-IRAK'IN NORMALLEŞME SÜRECİ-
Bakan Davutoğlu, New York'taki Türkevi'nde düzenlediği basın toplantısında, Irak'a karşı yaptırımların kaldırılmasının Türkiye için ne anlama geldiğinin sorulması üzerine, Irak'ın normalleşmesinin Türkiye'nin dış politikadaki en önemli hedeflerinden biri olduğunu söyledi.
Irak'taki seçimlerin ardından 7 ayı aşkın süredir hükümetin kurulamamasının siyasi anlamda bir anormallik olduğunu belirten Davutoğlu, ''Irak'ta hükümet kurma çalışmalarında son dönemde gelinen aşama bir normalleşmedir, biz Irak'ta güçlü ve Türkiye ile işbirliği içinde bir hükümetin olmasına büyük bir önem veriyoruz'' diye konuştu. Irak'ta iç siyasette bir normalleşme sürecine girildiğini, dışarıda normalleşmenin ise bir ülkeye karşı herhangi bir müeyyidenin, kısıtlamanın olmaması demek olduğunu ifade eden Davutoğlu, Saddam döneminde Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesi dolayısıyla BM Tüzüğünün 7. bölümü çerçevesinde Irak'a bazı kısıtlamaların uygulandığını, bugün alınan Konsey kararıyla bu kısıtlamaların, bazı istisnai durumlar dışında kaldırıldığını vurguladı. ''Bu tabii Irak'ın uluslararası alanda normalleşmesi açısından çok büyük önem taşıyor'' diyen Davutoğlu, sözlerini ''Biz Irak'ın uluslararası toplumda saygın, kendi içinde ve komşularıyla barışık bir ülke olmasına, hem ulusal çıkarlarımız hem de bölge istikrarı bakımından büyük bir önem atfediyoruz, bugün alınan Konsey kararları, Irak ve bölgemiz için son derece önemli kararlardır, ben kardeş Irak halkı için bu kararların hayırlı olmasını diliyorum'' diye sürdürdü.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ''Irak'taki kısıtlamaların kalkmasının altında ABD'nin Türkiye'ye güvenmemesinin mi yattığının?'' sorulması üzerine ise Irak'ın normalleşmesinin Türkiye'ye güvenmemekle hiçbir alakası olmadığını vurguladı ve şöyle devam etti:
''Tam aksi bu normalleşmenin en temel aktörü Türkiye'dir. ABD Başkan Yardımcısı Sayın Biden da ikili görüşmemizde Türkiye'nin Irak'ın istikrarına yaptığı katkı dolayısıyla özel olarak teşekkür etti. Türkiye'nin Irak'taki çabaları konusunda hem Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari hem Sayın Biden teşekkür ifade ettiler. Bu iki konu arasında hiçbir bağlantı göremedim.''
-MAVİ MARMARA SORUŞTURMASI-
İsrail'in, Gazze'ye yardım taşıyan Mavi Marmara saldırısıyla ilgili Türkiye'nin özür ve tazminat talepleriyle ilgili bir soru üzerine Bakan Davutoğlu, kendisinin daha olay olur olmaz BM Güvenlik Konseyinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin beklenti ve şartlarını açık bir şekilde beyan ettiğini söyledi.
Davutoğlu, ''Yedi temel talebimiz vardı, bunun 5'i gerçekleşti, geride iki önemli talep, özür ve tazminat taleplerimiz var. Bu tür durumlarda uluslararası müeyyideler de bu çerçevededir. Bu taleplerimiz konusunda da tutumumuz nettir, İsrail tarafı da bu tutumu çok açık bir şekilde bilmektedir'' dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 100 bin dolarlık tazminat miktarı haberleriyle ilgili olarak Türkiye'de gerekli açıklamayı yaptığını belirterek, ''Böyle bir rakam telaffuzumuzun söz konusu olmadığını söyledim, görüşmelerde herhangi bir rakam telaffuz edilmemiştir. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi vatandaşlarının hukukunu koruyacak kudrete sahiptir ve bu sebeple de bizim kesin, açık ve net bir özür ve aileleri de tatmin edecek tazminat beklentimiz vardır. Bu tazminatın nasıl tespit edileceği görüşmelerle yürütülecek bir husustur'' dedi.
-KIBRIS VE ORTADOĞU BARIŞ SÜREÇLERİ-
Davutoğlu, Kıbrıs ve Ortadoğu barış süreçleriyle ilgili soruları yanıtlarken, barış çabalarında tarafların iradelerinin son derece önemli olduğunu, BM Genel Sekreteri, özel temsilcileri ne yaparsa yapsın taraflarda güçlü bir barış iradesinin olmaması durumunda mesafe alınmasının zorlaştığını söyledi.
Kıbrıs Türk tarafının kendisinde mutlak bir çözüm iradesinin bulunduğunu, hem Annan Planı referandumunda hem de şimdiki müzakerelerin bir takvim çerçevesinde yürütülmesi konusunda talepte bulunmasıyla gösterdiğini ifade eden Davutoğlu, Rum tarafının ise hem Annan Planına hayır dediğini, hem de müzakereleri sürekli zamana yaymaya çalıştığını kaydetti.
Genel Sekreterin Kıbrıs müzakereleri konusundaki görüşlerine katıldıklarını bildiren Davutoğlu, ''Bu müzakerelerin ilanihaye sürmesi mümkün değil, dolayısıyla bu barış iradesinin taraflarda oluşması lazım, Türk tarafında zaten bu irade var, önümüzdeki dönemde Rum tarafında bu iradenin olup olmadığını zamanla görüceğiz'' diye konuştu.
Ortadoğu barış görüşmelerinde de hemen hemen benzer bir durumun olduğunu belirten Davutoğlu, ''Yine bu görüşmeleri BM, ABD ne kadar iyi niyetle yürütürse yürütsün taraflarda barış iradesi oluşması lazım'' dedi.
Filistin tarafının 1967 sınırları içinde iki devletli bir çözümden yana olduğunun net olarak bilindiğini, ancak İsrail tarafında koalisyon içerisindeki görüş ayrılıkları nedeniyle bu konuda net bir tutumun bulunmadığını söyleyen Davutoğlu, ''Aksine (Yahudi yerleşimleri) yerleşimler konusu başta olmak üzere bu görüşmeleri baltalayacak her hususta yeni adımlar atılıyor, dolayısıyla bir tarafın barış iradesine sahip olması yeterli olmayabiliyor. Ümit ederiz ki her iki konuda da taraflar bundan sonra güçlü bir barış iradesi sergiler, 2011 yılında Kıbrıs'ta ve Ortadoğu'da barış rüzgarları eser'' diye konuştu.
Davutoğlu, daha sonra THY'nin tarifeli seferiyle Türkiye'ye dönmek üzere New York'tan ayrıldı.
AA
Anahtar Kelimeler:
Ahmet Davutoğlu
|