|
|
|
Arap toplumları ve Türkiye modeli
|
|
|
|
Mustafa YOLCU
Hastanede yaşananlar
|
|
|
|
|
Bilge Kral'ın vefatının 7. yıl dönümü
|
|
|
|
|
Zaman |
Abdülhamit BİLİCİ
|
Kılıçdaroğlu'nun 'kalkan' politikası!
|
|
|
Yeni Akit |
Abdurrahman DİLİPAK
|
Agnostizm
|
|
|
Yeni Şafak |
Ali BAYRAMOĞLU
|
KCK ve JİTEM
|
|
|
Zaman |
Bülent KORUCU
|
YARSAV'ın strateji hataları
|
|
|
Sabah |
Emre AKÖZ
|
Binnaz Toprak 'ibadet bölgesini' nasıl değiştirdi?
|
|
|
Star |
Ergun BABAHAN
|
Yalan haberlerle gündem yaratmak
|
|
|
Milliyet |
Hasan CEMAL
|
KCK davasının anlamı: Dağın yolunu genişletmek mi, daraltmak mı?
|
|
|
Zaman |
İhsan DAĞI
|
'Statükonun kibirli mensupları'
|
|
|
Posta |
Mehmet Ali BİRAND
|
Marakeş'te, bambaşka bir Türkiye ile karşılaştım
|
|
|
Millî Gazete |
Mehmet Şevket EYGİ
|
Kurban kesilmelidir
|
|
|
Bugün |
Nuh GÖNÜLTAŞ
|
CHP'nin değil değişmesi, değiştirilmesi dahi teklif edilemez!
|
|
|
Radikal |
Oral ÇALIŞLAR
|
Gözler davada kulaklar İmralı'da
|
|
|
Akşam |
Oray EĞİN
|
Bu dinciler o Müslümanlardan ne istiyor
|
|
|
Yeni Şafak |
Özlem ALBAYRAK
|
Dindar ile Diyanet
|
|
|
Star |
Şamil TAYYAR
|
Yargıdaki Baas rejimi çöktü
|
|
|
Hürriyet |
Yılmaz ÖZDİL
|
HSYK filan
|
|
|
|
|
|
Ruhunu kaça sattın polemiği
Abbas GÜÇLÜ
[email protected] |
|
Genç Bakış’ta önceki gece, ateşli bir öğrenci, Ertuğrul Özkök’e “ruhunu kaça sattın?” diye sordu. Daha önce de Kemal Derviş’e, “cebinde hangi ülkenin pasaportu var?” demişlerdi.
Genç Bakış’ın tek kuralı, saygı sınırlarının aşılmaması olduğu halde, bazı öğrenciler, çok sık olmasa da bu kuralı ihlal ediyor.
Hatta bazen alkış da alıyorlar. Ama hiçbir zaman genel kabul görmüyorlar.
Çoğu zaman özellikle ekran başındakiler tarafından eleştirilenler de, konuklardan çok, saygı sınırını aşan öğrenciler oluyor.
En azından aynı soru, çok daha farklı üslupla dile getirilebilir, yaşına, başına, makamına hürmet edilir diye.
Öğrencilerin sordukları soruları, yetişkinlerin sorması mümkün değil.
Akıllarından geçse bile kırk süzgeçten geçirirler. Ama onlar öyle mi, pat diye soruyorlar. Ucu nereye dokunacak, kim ne diyecek diye hiç düşünmeden.
Programı ilginç kılan, konukları bu zor programa katılmaya teşvik eden de zaten gençlerin bu hali.
Gelen her konuk, dobra dobra sorular sorulsun istiyor.
Şikesiz, sansürsüz, önyargısız.
En önemlisi de içlerinden geldiğince.
Buna müdahaleye kesinlikle izin vermiyorlar.
Başkaları yazsa ya da söylese kıyamet kopartacak sözler, gençlerden geldiğinde, program konukları her zaman hoşgörüyle karşıladı.
Müdahale edenler olduğunda ya da saygı sınırlarını zorlamamalarını hatırlattığımda, bırakın konuşsunlar diyen yine hep konuklarımız oldu.
Canlı yayın olduğu için kimin ne soracağını hiç bilmiyoruz. Sınırlama da getirmiyoruz. Zaten konuklarımız da bunu bilerek geliyor ve gerçekten de çok büyük bir özgüven sergiliyorlar.
