|
|
 |
Hangi Ayasofya’da hangi ibadet
Mustafa Yahya COŞKUN
[email protected] |
|
“Ayasofya'yı kapalı tutmak, Yunanlıya "ben yapamıyorum; sen gel de kendi hesabına aç!" demekten farksızdır.”
Necip Fazıl, 1965'de M.T.T.B.'de...
Milet'li İsidoros ve Tralles'li Anthemius’la Mimar Sinan’ı, Jüstinyen’le Kanuni’yi birleştiren mabed. Kimlerin terleri damlamıştı o taşlara? Kaç bin kişi taş taşımıştı Ayasofya’ya? Fakat taşlardan mı yapılmıştı Ayasofya? O mabedi yükselten kuru, kupkuru taşlar olabilir miydi? Maddi hiçbir şey inşa edebilir miydi İlahi bilgeliği?
İlahi bilgelik ancak ulvi bilgi ve manevi kuvvetle yüceltilebilir. Onunla anlaşılabilir, onunla anlamlandırılabilir.
Bir manadır Ayasofya. Yalnızca mana. Ne taşı vardır Ayasofya’nın, ne kubbesi, ne türbesi ne ikonası ne de başka bir şeyi… Yalnızca manası vardır onun. Ve asırlar öncesinden hazırlanmıştır o mana gerçek sahibine… Bina yapılmış ve ruhu beklenmiştir. Ruhunu Fatih vermiştir İstanbul’a girdiğinde.
Bir kez olsun o gözle bakın Ayasofya’ya. Ayin yapılabilir mi hiç o kubbenin altında? Dedeağaç’tan gelecek bir grup Yunanlı ayin yapmak istemiş Ayasofya’da. Dedemizin diktiği ağaçların gölgesinde büyüyenler gelecekmiş İstanbul’a. (Her ne kadar memleketteki tüm Ayasofyaların listesini döken Hürriyet yazarı ‘O Ayasofya bu Ayasofya değil’ dese d bahis mevzuu olan İstanbul’daki Ayasofya’dır )
Yıllarca Ayasofya cami olsun diyenler “Burası müzedir. Ayin yapılamaz.” diyor şimdi. Müze olarak kabul etmeye çalışıyoruz Ayasofya’yı. Fethin sembolü değil miydi Ayasofya? Fatih’in ruhu, İstanbul’un süsü değil miydi? Kılıç hakkı değil miydi? Minarelerinden ezanların yükseldiği bu mabed; çağ açıp çağ kapayan hükümdarın hatırası, emaneti değil miydi bize?
Camii olsun diye mitingler yapılmamış mıydı? Sahi kaç kişi katılmıştı Ayasofya mitinglerine? Kimler bağırmıştı “Kır zincirlerini Ayasofya” diye. Ama yok, şimdi dillendirmemeliyiz bunu. İktidarın işini zora sokabiliriz. En azından ayin yapılmıyor ya… Yeter. Yoksa ne derler? “İslamcılar azmış, sınırlarını bilmiyor, biz verdikçe onlar istiyor” demezler mi? Eski günlerin radikalizmiyle konuşulmaz şimdi. Her şey politik hem de reel politik. Her şeyin sırası var. Gerçek var, gerçekçilik var.
Çok mu duygusalız biz? Duygusallığın zehri ile akıl dışı mı konuşuyoruz? Şimdi durup dururken “Ayasofya cami olsun” laflarını hatırlatmanın ne gereği var? İstikrar elden giderse, borsa düşerse, manşetlere irtica gelirse kim verecek hesabını? Her şey yerli yerindeyken yersiz yersiz konuşmanın sırası mı?
Ayasofya insanlığın hikayesini taşır sırtında. Çünkü her devrin Ayasofya’sı farklıdır. Bizans’ın Ayasofyası, Latinler’in Ayasofyası, Osmanlı’nın Ayasofyası, Cumhuriyet Türkiyesi’nin Ayasofyası... Bütün bir tarihi simgeler Ayasofya. Hristiyanları, Müslümanları, imparatorları…
Şimdi ayine engel olmaya çalışıyoruz ve Ayasofya cami olsun demiyoruz. Böyle dersek insanları ürkütebilir, Hristiyanları üzebilir, uzlaşmacılıktan uzak olduğumuzu gösterebiliriz. Halbuki yıllar önce söylemişti Peyami Safa: “ibadethanenin tekrar ibadethane olarak kullanılmasını istemek yobazca bir hayal sanılmamalıdır”
|
|
21 Eylül 2010 - 00:00:24 |
|
|

Dolar |
|
|
1.475
|
1.485
|
|
Euro |
|
|
1.982 |
1.997 |
|
Sterlin |
|
|
2.310 |
2.350 |
|
Altın |
|
|
61.78 |
62.33 |
|
IMKB |
|
|
63862 |
|
|