|
|
 |
Pendir mendir mi diyonuz?
İbrahim YILDIRIM
[email protected] |
|
Hikaye edilir ki bir köyde, arkadaşının karısına aşık biri vardı. Ne yapıp ne edip de bu kadına sahip olayım der düşünür, bu düşünce onun içini kemirir dururdu. Böylece düşünce ufkunu hep bu oluşturuyor, belki geceleri uykuları kaçıyordu. Derken arkadaşına bir plan yapıp onu ıssız bir dağa götürdü. Etrafta kimsenin olmadığından emin olduğu bir yer ve zamanda planını tatbike koyuldu. Arkadaşı, böğrüne çöküp onu öldüreceğini anlayınca, yalvarmaya başlamış. “Beni öldürme, kendini de boş yere yakma” diyormuş. Arkadaşına, “burada bizi kimse görmez, kendimi de yakmış olmam, bunu mutlaka yapacağım”. Arkadaşı, altında bıçak darbelerine muhatap olurken, bir rüzgârın yuvarlamakta olduğu deve dikenlerini göstererek “ bu deve dikenleri şahidim olsun” der. Arkadaşının işini bitirip bir kuytuya ölüsünü gömer. Hadiseyi gerçekten de kimse görmemiştir.
Bir süre sonra da dul kalan arkadaşının karısı ile evlenerek muradına ermiş. Hani türkülerimizde geçen “ Bir güzeli bir çirkine verseler- güzel ağlar çirkin güler bir zaman” misali, kadın üzüntüsünü içine atarak, bilmediği kocasının katili ile bir hayat yaşamaya başlamış. Bir hasat zamanı karısı ile birlikte yaba ile buğdayları savurup saman ile taneyi birbirinden ayırmakta oldukları bir sırada, bir rüzgarın bir öbek deve dikenini top edip yuvarladığını görünce o arkadaşının ölmeden önce söylediği sözü aklına gelmiş gayr-ı ihtiyari gülmüş. Kocasının sebepsiz yere gülmesi kadının tuhafına gitmiş. Niçin güldüğünü sormuş. Adam boş ver dediyse de kadın ısrarlı olmuş. Bu ısrarını sürdürünce de, nasıl olsa olan olmuş ve şimdi kendi karısı olduğuna göre gerçeği söylemenin mahzuru olmasa gerek diyerek, “ seninkini ben öldürdüydüm de son sözü deve dikenleri şahidim olsun dediydi, enayi. Şimdi deve dikenlerini görünce onu hatırladım da kendimi tutamadım. Ona güldüm” demiş. Demiş ama kadın vaziyeti ertesi gün jandarmaya haber vermiş ve yeni kocasını, eski kocasının katili olarak tutuklatmış. Böylece hak yerini bulmuş.
Doğu illerimizde görev yapmış bir dostum Kars taraflarında “Kaşar peynirlerini” sakladıkları doğal mahzenler- mağaralar olduğunu, bütün köylülerin peynirlerini burada sakladıklarını anlatmıştı. Köylülerden birisi her nasılsa şeytana uymuş, birisinin peynirini çalmış. Köy kahvesinde otururken, zaman zaman konuşanlara kenardan seslenirmiş. “ Ne diyonuz ula. pendir mendir diyonuz” dermiş. Onun bu halinden şüphelenen köylüler hep beraber peynirleri kontrol etmişler eksikliği tespit edince de bizim “pendir mendir” diyeni yakalayıp, bir güzel dayak atmışlar.
Demek ki bu suçluluk duygusu insan psikolojisini bozuyor. Onun için “Günahsız olan korkusuz yaşar” denmiştir.
Aradan neredeyse yarım asra yakın bir zaman geçmesine rağmen Emekli Generallerimizden biri, Kıbrıs’ta halkın tepkisini canlı tutmak uğruna Cami bombaladıklarını ağzından kaçırıverince aklıma yukarıda anlattığım kıssalar geldi.
Bu arada Hanefi Avcı’nın kitabını bitirdim.Konu ile ilgisi bakımından 336.sayfadan bir alıntı:
“Psikolojik harekât, hedef halk kitlelerinin istenilen istikamette düşünmesini sağlamak ve bu istikamette kanaat sahibi olması için yapılan, olayları ve haberleri (bilgileri) belli bir açıdan veren planlı bir faaliyettir. Daha açık bir dille ifade edilecek olursa, olayları bazen çarpıtarak, gerçeğin bazen bir kısmını vererek, gerekli gördüğü durumlarda yalan haber ve bilgi üreterek veya gerçeği tümüyle saklayarak, halkın istenilen tarzda düşünce ve kanaat sahibi olmasını ve istenilen doğrultuda hareket etmesini sağlamaya yönelik planlı ve devlet kurumları eliyle yönetilen bir harekâttır.”
Hanefi Avcı Psikolojik harekâtın dışarıya uygulanabileceğini ama kendi halkı içerisindeki uygulamaların yanlış olduğunu ifade ediyor.
Ne diyelim ;
İhtirâz-ı ta’neden kalmaktadır âhım nihân
Bir hakikat kalmasın âlemde Allah’ım nihân.
|
|
28 Eylül 2010 - 00:00:39 |
|
|

Dolar |
|
|
1.451
|
1.461
|
|
Euro |
|
|
1.970 |
1.985 |
|
Sterlin |
|
|
2.270 |
2.330 |
|
Altın |
|
|
61.12 |
61.56 |
|
IMKB |
|
|
63862 |
|
|