|
|
|
|
|
|
|
Hürriyet |
Ahmet HAKAN
|
Ve Hilmi ve Orhan ve İsmet
|
|
|
Radikal |
Akif BEKİ
|
Beyazların sitesine AK Parti neden giremiyor?
|
|
|
Yeni Şafak |
Ali BAYRAMOĞLU
|
Türkiye nereye doğru gidiyor?
|
|
|
Zaman |
Ali BULAÇ
|
Hiç davet edilmemeliydi
|
|
|
Milliyet |
Aslı AYDINTAŞBAŞ
|
Naipaul cehaleti ve hassasiyet faşizmi
|
|
|
Radikal |
Cüneyt ÖZDEMİR
|
Biraz da emretme komutanım!
|
|
|
BUGÜN |
Doğu ERGİL
|
Başlarken
|
|
|
Sabah |
Emre AKÖZ
|
Âleme verir talkını, kendi yutar salkımı
|
|
|
Star |
Ergun BABAHAN
|
Asker, hizaya gel CHP sen de!
|
|
|
Posta |
Mehmet Ali BİRAND
|
Yahudi Lobisi sırt dönünce her şey değişti...
|
|
|
Star |
Mehmet ALTAN
|
İşte budur
|
|
|
Millî Gazete |
Mehmet Şevket EYGİ
|
Asıl kölelik şehevî çıplaklıktır
|
|
|
Zaman |
Mümtaz'er TÜRKÖNE
|
Generaller de insandır
|
|
|
Bugün |
Nuh GÖNÜLTAŞ
|
Ey siyasiler, Twitter tek yönlü iletişim ortamı değildir...
|
|
|
Akşam |
Oray EĞİN
|
Bir tecavüzcü olarak Hıncal Uluç
|
|
|
Yeni Şafak |
Osman ÖZSOY
|
Bir rica ve dilerim son defa...
|
|
|
Vatan |
Ruşen ÇAKIR
|
Erdoğan Lübnan’da niye bu kadar popüler?
|
|
|
Yeni Akit |
Serdar ARSEVEN
|
“Yandaş medya”dan korkuyor mu?..
|
|
|
|
|
|
Kaybolan insanlığımızı, İslamlığımızı arıyoruz
Fahrettin DAĞLI
[email protected] |
|
Zamanın hızlı akışı arasında kaybolan insanlığımızı, İslamlığımızı arıyoruz.
Nerede kaybettiğimizi, nerelere savrulduğumuzu düşünüyoruz.
Karşı karşıya bulunduğumuz problemin ağırlığını, hayatiliğini, karmaşıklığını, entelektüel budalılığa düşmeden izah etmeye çalışalım.
Bayramlar, kendimiz üzerine düşünmeye vesile oluyorsa, bize hayatımıza dair bazı soruları sordurabiliyorsa, bu sorular bizi rahatsız ediyorsa, nefsimizle ilgili bir muhasebe süreci başlatıyorsa gerçek bayramlara yaklaşmışız demektir.
Aksi taktirde, kurban temin etme telaşı, arkasından gelen et bölüşümü, ziyafet sofraları arasında kaybolan insanlığımızı ve İslamlığımızı hatırlayamayız bile.
İnsanoğlunun hayata dair bir türlü tatmin edilmeyen şehveti, hırsı, aç gözlülüğü, tamahkarlığı, zulmü, fitneyi ve belayı cüretkar bir davetle çağırmaktadır dünyamıza.
Zalimler ile birlikte masumlarında yanacağı bu ateş çanağına odun taşıma gayretkeşliği, toplumun önemli bir kısmı için adeta bir vazife olarak görülmektedir.
Bölgemizde ve İslam dünyasında cereyan eden, ateş, kan, zülüm, işkence ve tüm gayri insanî tatbikatlar, rahmetten uzaklaşmanın ve zulme rıza etmenin, ses çıkarmamanın getirdiği acı bir son.
Asırlar oldu ki, rahmet diyarımıza uğramıyor. Rahmeti, bunun yeryüzündeki paratoneri Hz. Peygamberi dünyamıza davet edemez olduk.
Mazlum, masum, yetim, öksüz, korumasız yığınların hamisi rahmet peygamberi aramızdan uzaklaşmış adeta.
