CHP’deki Deniz Baykal efsanesi hazin bir sonla bittiğinde yazılan ana senaryo şuydu, Amerika Türk siyasal hayatında taşları yerinden oynatmış ve uzun vadeli Ortadoğu planlarına uygun olarak Türk siyasetini yeniden dizayn etme gayretine girmişti. CHP’deki gelenekçi kanadın tasfiyesi bir başlangıçtı ve bunun devamı diğer sosyal tabanlı hareketlerde de görülecekti. Amerika, Ak parti ile ilişkilerini yeniden gözden geçirecek ve nihai kararına verecekti. Bu senaryonun ne kadar mantıksız olduğunu şu günlerde su yüzüne çıktı. Zira “Yenilikçi” bir misyonla CHP genel başkanı olan Kılıçdaroğlu seleflerinin izinden giderek halktan uzak, statükocu yani klasik CHP modelinin sadece yeni bir aktörü oldu. CHP’nin muhafazakâr kesimden oy alabilmenin yegâne yolunun bu kesimin duygu düşüncelerine önem veriyormuş gibi görünerek ve onların sorunlarına el atarak mümkün olacağını anlaması henüz yeni bir olgu. Ancak Baykal döneminde başlayan bir takım sözde açılımlar maalesef CHP’nin samimiyetsizliği ile fiyaskoya dönüştü. Bu tam da “eline yüzüne bulaştırmak” denilen şeydi.
Türk siyasal hayatında ilk defa bir anayasa değişikliği millete sorulurken, millet ilk defa özgürce kendi anayasasında değişmesini istediği veya istemediği maddeleri oylayacakken Kılıçdaroğlu’nun “Hayır” kampanyası başlatması siyasi macerasının uzun sürmeyeceğine işarettir. Kılıçdaroğlu her gittiği yerde kayısı fiyatları ile anayasayı karıştırmakla kalmamış başörtüsü sorununu bile istismara yeltenmiştir. Meydanlarda başörtüsü sorununu çözeceğini söylemiş ancak başörtülüleri “Rahibe” gibi göstermekten de geri durmamıştır. Aslında Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü sorununda ortaya koyduğu çözüm kendi ifadesiyle “Kamuda sadece temizlik işçileri başörtülü çalışabilir” gibi ciddiye dahi alınmaması gereken bir metottur.
MHP,CHP,BDP hepsi de sözde halkçı, demokratik ve milliyetçi olmasına rağmen halkın en temel hakkı olan seçme seçilme konusunda milleti demokrasiden soğutma yoluna gidiyorlar. Yandaş yargı naraları atarak hali hazırdaki -değil yandaş adeta candaş olan- yargının türlü hukuksuzluklarının üzerini ört pas etme yoluna gidiyorlar. Aylardır idaredeki diktatörlükten dem vuran bu zihniyet kendisi gibi düşünmeyen herkesi hainlikle, satılmışlıkla hatta devekuşluğu ile yaftalıyor.
Ancak ne MHP ne CHP ne de BDP tabanını “HAYIR” konusunda ikna edememektedir. Millet bu mantıksızlık karşısında ikna olmayacaktır.
Üstünlerin ve ideolojik yandaşların hukukunu savunmak yerine hukukun üstünlüğü için, fişlemelerin, andıçların bir daha asla yaşanmaması için, darbecilerin hesap vermesi ve sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmaması için, kadınlara ve çocuklara pozitif ayrımcılık sağlamak için, gırtlağına kadar siyasallaşmış yargının daha demokratik ve bağımsız olabilmesı için ve en azından bütün bunların önünü açacak küçükte olsa bir adım olduğu için Pazar günü sandıktan “EVET” çıkması elzemdir. Türkiye artık günlük siyasetlerin, ucuz hesapların döndüğü geri kalmış ülke modundan kurtulup daha demokratik daha özgür daha sivil bir ülke olmak zorundadır. Bu referandum bütün bunların gerçekleştirilebilmesi için yakalanmış önemli bir fırsattır. Eğer bu fırsat kaçarsa bir daha yeni anayasa için masaya oturmak çok daha güç olacaktır.
"Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!" K. Kerim, Ankebut Suresi, 41. ayet
Dolar
1.443
1.453
Euro
1.985
2.000
Sterlin
2.265
2.310
Altın
61.40
61.84
IMKB
63862
Birileri beni hapse atmayı kafaya koymuş...
Gazeteci Şamil Tayyar 'Çelik Çekirdek' adlı kitabıyla derin devleti deşifre
etmeye devam ediyor. Son 7-8 yıldır gerçekleşen değişimle beraber Türkiye'de
derin devlet tarihinin yeniden yazıldığını söyleyen Tayyar, Başbakan Erdoğan'ın
derin devletin kodlarını çözdüğünü düşünüyor.
Pop şarkıcısı Britney Spears'te insan fobisi olduğu iddia edildi...