Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, internet şikâyetlerinin yüzde 62,5 müstehcenlik, yüzde 12,8'inin çocuk pornosuyla ilgili olduğunu söyledi. Acarer, internetin özgürlüğü konusunda iddiada bulunanlara şöyle seslendi: "Çocuk pornosunun bu özgürlüğün bir parçası olduğunu söylemek, bilmiyorum hangi akl-ıselime uyar."
Uluslararası Bilişim Hukuku Kurultayı İzmir'de düzenlendi. Türkiye'de ilk defa düzenlenen kurultayda konuşan BTK Başkanı Acarer, internetin hayatın bir parçası haline geldiğini, sıkıntı yaşanmaması için gerekli düzenlemeler yapılması gerektiğini ifade etti. Türkiye'de geniş bant internet abone sayısının 8 milyona ulaştığını kaydeden Acarer, internetin yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini kaydetti. Ekonomik ve sosyal açıdan da gerekli düzenlemeler yapılmazsa yakın gelecekte çok daha ciddi sıkıntılar yaşanacağına dikkat çeken BTK Başkanı, "Uyar, kaldır" yoluyla çözemedikleri ve kısıtlama yoluna gittikleri sitelerin yüzde 62,5'inin müstehcenlik, yüzde 12.8'ininse çocuk pornosuyla ilgili olduğunu aktardı. Tayfun Acarer, "Dünyayı en çok meşgul eden bu konuda, 'Güvenli İnternet Kullanımı İçin Tavsiyeler' isimli bir kitap hazırlandı ve ilköğretimdeki 12 milyon öğrenciye ücretsiz dağıtıldı. 20 milyon internet kafe ise mülki ve idari amirliklerce kayıt altına alındı. Kişilik hakların ihlâli açısından 3 bin yer sağlayıcı ile irtibata geçildi. Spam (istenmeyen eposta) konusunda Türkiye, 2008 yılında üçüncü sıraya çıktı. 2009 yılında kurumumuzda başlatılan çalışmalarla spam konusunda çok ciddi başarı sağladık. Günde 6,5 milyar adet spam, 400 milyona düşürüldü. Bu düzenleme çalışmaları, bazı kişiler tarafından 'internet sansürü' diye gibi çarpıtılıyor. İnternetin içeriğinin düzenlenmesinde Türkiye, makul ölçüde engelleme yapan ülkeler arasında. Banka hesapları boşaltılan, adına sahte eposta gönderilenlerin sayısı her geçen gün artıyor, bunu yapmak zorundayız." dedi.
BTK Başkanı Acarer, görüntü paylaşım sitesi Youtube'un 5 Mayıs 2008 tarihinde Atatürk aleyhine işlenen suçlar sebebiyle Türkiye'de erişiminin 402 sayılı mahkeme kararı gereğince engellendiğini, IP adreslerine kısıtlama getirildiğini belirterek, "Youtube yetkilileri, konuyla ilgili 10 görüntüden 6 tanesini kaldırdı, 4 tanesini kaldıramadı. İdare mahkemesi, kopyaların tüm dünyadaki yerlerinden de kaldırılmasını talep etti." şeklinde konuştu. Acarer, Youtube'un IP adreslerini değiştirerek mahkeme kararını etkisiz hale getirildiğini vurguladı ve 10 gün önce yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı: "Youtube'un sahibi de Google ancak bu firmanın ülkemizde resmi bir muhatabı yok. Bir kişi var, o da sadece reklam işlerine bakıyor. Google, Youtube tarafından kullanılan IP'leri, IP havuzunda karıştırdı. Bu konuda bize ne bir yazı ne bir faks ne de eposta geldi. Yapılan IP karışıklığıyla, erişilemeyen siteleri erişilir hale getirdi. Avukatlara ulaştığımızda, 'En kısa zamanda çözeceğiz.' dediler.Youtube sitesinin, 23 ülkede yerel sürümleri var. Bunlarla o ülkenin kültür değerleri, dili ve diniyle yerel mevzuata uygun hale getiriliyor. Yerel mevzuata uygun içeriğin Türkiye'de de yapılmasını istedik. Altı ayı aşkın süredir hiçbir geri dönüş olmadı, konuya çözüm getirilmedi. Kurumuzu eleştirenler, neden bu konunun detayını öğrenmek için Youtube'u aramıyor, çünkü muhatap yok."
