 |
| |
|
|
|
|
| |
|
| |
| Hürriyet |
|
Ahmet HAKAN
|
|
Ve Hilmi ve Orhan ve İsmet
|
| |
| |
| Radikal |
|
Akif BEKİ
|
|
Beyazların sitesine AK Parti neden giremiyor?
|
| |
| |
| Yeni Şafak |
|
Ali BAYRAMOĞLU
|
|
Türkiye nereye doğru gidiyor?
|
| |
| |
| Zaman |
|
Ali BULAÇ
|
|
Hiç davet edilmemeliydi
|
| |
| |
| Milliyet |
|
Aslı AYDINTAŞBAŞ
|
|
Naipaul cehaleti ve hassasiyet faşizmi
|
| |
| |
| Radikal |
|
Cüneyt ÖZDEMİR
|
|
Biraz da emretme komutanım!
|
| |
| |
| BUGÜN |
|
Doğu ERGİL
|
|
Başlarken
|
| |
| |
| Sabah |
|
Emre AKÖZ
|
|
Âleme verir talkını, kendi yutar salkımı
|
| |
| |
| Star |
|
Ergun BABAHAN
|
|
Asker, hizaya gel CHP sen de!
|
| |
| |
| Posta |
|
Mehmet Ali BİRAND
|
|
Yahudi Lobisi sırt dönünce her şey değişti...
|
| |
| |
| Star |
|
Mehmet ALTAN
|
|
İşte budur
|
| |
| |
| Millî Gazete |
|
Mehmet Şevket EYGİ
|
|
Asıl kölelik şehevî çıplaklıktır
|
| |
| |
| Zaman |
|
Mümtaz'er TÜRKÖNE
|
|
Generaller de insandır
|
| |
| |
| Bugün |
|
Nuh GÖNÜLTAŞ
|
|
Ey siyasiler, Twitter tek yönlü iletişim ortamı değildir...
|
| |
| |
| Akşam |
|
Oray EĞİN
|
|
Bir tecavüzcü olarak Hıncal Uluç
|
| |
| |
| Yeni Şafak |
|
Osman ÖZSOY
|
|
Bir rica ve dilerim son defa...
|
| |
| |
| Vatan |
|
Ruşen ÇAKIR
|
|
Erdoğan Lübnan’da niye bu kadar popüler?
|
| |
| |
| Yeni Akit |
|
Serdar ARSEVEN
|
|
“Yandaş medya”dan korkuyor mu?..
|
| |
|
|
|
 |
Teknik problem
Esen MIESSEN
[email protected] |
|
|
Atmak istediğiniz bir şey var mı, saklamak istediğiniz ne var? Atmak istediğiniz şey çöpse, atacak yer uzak mı, nerede olsun istersiniz? Saklamak istediğiniz çöp oldu mu hiç? Komşunun çöpünü bile saklamak istediniz mi? Bizim cennet mahallemizde inşaat atıklarını yol boyunca olan orman kenarına dökmeye başlamışlar, neden insanlar kendi çöpünü sevmez?
Bir bakalım mı Almanya'da geçenlerde neler oldu? Konu çöp atmak, çöp saklamak, bir de bu çöp nükleer atıklarsa, bu neredeyse sosyal etkinlik. Demiryolu ve karayolundan götürülen bu atıkların yolculuğuna dışardan katılanlar on yedi bin polis ve binlerce vatandaş. Bin kilometre mesafe, büyük molalarla doksan iki saat yolculuk. Şimdiye kadar olan bu tip etkinliklerle karşılaştırıldığında en uzun olanı, rekor! Nükleer santrallarda enerji üretimine geçmişin teknolojisi deniyor, bu eski teknolojinin Almanya'da kullanılabilme süresi uzatıldı, bu uzatma atıklarının taşınmasındaki süreyi de uzatmışa benziyor. Masraflarda da rekor, elli milyon euro, raylara ve yerlere yatan vatandaşları tek tek kaldırıp taşımak zorunda kalan polisler, bu molalardan değil, bel ağrısından şikayetçi.
Almanya nükleer santralların hayatını yeni bir yasayla uzatmak istemiş olsa da, bu teknolojiyi eski bitmekte olan bir teknoloji olarak görüyor, sürdürülebilir yeni alternatif çözümlere yöneliyor. Peki bu büyük masraflara ve bel ağrılarına nasıl gelinmiş?
