|
|
|
Defne Joy Foster hayatını kaybetti
|
|
|
|
|
“One Minute” devrimleri
Necmettin EVCİ
[email protected] |
|
Geçmiş yaşanmış bir süreçtir. Ona müdahale etme şansımız günümüzü biçimlendirmekle olabilir. Tarihe günümüzden bakarız. Bazen de günümüze tarihten baktığımız olur. Her iki bakışın da kendine göre tutarlı, derinlikli yanları vardır. Günümüzü geçmişten ve gelecekten izole ederek bakmak, bizi yanlışlara götürür. Bazen de yaşadığımız ana tarihten bakar gibi, gelecekten de bakarız. Bu elbette açık ipuçlarıyla, öngörüyle olur. Onlar o kadar açıktır ki, bazen öngörü diye ifade etmek de gereksizdir. Önceki yazımıza “Mübarek Kaçtı. Devrim Kutlu Olsun” başlığı atarken konuya böyle bir çerçeveden bakmıştık.
Evet, Mübarek kaçtı. Zaten eşi ve çocukları 30 milyar dolar kadar dudak uçuklatan bir parayla Londra’ya kaçtı. Kendisi de Kahire’de değil. Suudi Arabistan ve İsrail’e daha yakın olan Şarm El Şeyh’te bir yerde bulunuyor. O şu an fiili olarak yok hükmündedir. Devrilmiştir. Siyasi bir mevtadır. O başlığı biraz da bu yönde kuvvetli haberler aldığım için attım. Mübarek’i Mossad ajanları kaçırdı. Şu anda da kendisini bu ajanlar koruyor ve yönlendiriyor. Bir anlamda o çok hizmet ettikleri dostlarının elinde siyasi bir koz ve malzeme gibi. Kendisine ne deniyorsa onu kameralara söylüyor. Önüne konan yazılı metni okuyor. Anlayacağınız Mısır gibi kayıtsız koşulsuz kendine destek veren bir ülkeyi kaybeden İsrail, son numaralarını tezgâhlıyor.
Bir iki gün bile olsa diktatörü ayakta tutmayı, onu sahneye çıkararak kitlelerin psikolojisinde negatif duygular uyandırmayı, daha sonra da bazılarını görmeye başladığımız provokasyonları sahneye koymayı deniyor. Hiç olmazsa elden çıkan Mısır, sağlıklı düşünemesin. Ortalık karıştıkça karışsın. Gerekirse şiddetli çatışmalar çıksın. Kaos olsun. Son aşamada İsrail, kendisine yar olmayan Mısır’ı başkasına da yar etmek istemiyor. Son olayları biraz böyle yorumlamak gerekir.
Yarın başka provokasyonlar da sahnelenebilir. Ülkedeki durum buna müsaittir. Bu karışıklık ve geçiş aralıkları, sabotajcı casusların faaliyetlerine son derece elverişli bir zemin oluşturur. İşte şimdi bu kara senaryo devreye sokulmuştur. Bu gerçeği Mısır direnişçilerinin çok iyi görmeleri ve işi uzatmamaları gerekir. Bu kadar milyon insan sokaklarda iken, onların demokratik ve haklı öfkeleri bıkkınlığa, bezginliğe, bunalıma yol açmadan Mübarek’in sarayı işgal edilmeli, Yeni Mısır’ın özgür demokratik yeni dönemi ilan edilmelidir. Hızla yeni hükümet atanmalı, seçimler ve acil icraatlar için bir takvim açıklanmalıdır.
Geçiş aralığını uzatmak nahoş ve istenmeyen durumların ortaya çıkmasına yol açabilir. Gelişmelerin Diktatörün vicdanına bırakılması gibi bir gaflete düşülmemelidir. Bu yöndeki tutumunuz Mübarek’i cesaretlendirir, umutlandırır. Gerçi bundan sonra eski düzene dönüşün imkânı yoktur ancak devrim kararlı, kesin olmak zorundadır. Zulme bir başkaldırı varsa kesin ve kararlı bir tutum ortaya konmalı, Mübarek’in tepesine vura vura yönetim ele geçirilmelidir. Çekinik, mütereddit tavırlara bir an önce son verileceğini umuyorum. Devrimci güçler, Mısır halkının onuruna yaraşır son hamlesini yapmalıdır.
