“İbrahim bey; Ben simdi karsi ciksam bana daha once yakistirdiginiz "aidiyet sorunu"na takilip,3 yillik British experience'nizden dem vuracaksiniz. Neyse,ben coluk-cocugumu gelismis- modern bir ulkede okutmaktan,ailece burada yasamaktan ve en onemlisi de Canadian olmaktan cok mutluyum.12 senedir yasadigim batinin batisi ile oralar ASLA kiyaslanamaz.Kabul edin onlardan gerisiniz.Oyle kalin bence de.”
Cem Sultan’ın 36 yıllık hayatı, üzerinde, birkaç romanın yazıldığı maceralı, fırtınalı bir hayattır. Fatih Sultan Mehmed’in 3 Mayıs 1481 de Gebze’de vefatı haberi için Sadrazam Karamani Mehmed Paşa, Amasya’daki Şehzade Beyazıt ile Karaman’daki Şehzade Cem’e aynı anda iki ulak gönderdi. Karaman’daki Şehzade Cem’in, Payitahta yetişme şansı ağabeyi Beyazıt’tan fazla idi. Ancak Beyazıt’ın damadı Sinan Paşa, Cem Sultan’a gönderilen ulağı yolda yakalatıp öldürttü, böylece erken haber alan II. Beyazıt’ın İstanbul’a yetişmesi sağlandı. II.Beyazıt babası Fatih Sultan Mehmet’ten sonra tahta oturdu. Cem Sultan’ın haberi ne yazık ki geç oldu. Bu gecikmeye rağmen kendisini seven askerleri ile Bursa’da ağabeyi Beyazıt’ın Yeniçerilerini yenerek 5.000 ‘ini esir aldı. II.Beyazıt mukabil hamlesiyle Yenişehir’de Cem Sultan’ın askerlerini kendi safına çekip, Cem’i kaçmaya mecbur bıraktı. Cem Sultan , önce Konya’ya sonra Mısır’a giderek Sultan Kayıtbay’ a sığındı. Burada bir konuk gibi ağırlandı.
Bu arada Kayıtbay ile birlikte Mekke’ye hacca gitti. Osmanlı padişah ve şehzadelerinden ilk ve son bizzat hacca giden o oldu. Sultan Vahdettin, Mekke ve Medineyi 1923 de ziyaret ettiyse de hac mevsimi girmeden döndüğünden ancak umre yapabilmiştir. Karamanoğlu Kasım bey’in iğvasıyla, Kayıtbay’ın muhalefetine rağmen bir kere daha ağabeyi ile çatışmaya girdiyse de muvaffak olamadı. Kayıtbay’ın yanına geri döndü. Karamanoğlu Kasım bey, Osmanlı’yı batıda meşgul ederek yeniden Karaman Beyliğini ihdas umuduyla Cem Sultan’ın batıya kaçmasını empoze etmiş, Cem Sultan’ın gönlüne yatmamış olmasına rağmen “ bu sanki rüzgar önündeki yaprak misali bir hayatı seçmek olacak gibi” diyerek denileni yapmış, eş ve çocuklarını Mısır’da bırakarak, 30 kişilik mahiyetiyle Rodos Şövalyelerine sığınmıştı. Kendisinin rehin tutulduğunu yıllar sonra ancak farkına varabilecek şehzadenin 12,5 yıllık esir hayatı böylece başladı. Şövalyeler Osmanlı Sultanı II. Beyazıttan her yıl 45.000 altın masraf karşılığı para aldılar. Rodos’tan Fransa’ya götürdüler. Mısır Sultan’ı Kayıtbay’ın, Cem Sultan’ı serbest bırakmaları karşılığında Fransa kralına teklif ettiği 1.000.000 düka altınını da reddettiler. Esaretinin 7. senesinde Vatikan’a götürüp Papa’nın huzuruna çıkardılar. Protokol görevlisinin tüm baskılarına rağmen başındaki kavuğunu çıkarmamış, Papa’nın elini öpmemiş, önünde de diz çökmemiştir. Sadece Papa ile kucaklaşma şeklinde bir karşılamada bulunmuştur. Papa’nın “gel bize katıl.Macaristan’a gönderelim. Oradan Osmanlılara karşı başlatılacak Haçlı Seferine iştirak et” ve daha ileri giden Papa “Hristiyan ol” deyince “ Ben şimdi faraza sizin reyinizle Macaristan’a varıp, onun askeri ile ehl-i İslam üzerine kılıç çeksem, ulemamız hâşâ küfrümüze haml edip, katlimize fetva verirler. Ben kendi dinimi, Osmanlı memleketi değil, cihan saltanatına değişmem” dedi.
Cem Sultan, yaşadığı süre içerisinde Osmanlı şehzadesine yakışan bir asalet örneği olmuştur. İtalyan kayıtlarına göre Papa Aleksandır Borjiva, bazı kardinallere uyguladığı yöntemi Cem’e de uyguladı. Şehzadenin kullandığı şekere beyaz bir toz karıştırdı, yavaş yavaş tesirini gösteren bu zehirle Cem Sultan öldü. 1495 de II.Beyazıt şimdi bir semte adını veren Koca Mustafa Paşayı ona göndermiş, Koca Mustafa Paşa onu tıraş etmiş, rivayete göre usturanın zehriyle ölümüne sebebiyet vermiştir. Cem Sultan çok ince ruhlu bir şahsiyet olup şiirler yazmış bir divan sahibidir. Ölmeden vasiyeti “Karındaşım Beyazıt Hazretlerine varasuz, diyesüz ki beni redditmesün. Tabutumu küffar ilinde komasın” Cem, borçlarının ödenmesini ailesinin korunması hususlarını da ğabeyine havale edip 25 Şubat 1495 de sabaha karşı Hakkın rahmetine kavuştu. Ölen şehzadenin cenazesi mahiyetindeki Celal bey ve Sinan bey yıkayıp kefenlediler. Er kişi niyetine 6 -7 kişi tarafından cenaze namazı kılınmış ve cesed Fransa Kralının emriyle kurşunla kaplanmış bir tabutta tutulmuştur.