Dünyada şu anda dört yüzün üstünde nükleer santral var. Tabii bu teknoloji de bir zamanlar yeniymiş. Birileri "verimli ve ucuz" demiş, "onlarda var, bizde yok" diyenler de olmuş, sonra nükleer atıkların biraz sorunlu olduğunun farkına varılmış. Çok tehlikeli, ancak kırk bin nesilden sonra, yani bir milyon yıl sonra yok olacak bilgisi çeşitli denemelere yol açmış. Önce küçük miktarda her yere biraz dağıtalım deyip denizlere dökmeye başlamışlar. Bizim güzel mahallemizden de hatırlarsınız, fazla yiyeceklerini ve bayat ekmeklerini balıklar yer diye denize dökenler gibi.
Tekrar nükleer atıklara dönelim: birileri doğanın dolaşım sisteminden dolayı, radyoaktif balıkların tekrar bir gün bizim soframıza gelebileceğine dikkati çekmiş, yanlış adrese giden şeyler düzenli çalışan postanelerde geri gelir demiştik bir yazımızda, hatırlıyor musunuz? O zaman ne olmuş, bir deyim vardır: "ben aptal değilim, tam tersini de yapabilirim" diye. Bu defa "aman dağıtmayalım, hepsini bütün olarak toplayıp sağlam bir yerde saklayalım" demişler. Ama nerede? Kalıcı olacak bu yer kırk elli yıldır aranıyor. Daha dünyada bu teknolojiyi kullanan hiç bir ülkede kalıcı bir depo tanımlanamamış.
Almanya'ya bakalım tekrar: Federal Almanya ne yapmış?"Siz üretin, nükleer atıkları devlete bırakın" demiş, geçici bir depolama yeri aramış, eski sosyalist Almanya'ya olan sınıra yakın Gorleben şehrinde eski bir maden ocağı bulmuş. Gorleben için kalıcı bir yer olabilir mi diye araştırmalara devam ederken yüksek radyoaktif olan şeyler için geçici olarak burası güzel demiş. Almanya aslında son yıllarda çöpüne değerli madde diyerek değerlendirmeye alışmış bir ülke. Bahçesi olan evlerde organik çöplerini gübre yapmaya çalışan ev sahipleri, genelde bu çöpü bahçede eve en uzak yerde depolarlar, bu da ara sıra komşunun mutfağının önü olabiliyor.
Kalıcı yer kırk elli yıldır Almanya'da hala aranıyor. Nasıl aranıyor? Yetmişli yıllarda Asse denilen, yirmi binle bir milyon yıl arası güvenli ve garantili diye düşünülen bir tuz madeninde bir deneme yapılmak istenmiş. Hafif ve orta radyoaktif atıklar oraya konulmuş. İşçilerin giysileri gibi şeylere hafif, kullanılan araç, gereçlere orta radioaktif atık deniyor. Bu düşünülen en az yirmi bin yılın çok çabuk geçmesi ve tuz madenine bir kaç yıl sonra su girmesi ve bu suyun da radyoaktif olması, başta "aman bunu kimse duymasın" denmiş olsa da, çözüm aramadaki sorunları biraz daha karıştırmış.
Şimdi durum nerede? İki Almanya birleşince Gorleben artık Almanya'nın ortasında. Bu çöp ne gübre yapılacağa benziyor, ne de komşunun mutfağı bir opsiyon. Polis sendikası "bizim sırtımızda çözmeyin bu problemi" diyor, Gorleben şehrinin bulunduğu Aşağı Saksonya Eyaleti bu ucuz teknolojiye güvenini kaybetmeye başlayarak, "masrafları tek başıma çekemem" diyor. Raylara, yollara yatan vatandaşlar "vergimi ben bunun için ödemiyorum" diyorlar. Bu konuda araştırmalarıyla tanınmış olan Jülich Nükleer Araştırma Merkezi genç nesillerin bu dalı çekici bulmadığını ve bundan dolayı araştırma merkezi olarak gittikçe küçüldüklerini anlatıyorlar.
Jeoloji mühendisleri bu atıkların nerede güvenli kalabileceği konusunda bir süre vermekten çekiniyor. Granit madeni mi, tuz madeni mi, başka bir yer mi? Bir kalıcı yer bulunduğunda, konulduğu yerin adresinin bir milyon yıl boyunca, nesilden nesile nasıl aktarılabileceği de teknik bir problem.
Ne dersiniz, Almanya mı çözemiyor bunu?
Daha bu teknolojiyi kullanmayan ülkelerden mi bir çözüm beklesek?
Esen Miessen / Aphrodisias- Tisan
|
| |
| 22 Kasım 2010 - 00:01:32 |
| |
|
|
| Dolar |
|
|
1.465
|
1.475
|
| |
| Euro |
|
|
1.959 |
1.974 |
| |
| Sterlin |
|
|
2.306 |
2.350 |
| |
| Altın |
|
|
64.69 |
65.24 |
| |
| IMKB |
|
|
67148 |
|
|
