Bir haber ve bir portreden duyulan rahatsızlık bugünkü konum.
Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar ile Posta gazetesi yazarı Yazgülü Aldoğan, "32. Gün" programında Mehmet Ali Birand'ın konuğu olmuş ve ikili arasında nahoş bir diyalog yaşanmıştı. Yazgülü Aldoğan'ın Şamil Tayyar'a alaycı üslupla "Medyum Memiş" bensetmesi yapmasıyla gerilen ortam Şamil Tayyar'ın "Sokak kadını" benzetmesine kadar uzanmıştı.
Haberi ilk olarak Vatan gazetesinin internet sitesi değerlendirdi. Haber, Şamil Tayyar'ı eleştirir, Yazgülü Aldoğan'ı savunur nitelikteydi.
Peki HaBertaraf'la ilgisi ne?
Konuyu ilk işleyenin gazetevatan.com olması nedeniyle sitemizde bu habere yer verdik ve her zamanki gibi haberin kaynağını, haberin altına not olarak düştük. Vatan gazetesi haberde konunun tümüne yer vermemiş olsaydı (Vatan gazetesi tartışmanın tamamını vermiştir), eksik bilgi nedeniyle bizim de okurumuzu yanıltacağını düşünerek yayınlamazdık. (Gazete, doğrudan Şamil Tayyar'ın konuşmasından başlasaydı editörlerimiz "Yazgülü Aldoğan ne dedi ki acaba Şamil Tayyar bu kadar ağır sözler sarf etti" diye sorgulardı.) Ancak Vatan, kendi grubunun (Posta) yazarını savunmakla birlikte haberin tamamını (Söz konusu tartışmaya ait döküm aşağıdadır) verince sitemize alıntıladık ve takdiri yine okurlarımıza bıraktık.
HaBertaraf Türkiye'de en çok haberin yayınlandığı bir site, bir haber sitesi. Günlük ortalama 700-800 haberin girildiği, her haberin hakkının verildiği bu site, okurlarının analiz kabiliyetine güvenerek hiçbir gelişmeden mahrum bırakmak istememektedir. Hangi medya organı nasıl haber yapıyor, hangi siyasi parti ne düşünüyor, hangi ülkede ne olaylar oluyor?.. Bizim görevimiz üstünü örtmek ya da işimize geleni yayınlamak değil; her konuda sizleri bilgilendirmek. Haberlerin altına, haber kaynaklarını düşmemizin iki nedeninden biri de "Bu haber falanca kurumun haberi. Haberi değerlendirirken ona göre değerlendirin" demek içindir, diğeri ise kul hakkını teslim etmektir.
Vatan gazetesinin, Posta yazarını değil de Star yazarını savunmasını beklemek elbette safdillik olur. Bizim bu tatsız diyaloğu Vatan'dan yayınlamamız, onunla aynı ya da farklı görüş taşıdığımız anlamına gelmez. Ya da bir A partisinin görüşlerini manşete taşımamız, o siyasi görüşü benimsediğimizin işareti değildir.
HaBertaraf.com, "Gerçeklik" ilkesinden taviz vermemeye yeminli bir ekibin kurduğu sitedir ve site "gerçek" adına ne varsa okurunu bilgilendirmekle kendini mükellef hissetmektedir.
Aynı şekilde "Portre" bölümümüzde geçtiğimiz gün Güler Zere'nin yayınlanmasına tepki de aynı potada değerlendirilebilir. Portre bölümünde yayınlananların ortak özelliği kendilerini sevmemiz ya da nefret etmemiz değil, nasıl bir insan olursa olsun, o günün önemli ismi olmasıdır. Portre bölümünün amacı, o gün öne çıkan kişilerin ya da o gün doğum-ölüm yıldönümü olan tarihe damgasını vurmuşların hayatını sunmaktır. Hz. Musa'nın karşısına geçen Firavun II. Ramses'i, ölüm yıl dönümü nedeniyle portreye koymamız, Ramses'in hayranı ya da düşmanı olduğumuz anlamına gelmez. Bunun anlamı, bugünün önemli kişisinin Ramses olduğudur. "Doğruluk" değeri kendimize saklarız, çünkü herkesin doğrusu kendine doğrudur. Biz sadece gerçekleri yayınlarız, çünkü "gerçek" kişilere göre değişmez. Ölüm yıldönümü nedeniyle Adolf Hitler'in hayatını Portre bölümüne koymamız, Adolf Hitler'le ilgili duygularımızı açtığımız anlamını taşımaz. "Duygu-doğru" bizde saklıdır, "gerçek" ne ise herkese açıktır.