Artık herkes Mısır’ın yarınını konuşmaya başladı. Ayrıntılı analizleri sonra yapalım. Ancak şu kesin ki, Mısır ile birlikte İslam coğrafyası yeni bir döneme girmiştir. Yeni, demokratik döneme geçişi önlemek için Türkiye’de dâhil birçok ülkede derin operasyonlar yapıldı. Türkiye ve Mısır çok önemli iki ülkedir. Bu iki ülke ve İran, bütün İslam coğrafyasının temel dinamiklerini ve denge unsurlarını oluşturur. Bu ülkelerin tavırları sadece kendi sınırları içinde bir etki alanına sahip değildir.
Osmanlının dağıtılmasından sonra ince hesaplara dayalı bir siyasi yapı kuruldu. Bu yapının temel amacı emperyalistlerin politikalarına hizmet etmekti. İkinci savaşla birlikte İsrail kuruldu. Kurulmakla kalmadı, İsrail’in eline silah verilip, Müslümanların elleri kolları bağlandı. Oluşturulan yeni konjonktür, tamamıyla İsrail’in çıkarlarına göre biçimlendirildi. Her olasılığa karşı bölgede gidişatı değiştirecek iki gücün Türkiye ve Mısır’ın zayıflatılması, ekonomik olarak çökertilmesi gerekiyordu. Mısır’da bunu bütünüyle başardılar. Az çok Türkiye direndi. Ancak o da darbeler ve en son 28 Şubatla beraber banka boşaltma operasyonları ile çökertilmek istendi. Bir ölçüde bunda muvaffak oldular. Yani Türkiye’nin direnme kabiliyeti her bakımdan kırılmak istendi. Böylece bu iki ülke kendilerinden istenen her şeyi yapmak zorunda kalacaklardı.
Bir büyük silkinişle bu oyunlar bozuldu. Ak Parti iktidarının çok kararlı, demokratik çabaları bütün bölgede umutla takip edildi. En son gücünü ve güvenini yeniden kazanan Türkiye, “One minute” restiyle aslında bölgede bütün sindirilmiş, bastırılmış duyguları harekete geçirdi. Deprem bütün diktatörlerin kalbine doğru yürümeye başlamıştı. Yıkım da, devrim de, değişim ve yeniden yapılanma da kaçınılmazdı. Şimdi Türkiye’nin farklı koşullarda yaptığını Sudan’da, Mısır’da görüyoruz. Diğer ülkelerde de göreceğiz. Gözlenen değişim bir anlamda One minute devrimidir. İsrail de dâhil olmak üzere bölgenin tüm devlet ve toplumları ilişkilerini, siyaset tarzlarını yeniden belirlemek zorunda kalacaklardır. Biraz daha açalım mı?
Sonra bunları konuşuruz. Şimdi sadece Mısır’lı kardeşlerimize dua ediyoruz. Ve bütün mazlumlara.
|
|
3 Şubat 2011 - 00:02:13 |
|
|
Dolar |
|
|
1.579
|
1.591
|
|
Euro |
|
|
2.141 |
2.158 |
|
Sterlin |
|
|
2.524 |
2.571 |
|
Altın |
|
|
68.96 |
69.40 |
|
IMKB |
|
|
65309 |
|
|
|
|
Son röportajıyla Defne Joy Foster... |
|
Arkadaşının evinde ölü bulunan Defne Joy Foster'ın son röportajı...
|
|
|
|
|
|
|
Eski başbakanlardan Tansu Çiller’in oğlu Berk Çiller ile eşi Eda Çiller, 1.5 yıllık evliliklerini sonlandırıyor. Ancak Eda Çiller’den, kayınvalidesi ile boşanmak üzere olduğu eşine şok suçlamalar geldi. Genç kadın, “Hayatımdan endişe ediyorum” diyerek savcılıktan yardım istedi. |
|
|
|
|
|
|