BTK Başkanı Tayfun Acarer, Türkiye'de 136 milyon cep telefonu olduğunu ve 66 milyon mobil abone bulunduğunu belirterek, her yıl 17 milyon telefon ithal edildiğini, bunun maddi değerininse 2 milyar dolar olduğunu açıkladı. Acarer, "Türkiye, mobil hizmetlerin başladığı tarihten itibaren yaklaşık 150 milyon telefon ithal etti. Bunlara 20 milyar doların üzerinde para gitti. Ulaştırma Bakanı'nın çabalarıyla hiç olmazsa bir kısmının Türkiye'de üretilmesiyle ilgili ciddi adımlar atıldı. İnşallah bu yıl içinde sonuç alırız. Bu telefonların yüzde 20'sinin Türkiye'de üretilmesiyle 400 milyon dolar tasarruf sağlanacak." dedi.
Acarer, Türkiye'de 8 Haziran 2010 itibariyle baz istasyonu sayısının 45 bin 479 adet olduğunu, denetimin BTK bölge müdürlükleri tarafından yapıldığını belirterek, sinyallerin tehlike sınırlarının çok altında olduğunu söyledi. Acarer, "Baz istasyonlarının yerleşim yerlerindeki sayısı azaldıkça, başta bina içi olmak üzere haberleşme kötüleşecek, bina içinde önce imkansız hale gelecek, sonra dışta da kötüleşecek. Baz istasyonunun sinyali zayıflarsa, cebinizde taşıdığınız cep telefonunun yaydığı enerji artacak." diye konuştu.
Kurultaya katılan Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ise şunları söyledi: "bilişim hukuku" diye adlandırılan yeni bir hukuk dalı ortaya çıktığını belirterek, 2007 Mayıs ayında 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un hukuk dünyasına katıldığını söyledi. Gerçeker, "Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de iletişimin hızla gelişmesi ve internetin yaygın bir şekilde kullanılması sonucu, hukuki ve cezai alanda birçok uyuşmazlık meydana geldi. Bunların çözümü için ilk aşamada TCK'de ve özel ceza yasalarında yapılan düzenlemelerin yanında özel hukuk alanında da bazı düzenlemeler yapıldı. Bunlar Elektronik İmza ve Hukuk Usulü Muhakemeleri kanunlarındaki bir kısım düzenlemelerdir. Yargılama faaliyetlerinin uzun sürmesindeki en önemli faktörlerden biri de tebligat aşamasında geçen sürelerin çok zaman almasıdır. Bu süreleri kısaltmak için Tebligat Kanunu'nda yapılan değişikliğin hızlandırılması, kayıtlı elektronik posta alt yapısını teknik yapı ve mevzuat açısından tamamlanması, CMK'nin elektronik imza alt yapısına uygun hale getirilmesi için hazırlanmış olan yasa tasarılarının çok hızlı bir şekilde yasalaştırılması büyük önem taşıyor. Teknolojideki hızlı gelişmelerle birlikte haberleşme ve görüntüleme sistemlerinin her alanda çok yoğun kullanılması, suç işleyenlerin arkalarında daha fazla delil bırakmalarına neden oluyor. Bu konuda da çok daha fazla nitelikli bilirkişiye ve bilirkişilik hizmetine ihtiyaç duyulmaktadır. Daha önceleri delil tespitlerinde geçmiş realiteyi yeniden inşa etme çabası varken günümüzde yeni teknolojilerin yardımıyla geçmişte yaşanan olaylarla ilgili olarak başta ses ve görüntü verileri olmak üzere birçok bilgiye ulaşmak çok daha kolay hale gelmiştir. Bilim ve teknolojideki gelişmeler sonucunda özellikle adli bilişim alanındaki ihtiyaçlar dikkate alındığında bilirkişilik müessesesine daha fazla ihtiyaç duyulmakta olup kurumlar, yaptığı ve yapacağı görevlerin gereklerine uygun olarak öncelikle kurum adının Adli Bilirkişilik Kurumu Kanunu değiştirilmesi hususu tartışılmalıdır."
CİHAN
|