|
|
 |
Bu yazıyı AKP'liler sakın okumasın!
Salih TUNA
[email protected] |
|
"Bu yazıyı okuyan en az 40 CHP'liye okutsun" başlıklı yazımın üzerinden kaç gün geçti, tepkiler hâlâ dinmedi.
Neden arkası kesilmiyor anlamadım gitti.
Hayır yani, her okuyan gerçekten de 40 CHP'liye mi okutuyor; nedir?
O günden beri yakası açılmadık küfürler savuruyorlar!
Hadi "kem söz sahibine aittir" der, "küfürbazları" geçeriz de, "his yapanları" ne yapacağız?
"Erdoğan eleştirisi yapacağım diye bizi kandırdın. Duygularımızla oynadın..." muhtevalı öyle mailler var ki, okusanız içiniz parçalanır!
Zannedersem duygusal olduğumu keşfettiler; en zayıf yerime çalışıyorlar!
Yazık ki yazık; bu duygu saldırısına daha fazla dayanamayacağım.
Gerçekten de takatim kalmadı: Erdoğan'ı çok sert eleştireceğim.
Yalan söylüyorsam namerdim!
Her şeyi göze aldım: İşten atılmayı, yazabilecek bir "Sözcü" bulamamayı, çoluk çocuk sersefil kalmayı, her şeyi.
Yeter ki şu "duygusal akın" dinsin!
Gelgelelim o gün de "yalan" söylememiştim. Söz konusu yazının başlığı bile "şaka" olduğunu bağırıyordu; gözünüzü Erdoğan düşmanlığı bürüdüğü için göremediniz.
Neyse, olmuşa çare yok; sağlık olsun.
İncitilmiş "hisli - duygularınızın" intikamını (bizzat kendimden de olsa) alacağım nasılsa, rahat olun.
O kadar ki, "Duygularınızla oynadığını" iddia ettiğiniz o yazıya nazire yapmak maksadıyla, "Bu yazıyı okuyan en az 40 AKP'liye okutsun" başlığını bile düşündüm.
Lakin "ikinci vizyon" gibi durdu, vazgeçtim. (Daha etkilisini seçtim; kardeşinize güvenin. Bakmayın "AKP'liler okumasın" dediğime, okuyacaklar, merak etmeyin.)
Hadi bakalım, gün bugündür, kemerlerinizi bağlayın; Erdoğan eleştirisi başlıyor!
Pardon, şuncağızı söylemeyi ihmal etmeyeyim:
Serde "yandaşlık" var; Erdoğan'ı eleştirirken, yanlışlıkla övmekten korkuyorum. Bir talihsizlik yaşamayalım diye kılı kırk yaracağım ama, yine de ufak tefek hatalarım olursa, anlayışla karşılamanızı istirham edeceğim.
İmdi, mevzuya damardan, yani "laiklikten" girelim:
Şeriatı getirecek, "yüzde 42'lere" hayat hakkı tanımayacak diye başlayalım söze.
Lakin...
Kılıçdaroğlu bile "Türkiye'de laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum..." dediğine göre, buradan artık ekmek yiyemeyiz.
Boş verin laikliği, gelin ekonomiden çakalım.
Yok yok, buradan hiç olmaz; yol yakınken hemen kaçalım.
Çünkü...
Ekonomik kriz teğet geçecek dedi; memlekette ne kadar Yılmaz Özdil varsa hepsi dalga geçti. Komşu Yunanistan'ı viraneye çevirdi; bizi hakikatten teğet geçti.
Dahası büyüme hızında dünyada ikinci, Avrupa ülkelerinde birinci sıraya yükseldik.
Yollardan falan saldıralım diyeceğim ama "duble yollar" önümüzü kesiyor.
Sağlıktan girip darmaduman edelim diyeceğim; sigortasız da olsa 18 yaşına kadar herkesin sağlık harcamalarını devlet güvencesine alan öyle dev reformlar yaptı ki, eleştirelim derken maazallah övmek zorunda kalırız. Geçelim.
İyisi mi biz dış politikadan yüklenelim!
"Seni gidi BOP Es Başkanı seni" şeklinde girip emperyalizmin uşaklığından çıkalım.
Ne ki, emperyalistler de, "Türkiye'nin eksenini kaydırıyor," emperyalizmin biricik jandarması İsrail'e "van munit" çekiyor diye şekvacı.
Hay Allah ne yapsak?!
Demokratikleşmeden dalalım desek, demokratik reformların kralı onun zamanında yapıldı.
"Havuzlu villa" muhabbetine hiç sardırmayalım; Kılıçdaroğlu'na bile hayrı dokunmadı.
Ne yapsak ne etsek bilmem ki.
Hah, tamam, buldum!
Oğlunun gemisine, "gemicik" falan diyordu galiba.
Bir de, adamın birine "Ananı da al git buradan!.." demişti.
Bulamayacağımı sandınız değil mi ey AKP'liler?!
Yaktım çıranızı şimdi!..
|
|
24 Eylül 2010 - 08:41:22 |
|
|

Dolar |
|
|
1.451
|
1.461
|
|
Euro |
|
|
1.968 |
1.983 |
|
Sterlin |
|
|
2.281 |
2.321 |
|
Altın |
|
|
61.02 |
61.45 |
|
IMKB |
|
|
63862 |
|
|