|
|
 |
Mesele politika, gerisi lâfügüzaf!
Joost LAGENDIJK
|
|
WikiLeaks bombası patlamadan önce Obama yönetimi dünyanın geri kalanına, tezahürleri aldatıcı olabilirse de dış politikasına iyi niyetlerin kılavuzluk ettiğini anlatmak yönünde gayet iyi örgütlenmiş bir kampanya başlatmıştı.
Sızdırılan yazışmalar bu işi daha da zorlaştırmış durumda, fakat Washington'ın acilen üstesinden gelinmesi gereken bir algı sorunu olduğunu fark ettiğini göstermek için hangi argümanları kullandığına tanıklık etmek yine de ilginç.
Dünyanın önde gelen dış politika dergisi 'Foreign Affairs'ın son sayısında ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton 'Sivil Güce Nüfuz Etmek. Amerikan Diplomasisini ve Kalkınmayı Yeniden Tanımlamak' adlı bir makale yazdı. Clinton, makalesinde ABD'nin kalkınma ve dış politikasını 'yeniden düşünmesi, reformdan geçirmesi ve tekrar ayarlaması gerektiğini' savunuyor. Şiddet içeren aşırılıkçılık, iklim değişikliği ve yoksulluk gibi küresel sorunların etkili uluslararası işbirliği gerektirdiğinden dem vuruyor. Clinton'a göre bunları çözmek için birileri önderlik etmeli ve diğerlerini harekete geçirmeli. Önderlik edecek ülke ise ABD. Fakat o da ancak dünyanın geri kalanında kilit önemde ortaklar bulabildiği ve ortak sorunlarla iştigal etmek ve muhtemel fikir ayrılıklarını tartışmak yönünde küresel yapılar var olduğu takdirde başarı sağlayabilir. Gayet mühim bir paragrafta ABD Dışişleri Bakanı, stratejik hedefini şöyle ifade ediyor: "ABD'nin gündemini ileriye taşımak bakımından geleneksel diplomasi daima kritik önemde olacak, fakat bu yeterli değil. ABD Dışişleri Bakanlığı, yeni beceriler, stratejiler ve araçlar kullanmak suretiyle daha geniş yelpazedeki farklı gruplara ulaşma ve onları etkileme gayretlerini yoğunlaştırmalı. Bu amaçla bakanlık diplomasiyi kavrayış tarzının yanında, uygulayıcı kadrolarının rollerini ve sorumluluklarını da genişletiyor." Diğer bir deyişle: Amerikalı diplomatlar, ABD'nin farklı fikirlere önem verdiğini ve onları dinleyip hesaba katmaya istekli olduğunu geniş bir kitleye daha iyi anlatmak zorunda.
Clinton, mevzubahis hedef doğrultusunda merak uyandırıcı bir makale yazmakla kalmadı. Dünya çapında en büyük algı sorununun ABD ile Müslüman çoğunluklu ülkeler arasında olduğunu bilen Dışişleri Bakanlığı, yeni bir girişim de başlattı: Yeni Bir Başlangıç İçin Ortaklık (PNB). Girişimin amacı, Obama'nın Haziran 2009'da Kahire'de yaptığı ve ABD ile dünyanın her köşesindeki Müslümanlar arasında yeni bir sayfa açma çağrısında bulunduğu konuşmanın gerisini getirmek. Bu yeni yaklaşımın, sadece hükümetler arasında değil, dünya çapındaki özel sektör, sivil toplum ve vatandaşlar arasında karşılıklı saygı ve ortaklığa dayanması gerektiği belirtiliyor. PNB'nin başkanı Clinton'ın seleflerinden Madeleine Albright. Kendisi bu hafta İstanbul'daydı; yeni grubu takdim etti ve onun ekonomik fırsatları, bilim ve teknoloji işbirliğini, ABD ile Müslüman dünyadaki kilit ülkeler arasında eğitim ve değişim programlarını geliştirme hedefini anlattı. PNB bilinçli olarak Türkiye'de başlıyor, fakat Mısır, Endonezya, Pakistan ve Batı Şeria/Gazze'de devam edecek.
Clinton'ın makalesine ve PNB'ye karamsarlıkla bakmak ve bunu dünyanın Amerikan dış politikasının hatalarından mustarip olmuş veya olmaya devam eden kesimleriyle arayı düzeltmek yönünde nafile bir çaba gibi görmek kolay. Ben Clinton ve Albright'ın geçmişte meydana gelen bazı hasarları onarma planlarında samimi olduklarına inanıyorum. Bu planlarla ilgili sorunum ise odada bulunan ve hakkında hiç konuşulmayan büyük fil: Yani mevcut Amerikan politikaları. Elbette iş dünyasındaki ilişkileri geliştirmek iyi. Amerika ile Türk üniversiteleri (bilhassa da Anadolu'dakiler) arasındaki değişim programlarının da sıkı bir destekçisiyim. Her iki ülkeden daha fazla gazeteciye ABD'deki sistemin nasıl işlediğini ve Türkiye'nin gerçeklerinin Amerikan medyasında sık sık çizilen siyah-beyaz resimden daha karmaşık olduğunu görme imkânı tanınmalı. Güzel, o zaman yapın.
Fakat ABD İsrail-Filistin ihtilafına yönelik politikasını değiştirmedikçe veya Ankara ile Washington İran konusunda çekişmeye devam ettikçe bu çabaların hiçbiri sonuç vermeyecektir. ABD'nin gerçekten de dünyadaki Müslümanlara ulaşması ve ortak çıkarlara dayalı birçok alanda sürtüşmenin yerini işbirliğinin alacağını göstermesi gerekiyor. Fakat yeni bir başlangıç, ancak mevcut hayal kırıklıklarının kökenlerine inildiği takdirde mümkün olacaktır. Mesele politika, gerisi lâfügüzaf!
|
|
15 Aralık 2010 - 11:44:52 |
|
|

Dolar |
|
|
1.532
|
1.545
|
|
Euro |
|
|
2.027 |
2.045 |
|
Sterlin |
|
|
2.365 |
2.420 |
|
Altın |
|
|
67.65 |
68.31 |
|
IMKB |
|
|
63035 |
|
|