Aşağıda, Saadet Partisi'nde yaşanan gelişmeleri anlamamıza yardımcı olacak hoş bir anekdot aktaracağım. Şuradan başlayalım:
Saadet Partisi lideri Sayın Numan Kurtulmuş, partisinde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak, "partimizin itibarını beş paralık hale getirdiler" demiş. Çok ağır bir söz...
Partiye kayyum atanmasına sebep olanlar için de, "Zafer kazandık falan zannetmesinler. Ne büyük bir mağlubiyet içerisinde olduklarını çok yakın zamanda millet kendilerine gösterecektir" demiş.
Sayın Kurtulmuş'un, Saadet Partisi'nin imajının kamuoyu nezdinde beş paralık hale getirildiğine dair sözleri, aylar evvel bir okuyucumuzun gönderdiği aşağıdaki anekdotu hatırlattı bana. İçimden, "hakikaten kötü final" diye geçirdim.
Mırıldandığım cümle zihnimde eski bir yazımı çağrıştırınca, arşivime baktım, 22 Temmuz 2007 seçimlerine 2 hafta kala (9 Temmuz 2007'de) yayınlanan, "Erbakan için gerçekten kötü bir final" başlıklı bir yazımı buldum. O yazıda bugünlere işaret eden çok şey söylemişiz.
Şimdi biz onu geçelim de, Sayın Kurtulmuş'un dün sarf ettiği sözlerin bize hatırlattığı anekdota bir göz atalım:
Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmiş...
Uzun yıllardır yanında çalıştığı patronu olan müteahhide; ustalığını yapmış olduğu ahşap ev işini artık bırakmak istediğini, eşi ve çocuklarıyla birlikte daha rahat, daha huzurlu bir hayat sürme planı olduğundan söz etmiş. Müteahhit, yıllardır birlikte çalıştığı, üstelik işinde ehil olan emektar marangozun işi bırakma niyetine çok üzülmüş.
Fakat ondan, ayrılmadan önce son bir ev daha yapmasını rica etmiş.
Marangoz istemeyerek de olsa teklifi kabul etmiş. İşe hemen girişmiş ama, ne var ki, isteksiz olarak çalışmış. Aslında kendisi de, ömrünü verdiği mesleğine böyle bir eserle son vermenin büyük bir talihsizlik olduğunu düşünüyormuş. Fakat nafile... Baştan savma bir işçilik sergilemiş. Üstelik malzemenin yeterince iyisini kullanmamış.
Marangoz evi bitirdiğinde, anahtarı teslim etmek üzere patronu davet etmiş ve gelip görmesini istemiş. Patron gelmiş, etrafa nezaketen şöyle bir bakındıktan sonra evin anahtarını marangoza uzatmış ve şunları söylemiş:
'Bu evi sana hediye ediyorum. Yıllar süren emeklerinin ve birlikte uzun yıllar verimli bir iş hayatı geçirmemizin karşılığı olarak, bu ev benden sana bir hediye. Baştan söylemedim ama, bu evi zaten, şirketimize verdiğin onca emek karşılığı olarak sana hediye etmek için yaptırdım.'
Marangoz çok mahcup olmuş ve utanmış ama, bir şey de diyememiş. 'Evin bana ait olacağını bilseydim, işi bu kadar özensiz yapar mıydım' diye geçirmiş içinden.
Nedense bu hikâyenin vermek istediği mesaj, Saadet Partisi'nin içine düştüğü durumu hatırlattı bana.
40 yılı aşkın süredir siyasette bulunan, kaç kez partisi kapanan ve kaç kez yeni parti kuran Sayın Erbakan, maalesef son işinde çok kötü bir ustalık sergiledi. Sanki Saadet Partisi kendi düşünce iklimindeki insanların değil de, düşmanın eline geçmiş gibi hücum harekâtı sergilendi. Partinin imajı ve Türk siyasetindeki ağırlığı yerle bir edildi. Sayın Kurtulmuş'un, "partimizin itibarını beş paralık ettiler" sözünü haklı çıkaracak bir görüntü ortaya çıktı.
Sayın Kurtulmuş eğer Saadet Partisi'nin genel başkanı olarak kalmayı sürdürürse, Sayın Erbakan yaptığı bu son hamle ile, partinin en mutena yerine asılan duvardaki fotoğrafını kendi elleri ile aşağıya indirmiş gibi olmayacak mıdır? Kendi hareketinin ipini kendi çekmiş sayılmayacak mıdır? Partinin geldiği noktayı içine sindirebilecek midir? Daha iyisini yapmak varken, neden acaba işi düzgün yapmayı bir türlü beceremedik, ele yüze bulaştırdık demeyecek midir?
Hakikaten, bir dava liderinin ahir ömrümde asla şahit olmak istemeyeceği kötü bir final süreci geçiyor... Öyle ki, şu saatten sonra genel başkanlığı kimin kazandığının değil, partinin neyi kaybettiğinin önem kazandığının sorgulanması gereken bir tablo var ortada. Bir yapı çıkacak ortaya ama, tıpkı yukarıda hikayesi anlatılan marangozun başına geldiği gibi, ortaya çıkan eser ustasını bile tatmin etmeyecek.
Dünya Siyasi Tarihini okuduğumuzda olan biteni normal karşılayabiliyoruz da, nedense, tanıdık insanların aktör olarak ortaya çıktığı durumlarda yaşananları kimseye yakıştıramıyoruz.
Bakalım filmin sonu nasıl bitecek?
|