II.Beyazıt, kardeşinin ölüm haberine yanmış , gıyabi cenaze namazı kılınmasını hükmü altındaki her tarafa bildirmiş ve yine buralara üç gün matem tutulması da padişah buyruğu olarak uygulanmış. Sultan II.Beyazıt’ın müteaddid isteğine rağmen cenazesini ancak “Orduyu Hümayunla üzerinize gelirim” tehdidi üzerine dört sene sonra, 1499 da getirilerek Bursa’da Muradiye’deki türbesine defnedilmiştir.
Son derece muhtasar anlatmaya çalıştığım Cem Sultan’ın hayat hikayesindeki en calibi dikkat husus, Papa karşısında bir Osmanlı şehzadesine yakışır vakarlı duruşudur. Bu da asaletinin neticesi olsa gerek.
Seyahat etmek, dünya üzerinde memleketler görmek çok güzeldir. Rahmetli Barış Manço gibi STV de Ayna programının sunucusunun yerinde olmayı kim istemez. Amma “Gezmeye yaban ölke – Ölmeye veten yahşi “ demişler.
Yurtdışında ülkesini kötüleyip te iltica eden çok insan gördüm. Onlara şirin görünmek uğruna kiliselere gidenlerine de rastladım, Din değiştirip Hristiyanlığını ilan edenine de…
Bu Seyrani aşıkların ötesi Kul beşerdir elbet olur hatası Zengin Ermeninin yağlı ketesi Kaypak müslümanı dinden çıkarır
Yazının üstündeki alıntı bir önceki yazıma, artık kendisini bir Kanadalı olmakla mutlu olduğunu söyleyen bir göçmenin yaptığı değerlendirmedir. Kraldan fazla kralcı üsluba bakar mısınız? “Kabul edin onlardan gerisiniz.” Kabul ediyorum, geriyiz. “ Öyle kalın bence de.” İşte bu olmadı. Kendini pamuk ipliğiyle dahi bu toprağa ve bu millete bağlı hissedenin temenni edemeyeceği bir şey. Şüphesiz senin daha iyi şartlarda yaşamandan biz memnuniyet duyarız. Seni yad yaban elde müreffeh görmek ve mutlu olduğunu duymak bizi sevindirir. Bu ülke insanının bir Kanadalı kadar neden müreffeh olmasını istemezsin? Bu ülkeye ve millete kinin niye bay Canadian?
1958 de Kıbrıstan Londra’ya göç etmiş Aziz amca, halini şöyle değerlendirmişti; “ Bir sokumluk ekmeği nerde olsa bulursun. Şüphesiz karnım doyuyor. Ama şu ülkede kendi ülkemdeymişcesine göğsümü gere gere gezemedim ki. Bu içimde bir hasret olarak yaşadım.” .
Unutma ki , bir şekilde yurdundan yuvasından ayrılanların en büyük arzuları doğup büyüdükleri yerlere dönmek olmuştur. Nazım Hikmet, Ahmet Kaya, Cem Karaca, Ozan Arif… Sen mutluysan orda kalabilirsin. Ama saydıklarımın hiçbirisi senin gibi, bu ülkenin hep geri kalmasını temenni etmemişlerdir.
Birileri arkanızdan konuşuyorsa, onlardan öndesiniz demektir. ANTON ÇEHOV
Dolar
1.537
1.547
Euro
2.026
2.041
Sterlin
2.375
2.420
Altın
67.92
68.36
IMKB
63524
'Dönem değişti diye ben de değişecek değilim'...
Single ve gelecek projelerini konuşmak üzere buluştuğumuzda fark ettik ki yıllar
bile değiştirmeye yetmemiş ünlü sanatçıyı. Hâlâ yakışıklı, naif, gözlerinin içi
gülüyor konuşurken. Duyguları alınmış gibi görünse de sinirleniyor, üzülüyor
yeri geliyor çıldırdığı anlar da oluyormuş. Ama asaletli duruşunun torunlarını
severken bozulduğunu da itiraf ediyor Erol Evgin.
OTTAWA- Kuzey Amerika'da 21 Aralık gündönümü bu yıl Ay tutulması ile aynı zamana
denk düşecek.
Madenlerde işçi statüsünde çalışamayan kadınların, ''Madenlerde kadınlar uğursuz
kabul edilir, o yüzden kadın maden mühendislerine sıcak bakılmaz'' anlayışının
da etkisiyle mühendislik hizmetlerinde de işverenler tarafından tercih edilmiyor.
Kategoriler
HaBerTaraf
HaBertaraf Yayın Hizmetleri
Sahibi ve Genel Müdürü Rıfat YÖRÜK
Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt PEKER (Kurucu)
www.habertaraf.com'da yayınlanan tüm materyalin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.