutumunu merkeze almıştır. Bu iki yönden riskli bir stratejidir. Öncelikle, bu tutumuyla MHP, İç Anadolu’daki muhafazakâr-milliyetçi seçmeninin isteğine muhalif bir tutum alarak, bu seçmenini parti üst yönetiminin tercihi dışında bir tutum almaya zorlamıştır. Referandumda EVET oyu verecek MHP’li seçmenler, MHP’nin politikalarını daha derinlemesine sorgulamaya başlayacaklardır. Ayrıca MHP’nin CHP önderliğinde yol alan HAYIR bloğunun içinde yer alması, zaten CHP’ye kayan Batı seçmeninin biraz daha CHP’ye yakınlaşmasına ve CHP ile ittifak kurmasına yol açmaktadır. Sonuç olarak, MHP’nin bu tercihi, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesiyle Batı seçmeninin CHP’ye kayma eğilimini güçlendirirken, elinde tuttuğu Anadolu seçmenini de AK Parti’ye kaptırma riskini oluşturmuştur.
MHP’nin kendi seçmenini AK Parti ve CHP karşısında muhafaza edebildiği tek mevzi, bölücülük ve terör üzerinden anlam bulan milliyetçilik ideolojisidir. Milliyetçi kaygılar, muhafazakâr ve laik kaygıların önüne geçtiği ölçüde MHP milliyetçilik tutamağına sarılarak oylarını koruyabilir. Bu nedenle, MHP referandumdaki tutumunu milliyetçi kaygılarla ilişkilendirmeye özel bir özen göstermektedir. Ancak, MHP her ne kadar referanduma sunulan paketi ağır metafizik yargılar altında açılım sürecinin son halkası olarak lanse etmek için çaba sarf etse de, referandumun ağırlık merkezini vesayet sistemini aşındırmanın oluşturduğu açık. Siyasal gündemi, vesayet-demokrasi geriliminin teşkil ettiği bir ortamda MHP’nin anayasa paketini bölücülüğe hizmetle eşleştirip milliyetçi-muhafazakâr Anadolu seçmenini, HAYIR tutumuna ikna etmesi zor gözükmektedir. Referandumun özünü vesayet-demokrasi ikilemi teşkil etmektedir ve MHP tercihini vesayet sisteminin devamından yana kullanmış durumdadır.
MHP, sürdürdüğü bu riskli stratejiyle, bir nevi, AK Parti’ye verilecek zararı, parti olarak elde edeceği kârın önüne geçirerek varlığını daha ulvi amaçlara feda etmiştir. 13 Eylül’den itibaren MHP’nin karşılaşacağı en önemli soru, MHP’nin neden parti ve seçmen çıkarlarına aykırı olduğu bu kadar açık olduğu halde böylesine riskli bir politika izlemeyi tercih ettiği olacaktır. www.setav.org
Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. (Montaigne)
Dolar
1.508
1.518
Euro
1.916
1.931
Sterlin
2.294
2.340
Altın
60.91
61.34
IMKB
61030
'Sörfün ustasıyım, Alaçatı'nın hastasıyım'...
Son birkaç yıldır, gitmezsem, görmezsem, orayı yaşamazsam olmaz, dediğim yerde
zamanının çoğunu geçiren biriyle röportaj yapmanın keyfini yaşıyorum. Belli ki,
O da tutkun. Benimki Alaçatı tutkusu, O’nunki Alaçatı’da rüzgar sörfü tutkusu.
Çağla Kubat’tan söz ediyorum. Alaçatı Yelken Kulübü’nün lisanslı rüzgar sörfçüsü
olan ve bu kadarla da kalmayıp, rüzgar sörfünde birçok kez şampiyonluklar
kazanmış manken, oyuncu ve sunucu Çağla Kubat’tan...
İstanbul’un ünlü sanatçı ve yazarları Kültür A.Ş.’nin iftarında buluştu.
İftardan sonra diş kirası olarak ne dağıtıldı?
Starbucks Coffee Türkiye, Yeni Şafak'ta yayınlanan İsrail mallarına boykot
haberinde, adının listedeki markalarda geçmesi üzerine bir açıklama yaptı.
Kategoriler
HaBerTaraf
HaBertaraf Yayın Hizmetleri
Sahibi ve Genel Müdürü Rıfat YÖRÜK
Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt PEKER (Kurucu)
www.habertaraf.com'da yayınlanan tüm materyalin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.