Programa konuk olmakla, böylesi bir yüzleşmeden kaçanlara göre, programa zaten bir sıfır önde başlıyorlar. Ve bugüne kadar, çok ağır eleştirilere muhatap olanlar bile, sabahlara kadar süren programdan büyük bir keyif alarak ayrıldılar. Niye bu programa katıldım diye pişman olana bugüne kadar daha hiç rastlamadık...
Kime ne sordular?
Genç Bakış’a, Türkiye’ye öyle ya da böyle yön veren isimleri konuk ediyoruz. Siyasetten ekonomiye, sanattan spora, medyadan eğitime damga vuran hemen hemen tüm isimler çıktı.
Ve gençler hep sordular. Hepsi acıtan sorular mıydı? Kesinlikle hayır. Aykırı soruların oranı yüzde 5 bile değil. Ama nedense hep onlar öne çıktı. Tıpkı Özkök’e sorulan o soru gibi. Salonda bu soruyu protesto eden çok oldu. Ama Özkök hoşgörüden yanaydı. Zaten tahminlerin çok ötesinde alkış alması da bu yüzdendi...
Peki daha önce kimlere ne soruldu? İşte ilk aklıma gelenler:
Başbakan Erdoğan’a, Ak Parti’nin kurucular listesindeki isimleri ve haklarında açılan davaları bir bir sıralayıp, “Partinizin adını değiştirmeyi düşünmüyor musunuz?” dediler.
Demirel’e, “Bu üniversiteye hangi yüzle geldin, vicdanın hiç sızlamıyor mu?” sorusunu yönelttiler.
Evren’e “Çocukları idam eden biri olarak geceleri gözünüze uyku giriyor mu?” tepkisini koydular.
Kılıçdaroğlu’na, “Demokrasiden dem vuruyorsunuz, peki kendi partinizde demokrasi var mı?” sorusunu sordular.
Ve daha neler neler. Ama en sert soruları yöneltirken bile gençliklerinin verdiği delikanlılığının ötesine geçip saygısızlık yapmadılar. Bazen kızdılar ama çoğu zaman da alkışladılar.
Keşke her konu Genç Bakış’ta olduğu gibi enine boyuna tartışılsa ve tüm taraflar bir arada, karınlarından değil de içlerinden geldiğince konuşabilse. İşte o zaman bugünkünden çok daha farklı bir Türkiye olurdu.
Son programda, Türkiye’nin en sıcak konuları konuşuldu. Her birisinin hararetli taraftarları aynı salondaydı. Birbirine çok zıt görüşler ortaya konuldu. Tansiyon bazen çok yükseldi ama sınırlar hiçbir zaman aşılmadı. Çünkü artık tartışma kültürünü, en azından Genç Bakış’ta öğrendik. Yol almaya da devam ediyoruz.
Belki de bu noktada asıl üzerinde tartışılması gereken konu, 200 dakikalık programın bütününü görme yerine, sadece 2 dakikasına öne çıkartıp ona takılıp kalmanın mantığı olmalı.
Özetin özeti: Konuşan Türkiye’den kimse korkmamalıdır. Ve bunu en iyi gençler yapıyor. Arada bir can sıkıcı sorular sorsalar da!..
|
|
17 Ekim 2010 - 10:01:00 |
|
|
Dolar |
|
|
1.415
|
1.425
|
|
Euro |
|
|
1.970 |
1.985 |
|
Sterlin |
|
|
2.230 |
2.272 |
|
Altın |
|
|
62.39 |
62.93 |
|
IMKB |
|
|
70410 |
|
|
|
|
Şimşek: Babam hiç Türkçe öğrenmedi... |
|
Türkçeyi altısında öğrenen Şimşek, 'Ben ayrımcılık görmedim ama bu, başkalarına hata yapılmadı anlamına gelmiyor' dedi.
|
|
|
|
|
|
|
'Medyaloji.net' yazarı Halef R. Vayıs, yeni boyut ve içeriğiyle yeniden 'merhaba' diyen Radikal gazetesini değerlendirdi. İşte 'Medyada radikal devrim' başlıklı o yazı... |
|
|
|
|
Canım Ailem geçtiğimiz iki yıla damgasını vurup tadı damağımızda kalan bir diziydi... Ekip dönüyor ama nasıl? |
|
|
|
|
|
|