Zaman zaman sitemizde karşılaşacağınız yorum haberlerin bile temelinde gerçeklik ilkesi vardır. Örneğin: Deniz Baykal'a ait olduğu iddiasıyla yayınlanan görüntülerin "insan haklarına" aykırı olduğu bir gerçektir. "İnsan hakları"nın, bu durumu eleştiren medyayı da bağladığı gerçektir. Bir grup medyanın "insan hakları" konusunda ayrımcılık yaptığı da bir gerçektir. O halde biz bu gerçeği nasıl vurgulayacağız? Tabii ki "Onların da geçmişte AK Partili Turgut Altınok'u aynı şekilde gündeme getirdiklerini" hatırlatmakla, " 'Yılın en mükemmel 10 tecavüz sahnesi' manşetini yayınlayan basın kuruluşunun 'Tecavüzü lanetleyen haberler' yapma haklarının bulunmadığını" vurgulamakla. Bunu, hangi gerçeğe dayanarak yapıyoruz? Uzman görüşlerine, yani psikiyatrist, psikolog, pedagog ve kabul görmüş akademisyenlere...
HaBertaraf.com olarak "gerçekleri" yazmaya, analizi ve takdiri okurlarımıza bırakmaya devam edeceğiz.
Yazgülü Aldoğan: Gördüğüm kadarıyla yeni medyumlar türedi, biz eskiden dalga geçerdik, Medyum Memiş gibi... Şimdi medyum Şamil Tayyar gibi medyum Adem Yavuz gibi...
Şamil Tayyar: Terbiyeli konuşun, maksadınızı aşıyorsunuz. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz. Böyle benzetme olmaz ki Allah aşkına...
Yazgülü Aldoğan: Şamil Bey ben sizin daha önce nasıl konuştuğunuzu da biliyorum...
Şamil Tayyar : Susun!.. Susun!.. Susun!...
Yazgülü Aldoğan: Sizin bana susun deme yetkiniz yoktur
Şamil Tayyar: Siz son romanınızdaki cinsel fantezilerle ilgilenin. Uzmanlık alanınız budur! Anlamadığınız konularda da konuşmayın
Yazgülü Aldoğan: Yaaa!... Sizi hiç ilgilendirmiyor benim hangi romanda ne yazdığım.
Şamil Tayyar: Uzmanlık alanınız o fanteziler, siz onları konuşun. Ben burda terbiye sınırları içinde meramımı anlatıyorum. Sizin mantığınızdan hareketle benim sizin romanınızdaki cinsel fantezilerden hareketle size farklı yakıştırmalar yapmam gerekir. Ama ben bunu yapmayacağım çünkü terbiyem müsait değil.
Yazgülü Aldoğan: Daha ne yapacaksınız, isterseniz çıkarın okuyun satır satır.
Şamil Tayyar: Sokak kadını ağzıyla konuşursanız, biz burda tartışamayız. Böyle şeyler olur mu ya...
Yazgülü Aldoğan: Siz bana da daha önce hakaret ettiniz. Ben kadın olduğum için fiziksel bir karşılık veremem, terbiyenizi takının. Siz bana nasıl sokak kadını diyorsunuz. Siz belden aşağı vuruyorsunuz.
Şamil Tayyar: Siz niye gazetecilere hakaret ediyorsunuz.
Yazgülü Aldoğan: Medyum Memiş ile sokak kadını aynı şey mi? Siz sadece bunu söylemeyi bilirsiniz. Fikirlerimle mücadele ediyorum.
Şamil Tayyar: Yahu sizin fikriniz mi var canım ya...
HaBertaraf.com ile ilgili görüş, şikâyet, uyarı ya da önerilerinizi "[email protected]" adresinden tarafıma ulaştırabilirsiniz.
İsrail’in kanlı saldırılarına maruz kalan Mavi Marmara gemisinin genç kaptanı
Mahmut Tural konuştu. Tural, İsrail’in saldırmadan önce kendilerini
uyarmadığını söyledi. Yol boyunca İsrail’in belirlediği kara sularına
girmediklerini ifade eden Tural, “Ancak İsrail bizi suçlu göstermek için kendi
sularına girmeye zorladı. Ancak ben rotayı değiştirerek buna izin vermedim”
dedi.