Evet bu gün bu öksüzlüğü ve yetimliği yaşıyoruz.
İstikameti şaşırtılmış, doğru yoldun saptırılmış, şeytanın hileli yollarında istikamet arayan bir anlayışın zebunu olmuş yığınlar.
Asabiyeti depreşmiş, mensubiyetleri mabutlaştırmış, kardeşliği İslamlığında değil, dillerinde, renklerinde arayan bedbahtlar.
Dünyanın enfüsi menfaatleri için hakkı ketmeden alimler, bilginler.
Ekolojik dünyanın alt üst oluşu gibi insanı da saran o müthiş yakıcı rüzgarın kavurduğu bir sosyal hayat içerisinde ümitleri tükenmiş, geleceğe dair hayalleri, mefkureleri olmayan, günlük yaşayan yığınlar.
Bunların bu toplumun dinamiklerini harekete getirecek takatleri ve dirençleri kalmamıştır. Tıpkı nehrin kenarında doya doya su içen Talud’un askerleri gibi
Küresel emperyal güçlerin iğfal ettiği zihinlerde, kalplerde, gönüllerde, dimağlarda, zihinlerde çoraklaşma ve körleşme başlamıştır.
Elbise kalıpları ile makyajlanan kof gövdelere bindirilmiş robot akıl, belli bir komuta kilitlenmiş gibi şeytani düzenin ak dediğine ak, kara dediğine kara diyor
Tam bir akıl kilitlenmesi.
Parlatılmış, pullanmış iğva kuvvetleri, var güçleriyle mefkure sahibi bir avuç aksiyoner idealist insanın iradesinin üzerine abanmış durumda, sam yeli gibi önüne katmış götürüyor.
Aman Ya Rabbi “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi de helak mi edersin Allahım!”
Bu günün azametinden Rabbime sığınıyorum.
Bu telaş ve acul hal karşısında Rahmet ve Kerim çağırıcılarına, bu tasviri karışık dünyanın idealist kalabilmiş, dünyanın davet edici, iğva edici emperyal güçlerine karşı durabilen istikamet sahiplerine önemli görevler düştüğü izahtan beridir.
Amacım iç karartmak değildir. Şu bayram gününde elbette hiç değildir.
Ancak, yakın tehlikeyi göremezsek, dağın arkasında bizi bekleyen o yakıcı ve azap verici yangını göremezsek helak mukadder olur.
Verdiğimiz sözün arkasında olmamızı bizden bekliyor Rabbimiz.
O halde küresel iğvaya, dünyevileşme sürecine karşı uhrevi olanı önceleyen, adalet, fazilet, ahlak, samimiyet, ihlas zenginliği sağlayabilecek iklimleri ve şartları hazırlamamız gerekiyor.
Düşünceyi tetikleyecek, insanı kendi dünyası üzerinde düşünceye sevk edecek şartları oluşturmamız gerekiyor.
Bugün nasıl yapacağız da, yeryüzü insanına ‘rahmet iklimini’ yaşatacağız?
Yaşanan bu kahredici kaos ortamında böyle bir sorun gelip oturmuş gündemimize.
Bu dünyanın denklem kurucuları biz değiliz.
Boğaz boğaza bir savaşın sürdüğü bir ortamda, Camus'nün 'bilinçli öldürmeler çağı' diye nitelediği 'Cinayet Yüzyılı’nda denklemi hakka istinat etmek aksiyon sahiplerinin görevidir.
Nasıl olacak?
İbrahimi bir ruha bürünerek, en kıymetli varlığımızı adamaya hazır olmak.
İsmaili bir ruh ile adak taşına başımızı koyamaya aday olmak.
Ne diyelim netice olarak;
"Ey Müslüman, İslam'ı öyle diri yaşa ki seni öldürmeye gelen sende dirilsin!"
Bayramınız mübarek olsun.
|
|
16 Kasım 2010 - 00:01:03 |
|
|
Dolar |
|
|
1.465
|
1.475
|
|
Euro |
|
|
1.959 |
1.974 |
|
Sterlin |
|
|
2.306 |
2.350 |
|
Altın |
|
|
64.69 |
65.24 |
|
IMKB |
|
|
67148 |
|
|